İSLAM’IN KADINA BAKIŞI

İslam’a göre kadın ve erkek bir bütünün iki parçası gibidir. Birbirlerini tamamlarlar. Tabii ki; bu meşru tamamlanma evlilikle gerçekleşir. Kadın ve erkek bir bütünün öyle iki parçasıdır ki, biri olmadan diğeri olmaz. Öyleyse birisi ne kadar gerekli ise öbürü de o kadar gereklidir.

Allah (cc), Kur'an-ı Kerim'de yine bazı ayetlerde her şeyi çift olarak yarattığını bildirir. Yani Allah'tan başka her şey çifttir. Bu, Allah'tan başka her şey eksiktir anlamına da gelir. Çünkü O'nun dışında tek başına tam olan bir şey yoktur. Dünyadaki her nisbî, yani göreli bütünü, iki yarım parça tamamlar. Bir defa her maddenin atomu, yani zerresi, birbirini tamamlayan proton ve nötron ikilisinden oluşur. Bütün canlılarda, bir erkek, bir de dişi vardır. Bitkiler de erkekli dişilidirler. Erkek çiçeğin polenleriyle döllenmeyen dişi çiçek meyve vermez. Elektrik bile erkekli dişilidir. Pozitif ve negatif bunu anlatır. Birisi olmadan diğeri bir işe yaramaz. Birinin varlığı öbürüne bağlıdır.

Kadın ile erkek de birbirini tamamlayan iki yarım parçadırlar. Bir araya gelişleri, soyut anlamda insanlığı oluştururlar. Bunu, Peygamberimiz (sav) en veciz ifadesiyle şöyle anlatmaktadır: "Kadınlar, bir bütünün yarım parçası olan erkeklerin diğer yarım parçasıdır." (Buhari)

İslam’da kadın her şeyden önce kuldur. Her müslüman gibi onun da bir hayat yaşama ve Allah'ın hükümleriyle hükmedilmesini sağlamak için çaba gösterme görevi vardır. Bu ana görevde, kadın olsun, erkek olsun bütün müminler ortaktırlar.

Ve yine kadın olsun, erkek olsun bütün müminlerin, görevlerini yerine getirmekte gösterecekleri ihlaslı gayretleri ve amelleri ölçüsünde değer kazanacaklarını, Rabbimiz ayeti kerimesinde şöyle haber verir: "Ey insanlar, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık, birbirinizi tanımanız için sizi milletler ve kabilelere ayırdık. Allah katında en üstün olanınız (günahlardan) en çok korunanızdır." (Hucurat:13)

Allah dilediğini erkek dilediğini kadın yaratmıştır

Kimin erkek kimin kadın olarak dünyaya geleceğin insanın kendisi değil, Yaratıcısı olan Yüce Allah tayin eder. Ve bu Allah'ın takdiridir. Bir kimsenin erkek olarak dünyaya gelmesi ayrıcalık olmadığı gibi, kadın olarak dünyaya gelmesi üzülecek bir durum değildir.

Kız çocuğu da erkek çocuk gibi Allah'ın lütfundandır. Allah'ın dilediğini kız, dilediğini erkek olarak yaratacağını Kur'an-ı Kerîm bize şöyle haber verir: "Göklerin ve yerin sahibi Allah'tır. O, dilediğini yaratır. dilediğine kız çocukları, dilediğine erkek çocukları bahşeder. Yahut onları hem erkek, hem kız çocukları olmak üzere çift verir. Dilediğine kısır kılar. O her şeyi bilendir, her şeye gücü yetendir." (Şura: 49-50)

Kız çocuklarını değersiz gören cahilîye anlayışını Kur'an-ı Kerim şiddetle reddederek, böyle düşünenleri şer kişiler olarak görür. Bu cahili anlayışın portresini Kur'an-ı Kerim şöyle çizer: "Onlardan birine kız doğum müjdesi verilince kendisi pek öfkeli olarak yüzü simsiyah kesilir. Verilen müjdenin tesiriyle kavminden gizlenir. O doğanı aşağılık duygusu içinde (sağ bırakıp) yanında mı tutacak, yoksa onu toprağa mı gömsün. Bakın ki, verdikleri hüküm ne kadar kötüdür." (Nahl: 58-59)

Ayetten anlaşılıyor ki, doğacak çocuğun oğlan veya kız olması muhakkak ki Rabbimizin takdirindedir. Kulun burada bir etkisi ya da kabahati yoktur. Yaratanın yaptıkları ise ayıp ve kötü değildir ve olamaz. Kız çocuklarını küçümseyen kişiler, şeytanın vesvesesine ve nefsinin dürtülerine boyun eğmiş zavallı kişilerdir.

İslam kadını lanetli görmez

İslam; kadını horlandığı mevkiden alıp yükseltmiş, erkeği de kibir ve gururundan aşağı indirmiş, iki cinsi kulluk ve insanlık mertebesinde eşit saymıştır. Birçok ayetlerde erkek ve kadına birlikte hitap edilir. Kur'an-ı Kerim, kadın ve erkeğin birbirlerini tamamladıklarını, birisi olmadığı takdirde diğerinin de eksik olacağını, insanlık bakımından aralarında bir fark bulunmadığını söylemiştir.

