Suizan zararlıdır
Suizan, birinin kötü bir iş yaptığını zannetmektir. Kalbe gelen kötü düşünce, o hâliyle suizan olmaz. Kalbin o tarafa kayması suizan olur. Mesela birisinde bir kalem görünce, (Acaba bu kalemi çalmış olabilir mi) diye sadece düşünmek suizan olmaz. Ama (Çalmış olabilir) diye zannetmek suizan olur. Kur’an-ı kerimde (Kötü zanda bulunduğunuz için helâke mahkum kavim oldunuz) buyuruldu (Feth 12) Hadis-i şerifte de buyuruldu ki: (Suizan yanlış karar vermeye sebep olur. İnsanların gizli şeylerini araştırmayın, kusurlarını görmeyin, birbirinizi çekiştirmeyin, kardeş gibi birbirinizi sevin!) [Müslim]
Zan ile, başkasının kötü olduğunu kabul eden, onu gıybet eder, ona dil uzatır. Onu kötü, kendini iyi bilir. Bu da, helâkine sebep olur. (İhya)
Müslümanın bir işinde veya sözünde birçok küfür alameti ile bir iman alameti bulunsa, hüsnüzan edip buna kâfir dememelidir. Ama küfrü açıksa kâfir olur, tevil fayda vermez. (Bezzâziyye)
Bir zat, bir kadınla Mekke’deki müşriklere, Mekke’nin fethi için hazırlık yapıldığını bildiren bir mektup gönderdi. Vahiy ile durumu öğrenen Peygamber efendimiz, üç kişiye emretti. Onlar da, kadına yetişip mektubu istediler. Kadın, inkâr etmişse de, (Resulullah yalan söylemez, mektubu çıkarmazsan...) diye tehdit edilince, kadın saçlarının arasındaki mektubu çıkarıp verdi. Mektup getirilince, o zat, (Mekke’de çoluk çocuğum var. Müşriklerin zararı dokunmasın diye bunu yazdım) dedi. Hz. Ömer, (Ya Resulallah, izin ver, şu münafığın kellesini uçurayım) dedi. Peygamber efendimiz, onun münafık olmadığını bildirerek, (Allahü teâlâ, Bedir’de bulunanları affetti. Bu zat da onlardandır) buyurunca, Hz. Ömer ağladı. (Mevahib)
Zan kesin bilgi değildir. Kur’an-ı kerimde buyuruldu ki:
(Onlar zanna uyarlar, hâlbuki zan, haktan [ilimden] hiçbir şeyin yerini tutmaz.) [Yunus 36]
Bir menkıbe: Bir âlim talebelerine (Şafii mezhebinde alametlere bakarak kesin karar verilmez. Mesela bir köpeğin burnunda yoğurt bulaşığı varken evden çıktığı görülse, eve girince yoğurt çanağında köpeğin burnu kadar iz görülse, kesin olarak bu yoğurdu köpek yedi denemez) der. Talebenin birisi, (Bu kadarı olmaz) diye içinden, hocasına itiraz eder. Hocası, o gence, bir koyun kesip getirmesini söyler. O da koyunu keser. O arada sıkışır, evin kenarındaki ormanlığa kolları sıvalı ve kanlı bıçakla gidip hacetini def eder. Zaptiyeler, yeni öldürülmüş bir adamın katilini ararken bunun eli kanlı bıçakla ormana kaçtığını görürler. Hemen bunu yakalayıp, mahkemeye çıkarırlar. O gece karakolda kalır. Sabah mahkemeye çıkınca, hakim, (Bu genç, eli kanlı bıçakla kaçarken görülmüşse de, Şafii’de alametlere bakarak kesin hüküm verilmez. Bu genci serbest bırakın) diye karar verir. Genç, hocasına yaptığı suizannın cezasını çektiğini anlar.
Bir hikâye: Dağ evinde, kocası yeni ölmüş tek başına yaşayan hamile bir kadın, kendisine arkadaş olması için dağda yaralı olarak bulduğu bir gelinciği evinde beslemeye başlar. Gelincik kadının yanından bir an bile ayrılmaz. Evcil bir hayvan haline gelir. Bir süre sonra kadının çocuğu doğar. Gelincik zarar vermesin diye çok dikkat eder. Bir gün birkaç dakikalığına da olsa evden ayrılmak zorunda kalır. Gelincikle bebek evde yalnız kalmışlardır. Aradan biraz zaman geçer ve anne eve koşarak gelir. Gelinciği, ağzındaki kanları yalarken görür. Anne çıldırmışçasına gelinciğe saldırır, hemen öldürür. O sırada içerden bebeğin ağlaması duyulur. Anne odaya girer. Odada beşiğin içindeki bebeğin yanında duran parçalanmış bir yılanı görür...
