ŞEYTAN FISILTISI VESVESE
Kalbimiz, düşünce ve eylemlerimizi şekillendiren bazı iç fısıltıların adeta harman olduğu bir alandır. Pek de isteğimize bağlı olmayan bu seslere “hâtır” adı verilir. (Hatıra kelimesi de buradan gelir. Fakat Türkçe’de hatıra kelimesi burada dediğimiz anlamında kullanılmaz.)
Hâtırlar, iç dünyamızda yankılanan etkili telkin unsurlarıdır ve iradeyi yönlendirme gücüne sahiptir. Birçok hareketimiz kalbimize doğan bu sesin somutlaşmış halidir. Denilir ki: Her iç ses, karşılık gördüğü nispette arzuya dönüşür. Arzu azmi, azim niyeti, niyetse azaları harekete geçirir.
İlham ve vesvese
İslâm alimleri arzu ve yönelmeyi kamçılayan iç sesleri iki kısımda incelerler. Bir kısmı, kötülüğe, şerre davet ederken, diğer bir kısmı iyiliğe, hayra davet eder. Bu seslerin, vicdan ve sağduyu diye de adlandırılan hayra davet edici türüne “ilham”, şerre davet eden türüne “vesvese” denir. İlham melek tarafından, vesvese ise şeytan tarafından telkin edilir.
Büyük hadis alimimiz Tirmizî Hazret-leri’nin rivayetine göre Hz. Peygamber s.a.v. Efendimiz buyurmuştur ki:
“Şeytan da melek de insanoğluna sokularak onun kalbine birtakım şeyler atarlar. Şeytanın işi kötülüğe çağırmak, sonu fena ve zararlı olan şeylere teşvik etmek ve hakkı yalanlamak, haktan uzaklaştırmaktır. Meleğin işi, hayra çağırmak ve hakkı doğrulamaktır.
Kim içinde hakka, hayra, iyiliğe çağıran bir ses duyarsa, bilsin ki bu Allah’tandır ve hemen Allah Tealâ’ya hamd etsin. Kim de içinde şer ve inkâra çağıran bir fısıltı duyarsa ondan uzaklaşsın ve hemen şeytandan Allah’a sığınsın.”
Efendimiz s.a.v. böyle buyurduktan sonra şu ayet-i kerimeyi okumuştur: “Şeytan sizi fakirlikle korkutur. Size kötülüğü emreder.” (Bakara, 268)
Şeytanın tek silahı
Bilindiği üzere şeytanın tek gayesi insanı kendisi gibi cehenneme sürüklemektir. O, bu gayesine ulaşmak için Cenab-ı Hak’tan izin almış ve şöyle demiştir: “Öyleyse beni azdırmana karşılık yemin ederim ki ben de onları saptırmak için senin doğru yolunun üstüne oturacağım. Sonra onların önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım. Sen de çoğunu şükredenlerden bulmayacaksın.” (A’raf, 16-17)
Şeytan, gelecek endişesine sevk etmekle dünya tutkusunu artırır. Olan bitenle aldatarak dinde şüpheye düşürür. Günah ve kötülükleri güzel gösterir ve böylece yaklaşır.
Ancak şeytan bunların hiçbirini kendini göstererek yapmaz. Çünkü o vakit hiç kimse ona uymaz. Hal böyle olunca çeşitli hile ve aldatmalara başvurur. Gizlenmiş, maskelenmiş bir şekilde siner, durmadan fısıldar.
