İBNİ TEYMİYYE KİMDİR?

Konu ile ilgili yorumlar $s. sayfadasınız.
Konuya tekrar dönmek ya da konuyu okumak için buraya tıklayınız.

İBNİ TEYMİYYE KİMDİR? yorumları 4. sayfa

  • Image Description
    misafir
    04.03.2012

    S.a deerli kardeslerim oncelikle sunu soylemek istiyorum peyhamber efendimiz s.a.v sahih bir hadiste fatih sultan mehmet hz lerini ovmustur ve yuce atalarimiz ehli sunnet vel cemaatvve mezheplerin en hayirlisi olan hanefi mezhebini bize birakmislardir 73 firkanin 72 si cehenneme gidecegine gore onlarda bize o sirk bu sirktir dedigine gore ya onlar gidecek ya biz gonul isterki tum kardeslerimiz dogruyu gorsun hepimi bir olalim ama neylersin biz atalarimizin yolundan vzgecmeyelim arkadaslar hidayeti veren Allahtir....

  • Image Description
    ebu ubeyde
    05.03.2012

    Allah c.c. soyle buyurmustur:
    24 - Bunun üzerine, kavminin içinden kâfir kodaman topluluğu "Bu, dediler, tıpkı sizin gibi bir beşer olmaktan başka bir şey değildir. Size üstün ve hakim olmak istiyor. Eğer Allah (peygamber göndermek) isteseydi, muhakkak ki bir melek gönderirdi. Biz geçmişteki atalarımızdan böyle bir şey duymadık."(mumınun suresi).
    36 - Musa onlara apaçık âyetlerimizi getirince, "Bu, olsa olsa uydurulmuş bir sihirdir. Biz önceki atalarımızdan böylesini işitmemiştik" dediler.(kasas suresi).
    Bak kardes, amacimiz atalarimizin sozlerine baglanmak degil amacimiz sadece ve sadece Allah'in dinine baglanmak olsun.
    Eger atalarimiz kafir olsalar idi, bizlerde peslerinden gidecekmiydik? Elbette gitmeyecektik.
    Fatih sultan mehmet'i oven sahih hadisler oldugunu soylemene gelince.
    Hadis su sekildedir: Kostantiniyye'yi (istanbul'u) Fethedeceksiniz, ne mutlu onlarin Emir'ine (komutanlarina), ne mutlu o orduya.
    Bu hadis'i imam Suyuti Cem'u el-cevami adli eserinde dedigi gibi, imam Ahmed musnedinde, ibni huzeyme, begavi, baverdi, ibni es-seken, ibni kani, taberani, Ebu nuaym, Hakim ve baskalari rivayet etmistir.
    Simdi bu hadis hakkinda iki sey soylemek isterim:
    Ilk once bu hadis'in senedinde, Abdullah bin Bisr el-hasami vardir, ve buda bu hadisi rivayette infirad etmistir, yani sadece bu kisi bu hadisi rivayet etmistir, ve bu kisiyi ibni hibban'dan baskasinin sika yani guvenilir oldugunu soylememistir.
    Iste bu nedenle bazi alimler bu hadis'in zayif oldugunu soylemislerdir.
    Ama baska bir yandan bazi alimler ise, bu hadis'in sahih oldugunuda soylemislerdir elbette.
    Ve insallah hadis sahihtir diyelim, ve gelelim ikinci noktaya:
    Alimler bu hadisteki istanbul'u feth'eden ordu hakkinda ihtilaf etmislerdir, bazilari sahabe zamaninda istanbul'u feth'etmek icin cikan ve aralarindada sahabelerin bulundugu ordu oldugunu soylemislerdir.
    Bazilari ise, Fatih sultan mehmet'in ordusunin oldugunu soylemislerdir.
    Bazilari ise, istanbul'un kiyamet'in buyuk alametlerinden olan buyuk Istanbul fethi oldugunu soylemislerdir, ve bu buyuk fetih daha olmadi, insallah hz.mehdi gelince olacaktir.
    Iste bu hadis insallah sahih ise, hangi orduya delalet ettiginde ihtilaf vardir.

