Yalan gezgini Ayberk
İnternet vurguncusu sahte profesör Bülent Ayberk, mahkemede kendisini savunurken yalan üstüne yalan söyledi. İşte Hans von Aiberg’in çelişkilerinden küçük bir demet.
İslam dinini istismar ederek internette görülmemiş bir dolandırıcılık destanına imza atan sahte profesör Hans von Aiberg, geçtiğimiz günlerde ilk kez hâkim karşısına çıktı. Balıkesir’deki duruşmada dolandırıcılık suçlamalarını kabul etmedi; fakat yalanlar üzerine inşa ettiği hayatına yeni yalanlar ekledi. Doğru gibi görünen birçok ifadesi de esasen yalandı. Örneğin gazeteciliğe 1978’de başladığını söyledi hâkime; hâlbuki doğrusu 1983’tü. İnternette sadece 2001-2002 arasında ‘müritlerine’ bu konuda en az 3 farklı tarih vermiş olması da (1973, 1974 ve 1976) ne kadar kolay yalan söylediğini ortaya koyuyordu.
Hans von Aiberg ya da Bülent Ayberk, 60 yaşına kadar hiç hâkim karşısına çıkmadığını da söyledi. Bu ifadesi doğru olmasına doğruydu; ancak hakim karşısına çıkmaması dolandırıcılık yapmadığı anlamına gelmiyordu tabii ki. Mesela 1983-85 yılları arasında çalıştığı Posta gazetesinden Aiberg’in ayrılış sebebini Selahattin Duman 22 Mart 1997 tarihli Sabah gazetesindeki köşesinden şöyle açıklıyordu: “Taksitle mal aldığı mağazaların elemanları, borç taktıkları birer ikişer kapıya dizilmeye başladılar. Şikâyetler artınca Hans’a da yol göründü.” 1986’da çalıştığı Sabah Yıldızı gazetesinden de yine milleti dolandırarak ayrılmış: “Çalışma arkadaşlarına ve çeşitli dükkânlara taktığı borçlarla, bir de aybaşlarında bir-iki gün içinde yiyip bitirdiği maaşıyla ünlüydü. Harcamalarının tümünü kulüplerde gerçekleştiriyordu. Borçları kabardığı bir dönemde ortadan kayboldu.” (Nokta dergisi, 5 Nisan 1987).
Sahte Profesör Hans von Aiberg, gerçekte Elazığ doğumlu ve lise mezunu Bülent Ayberk olduğunu kabul etti duruşmada. Fakat mahkemede gerçek kimliğini “hiç gizlemediğini” öne sürerek bir yalana daha imza attı. Sahte kimliğin şu an hayatta olmayan Haldun Simavi gibi gazeteciler tarafından verildiğini de iddia etti üstelik. Ne var ki bu da yalandı. Mesela Posta gazetesinde işe girerken de Tevfik Yener’e kendisini “Bendeniz Doçent Doktor Hans von Aiberg” diye takdim etmiş. 1986 sonunda piyasaya çıkan kitaplarında ise kendi kendini profesörlüğe terfi ettirmişti!...
Savunmasında hâkime Edoferon adlı ilaçla kanseri büyük oranda tedavi ettiğini de öne sürüyordu Ayberk. Bu ilacı Prof. Edip Büyükoca ile birlikte keşfettiklerini söylüyor. Bu iddiayı da doğrulatma imkânı yok; çünkü Prof. Büyükkoca hayatta değil. Nedense Ayberk’in ikinci ‘şahidinin’ de mevta olması dikkatlerden kaçmadı. Fakat kanserden bu ilaç sayesinde şifa bulmuş 28 kişi gösterebilirse biraz inandırıcı olabilir. Çünkü 2002’de şöyle diyordu: “Sakın ve sakın beni o tarihî üçkâğıtçılarla, umut tüccarlarıyla ve akbaba hekimlerle karıştırmayın. Ben bir bilim adamıyım ve başarı oranımız 39 hastada 11 fire.” Ve tabii ilaç imalatı için topladığı paraların nereye gittiğini de açıklayamadı duruşmada.
Ayberk’in para toplamak için ortaya attığı bir başka yalan ise “Zaman gezmeni Jana” masalıydı. Duruşmada, önce Jana’nın 1985’ten beri var olduğunu savundu; lakin bir iki cümle sonra hayal mahsulü olduğunu söyledi. Bu kadar çelişkinin arasında Jana için her ay topladığı biner doları nereye gönderdiği de cevapsız kaldı. Mesude-Bülent Ayberk çiftinin ortak hesaplarının incelenmesi sonucu 500 bin YTL’lik bir hareket tespit edilmişti. Ayberk çifti savunmalarında bu paranın ‘ihtiyaç sahibi insanlara’ ulaştığını iddia etti. Ancak ortada sadece 4 şahit vardı. Tanıkların beyanlarından anlaşıldı ki toplam yardım miktarı 1000 YTL civarında ve açık ki bu, toplanan paranın yanında fazlasıyla komik kalıyor.