Suizannını gerçek gibi başkasına söylemek de, yani söz taşımak daha kötüdür. (Yarın söz taşımak)
22122002
Zan ile, başkasının kötü olduğunu kabul eden, onu gıybet eder, ona dil uzatır. Onu kötü, kendini iyi bilir. Bu da, helâkine sebep olur. (İhya)
Müslümanın bir işinde veya sözünde birçok küfür alameti ile bir iman alameti bulunsa, hüsnüzan edip buna kâfir dememelidir. Ama küfrü açıksa kâfir olur, tevil fayda vermez. (Bezzâziyye)
Bir zat, bir kadınla Mekke’deki müşriklere, Mekke’nin fethi için hazırlık yapıldığını bildiren bir mektup gönderdi. Vahiy ile durumu öğrenen Peygamber efendimiz, üç kişiye emretti. Onlar da, kadına yetişip mektubu istediler. Kadın, inkâr etmişse de, (Resulullah yalan söylemez, mektubu çıkarmazsan...) diye tehdit edilince, kadın saçlarının arasındaki mektubu çıkarıp verdi. Mektup getirilince, o zat, (Mekke’de çoluk çocuğum var. Müşriklerin zararı dokunmasın diye bunu yazdım) dedi. Hz. Ömer, (Ya Resulallah, izin ver, şu münafığın kellesini uçurayım) dedi. Peygamber efendimiz, onun münafık olmadığını bildirerek, (Allahü teâlâ, Bedir’de bulunanları affetti. Bu zat da onlardandır) buyurunca, Hz. Ömer ağladı. (Mevahib)
Zan kesin bilgi değildir. Kur’an-ı kerimde buyuruldu ki:
(Onlar zanna uyarlar, hâlbuki zan, haktan [ilimden] hiçbir şeyin yerini tutmaz.) [Yunus 36]
Bir menkıbe: Bir âlim talebelerine (Şafii mezhebinde alametlere bakarak kesin karar verilmez. Mesela bir köpeğin burnunda yoğurt bulaşığı varken evden çıktığı görülse, eve girince yoğurt çanağında köpeğin burnu kadar iz görülse, kesin olarak bu yoğurdu köpek yedi denemez) der. Talebenin birisi, (Bu kadarı olmaz) diye içinden, hocasına itiraz eder. Hocası, o gence, bir koyun kesip getirmesini söyler. O da koyunu keser. O arada sıkışır, evin kenarındaki ormanlığa kolları sıvalı ve kanlı bıçakla gidip hacetini def eder. Zaptiyeler, yeni öldürülmüş bir adamın katilini ararken bunun eli kanlı bıçakla ormana kaçtığını görürler. Hemen bunu yakalayıp, mahkemeye çıkarırlar. O gece karakolda kalır. Sabah mahkemeye çıkınca, hakim, (Bu genç, eli kanlı bıçakla kaçarken görülmüşse de, Şafii’de alametlere bakarak kesin hüküm verilmez. Bu genci serbest bırakın) diye karar verir. Genç, hocasına yaptığı suizannın cezasını çektiğini anlar.
Bir hikâye: Dağ evinde, kocası yeni ölmüş tek başına yaşayan hamile bir kadın, kendisine arkadaş olması için dağda yaralı olarak bulduğu bir gelinciği evinde beslemeye başlar. Gelincik kadının yanından bir an bile ayrılmaz. Evcil bir hayvan haline gelir. Bir süre sonra kadının çocuğu doğar. Gelincik zarar vermesin diye çok dikkat eder. Bir gün birkaç dakikalığına da olsa evden ayrılmak zorunda kalır. Gelincikle bebek evde yalnız kalmışlardır. Aradan biraz zaman geçer ve anne eve koşarak gelir. Gelinciği, ağzındaki kanları yalarken görür. Anne çıldırmışçasına gelinciğe saldırır, hemen öldürür. O sırada içerden bebeğin ağlaması duyulur. Anne odaya girer. Odada beşiğin içindeki bebeğin yanında duran parçalanmış bir yılanı görür...
Suizannını gerçek gibi başkasına söylemek de, yani söz taşımak daha kötüdür. (Yarın söz taşımak)
22122002
Muhtelif Mevzular
- Âdetle ilgili sünnetler
- Allah gaybı kimlere bildirir?
- Arkadaşlık yaparken
- Bugün Aşure günüdür
- Caiz olan ve olmayan hileler
- Din istismarı ve riya
- Dine uygun çare bulmak
- Dünya'daki Müslümanlar'a dua etmek
- Emanetin önemi üzerine
- Gariplere müjdeler olsun
- Gaybı yalnız Allah bilir
- Günah günahı çeker
- Günah işleyenin orucu
- Hadis-i şerifleri açıklamak gerekir
- Hadisi şerifler delil değil midir?
- Hiçbir âlim, musikiye mubah dememiştir
- Hidayete sebep olan cennetliktir
- Hüsnü zan ve sui zan
- İçki, dinimiz ve sağlığımız
- İçkinin bazı zararları
- İlk insan, ilk peygamber idi
- İman ile Akıl Arasındaki İlişki
- İnsanları sevindirmek
- İyiliği tavsiye ederken
- Kağıt para ve zekat
- Kaza ve Kader
- Kur’an-ı kerimi tercüme etmek
- Kur’an'ı yanlış tercüme etmek
- Kur’anı kerimdeki mecazlar
- Kurumlara zekat vermek