    Hanefi mezhebi'nin en hayirli mezhep olmasina gelelim.
    Iste bu gercekten cok sacmadir kardesim, sana kim soylediki hanefi mezhebi en hayirli mezhep? Hangi alim o hak olan firkanin sadece hanefiler oldugunu soyluyor???
    Lutfen Allah'tan korkarak yazin… ayrica sizlerin zikrettiginiz hadis'in sonunda Allah rasulune s.a.v. bu cennetlik bir firka'nin kim oldugunu soruyorlar, soyle cevap veriyor: iste onlar benim ve Ashabim nasilsa o sekil uzere kalanlardir.
    Yani fatih sultan Mehmet gibi olanlar demiyor farkinda isen (burada faith sultan mehmet'i kucumsemek istemem, ama amacim sadece huccet olmadigidir, huccet sadece Kuran'a ve sunnet'e ittibadar, onun bunun sozunde degidir imam Ahmed'in ve cokca alimin dedigi gibi), boylece lutfen kafaniza gore dini yorumlamayin…
    Bana soylermisiniz hangi alim hanefi mezhebinin kalan mezheplerden daha dogru oldugunu soyluyor??? Bu sadece bilmeyenlerin sozudur…
    Yani bir hanefi bir safii'den daha ustun olacak, bu nasil olabilirki? Kuran'dan veya sunnet'den veya icma'dan delil nerede?
    Boylelikle kardesim, kesinlikle dusunmeden yazmayalim, ve sadece fikih'taki mezhep ayrimi din ayrimi olmasin.
    Bilki hanefi ile safii ile maliki veya hanbeli ile aralarinda hic bir yonden fark yoktur, fark sadece takva iledir, ve ahirette Allah c.c. sana mezhebin ne??? diye sormayacak, dinini ve amellerini soracak…
    Dusunun… wesselamu aleykum

  • Image Description
    misafir
    15.03.2012

    Kardeşim Allah (c.c.) razı olsun güzel açıklamışsın Allah azze ve celle mükafatını varsin ayaklarımızı hak yolda sabit kılsın inşallah.

  • Image Description
    misafir
    23.03.2012

    Kardesler, acizane size tavsiyem, dersini ve sohbetini takip ettiginiz hoca efendiler disindaki diger ilimli kisileri tekfir etmeyelim. Birakin bu vazifeyi ilim yoluna 30 senesini vermis alimler yapsin. Tekfir etmenin bize, dusman kazandirmaktan baska bir faydasi yoktur.
    Ama, musluman Allah icin sevip Allah icin bugzetmeyi bilmelidir.
    Su andaki alimler ve cemaatlerin durumuna bir goz atalim. Hocalari, caminin icinde sehid edilen, yahudi ve hristiyanlarin korkulu ruyasi, tastamam Rasulullah(sav) sunneti uzere giyinen ve peygamber hayat tarzini dustur edinen, ilmi olarak susturulamayinca, ahlaksizlikla suclanip iftiraya carptirilan,yetmezmis gibi hapise atilan hocalari bulunan tek cemaat Mahmut Efendinin yetistirdigi saglam ve inancli ayni zamanda da Allah icin cigeri yanan kaliteli muslumanlar ancak bir Muceddid efendinin terbiyesiyle mumkun olabilecegi ispat edercesine hakli mucadelesinden zerre taviz vermeyen gercek yolun yolculari olabilir.
    CUBBELI HOCA EFENDIYI TAKIP EDIN. Gerisini Allaha havale edin.

  • Image Description
    ebu ubeyde
    05.04.2012

    dur bakiyim sen oyle, sana kim demis Cubbeli'yi takip edin diye??? bak kardesim, kafaniza gore fetvalar vererek insanlari saptirmayin, kiyammete Allah c.c. hesap soracaktir, ona gore...
    hic kimse Peygamberimiz s.a.v. disinda hic kimseyi takip etmek zorunda degil, asla kimse bunu soyleyemez, ve tarih boyunca hic kimsede bunu soylemedi, bu nedenle ogle kafaniza gore asla konusmayin...