Daha önce mağdur olarak iddianameye giren 25 isimden sadece 12’si duruşmaya katıldı. Fakat nedense hepsi de dolandırılmadıklarını ve şikâyetçi olmadıklarını beyan etti. İddianamede isimleri yer alan Şûra Başkanı H.Ü. ve diğer üç Şûra üyesi Bülent Ayberk tarafından dolandırıldıklarını belirterek şikâyetlerinden vazgeçmediler. Mahkeme heyeti, diğer mağdurların da dinlenmesi ve gerekli delillerin toplanabilmesi için duruşmayı 26 Ocak 2007’ye erteledi.
Aksiyon
İslam dinini istismar ederek internette görülmemiş bir dolandırıcılık destanına imza atan sahte profesör Hans von Aiberg, geçtiğimiz günlerde ilk kez hâkim karşısına çıktı. Balıkesir’deki duruşmada dolandırıcılık suçlamalarını kabul etmedi; fakat yalanlar üzerine inşa ettiği hayatına yeni yalanlar ekledi. Doğru gibi görünen birçok ifadesi de esasen yalandı. Örneğin gazeteciliğe 1978’de başladığını söyledi hâkime; hâlbuki doğrusu 1983’tü. İnternette sadece 2001-2002 arasında ‘müritlerine’ bu konuda en az 3 farklı tarih vermiş olması da (1973, 1974 ve 1976) ne kadar kolay yalan söylediğini ortaya koyuyordu.
Hans von Aiberg ya da Bülent Ayberk, 60 yaşına kadar hiç hâkim karşısına çıkmadığını da söyledi. Bu ifadesi doğru olmasına doğruydu; ancak hakim karşısına çıkmaması dolandırıcılık yapmadığı anlamına gelmiyordu tabii ki. Mesela 1983-85 yılları arasında çalıştığı Posta gazetesinden Aiberg’in ayrılış sebebini Selahattin Duman 22 Mart 1997 tarihli Sabah gazetesindeki köşesinden şöyle açıklıyordu: “Taksitle mal aldığı mağazaların elemanları, borç taktıkları birer ikişer kapıya dizilmeye başladılar. Şikâyetler artınca Hans’a da yol göründü.” 1986’da çalıştığı Sabah Yıldızı gazetesinden de yine milleti dolandırarak ayrılmış: “Çalışma arkadaşlarına ve çeşitli dükkânlara taktığı borçlarla, bir de aybaşlarında bir-iki gün içinde yiyip bitirdiği maaşıyla ünlüydü. Harcamalarının tümünü kulüplerde gerçekleştiriyordu. Borçları kabardığı bir dönemde ortadan kayboldu.” (Nokta dergisi, 5 Nisan 1987).
Sahte Profesör Hans von Aiberg, gerçekte Elazığ doğumlu ve lise mezunu Bülent Ayberk olduğunu kabul etti duruşmada. Fakat mahkemede gerçek kimliğini “hiç gizlemediğini” öne sürerek bir yalana daha imza attı. Sahte kimliğin şu an hayatta olmayan Haldun Simavi gibi gazeteciler tarafından verildiğini de iddia etti üstelik. Ne var ki bu da yalandı. Mesela Posta gazetesinde işe girerken de Tevfik Yener’e kendisini “Bendeniz Doçent Doktor Hans von Aiberg” diye takdim etmiş. 1986 sonunda piyasaya çıkan kitaplarında ise kendi kendini profesörlüğe terfi ettirmişti!...
Savunmasında hâkime Edoferon adlı ilaçla kanseri büyük oranda tedavi ettiğini de öne sürüyordu Ayberk. Bu ilacı Prof. Edip Büyükoca ile birlikte keşfettiklerini söylüyor. Bu iddiayı da doğrulatma imkânı yok; çünkü Prof. Büyükkoca hayatta değil. Nedense Ayberk’in ikinci ‘şahidinin’ de mevta olması dikkatlerden kaçmadı. Fakat kanserden bu ilaç sayesinde şifa bulmuş 28 kişi gösterebilirse biraz inandırıcı olabilir. Çünkü 2002’de şöyle diyordu: “Sakın ve sakın beni o tarihî üçkâğıtçılarla, umut tüccarlarıyla ve akbaba hekimlerle karıştırmayın. Ben bir bilim adamıyım ve başarı oranımız 39 hastada 11 fire.” Ve tabii ilaç imalatı için topladığı paraların nereye gittiğini de açıklayamadı duruşmada.
