Zehirli.Org köşesi

Zehirli Fikirlere panzehir başlığı ile 2006 yılında zehirli.org sitemiz yayına başladı. Yüzbinlerce kişinin ziyaret ettiği sitemiz kritik noktalarda bilgilendirici içerikler sunmaya devam ediyor.

Güzel ahlâkı bilmek iyidir, ama kötü ahlâkı bilmek daha iyidir.
Çünkü insan kötülüğü bilmezse o kötülükten uzak duramaz.

Gayemiz ithal ve zararlı ideolojik fikirlere dair toplumda farkındalığı oluşturmaktır.


KÜÇÜK KÜFÜR, ŞİRK, NİFAK

Efendimiz; şirk koşmama, hırsızlık yapmama, zina etmeme, evlatları diri diri gömmeme, iftira atmama, maruf üzere isyan etmeme üzere biat alırken şöyle buyurdular: "Bunlara kim riayet ederse onun mükafatı Allah'a aittir. Bunlardan birini işleyen olur da dünyadayken cezalandırılırsa, o ceza keffaret olur. Kim de bir günahı işler ve Allah (cc) onu örterse durumu Allah'a kalır. Dilerse afv, dilerse ceza ile karşılık verir. " (Buhari, Ubade b. Samit'den)

Bu, günahın dinden çıkarmayacağına apaçık bir delildir.

Küçük küfr ve şirk denilen hadise kişiyi cehennemde ebedi bırakacak şekilde dinden çıkarmaz. Sadece belli bir azaba müstehak kılar.

Mesela; "Kim Allah'ın dışındaki şeyler adına yemin ederse şirk koşmuş olur." (Ebu Davud)

Yalan gezgini Ayberk

İnternet vurguncusu sahte profesör Bülent Ayberk, mahkemede kendisini savunurken yalan üstüne yalan söyledi. İşte Hans von Aiberg’in çelişkilerinden küçük bir demet.

ÖZÜR DİLEMESİ GEREKENLER

Papa Benedikt, sarf ettiği sözlerle haddini aşmıştır. Tabiî ki özür dilemelidir. Ancak; Papa Benedikt’in dinimize ve peygamberimize hakaret dolu sözlerinin yanında, Aziz Türk milletinden özür borcu olanların sadece Papa olmadığına inanmaktayım. Papa Benedikt, gizlemeye çalışılan Dinlerarası diyalogun ve haçlı batının maskesini düşürmüştür. Hıristiyanlar tarafından bilinen, fakat birilerinin ısrarla gizlemeye çalıştığı “şartlara uydurulmuş misyonerlik” olan Dinlerarası diyalogun gerçek yüzünü dünyaya haykırmıştır. Ama maalesef ülkemizdeki diyalog severler, Papalarını incitmemeye gayret ederek, “yüzeysel tepki" seviyesinde kalmaya özen göstermektedirler.

İslam'ı sevdiriyoruz derken yapılanlar

Şimdi hayatta olmayan sözüm ona bir şeyh, eski Hıristiyan, yeni Müslüman müridleri hakkında, “İslâm’dan soğumasınlar diye onlardan namaz ibadetini kaldırıverdim” demişti.

Zamanımızdaki bazı arkadaşların söz ve tavırları bana bunu hatırlatıyor. Bu arkadaşlarım diyorlar ki, “Yahu kardeşim, bize müsaade edin de şu Yahudi ve Hıristiyanlara İslâm’ı biraz sevdirelim.”

Bunların İslâm’ı sevdirmeleri de şeyhin yaptığına benziyor. Şöyle diyerek sevdiriyorlar:

- Cennete sadece biz Müslümanlar girmeyeceğiz ki! Siz Yahudi ve Hıristiyanlar da cennete gireceksiniz.