    ne demek Cubbeli'yi takip et kalalnini Allah'a haval et???? sen hic bunlari yazarken seni yaratandan kormuyormusun???? kim ogretis sana bu bilgileri? kardesim sagda solda feva verecegine git ogren ogren Allah askina yaoma boyle, korkarim birilerini saptirirsin, sonrada cezasini ahirette kecersin Allah muhafaza, Allah seni korusun kardesim bak dikkat et...

    oyle kafana gore birisini takip edip kalanini Allah'a havale etmek diye bir sey islamda yoktur, nereden biliyorsun yarin Cuppeli cikip derse: ben kafir oldum, o zaman sende kafir olup kalanini Allah'a havalemi edeceksin???

    Cuppeli'nin : Allah soyle demis ((hasa)) ete kemige burundum Mahmut diye gorundum, sozunudemi sen kabul edip gerisini Allah'a haval edeceksin???

    Allah'a cisim isnad eden birisinin hic kimse pesinde gitmek zorunda degildir

    vesselamu aleykum

  • Image Description
    misafir
    05.04.2012

    peki o zaman nedir sizde bu ibni teymiye sevdası. cübbeliye takip etmeyelim de ibni teymiyyenin peşinde mi gidelim?

    aralarında ne fark var ki?

  • Image Description
    misafir
    06.04.2012

    selamunaleykum,

    hayırlı cumalar,

    arkadaş nacizane diye başlamış ama sonunda yine kendi tarikatını övmüş,efendim siz övmiyceksiniz insanlar sizi bulacak,siz burda gelmiş geçmiş,geçmişin alimlerini yadırgayacak veya onlar hakkında görüş bildircek dereceye sahipmisiniz acaba,bahsettiğin hocayı takip edersek ceza evinden cıkamayız herhalde.selametle.

  • Image Description
    ebu ubeyde
    08.04.2012

    sana kim demis illa birisini takip et diye?

    Muhammed Mustafa'nin S.A.V. sozleri elimizde iken, Cubbeli'yi Ibni teymiyye'yi takip edene yaziklar olsun.

    ayrica ibni teymiyye ile Cibbeli'nin karsilastirilmayacagini sizde iyi bilmeniz gerekir, sadece ibni teymiyye'nin asri saadete daha yakin bir donemde yasamasi bile fazilet bakimindan onun daha ustun olmasi icin yeterlidir.

    keza ebu hanife ile ibni teymiyye'de kiyaslanmaz, Ebu hanife'nin fazileti icin selef ulemasindan olmasi bile onun icin yeterlidir.

    ayrica Cubbeli'nin ilmi seviyeside eskilerin yaninda bi hictir...
    bundan sonra kafaniza gore konsmayin...

    ayrica oyle konusacaginiza, seni sahsen tanimam ama, Cubbeli'yi sevenlerin cogu ibni teymiyye'yi mucessime diye tekfir ederler.

    mucessime: Allah'a cisim isnad eden demektir, halbuki ibni teymiyye'nin birntane bile sozu yoktur.

    ama ben Cubbeli'nin su sozu hakkinda bir cevap isterim: Allah soyle demis(hasa): Ete kemige burundum Mahmut diye gorundum...

    ibni teymiyye'nin Allah'a cisim isnad eden bir tane bile sozu yok iken ona mucesime demeleri, baska bir yonden kendi hocalari acik bir sekilde Allah'in ete ve kemige burundugu iddia ederken ona mucessime dememeleri cok garip bir seydir.

  • Image Description
    misafir
    17.04.2012

    teymiyye ve yaxut decal hec bir ferqi yoxdur sadece zaman ve mekan ferqi var bu vaxta qeder bu qeder ummet kufurdemiydi ki bu taxtabaw gelib islami yeniden qurur