Sevgili Peygamberimiz s.a.v. şeytanın nasıl bir hilebaz, ne tür bir vesveseci olduğunu şöyle bildiriyor: “Muhakkak ki şeytan, ademoğlunun bütün yollarında oturur. Önce İslâm yolu üzerinde oturur ve ona (vesvese vererek) der ki: ‘Ananın babanın dinini terk edip müslüman mı olmak istiyorsun?’ Kul onu dinlemez müslüman olursa, bu sefer de (İslâm uğruna hicret etmesini önlemek için) hicret yolu üzerine oturur ve ona (yine vesvese verip) der ki; ‘Şu vatanını, şu havayı terk edip nereye gideceksin?’ Eğer onu dinlemez de hicret ederse, bu sefer cihat yolu üzerine oturur. Der ki: ‘Savaşmak, öldürmek ve nihayet ölmek değil mi? Sonuçta ailen ve servetin başkalarına kalacak değil mi?’ Kim şeytanın vesvesesine kapılmadan cihada gider de ölürse, onu cennetine koymak, Allah Tealâ üzerine hak olur. Eğer düşman tarafından öldürülürse, cennetlik ve şehit olur. Cihada giderken hayvanından düşüp ölse dahi Allah onu cennetine koyar.” (Ahmed b. Hanbel, Neseî)
İlk vesvese
Kur’an-ı Kerim, şeytanın vesvesesine maruz kalan ilk insanların atamız Hz. Adem ile Hz. Havva annemizin (selam üzerlerine olsun) olduğunu şöyle kaydeder: “Derken, şeytan onların kendilerinden gizli kalan çirkin yerlerini açmak için ikisine de vesvese verdi ve şöyle dedi: Sizi Rabbiniz başka bir şey için değil, sırf melek olacağınız yahut ebedi şekilde kalanlardan olacağınız için bu ağaçtan uzak tuttu.” (A’raf, 20)
Halbuki Cenab-ı Hak: “Ey Adem! Şüphesiz bu (İblis) sana ve eşine düşmandır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın, sonra bedbaht olursun.” (Tâhâ,117) diye uyarmıştı. Buna rağmen şeytan vesvesesini kullanarak onları bu ağacın meyvesinden yemeye ikna etti. Bu da onların cennetten çıkarılmalarına sebep oldu.
Şeytanın apaçık düşman olduğu konusunda Hz. Adem Aleyhisselam’dan günümüze kadar tüm insanlar uyarılmışlardır. Cenab-ı Hak bunu şu ayet-i kerimesiyle teyit eder: “Ey ademoğulları! Şeytana kulluk etmeyin, çünkü o sizin apaçık bir düşmanınızdır demedim mi?” (Yasin, 60)
Vesveselerden sorumlu muyuz?
Aklımıza şu soru gelebilir: Vesvese kötü bir şey olduğuna göre, kalbimize gelen vesveselerden acaba hesaba çekilecek miyiz?
Bu soruyu doğru cevaplayabilmek için bir iş gerçekleşmeden önce kalpte cereyan eden dört aşamadan söz etmek gerekir: Bunlardan ilki kalbe bir hâtırın gelmesi, bir sözün, düşüncenin kalpte harekete geçmesidir. İkincisi buna karşılık bir meyil olması, heyecan duyup, rağbet edilmesidir. Üçüncüsü, kalbin bu işi yapma üzerine hükmetmesi, son kararını vermesidir. Dördüncüsü ise azmetmek, ameli hayata geçirmek için kalben niyet etmektir.
Kalbin ilk iki hali olan hâtır ile meyil irade dışı meydana geldikleri için bir sorumluluğa yol açmazlar. Sevgili Peygamberimiz’in: “Allah Tealâ ümmetimi, hatırlarına gelen şeyleri yapmadıkları veya konuşmadıkları sürece o şey yüzünden hesaba çekmeyecektir.” (Buharî) hadisi buna delildir.
Gelelim karar ve azmetmeye... Bunların her ikisi de kasıtlı ve isteyerek meydana geldikleri için mesuliyet gerektirir. Cenab-ı Hakk’ın: “Allah sizi, kasıtsız olarak yaptığınız yeminlerinizden sorumlu tutmaz. Fakat kasıtlı yaptığınız yeminleriniz yüzünden sizi sorumlu tutar.” (Maide, 89) ayeti ile Efendimiz s.a.v.’in “İnsanlar niyetleri üzere haşrolurlar.” (İbn Mace) hadisi buna delil gösterilebilir.
