Ağaç altında söz veren eshab

Maveraünnehir âlimleri buyurdu ki: Üç halife, Fetih suresinin, 18. ayetinin (Sana, ağaç altında söz verenlerden Allah razı oldu. Hepsini sevdi) mealindeki 18. âyeti arasına da girmekle şereflendikleri için bunları kötülemek küfür olur. Eshab düşmanları diyor ki: “Bu üç halife, birkaç iyi iş yapmışlarsa da, daha sonra kötülük yaparak, verdikleri sözü bozmuş ve Allah da rızasını onlardan kaldırmıştır. Peygamber, Ali’nin halife olmasını emrettiği halde, bu emre uymadılar. Fatıma’yı incittiler. Hadis-i şerifte, (Onu inciten, beni incitmiş olur. Beni inciten de, Allahı incitir) buyurulmuştur. Ahzab suresinde, (Allaha ve Resulüne eziyet edenlere, dünyada da, ahirette de lanet olsun) buyuruldu. Bu kötü işlerinden, üç halifenin üçünü de kötülemek ve onlara sövmek gerekir.”

Bu sözlerle Allah hâşâ cahillikle suçlanmış oluyor. Allah onların ne yapacaklarını bilmiyor muydu? Allahın zatı gibi sıfatları da ebedidir. Birkaç seneliğine razı olup, sonra rızasını kaldırmaz. Allah verdiği sözden dönmez. (Ali imran 9)
İlk dört halifeyi kötülemek Resulullahı kötülemek olur. Resulullah, âlemlere rahmet olarak gelip, çok kıymetli idi ki, onun ehli beyti, hanımları ve eshabı da çok kıymetli oldu. (Feth 29)

Bir hadisi şerifte de buyuruluyor ki: (Allahü teâlâ, beni insanların en soylusu olan Kureyş kabilesinden gönderdi ve bana en iyileri arkadaş olarak ve birkaçını da bana yardımcı olarak seçti. Bu iyi kimselerden bazılarını da Eshâr [Kadın tarafından akraba] olarak ayırdı. Bunlara kötü söyleyenlere lânet olsun!) [Hakim] (Bu dört halife, aynı zamanda Eshardan idi.)

Allahü teâlâ, ağaç altında söz veren Eshabdan razı olduğu zaman, onların niyetlerini elbette biliyordu. Allahü teâlâ, onların verdiği sözü beğenince, iman ile giderler. Çünkü, Allah, ileride kâfir olacakların hiçbir işinden razı olmaz. İmansız ölecek olanlar, güzel iş yapsa da, Allah bunların, böyle işlerini de beğenmez. Kâfirlerin yaptığı güzel işler için, Nur suresi, 39. âyetinde (Kâfirlerin yaptığı güzel işler, çölde görülen seraba benzer. Susuz olanlar, bunu uzaktan su sanır. Yanına gidince, bir şey bulmaz.) ve Maide suresi, 57. âyetinde, (Kâfir olarak ölenin yapmış olduğu bütün iyi işleri yok olur. Dünya ve ahirette fayda vermez) buyuruldu. Âhirette işe yaramayacak olan bir işten, Allah razı olur demek, Allahın sıfatlarını inkâr etmek olur.

Hz. Ali’nin ilk halife olmasını, Resulullah bildirmedi. Eğer bildirseydi, Hz. Ali, bu emri gizlemez, açıkça söyler ve Hz. Ebu Bekr’in halifeliğini kabul etmezdi. Nitekim Hz. Ebu Bekir, (Halifeler Kureyş’tedir) hadis-i şerifini söyleyerek, Ensarın halife olmasını kabul etmedi. Ensar da, razı olup, halifelik isteğinden vazgeçtiler. Fatıma’yı incitmemek için olan emir, her türlü incitmeyiniz demek değildir. Çünkü, Hz. Ali, onu, birkaç defa incitti. İncitmesi suç olmadı. Bunun gibi, Resulullah, (Âişe’yi üzerek, beni incitmeyiniz! Biliniz ki, onun yatağında iken bana vahiy gelmektedir) buyurmuştu. Âişe’yi incitmenin, kendisini incitmek olduğunu bildirdi. Halbuki, Hz. Âişe, Hz. Ali’den elbette incindi. Bunun için (incitmeyiniz) emri, şeytana uyarak incitmeyiniz, demektir. Yoksa, islamiyetin, emrini yerine getirmek için üzmek yasak olmaz. (Biz Peygamberler, miras bırakmayız. Bıraktıklarımız, fakirlere sadaka olur) hadisi şerifine uyarak Hz. Ebu Bekir, Fedek hurmalığının gelirini Hz. Fatıma’ya vermeyip fakirlere dağıttı. Hz. Ali de, halife olunca, Fedek hurmalığının gelirini Hz. Fatıma’nın mirasçılarına vermeyip, emre uyarak o da fakirlere dağıttı. (Bu yazı, İmam-ı Rabbani hazretlerinin Reddi revafıd risalesinden alarak hazırlanmıştır.)

07032002