  • Image Description
    misafir
    19.04.2012

    İbni Teymiye Sual: Vehhabilerin [selefilerin] Şeyh-ül-
    İslam bilip yolundan
    gittikleri İbni Teymiye
    kimdir, âlimlerimiz
    onun hakkında ne
    demiştir? CEVAP Hanbeli fıkıh ve hadis
    âlimi iken mezhepsiz
    oldu. Ehl-i sünnete
    uymayan yazılarından
    dolayı Mısır’da iki defa
    hapsedildi. 1263 senesinde Harran’da
    doğup, 1328 de Şam’da
    kalede hapiste iken
    vefat etti. İbni Teymiye, Ehl-i
    sünnet âlimlerinin
    büyüklüğünü
    anlamamış, tasavvufu
    inkâr etmiş, Ehl-i
    sünnetten ayrılmıştır. Kitapları, kendilerine Selefiyyeci diyen mezhepsizlere kaynak
    olmaktadır.
    Mezhepsizler, onu
    övmekte, İslam
    müceddidlerinin piri
    demektedirler. İbni Teymiye’nin şaki ve
    dalalette olduğu Seyf- ül-Cebbar ve farisi Tâlim-üs-sübyanda da yazılıdır. Camiul-ezherdeki hanefi
    âlimlerinden
    Muhammed Bahitin (Tathir-ül-füad min-
    denisil itikad) kitabı, (Et-tevessüli bin-Nebi
    ve bis-Salihin),
    (Şevahid-ül-hak),
    (Cevahir-ül-bihar),
    (Seyf-ül-Cebbar) ve (Tâlim-üs-sübyan) kitapları, İbni
    Teymiye’nin dalalete
    düştüğünü vesikalarla
    ispat etmektedir. İbni Battuta, ibni Hacer-i
    Mekki, imam-ı Sübki,
    kendi oğlu
    Abdulvehhab, izzeddin
    bin Cema'a, Ebu Hayyan
    Zahiri, Zahid-ül Kevseri, Yusuf-i Nebhani, imam-ı
    Şarani, Ahmed bin
    Seyyid Zeyni Dahlan,
    Şeyh-ül-İslam Mustafa
    Sabri Efendi gibi nice
    âlimler İbni Teymiye’ye reddiyeler yazmışlar,
    dalalet ve küfürlerini
    açıklamışlardır. Üstad
    Necip Fazıl da, (14. asrın
    irşad kutbu seyyid
    Abdülhakim Arvasi, “İbni Teymiye dini
    içinden zedeleyen
    mülhiddir” buyurdu) diyor. (Türkiye’nin Manzarası) Dal ve mudil olduğu, Savi tefsiri 107. sayfasında da yazılıdır. İslam âlimleri
    buyuruyor ki:
    (Allahü teâlânın,
    sapıtmasına ilmini
    sebep ettiği kimsedir.) [İbni Hacer-i Mekki - Fetava-yı hadisiyye] (İbni Teymiye öyle bir
    kimsedir ki, bozuk
    sözlerine ve çürük
    vesikalarına, büyük
    âlimler cevap vermişler
    ve düşüncelerinin çirkinliğini ortaya
    koymuşlardır. [Şam,
    Mısır ve Kudüs’de
    kadılık yapmış olan şafii
    fıkıh ve hadis
    âlimlerinden Muhammed] İzzibni
    Cemaa, onun için, Allahü
    teâlânın dalalete
    sürüklediği, azdırdığı ve
    zillet gömleği giydirdiği
    kimsedir. İslam âlimlerine ve bilhassa
    Hulefa-i raşidine karşı
    ahmakça itirazlarda
    bulunmuştur demiştir.) [İbni Hacer-i Mekki - El- cevher-ül-munzam] (İbni Teymiye’nin
    sözlerinin kıymeti
    yoktur. O, dalalettedir
    ve Müslümanları
    dalalete
    sürüklemektedir. Müslümanların
    icmasından ayrılmış,
    bid’at yolunu
    tutmuştur. İslam
    âlimleri, onun dalalette
    [sapık] olduğunu, sözbirliği ile bildirdi.
    Kutbüd-Berdiri, Şerhi
    Muhtasarda, bunu uzun
    yazmaktadır.) [Tahir Muhammed Süleyman - Zahiretül-fıkhil- kübra] (Kitab-ül Arş onun en