İslamiyet; kadın üzerindeki laneti kaldırmış ve insanoğlunun Cennet'ten çıkmasına ve lanetlenmesine kadının sebep olduğu itikadını da reddetmiştir.

Kur'an-ı Kerim'e göre, şeytan, ilk insan olan Hazret-i Adem ile Havva validemizin ikisini birden aldatarak yasak ağaçtan yedirmiştir. (Bakara: 36) Hatta bazı ayetlerde yapılan zelle (hata), sadece Hazret-i Adem'e isnat edilmiştir. (Taha: 121)

Yine Kur'an, Adem'le Havva validemizin yaptıkları bu hatadan dolayı, beraberce Cenab-ı Hakk'a tövbe ettiklerini ve tövbelerinin birlikte kabul edildiğini beyan etmektedir. (Araf: 23)

Böylece İslamiyet; bugünkü Hıristiyanlıktakinin aksine, ilk kadın Havva validemize, Hazreti Ademle beraber işlediklerinden dolayı ayrı bir suç isnat etmediği gibi; ilk ebeveynin işledikleri hatanın, evlatlarına ve kıyamete kadar gelecek nesillere intikalini de reddetmiştir. Ve her ümmetin kendi kazandıklarının kendisine ait olup başkalarını mesul etmediğini beyan etmiştir.

Kur'an-ı Kerim, erkek insan ile dişi insan arasında bir ilke farkı olduğunu, kadını erkek için yaratıldığını hiçbir yerde beyan etmiş değildir. Tam aksine, insanlık değeri açısından başlangıçta ve ilk olarak kadın ve erkek arasında hiçbir fark olmadığını beyan buyurmuştur. Farklılık kadın ve erkek arasında değil “iyiyi” seçmiş olan insan ile “kötüyü” seçmiş olan insan arasındadır, ister kadın, ister erkek olsun.

Ayeti Kerime Rabbimiz şöyle buyurur: "... Ben, erkek olsun kadın olsun -ki hep birbirinizdensiniz- içinizden çalışan hiçbir kimsenin yaptığını boşa çıkarmayacağım..."Al-i İmran: 195)

Bu ayet-i kerimeye dikkat etmeksizin, Kur'an-ı Kerim'in kadını erkekten aşağı saydığını iddia edenler, ayete ters düştüklerini bile bile hiç mi Allah’tan korkmazlar! Kur'an-ı Kerim'in kadınları insandan saymadığını, onlara hitap etmeye bile tenezzül etmediğini yazıp söyleyenler hiç mi sıkılmazlar? Kur'an-ı Kerim burada, "sizler" deyiminin kapsamına sadece erkeklerin değil, kadınlarında açıkça girdiğini apaçık beyan etmiyor mu? Kadın ile erkek arasında Allah katında hiçbir fark olmadığını apaçık söylemiyor mu? Bu sözün daha açık nasıl söylenmesi lazım acaba?

Nisa suresinin 124. ayeti de kadın ve erkek arasında cins yönünden ve mükemmelliğe erişmek açısından aralarında hiçbir fark olmadığını açıkça belirtir. Allah, kadın mü'min ile erkek mü'min arasında cinsiyet bakımından hiçbir fark gözetmez: "Erkek olsun, kadın olsun her kim mü'min olarak iyi bir iş yaparsa, işte böyleleri cennete girerler ve zerrece hakları yenmez." (Nisa: 124)

Eşitlik başka, adalet başka

Erkeğe olduğu gibi, kadına da kötülük yaparsa günah, iyilik yaparsa sevap vardır. Demek ki, kadın, cennete ya da cehenneme gitmekte erkekten farklı değildir.

İslam, kadın ve erkek meselesine yaklaşırken onlara insan oluşları açısından yaklaşmış ve o zaman eşit hükümler getirmiş, farklı cinsleri oluşturmaları bakımından bazı farklı hükümler getirmiştir. Bunun bir kısmı ise kültür ve medeniyetle alakalıdır.

Eşitlik ile adalet birbirine karıştırılmaktadır. Dünyada hiç kimse kimseye eşit değildir. Ama insanlar arasında adalet etmek, fıtrata uygun iş yapmak/yaptırmak ve işin gereğini yerine getirmektir. Adalet her şeyi ve her varlığı kendi yaratılışına uygun yerde görevlendirmektir. Bunun da en mükemmelini yine İslamiyet yapmıştır.

Kaynak:Gülistan Dergisi - 71.sayı Kasım 2006

İSLAM’IN KADINA BAKIŞI yorumları

  • Image Description
    maksut
    25.01.2012

    okudugum bır kıtapbınızda[ evlılık ve aıle hayatı]kıtapınızda [hanımlarınızı kendınızden önce düşünün]dıpnot olarak bakara 223 ayet olarak not duşmuşsunuz ama bakara 223 ayet te boyle bırsey geçmıyor