Bilen bilir, bilmeyen bir tutam mercimek zanneder

Herhangi bir şey göründüğü gibi değil de başka türlüyse, yani işin içinde başka iş varsa. Orta Anadolular böyle durumlarda şöyle derler: “Onu bilen bilir, bilmeyen bir tutam mercimek zanneder.” Yalnız, bunu herkes söyler de hikâyesini çoğu kimse bilmez. Halbuki, bu sözün enteresan bir hikâyesi vardır. Hikâye şöyle:

Adamın biri, komşusunun hanımına göz koyar. Kadıncağıza, tarlada, bağda, bahçede, nerede rastlarsa ya söz veya hareketleriyle rahatsızlık vermektedir. Kadın, adamdan kurtulamayacağını anlayınca vaziyeti kocasına haber vermiş. Kocası da adamı geriden geriye kollamaya başlamış. Kocanın gayesi, suçüstü yapıp adama iyi bir ders vermek...

“Telfîk-i Mezâhib”den “Telfîk-i Edyân”a

Âdetim, internetle geçen bütün mesajlara teker teker cevap vermektir. Ancak bir müddet için internetle cevap veremeyeceğim için bazı mesajları mecburen buradan cevaplandırıyorum.

Süpermen Bir Yahudi mi?

Ahmet Hakan 23 Temmuz 2006 tarihli yazısında Süpermen filmi ile ilgili eleştirilerini yaparken filmin dini kavramlar içerdiğinden dem vurarak “Antilaik” bir film olduğu yorumunu yapmış.

Bu yoruma tümüyle katılıyorum. Filmdeki bir çok replik ve anlatımdaki semboller bu iddiayı doğrulayacak yönde. Bense bir adım daha ileri giderek Süpermen’in dini hakkında bir kaç şey söylemek istiyorum.

Yalancı Peygambere Mektup

İSLÂMİYET’İ bütün dünyaya yaymakla görevli olan Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V.), diğer devletlerle olan münasebetlerinde diplomasi kaidelerine de fevkalâde önem veriyordu. Hicretin 7. senesinde, başta Doğu Roma (Bizans) İmparatoru Kayzer olmak üzere, dünyanın büyük devlet adamlarına ve komşularına kendilerini İslâm’a davet eden mektuplar göndermişti. Bu mektuplarda, diplomasiye tam riayet edildiğini ve mektupların, Kur’an’dan muhatabın durumuna göre alınan âyetlerle bezendiğini görüyoruz.

Dinlerin Evrimi Masalı

Evrim teorisi kabaca, yeryüzündeki tüm canlıların milyonlarca yıl süren bir tesadüfler zinciri ile, basitten mükemmele doğru gelişerek varolduğunu iddia eder. Yani bizler, milyonlarca yıl önce bir su birikintisi içerisinde kıpırdanan tek hücreli canlıların, kıpırdana kıpırdana gelişmesinin ‘naturel’ bir sonucu olarak bu hâle gelmişizdir evrim teorisine göre.

19. Yüzyılda Charles Darwin adındaki bir biyoloji bilgininin meşhur ettiği ve Türlerin Kökeni adındaki kitabıyla kendince delillendirdiği evrim teorisi, bilim tarihindeki hiçbir teorinin görmediği kadar itibar gördü ve bilim adamlarınca teori olarak değil de, tıpkı yerçekimi kanunu gibi/kadar gerçek kabûl edildi.

RAMAZAN BAHANE, FİTNE FESAD ŞAHANE

Kelimeler, tohumluk buğdaylar gibidir. Tohumluk buğdaylar ise tarlaya zehirlenerek/ilaçlanarak atılır. Hased, fitne ve fesat tohumları da böyledir. Açıkta kalan zehirli buğdaylar uçan kuşların düşmanıdır.

İslâm'da Râbıta Nedir, Ne Değildir?

Bu çalışmazımızda, râbıtanın lûgatte ve tasavvuf ıstılâhında ifade ettiği mânâlar, tarîkatlardaki yeri, mâhiyeti ve bunlara uygun bazı konular üzerinde duracağız.