    çirkin kitaplarındandır.
    Ona Şeyh-ül-İslam
    diyenin kâfir olacağını
    söyleyen âlimler vardır.) [İmam-ı Sübki] (Nebras haşiyesinde bildiriliyor.) (İbni Teymiye’ye uyanın
    malı ve canı helaldir.) [Miratül-cenan, Nebras
    haşiyesi] İbni Teymiye, Kitab-ül Arş isimli eserinde, “Allah Arş'ın üzerinde
    oturur, kendisi ile
    beraber oturması için
    Resulullaha da yer
    bırakır” diyor. Essırat- ul-müstekim kitabında da, ibni Abbas gibi
    büyük sahabilere kâfir
    demiştir. (Keşfüzzunun) El-ubudiyyet kitabında ise, Allahü teâlânın
    ismini zikretmenin
    bid’at ve dalalet
    olduğunu bildirmekte
    ve tasavvuf âlimlerine
    çirkin iftiralar yapmaktadır. (Arş kadimdir) diyor. (Akaid-i Adudiyye
    şerhi) (Şam camiinin
    minberinden inerken
    “Allah gökten yere,
    benim indiğim gibi
    iner” dedi.) [İbni Battuta - Tuhfetünnüzzar tarihi] Abduh’un
    yetiştirdiklerinden olup,
    onun yolunda giden
    Abdürrazık paşa bile
    diyor ki:
    (Vehhabilik, bir bakımdan ibni
    Teymiye’ye bağlı olduğu
    gibi, son asrın
    müceddidi denilen
    Abduh’daki dinde
    reform fikirleri de, ibni Teymiye’ye bağlıdır.) (Kaza namazı kılmak
    lazım değildir) derdi.
    Halbuki dört mezhepte
    de farzdır. Cehennem azabı sonsuz
    olmadığını söylerdi.
    Kâfirlerin Cehennemde
    sonsuz kalacaklarına
    dair bir çok âyet-i
    kerime vardır. (Bekara 81, Ahzab 65, Fussilet 28, Zuhruf 74) (Ömer çok yanılmıştır)
    diyerek, imam-ı
    Ahmed’in bildirdiği (Allahü teâlâ, doğru
    sözü, Ömer’in dili
    üzerine koymuştur. [O hiç yanılmaz]) hadis-i şerifine karşı gelmiştir.
    Eshab-ı kiramın çoğu,
    ictihad ile anlaşılacak
    işlerde yanılmış olsa da,
    onların yanılmaları,
    ictihadi mesele idi. İctihadda müctehidin
    yanıldığı bilinemez.
    Çünkü ictihad ictihad ile
    nakzedilmez. Bunun
    için, müctehid olan o
    büyükler tenkit edilemez. Dört
    mezhebin ictihadları
    farklı olduğu halde,
    benimki doğru diyerek
    biri ötekini tenkit
    etmemiştir. Sadreddin-i Konevi, İbni
    Arabi hazretleri gibi
    tasavvuf büyüklerine de
    saldırmıştır. “Gazali’nin
    kitapları uydurma hadis
    ile dolu” derdi. (Hadika) İmam-ı Şarani hazretleri
    buyuruyor ki:
    (İbni Teymiye,
    tasavvufu inkâr eder,
    evliyaya, ariflere dil
    uzatırdı. Kitaplarını okumaktan, yırtıcı
    hayvandan kaçar gibi
    kaçmalıdır.) [Tabakat- ül-kübra] İmam-ı Süyuti hazretleri
    buyuruyor ki:
    (İbni Teymiye kibirliydi.
    Kendini beğenirdi.
    Herkesten üstün
    görünmek, karşısındakini
    küçümsemek,
    büyüklerle alay etmek
    âdeti idi.) [Kam-ul Muarıd] Muhammed Ali Bey; Hitat-uş-Şam kitabında diyor ki:
    (İbni Teymiye’nin
    hedefi, Luther adındaki
    papazın hedefine
    benzer. Fakat,
    Hıristiyanlığın reformcusu muvaffak
    oldu. İslamınki
    olamadı.) İbni Hacer-i Askalani
    hazretleri buyuruyor ki:
    (İbni Teymiye; “Kabri
    Nebeviyi ziyaret için
