Peygamberler aya, güneşe tapmaz
Bazı okuyucular, bütün peygamberlerin peygamberlikleri bildirilmeden önce de, günah işlemedikleri malum iken, neden meallerde, Hz. İbrahim’in, yıldıza, aya ve güneşe “Bu benim Rabbim” dediği yazılı diye soruyorlar. Hiçbir peygamber, peygamberliğini tebliğ etmeden önce de günah işlemez, hele Allahü teâlâya şirk koşmaz. Müşrikler gibi (Güneş benim Rabbim) demez. Kur’an-ı kerimde buyuruluyor ki:
(İbrahim ne Yahudi, ne de Hıristiyandı. O gerçekten Allah’ı tanıyan doğru bir Müslümandı. Müşriklerden de olmadı.) [Al-i imran 67]
(Andolsun ki bundan önce, İbrahim’e de rüşdünü [büluğundan önce hidayeti] verdik. [Onun buna ehil ve müstahak olduğunu] biliyorduk.) [Enbiya 51]
Bu ayetler de Hz. İbrahim’in büluğundan önce de hidayet üzere olduğunu göstermektedir. (Beydavi)
Durum böyle iken, İbrahim aleyhisselamın yıldıza, aya ve güneş taptığını söylemek, Kur’an-ı kerimdeki ifadeleri anlamamak demektir. Hemen bütün tercüme ve meallerde, yıldız, ay ve güneş için (Bu benim Rabbim) diye yazılmıştır. Hiçbir açıklama yapılmamıştır. Bu bakımdan Kur’an-ı kerim tercümelerinden fıkh, akaid gibi ilimler öğrenilmez.
Tefsir-i Mazharide, Enam suresinin 76-79. ayetlerinin açıklaması şöyledir:
İbrahim aleyhisselam, yıldızları, ay ve güneş gösterip: Bu mu benim Rabbim diyerek bunlara tapanları ilzam etmek istemiştir. Beydavi tefsirinin Şeyhzade haşiyesinde de böyle bildirilmektedir.
Tibyanda (Acaba Rabbim bu mu?) şeklinde tercüme yapılmış. Bu ifadede bile şüphe var. Ancak tefsirlerden aldığı dört açıklama şöyledir:
1- İbrahim aleyhisselam, müşriklerin cehaletlerini bildirmek için böyle söylemiştir.
2- Müşriklerin yaptıkları şeyleri başlarına kakmak, doğruyu öğretmek için (Bunun gibi şeyden hiç Rab olur mu, bu mu benim Rabbim) demek istemiştir.
3- Müşriklerin aleyhine hüccet için, (Sizce benim Rabbim bu ha) demek istemiştir.
4- (Kavmim Rabbimin bu olduğunu söylüyor) demek istemiştir.
Bu dört açıklama da Hz. İbrahim’in; yıldız, ay ve güneş için (Bu benim Rabbim) demediğini, yani müşriklerden olmadığını açıkça göstermektedir. Ay veya güneş için Bu benim Rabbim demek şirktir. Halbuki peygamberler, şirk değil, günah bile işlemezler. (Feraid)
Bekara suresinin, (İbrahim, “ya Rabbi, ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster” dediğinde, Rabbi “İnanmıyor musun” dedi. İbrahim, inanıyorum ama, kalbimin tatmin olması için görmek istedim, dedi) mealindeki 260. âyetinden dolayı da bazı sapıklar, (Bu ayet, Hz. İbrahim’in Allah’ın yaratmasından şüphe ediyordu) diyorlar. Halbuki yukarıdaki ayetlerde, İbrahim aleyhisselamın, büluğundan önce de rüşd sahibi, doğru bir Müslüman olduğu açıklanmıştı. Buna rağmen böyle söylemek, cahillik değil ise, art niyettir.
Hz. İbrahime bu çeşit saldırılar olduğu gibi, İslamın iki göz bebeğinden birisi olan Hz. Ömer’e de İbni Sebeciler, (Ömer Hudeybiye’de, Resulullahın peygamberliğinden şüphe etmişti) diyebiliyorlar. Orada da, Hz. Ömer aynen, Hz. İbrahim gibi, Allah ve Resulüne olan teslimiyetini bildirmek için, (Ya Resulullah sen Allah’ın peygamberi değil misin? Biz hak, kâfirler bâtıl yolda değil mi?) mealindeki sözlerinden dolayı ona saldırıyorlar. Hz. Ömer, (Ya Resulallah, (Sen elbette Allah’ın resulüsün, bizim yolumuz elbette hak, kâfirler elbette bâtıl yoldadır. Zahiren aleyhimize görünen bu anlaşmada asla dinden taviz verilmemiştir) demek istediğini bütün Ehl-i sünnet âlimleri bildirmektedir. (Kurret-ül-ayneyn)
18072002
(İbrahim ne Yahudi, ne de Hıristiyandı. O gerçekten Allah’ı tanıyan doğru bir Müslümandı. Müşriklerden de olmadı.) [Al-i imran 67]
(Andolsun ki bundan önce, İbrahim’e de rüşdünü [büluğundan önce hidayeti] verdik. [Onun buna ehil ve müstahak olduğunu] biliyorduk.) [Enbiya 51]
Bu ayetler de Hz. İbrahim’in büluğundan önce de hidayet üzere olduğunu göstermektedir. (Beydavi)
Durum böyle iken, İbrahim aleyhisselamın yıldıza, aya ve güneş taptığını söylemek, Kur’an-ı kerimdeki ifadeleri anlamamak demektir. Hemen bütün tercüme ve meallerde, yıldız, ay ve güneş için (Bu benim Rabbim) diye yazılmıştır. Hiçbir açıklama yapılmamıştır. Bu bakımdan Kur’an-ı kerim tercümelerinden fıkh, akaid gibi ilimler öğrenilmez.