Fakat her şeye rağmen Allah’ın merhameti galiptir ve bir kalp, kötülükte karar kılıp, bu kötülüğü yapmaya azmettiği zaman bile melekler kulun o kötülükten dönme ihtimalini göz önünde bulundurarak hemen günah yazmazlar. Bu süre içerisinde insan Allah’tan korkup kötülükten vazgeçerse kendisine bir sevap yazılır.
Buharî ve Müslim Hazretlerinin rivayet ettiğine göre, Allah Tealâ meleklerine şöyle emreder: “Kulum kötü bir amel yapmaya karar verdiği zaman, onu yapmadıkça yazmayın. Şayet o günahı işlerse ona bir günah yazın. Eğer kulum o ameli yapmayı benim rızam için terk ederse, ona bir sevap yazın. Şayet iyilik yaparsa en az on misli olmak üzere, yedi yüz misline kadar ona sevap yazın.”
Vesveseden kimler etkilenir?
Vesvese ancak şeytanı dost edinen kimseleri etkiler. Bu durum Kur’an-ı Kerim’de şöyle dile getirilmiştir: “Şeytanın nüfuzu, ancak onu dost edinenlere ve Allah’a ortak koşanlaradır.” (Nahl, 100)
Şeytanın salih kullar üzerinde hiçbir etkisi bulunmamaktadır. Nitekim Cenab-ı Hak şöyle buyurur: “Benim gerçek kullarım (var ya), senin onlar üzerinde hiçbir hakimiyetin yoktur.” (İsra, 65). Diğer yandan, iman edip Rablerine tevekkül eden kimselerin, kalplerine gelen vesveselerden etkilenmedikleri şöyle haber verilir: “İman edip Rablerine tevekkül edenler üzerinde şeytanın hiçbir nüfuzu yoktur.” (Nahl, 99)
Buradan anlaşılıyor ki, şeytanın vesvesesi ancak Rahman’ın yolunu terk edenleri, onu umursamayıp nefsini arkadaş edinenleri etkileyebilir. Cabir b. Ubeyd k.s. diyor ki: Alâ b. Ziyad’a içimdeki vesveseden şikayet ettim. Dedi ki: “Kalp, uğranılan bir ev gibidir. Bir şey varsa alır, yoksa bırakıp gider. Yani heva ve heves olmayan gönüle şeytan girmez.” (İhya, III/62)
Şeytanın vesveseleri de her insana göre farklıdır. Tıpkı bir düşmanın, her savaş için farklı stratejiler kullanması gibi... Bu vesveselerin belki de en tehlikeli olanı, şeytanın kalbe şüphe tohumları atıp inancı sarsmaya çalışmasıdır. Şeytan bu yöntemi, daha çok dini yeni yeni tanımaya başlayan veya kulaktan dolma bilgilerle yürümeye çabalayan insanlar üzerinde tatbik eder.
Eğer kişi kalbine gelen şüphe karşısında sıkı durur da Alah Tealâ’nın izniyle def etmeyi başarırsa, bu defa küfür veya edep dışı sayılacak düşünceleri akla getirmeye çalışır. Öyle ki insan, “keşke ölseydim de aklıma böyle şeyler gelmeseydi” der. Sonra, aklından geçen o şeyden dolayı çok büyük günaha girdiğini zannederek inanılmaz derecede üzülür.
Şeytanın istediği de budur: Onu telaşlandırıp dinden çıkmakla korkutmak... Çünkü kişi dinden çıktığına inandığında: “Zaten ben mahvolmuş biriyim, artık günah işlesem ne olur, işlemesem ne olur” ruh hâlini yaşayacaktır. Halbuki böyle durumlarda endişeye kapılmamak gerekir. Çünkü bu vesveseler insana ait değildir.
Vesveseden korunmak için
Kalbe gelen düşünceleri dinî ölçülerle karşılaştırıp ona göre hareket etmek doğru ve kolay bir yoldur. Yoksa, kalbe gelen şeyleri hemen kabullenip dinî hükmünü öğrenmeden hareket etmek yanlıştır.