Ayberk’in para toplamak için ortaya attığı bir başka yalan ise “Zaman gezmeni Jana” masalıydı. Duruşmada, önce Jana’nın 1985’ten beri var olduğunu savundu; lakin bir iki cümle sonra hayal mahsulü olduğunu söyledi. Bu kadar çelişkinin arasında Jana için her ay topladığı biner doları nereye gönderdiği de cevapsız kaldı. Mesude-Bülent Ayberk çiftinin ortak hesaplarının incelenmesi sonucu 500 bin YTL’lik bir hareket tespit edilmişti. Ayberk çifti savunmalarında bu paranın ‘ihtiyaç sahibi insanlara’ ulaştığını iddia etti. Ancak ortada sadece 4 şahit vardı. Tanıkların beyanlarından anlaşıldı ki toplam yardım miktarı 1000 YTL civarında ve açık ki bu, toplanan paranın yanında fazlasıyla komik kalıyor.
Daha önce mağdur olarak iddianameye giren 25 isimden sadece 12’si duruşmaya katıldı. Fakat nedense hepsi de dolandırılmadıklarını ve şikâyetçi olmadıklarını beyan etti. İddianamede isimleri yer alan Şûra Başkanı H.Ü. ve diğer üç Şûra üyesi Bülent Ayberk tarafından dolandırıldıklarını belirterek şikâyetlerinden vazgeçmediler. Mahkeme heyeti, diğer mağdurların da dinlenmesi ve gerekli delillerin toplanabilmesi için duruşmayı 26 Ocak 2007’ye erteledi.
Aksiyon
Yalan gezgini Ayberk yorumları
misafir
06.07.2007Hans denen bu lavukla meslektaş olmaktan utanıyorum..İnsanoğlu nasıl bu kadar aptallaşabilir..Bu herifin kayışı kopardığı açık..Fiziğin yan etkisidir bu aslında çok görmemek lazım.Teorikçiler belli bi yaşı geçtikten sonra aynı kaderi paylaşıyor..Jana kimdir ya?Hangi ayette bahsediliyor.Madem böyle biri var hadi ayetlerde gizli diyelim,hadislerde varmı? Adı jana mı? rusmu bu hatun..nedir yani..Hans taş atıyo kuyuya herkez peşinden..KURAN-I KERİM i alıp ellerinede kaç defa okudu acaba bu herifler..Bi laf vardır ;Eğitim cehaleti alır EŞŞEKLİK baki kalır. ;diye bu kadar cuk oturur heralde...
Konular
- İÇTİHAD
- İLİM ÖĞRENME METODU
- İSLÂMİYETİ DOĞRU ÖĞRENMENİN YOLU
- ESHÂB-I KİRAM (Aleyhimürrıdvan)
- ESHÂB-I KİRÂMI SEVMEK
- SAHÂBÎ SEVGİSİ SAMİMİYET ÖLÇÜSÜDÜR
- CELAL YILDIRIM
- EMEKLİ POSTACI M. İHSAN OĞUZ
- SEBİLE AÇIK MEKTUP
- BEKİR TOPALOĞLU
- FETHULLAH GÜLEN «SEN DE Mİ BRÜTÜS?»
- MUHTEREM MİLLİ FİKİR İDARECİLERİ VE OKUYUCULARI İLE BİR SOHBET
- MİLLİ FİKİR'E GELEN MEKTUPLAR
- KARDEŞİM
- Abdullah bin Sebe kimdir?
- Yalan gezgini Ayberk
- Sahte profesörün porno arşivi
- ÖZÜR DİLEMESİ GEREKENLER
- Üzerinde 19 girdabı varmış!
- İlâhiyat profesörleri Kur’an’daki hataları (!) düzelteceklermiş
- Kitaplara itimat ahmaklıksa...
- Bu, İslâm inancını silmek gayreti değil mi
- Bazı sorulara Kur'an'dan cevaplar
- İslam'ı sevdiriyoruz derken yapılanlar
- Kapalı yerde söylenen sözler
- Bilen bilir, bilmeyen bir tutam mercimek zanneder
- “Telfîk-i Mezâhib”den “Telfîk-i Edyân”a
- İşte bu nane yenmez
- Rus Emine ve Müslüman falanlar
- Farkli bir acidan edip yüksel & 19'culuk