    sefere çıkmak haramdır.
    [Hazret-i] Ali iman ettiği zaman çocuk olduğu
    için Müslümanlığı sahih
    olmadı. [Hazret-i]
    Osman malı çok
    severdi” diyerek eshab-ı
    kiramın büyüklerine dil uzattı.) [Ed-Dürer-ül- Kamine] İbni Hacer-i Mekki
    hazretleri buyuruyor ki:
    (İbni Teymiye,
    Peygamberlerin
    masumiyetini
    (günahtan korunmuş olduklarını)
    reddetmiştir. Halbuki,
    masumiyet
    Peygamberlerin
    sıfatlarındandır.
    Başta Peygamber efendimizin kabri
    şerifleri olmak üzere
    eshab-ı kiramın,
    velilerin, âlimlerin ve
    salih Müslümanların
    kabirlerinin ziyaret edilmesine karşı çıkmış,
    bunları şefaate vesile
    kılmayı da haram
    saymıştır.) [Fetava-i Hadisiyye] Sual: Selefilerin vazgeçilmez üç prensibi
    varmış, bunlara
    uymayan Allah’ın
    gönderdiği din ile amel
    etmezmiş. Bu hususta
    açıklama yapar mısınız? CEVAP İbni Teymiye, Furkan isimli kitabında dini üç
    kısma ayırmaktadır.
    Selefilere göre bu üç
    prensip vazgeçilmez
    esaslardır. İslamiyet
    ancak bu üç kaide gereğince, aslına uygun
    olarak bilinebilirmiş.
    Yoksa İslam pınarını,
    etraftan karışmış
    bulanık sulardan yani
    mezhep imamlarının ictihadlarından
    arındırmak mümkün
    değilmiş. Çünkü
    fıkıhçılar, kelamcılar ve
    tasavvuf ehli, dinin
    aslına ilaveler yapmışlar, bu bakımdan
    din çok genişletilmiş ve
    içinden çıkılmaz bir hâl
    almışmış. Dine yapılan
    bu ilaveleri çıkarmak
    gerekirmiş. Selefilerin sımsıkı
    bağlandıkları üç prensip
    şöyle: 1- Münezzel din: Kur’an-ı Kerimden ve
    sahih kabul ettiği hadis-
    i şeriflerden kendi
    anladıkları. 2- Müevvel din: Mezhep imamlarının Kitap ve
    sünnetten çıkardıkları
    hükümler. 3- Mübeddel din: Geçmiş dinlerin
    hükümleri ve uydurma
    saydığı hadis-i şerifler. İbni Teymiye’ye göre, Münezzel dine uymak bütün müslümanlara
    farzdır. Çünkü Allahü
    teâlâ bir müctehidin
    Kitap ve Sünnetten neyi
    anladığını bir başka
    mükellefe sormaz. Hatta onu mükellef de tutmaz.
    Herkesi Kitap ve Sünneti
    anladığı ölçüde sorumlu
    tutar. Bu bakımdan
    herkes, Münezzel din ile
    amel etmelidir. Müevvel dine, tevil edilmiş olana,
    ictihaddan aciz olan
    mukallitlere caizdir.
    Ama müctehid olanlara
    bu caiz değildir. İbni Teymiye’nin
    selefiye yolunu savunan
    bütün mezhepsizler,
    kendilerini birer
    müctehid zannettikleri
    için, mezhep hükümleri onlar için muteber
    değildir, Kitap ve
    Sünnetten anladıklarına
    tâbi olurlar. Kendilerine
    selefiyiz diyen bugünkü
    mezhepsizler, kraldan çok kralcı olup, İbni
    Teymiye mukallit halk
    için müevvel din ile
    [mezhep imamlarının
    hükümleriyle] amel
    etmeyi caiz görürken, onlar cahillerin de,
    mezhep hükümleriyle
    amel etmesini caiz
    görmezler, herkesi Kitap
    ve Sünnete el atmaya
    iterler. İbni Teymiye’nin Mübeddel din diyerek eski dinleri bir kalemde