Bu arada kalbe gelen vesvesenin üzerinde durmak, onu gözde büyütmek de anlamsızdır. Vesveseden korunmanın en etkili yolu ise Allah Tealâ’yı anmak, zikretmektir. Şeytanın giriş yolu kalp olduğuna göre, kalbin güçlenerek heva ve hevesi üzerinden atması şeytanın yolunu kapatacaktır. Zaten tasavvuftaki eğitimin gayelerinden biri de işte bu şekilde kalbi şeytanın cirit attığı bir meydan olmaktan çıkarıp Allah Tealâ’ya ait kılmaktır.
Allah anıldığı zaman şeytan susar. O nedenle kul, Kerim olan Rabbini her fırsatta anmalı, şeytanın vesvesesini savması için O’na sığınmalıdır. A’raf suresi 200. ayette şöyle buyurulur: “Eğer şeytandan bir fit (bir vesvese) gelip seni dürterse, hemen Allah’a sığın. Çünkü O hakkıyla işiten, hakkıyla bilendir.”
“De ki: Rabbim, şeytanların kışkırtmasından sana sığınırım. Rabbim, onların yanımda bulunmalarından da sana sığınırım.” (Mü’minûn, 97-98)
ŞEYTAN FISILTISI VESVESE yorumları
misafir
22.09.2007Allah razı olsun bu yazıyı bizimle paylaşanlardan. içindr bulunduğum durum tam bunu anlatıyor. helede şu satırlar
Bu vesveselerin belki de en tehlikeli olanı, şeytanın kalbe şüphe tohumları atıp inancı sarsmaya çalışmasıdır. Şeytan bu yöntemi, daha çok dini yeni yeni tanımaya başlayan veya kulaktan dolma bilgilerle yürümeye çabalayan insanlar üzerinde tatbik eder.
Eğer kişi kalbine gelen şüphe karşısında sıkı durur da Alah Tealâ’nın izniyle def etmeyi başarırsa, bu defa küfür veya edep dışı sayılacak düşünceleri akla getirmeye çalışır. Öyle ki insan, “keşke ölseydim de aklıma böyle şeyler gelmeseydi” der. Sonra, aklından geçen o şeyden dolayı çok büyük günaha girdiğini zannederek inanılmaz derecede üzülür.
Şeytanın istediği de budur: Onu telaşlandırıp dinden çıkmakla korkutmak... Çünkü kişi dinden çıktığına inandığında: “Zaten ben mahvolmuş biriyim, artık günah işlesem ne olur, işlemesem ne olur” ruh hâlini yaşayacaktır. Halbuki böyle durumlarda endişeye kapılmamak gerekir. Çünkü bu vesveseler insana ait değildir.
içimde bulunduğum durum bu ama inşallah bu yazıdan sonra rahatlıycam
Allah yar ve yardımcınız olsun...misafir
08.10.2007ALLAH RAZI OLSUN GERCEKTENDE YAZDIKLARINIZ AYNEN BENİM DURUMUMU ANLATIYOR UMARM ARTK RAHATLARM.