Tefsir-i Mazharide, Enam suresinin 76-79. ayetlerinin açıklaması şöyledir:
İbrahim aleyhisselam, yıldızları, ay ve güneş gösterip: Bu mu benim Rabbim diyerek bunlara tapanları ilzam etmek istemiştir. Beydavi tefsirinin Şeyhzade haşiyesinde de böyle bildirilmektedir.
Tibyanda (Acaba Rabbim bu mu?) şeklinde tercüme yapılmış. Bu ifadede bile şüphe var. Ancak tefsirlerden aldığı dört açıklama şöyledir:
1- İbrahim aleyhisselam, müşriklerin cehaletlerini bildirmek için böyle söylemiştir.
2- Müşriklerin yaptıkları şeyleri başlarına kakmak, doğruyu öğretmek için (Bunun gibi şeyden hiç Rab olur mu, bu mu benim Rabbim) demek istemiştir.
3- Müşriklerin aleyhine hüccet için, (Sizce benim Rabbim bu ha) demek istemiştir.
4- (Kavmim Rabbimin bu olduğunu söylüyor) demek istemiştir.
Bu dört açıklama da Hz. İbrahim’in; yıldız, ay ve güneş için (Bu benim Rabbim) demediğini, yani müşriklerden olmadığını açıkça göstermektedir. Ay veya güneş için Bu benim Rabbim demek şirktir. Halbuki peygamberler, şirk değil, günah bile işlemezler. (Feraid)
Bekara suresinin, (İbrahim, “ya Rabbi, ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster” dediğinde, Rabbi “İnanmıyor musun” dedi. İbrahim, inanıyorum ama, kalbimin tatmin olması için görmek istedim, dedi) mealindeki 260. âyetinden dolayı da bazı sapıklar, (Bu ayet, Hz. İbrahim’in Allah’ın yaratmasından şüphe ediyordu) diyorlar. Halbuki yukarıdaki ayetlerde, İbrahim aleyhisselamın, büluğundan önce de rüşd sahibi, doğru bir Müslüman olduğu açıklanmıştı. Buna rağmen böyle söylemek, cahillik değil ise, art niyettir.
Hz. İbrahime bu çeşit saldırılar olduğu gibi, İslamın iki göz bebeğinden birisi olan Hz. Ömer’e de İbni Sebeciler, (Ömer Hudeybiye’de, Resulullahın peygamberliğinden şüphe etmişti) diyebiliyorlar. Orada da, Hz. Ömer aynen, Hz. İbrahim gibi, Allah ve Resulüne olan teslimiyetini bildirmek için, (Ya Resulullah sen Allah’ın peygamberi değil misin? Biz hak, kâfirler bâtıl yolda değil mi?) mealindeki sözlerinden dolayı ona saldırıyorlar. Hz. Ömer, (Ya Resulallah, (Sen elbette Allah’ın resulüsün, bizim yolumuz elbette hak, kâfirler elbette bâtıl yoldadır. Zahiren aleyhimize görünen bu anlaşmada asla dinden taviz verilmemiştir) demek istediğini bütün Ehl-i sünnet âlimleri bildirmektedir. (Kurret-ül-ayneyn)
18072002
İman ile Akıl Arasındaki İlişki
- “Sizi boş yere mi yarattık?”
- Ahmaklığın çaresi var mıdır?
- Ahmaklık nedir?
- Aklın dinde önemi büyüktür
- Allah’ın sebeplerle yaratması
- Allahü teâlâyı tanımak
- Aşırılıklardan uzak tek yol
- Ateistin deveye benzeyen mantığı!
- Bir kâfirin hidayete kavuşması
- Bunların hangisi tesadüftür?
- Bütün peygamberler Müslüman idi
- Dert ve belanın geliş sebebi
- Dinde niyetin önemi büyüktür
- Farkında olmadan Allah’a inanmak
- Günahtan kaçmak sevaptan önce gelir
- Haramlardan kaçan salihtir
- Her çeşit aşırılık zararlıdır
- Her ihtiyaç zaruret değildir
- Hidayet ve dalalet=Hak yol ve sapıklık
- İhtiyatı elden bırakmamalı
- İlim, amel ve ihlâsın önemi
- İlimsiz iyi niyetin zararı
- İman herkese lâzımdır
- İmanı tehlikeye sokan günah!
- İmanın zirvesine çıkmak
- İnanmayanların iyi işleri
- İnsanların yaratılış gayesi
- İslam ahlakı ile yaşamak
- İslamiyet kolaylık dinidir
- İslamiyet orta yoldur