Bid’at ehlinin ibadeti

Yazarın birisi, (Evet Hamidullah bid’at ehlidir, ama hizmeti çoktur) dedi. Ben de, bid’at ehlinin ameline sevap verilmez dedim. O da, bid’at ile ilgili hadislerin, kiminin zayıf, kiminin ise uydurma olduğunu söyledi. Kaynaklar verdi. Diğerleri gibi bu yazarın da bilmediği husus, ictihad ictihadla nakzedilmediği gibi, bir âlim başka bir âlimin kitabındaki hadise uydurma demekle o hadis öteki âlime göre de uydurma olmaz. Ayrıca birçok din adamı da sahih olmakla, kabul olmanın ne demek olduğunu bilmiyor. Önümüzdeki haftada yazılarım bu konu ile ilgilidir. Bid’at ehlinin amelinin kabul olmayacağına dair birçok hadis-i şerif vardır. Bir tanesi şöyledir: (Bir bid’at ehlinin namazı, orucu, haccı, umresi, cihadı, tövbesi, farzı, nafilesi ve hiçbir iyiliği kabul olmaz, hamurdan [yağdan] kıl çıkar gibi, dinden çıkması kolay olur.) [İbni Mace]

Hadika ve Berika’da (Bid’at ehlinin hiçbir ibadeti kabul olmaz) hadis-i şerifi açıklanırken, (ibadetleri sahih olur, fakat sevap verilmez) deniyor. Fasıkların ve bid’at ehlinin ibadetleri sahih olsa da kabul olmaz. Kabul olmaz demek, sahih olmaz demek değildir. Sahih olur, fakat sevabı olmaz demektir. (Redd-ül Muhtar)

Bir hadisin uydurma olup olmadığını İmam-ı Buhari, İmam-ı Müslim, İmam-ı Gazali, İmam-ı Rabbani gibi islam âlimleri bilemiyorsa, biz nasıl bileceğiz? Resulullahın varisleri olan bu âlimler, sahih ile uydurma hadisi ayıramayacak kadar, cahil mi? Yahut kasten uydurma hadis alacak kadar din düşmanı mı? Dini yeniden mi açıklayacağız? Mezhep imamlarımızı, hadis imamlarımızı, haşa biz mi sorguya çekeceğiz? Onlar dinimizi eksik olarak mı tanıttılar? (Kasten bana izafe ederek yalan söyleyen, hadis uyduran, cehennemdeki yerine hazırlansın) hadis-i şerifini bilmiyorlar mı veya biliyorlar da ihmalkârlıklarından mı uydurma hadisi kitaplarına alıyorlar? Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarında uydurma hadis var demek, Resulullahın varislerine çirkin bir saldırıdır. Seyyid Ahmed Tahtavi hazretleri buyurdu ki: Tek kurtuluş fırkası olan Ehl-i sünnet vel-cemaat’e tabi olun. Allahın yardımı ve koruması ve tevfikı bu fırkada olanlaradır, gazabı ve azabı da bu fırkadan ayrılanlaradır. Bu fırka-i naciyye, bugün dört mezhebde toplanmıştır. Bu zamanda, bu dört mezhebden birine umayan, bid’at ehlidir ve Cehenneme gidecektir. (Dürr-ül-muhtar haşiyesi Zebayıh kısmı) [Yazar Hamidullahın bid’at ehli olduğunu söylediğine göre, cehenneme gideceğini bildirmiş oluyor.]

Şafii’de imam arkasında Fatiha okumak farz, Hanefi’de tahrimen mekruhtur. Farklı ictihad rahmet olduğu için ikisi de sevap alır. Sonra, ictihad ictihadla nakzedilemez. İmam-ı Şafii farz dedi diye Hanefiler Fatiha okuyamaz. Hanefiler de haram dedi diye Şafiiler bu ictihaddan vazgeçemez. Çünkü müctehid hata ederse bir, isabet ederse iki sevab kazanır. Bir müctehid, başka bir müctehidin ictihadını nakzedemez. Hadis konusunda da böyledir. İmam-ı Şafii, bu hadis mevdudur dese, Hanefilerce de bu hadis mevdu olamaz. Seyyid Abdülhakim efendi buyurdu ki: Hadis ilminde müctehid bir âlim, bazı âlimlerin sahih dediği bir hadise mevdu diyebilir. Müctehidin böyle demesi; “Bu hadisi, Resulullah söylememiştir” anlamında değildir. Bu hadis benim usulüme göre hadis değil, uydurmadır; fakat başka müctehide göre hadis sahih olabilir demektir. Farklı ictihadlar da aynen böyledir. Bana göre doğrusu bu der; fakat farklı ictihadda bulunan müctehide söz söylemez. Birinin uydurma demeye yetkisi varsa, ötekinin de sahih demeye yetkisi vardır. Bunun için hiçbir Ehl-i sünnet âliminin kitabında uydurma hadis olmaz.

20022003