    silip atması caiz olmaz.
    Çünkü geçmiş dinlerin
    iman yani inanılacak
    hususları (yani
    amentüdeki esaslar, insanlar tarafından
    bozulmadan önce)
    bütün dinlerde aynı idi.
    İslamiyet bozulan bu
    hususların doğrusunu
    bildirmiş, amele ait hükümlerin de, hepsini
    değil bazılarını nesh
    etmiştir. Uydurma hadislerle
    amel edilen bir din
    yoktur. Uydurma hadis
    meselesi de ayrı bir
    konudur. Bir müctehidin
    usulüne göre, uydurma sayılan bir hadis, başka
    bir müctehidlerin
    usulüne göre sahih
    olabilir. İbni Teymiye,
    aklının almadığı hadis-i
    şeriflere hemen uydurma damgasını
    basmıştır. Fıkıh, kelam
    ve tasavvufun ortaya
    koyduğu hükümleri,
    usulleri, uydurma
    hadislerden çıkarıldığı havasını uyandırmak
    istemiştir. Onun bu
    mugalatasına İslam
    âlimleri gerekli cevaplar
    vermiştir. Mezhepsizler, imamları
    olan İbni Teymiye’nin
    görüşlerine uyar ve
    onun usulüne uyup
    Kitap ve Sünnetten
    ahkam çıkarmaya çalışırlar. Bunu da gayet
    normal sayarlar ve buna münezzel din derler. Biz de mezhep
    imamımız olan imam-ı
    a'zam hazretlerinin
    hükümleriyle amel
    edince, onun usullerine
    uyunca, Allah’ın gönderdiği din ile değil,
    mezhep imamlarının
    çıkardığı din ile amel
    ettiğimizi söylerler. İbni Teymiye’ye uyup
    Kitap ve Sünnete el ve
    dil uzatan mezhepsizler,
    bizim de imam-ı a'zama
    uymamıza ne hakla
    karşı çıkarlar ki? En kötü insan kimdir?
    Sual: İbadet etmemek, günah işlemek kibirden
    midir? İbni Teymiye’nin
    bir mezhebe
    bağlanmaması da mı
    kibirdendir? CEVAP İki âyet-i kerime meali
    şöyledir: (Allahü teâlâ, ibadet
    etmekten çekinip
    kibirlenenleri [ceza vermek için] kıyamette toplar.) [Nisa 172] (Dünyada kibirlenip,
    günah işlediniz. Bugün
    şiddetli azap
    göreceksiniz.) [Ahkaf 20] Cahiliyet döneminde
    Araplar kibirlerinden
    ayakkabılarının bağı
    kopsa eğilip
    bağlamazlardı. Asr-ı
    saadette iman edenler, eğilip toprağa secde
    ettiler, ama müşrikler
    yine kibirlerine devam
    ettiler. Kâfir kalmalarına
    kibirleri sebep oldu.
    İmam-ı Süyûti hazretleri buyuruyor ki:
    İbni Teymiye, kibirliydi,
    kendini beğenirdi.
    Herkesten üstün
    görünmek,
    karşısındakini küçümsemek,
    büyüklerle alay etmek
    âdetiydi. (Kamul- muarıd) İşte bu kibri yüzünden
    bir mezhebe
    bağlanmayıp,
    mezhepsiz olmuştu.
    İmam-ı Ebu Yusuf,
    İmam-ı Muhammed, İmam-ı Züfer gibi büyük
    âlimler, müctehid
    oldukları hâlde, Hanefi
    mezhebinin mensubu
    olmakla şereflendiler.
    Hiç kimse onları tenkit etmedi. Hâlbuki İbni
    Teymiye, bu şereften
    mahrum kaldı, tenkit
    yağmuruna tutuldu,
    hatta küfre girdiği bile
    bildirildi. Dalalet fırkalarının hepsi de,
    kibirleri yüzünden
    çeşitli fırkalara
    bölünmüştür. Her fırka
    kendisinin doğru