misafir
18.05.2008Selamun aleyküm. vesvese hakkında bazı yerlerde yer almayan size sırları vermek istiyorum. Ben de vesvesenin müptelası olmuş biri idim hala da gelmektedir. Lakin vesvese nin iki türlüsü vardır. Şeytan dan ve nefisten. Şeytandan olanı dua ile kaybolur çok cılızdır. Nefsin vesvesesi ise çok şiddetli ve ısrarcıdır.Tıpkı söz dinlemeyen şımarık çocuk misalidir. Örneğin itikadi konularda (Allah ver mı? Kuran gerçek mi) gibi konularda nefs vesvese verir. Ama telaş a gerek yok çünkü Rabbimiz in kuran da buyurduğu gibi Allah a sığınıp ,düşündüğün taktirde gerçeği anında görürsün. Ama nefs hala ısrarına devam eder.Üstelik bu ısrarını yaparken senin kendi düşüncenmiş gibi his verir. Ayrıca o hissi vermekle kalmaz o hisse inanıyormuşssun gibi çok gizli bir his daha verir.Bunların hepsi vesveseye yakalnan insanlarda olur. Size bir müjde vereyim Daha doğrusu ipucu Rabbimizin varlığına o kadar işaretler var ki düşünmekle bitmez.... Ama aksi hali ise hiç yoktur yani nefsin isnadı delili yoktur sadece kuruntu verir . delili yoktur.Asla yılmaz ısrarcılığı can sıkar. Bir ip ucu daha Bakın bakalım etrafınıza insanın yüzleri nasıl farklı farklı,gelmiş geçmiş ve gelicek insanların yüzleri de farklı olucaktır. Ama rabbimizin bir merhameti olarak ise her insana nefsin saldırma yöntemi,saldırdığı konular ve saldırırken izlediği taktikler ise hiç değişmez hep aynıdır. Adem a. s dan günümüze gelen insanın nefsi hep aynı şekilde saldırmıştır. Ya farklı yüzler gibi her insana farklı taktikle nefs saldırsa idi ne olurdu halimiz? Tedavisi çarelerini insanlar birbirine diyemezdi çünkü nefis her insana farklı saldırmış olucaktı. Ama bakın ki her insan aynı tarz ve aynı konularda saldırıyor bu RABBİMİZ İN BÜYÜK BİR LÜTFU VE MERHAMETİDİR. böylece o nefs sıkıntısını yaşamış insan diğer insana yol gösterebilir. Nefsin saldırdığı bölümler çok net ve açıktır. nefs iman ile alaklı olan her şey e saldırır. Allah ,peygamberimiz e , kurana... çünkü nefs bilir ki bu konularda insanı şüpheye düşürürse imanlı kişi onlardan soğur bıkar usanır uzaklaşır., ve nefsi te böylece rahat eder onu sıkan şeylerden uzaklaşmış olur var gücü ile o insanı haram a zevk ü sefa ya yani kısacası Allah tan uzaklaştıracak her şey e yönelterek kendini rahatlatır. Nefsin insan vücudunda hedef aldığı yerler ise ilk önce aklı sonra kalptir. akılı devre dışı bırakırsa insan nefse karşı savunma yapamayacaktır. sonra kalptir kalp vesvese ye uğradığında daralır sıkılr.Nefs şeytan ın avukatıdır.Vesvesenin kaynağı şeytandır ama nefs şiddetle kötülüğü emrettiği için hemen şeytan ın bu yalanına kulak verip gerçekmiş gibi alırp kabullenir sonra onu daha da süsleyip büyütüp insana vesvese olarak verir. böylece insan kendi düşüncesi sanarak üzülür. Nefsin ve şeytan ın vesvsesi aslında size yol gösterir bir bakın bakalım hangi konuda size vesvese veriyor... işte konu da sizin imanınız güçlü ama ilminiz ve bilginiz az demektir Allah a sığınırsanız Allah size o vesvese yi bertaraf edecek ilmi öğretir kalp o konuda mutmain olur ve vesvese artık insana işlemez. Nefs in vesvese ilacı az yemek az içmek,tefekkür,ilim,zikirdir. Cümlemizi rabbimiz hidayetine erdirir inşaallah.
misafir
01.06.2008içim rahatladı allah razıolsun
misafir
15.12.2008ben cok hassas bır ınsanım.bole ınsanlar seytanın da tam kandıracağı tıptekı ınsanlardır.bazen ıcıme bır kusku dusuyor benı yıyor bıtırıyor.herseyeden alı koyuyor kurtulmak gercekten sabır ısı.Allah'u Tealaya sığınarak yenebılırız ancak.su an yıne ıcımde dolasan bır vesvese var ınsallah yeneceğim
misafir
29.12.2008panik atak şeytan vesvesesi midir?