1. KELİME OLARAK RÂBITA

Râbıta kelimesi, Arapça “rabt” mastarından ism-i fâil müfred müennestir. Cem‘îsi, revâbıt gelir. Lûgatte çeşitli mânâlarda kullanılmıştır. Şöyle ki:

1. İki şeyi birbirine bağlayan ip ve sâir bağ, bend: Bunu tutturacak bir râbıt lâzım, gibi.

Kur’an Müslümanlığı, müsteşrikler, mezhepsizler

İnsanı yeryüzünde halîfe olarak yaratan Hz. Allah, lûtuf ve kerem hazînesinden, beşere dünya ve ukbâ saâdetini kazandıracak ilâhi mesajlarını ve bu mesajları; sözleri, fiileri, hal ve hareketleriyle, kısacası hayatıyla tefsîr eden peygamberleri göndermiştir. Kur’ân-ı Kerim ve Resûlüllah (s.a.v.) ile bu ilâhi tenezzülât kemâl noktasına ulaşmıştır. En son ve en mükemmel din olan İslâm, kıyâmete kadar aslî hüviyetini muhafaza edecektir. Bunu Rabbimiz (c.c.) kitabımız Kur’ân-ı Kerim’de taahhüt etmektedir. Son birkaç asırdır elde ettiği teknolojik muvaffakiyetlerle sarhoş olan Batı insanı, huzuru dinden ve fıtratten alabildiğine kaçışta bulacağını sanıyordu. Fakat aradığı huzuru bulamadı. Batı’nın teknolojik başarısı karşısında âdeta şok olan İslâm âlemi, onun bu huzursuzluğunu görmekte ve yavaş-yavaş kendine gelerek ilâhi menbaa/kaynağa doğru koşmaktadır. Haddizatında dünyanın her tarafında islâm’a koşan insanlar, gün geçtikçe artmaktadır.

Cevşen Sahih Değil!

Diyanet Ansiklopedisinin Cevşen maddesinde özetle diyor ki:
(s.462-464)

Farsça asıllı olduğu kabul edilen cevşen kelimesi sözlükte, "zırh, savaş elbisesi" anlamına gelmektedir. Terim olarak Şii kaynaklarında Ehl-i beyt tarikiyle Hz. Peygambere isnat edilip, Cevşen-i Kebir ve Cevşen-i Sağır denilen iki duanın ortak adıdır.

Cevşen-i Kebir: Anlatıldığına göre Asr-i saadette cereyan eden savaşların birinde
(bir rivayette Uhud’da) muharebenin kızıştığı ve üzerindeki zırhın kendisini fazlasıyla sıktığı bir sırada, Hz.Peygamber ellerini açarak Allah’a dua etmiş,

Kabir Hayatı

Kabirlerde bulunan kimselerin tamamı "Berzah" hayatı ile diri olup;

* Bilirler,
* Akıl ederler,
* Duyarlar,

o "Hiç şüphe yok ki, ölü defnedilip arkadaşları, yanından ayrıldıkları zaman; yanından ayrılırken cenazesini kaldırıp kendisini ahirete yolcu edenlerin ayak seslerini işitir. (6)

Bazı isimler

Bir okuyucumun oldukça uzun sorusunu özüne dokunmadan aşağıya alıyorum:

Soru: “İhlas yayın grubu Seyyid Kutup, Efgani, Abduh, Elbani vs. gibilerini mezhebsizlikle itham ediyorlar. Delillerini de kaynaklarından vererek gösteriyorlar, biz de kabul ediyoruz.(...) Bakalım sıra kimde. Vallahi korkuyorum sizin aleyhinizde de Ehl-i Sünnet olmadığınıza dair bir iddia çıkacak diye. (...) grubunun sitesini tetkik ederken bir de ne göreyim, Muhammed Ebu Zehra, Ebul Hasan Ali en-Nedvi, Seyyid Sabık, Mustafa İslamoğlu v.s. gibileri mezhebsiz ilan edilmiş. (...) Biz kimi okuyacağız, kimden ilim ahzedeceğiz?