misafir
05.02.2009kardeş senden Allah razı olsun içim rahatladı sadece kendimi öle sanıyordum saolasın
mehtap
24.02.2009arkadaslar ben namaz kılıyorum ve allaha o kadar yöneldimki vesveseden kurtulamıyorum içimden seytan sürekli aklıma getiriyor allaha küfür ettiriyor ve peygamber efendimizede napmalıyım böyl vesvele günahmıdır...
misafir
02.03.2009ben de böyle bir tuzağa düştüm düşüncelerim bir anda acaib bir şekilde değişti yıllardır aynı şeyleri düşünürdüm ilginç olan tam da bazı şeyleri değiştirmeye karar verdiğim zamana denk gelmesi bu benim düşüncem olamaz belki de beni döndürmek için yaptı amacı işkence yapmak hayatımın en kötü haftalarını yaşadım zihinle oynayabilir mi ki biraz daha açıklayın lütfen
ibrahim
28.03.2009çok teşekkür ederim içim rahatladı tam benim durumumu anlatıyor
misafir
28.03.2009Allah razı olsun
misafir
01.04.2009kardeşim,üstat bu konuda kısaca şöyle der."aklına gelen düşünceyi eğer içinde olmasını istemiyorsan oraya ait değildir".
misafir
08.05.2009Selamun Aleykum Kardes ben suanda senın anlattıgın durumdayım Allah benı affetsın.Hatta bu cumleyı yazarken bıle nefsım vesveseye devam edıyor. Vesvese once akılı sonra kalbı yener dıyorsunya bence bu dogru bu durum uzerıne oldugumdan cok yer arastırdım bu senın dedıgını hıc bırı yazmamıs. Onemlı olan bu. Yazdıkların cok faydalı oldu ama hala o lanet sey var onun yerını soylese bırısı söküp atsam kıtap okumaya devam edecegım Allah ın sevdıgı ama nefsın sevmedıgı bırısı olmaya calısacagım. ALlah hepımızın yardımcısı olsun
misafir
31.07.2009allah sizi cennete soksun. hepimizi
misafir
22.08.2009Allah sizden razı olsun.
Konular
- MÜMİN,MÜMİN KARDEŞİNİN AYNASIDIR
- Hz. SÜLEYMAN HÂŞÂ BİLMİYOR MUYDU?
- SEBEPLER YARATICI DEĞİLDİR
- SEBEPLERE YAPIŞMAK DİNİMİZİN EMRİDİR
- Bölücü Örgütün Gizlemeye Çalıştığı Komünist Kimlik
- Ahmet Hulusi ( 2 )
- ERMENİLERİN 4T PLANI VE GERÇEKLER
- ERMENİ SORUNU
- DÖRT SORUDA ERMENİ SORUNU
- Ermeni Katliamları Hakkında Genel Değerlendirme
- ANADOLU'DA ERMENİ ZULMÜ
- SAPIK FIRKALAR - MUTEZİLE
- SAPIK FIRKALAR - CEBRİYE VEYA MÜRCİYE
- SAPIK FIRKALAR - MÜŞEBBİHE VEYA MÜCESSİME
- Kadın,Erkek Ve Akıl
- AKLA OLAN İHTİYAÇ
- AKIL VE MUTEZİLE
- AKIL BÜYÜK NİMETTİR
- PEYGAMBER GÖNDERİLMESEYDİ
- AKLIN DİNDE ÖNEMİ BÜYÜKTÜR
- AKIL HERKESTE EŞİT Mİ?
- AKILLI KİMDİR
- DÜNYA VE AHİRET SAADETİ
- REENKARNASYON DENİLİNCE
- REENKARNASYON HURAFESİ
- RUH NEDİR
- Karma İnancına Göre Reenkarnasyon Nedir?
- SÜNNETİN ÖNEMİ
- ÜÇ VELİNİN DİLİNDEN RAMAZAN VE ORUÇ
- Peygambersiz Kur'an Müslümanlığı Olur mu?