    olduğunu, diğer fırkaların sapık
    olduğunu ilan etmiştir.
    Hâlbuki tevazu, hakkı
    çocuk söylese bile kabul
    etmektir. İmam-ı
    Rabbani hazretleri, (Kötü sıfatların en
    kötüsü, kibir sıfatıdır) buyuruyor. Hadis-i
    şeriflerde de
    buyuruluyor ki: (Kibir, hakka razı
    olmamak, hakkı kabul
    etmemek ve insanları
    küçük görmektir.) [Müslim] (En kötü kimse, katı
    kalbli ve kibirli
    olandır.) [İ. Ahmed] (Kibirden sakın! Kibir
    şeytanı, hazret-i
    Âdem’e doğru
    secdeden alıkoydu.) [İ. Asakir] (Büyüklenip, kibirli
    yürüyen kimse, ölünce
    Allah’ı gazaplı bulur.) [Buhari] (Cehennemlikler katı
    kalbli, cimri ve kibirli
    kimselerdir.) [Buhari] (Kibrinden dolayı
    ağzını eğip bükerek
    konuşan ateştedir.) [Taberani] (Tevazu edip, fakirlerle
    beraber ol ki, Hak
    indinde değerin artsın
    ve kibirden
    kurtulasın.) [E. Nuaym] (Eski elbiseli fakir de,
    kibirli olabilir.) [İ. Ahmed] (Allahü teâlâ, [özellikle] kibirli fakire
    buğzeder.) [Taberani] (Lâ ilâhe illallah
    kelimesini şeksiz,
    kibirsiz ve zulüm
    yapmadan söyleyeni
    Allahü teala Cehennem
    ateşinden korur.) [Hâkim] (Güzelliğin âfeti
    kibirlenmektir.) [Harâitî] (Kibir, her
    güzelliği yok eder.) İbni Teymiyye ve
    mücessime
    Sual: İbni Teymiyye’nin, Allahü teâlâyı bir cisim
    olarak kabul eden
    mücessime fırkasından
    olduğu, kendi
    kitaplarında yazıyor
    mu? CEVAP Evet, kendi kitabında,
    hâşâ Allah’ın Arş’ın
    üstünde olduğunu ispat
    etmek için diyor ki:
    Allah dilerse, bir
    sivrisineğin sırtına yerleşir de, sivrisinek
    Onun kudreti ve
    rububiyetinin lutfü ile
    Onu yüklenip kaldırır.
    Böyleyken Allah Arş’ın
    üzerine nasıl yerleşmez? (Beyan Telbis el-
    Cehmiyye, 1/568) Bu konuda, Zahid-ül-
    Kevseri diyor ki:
    İbni Teymiyye’nin
    Allahü teâlâ hakkındaki
    sözü işte budur. Sanki
    mabudunun sineğin sırtına oturması, gerçek
    bir işmiş gibi, bunu,
    Allahü teâlânın, sineğin
    sırtından daha geniş
    olan Arş’ın üzerinde
    karar kılmasına delil olarak ileri sürüyor!
    Allahü teâlâ, bundan
    münezzehtir. İbni
    Teymiyye ve
    yandaşlarından önce,
    insanlardan, böylesi akılsızca bir söz
    söyleyen bir kimseyi
    bilmiyorum. Bu öyle bir
    cinnet getirmektir ki,
    üzerinde hiçbir cinnet
    getirmek yoktur. Allah, onların
    vasfettiklerinden
    münezzehtir. Sineğin
    taşıdığı bir mabud
    tasavvur eden birisi,
    muhatap bile alınmaz. (Makalat-ül-Kevseri,
    301)

  • Image Description
    misafir
    01.05.2012

    NASIL YOK, İBN TEYMİYE KEŞF KİTABINDA YAZAR VE DERKİ, BEN NASIL Kİ MİNBERDEN İNİYORUM AYNEN BÖYLEDE (HAŞA)ALLAH ARŞA İNDİ...
    VE YİNE İBN TEYMİYE YAZARKİ, ALLAH ARŞ ÜSTÜNDE OTURMUŞ VE BİRAZ DA YANINDA YER YAPARAK HZ. PEYGAMBERİ OTURTMUŞ....BİLMEDEN KONUŞMA

  • Image Description
    Pir Suleyman Gazi
    08.05.2012

    Essalamun Aleykum kardew sen kim oluyosunda İMAM TEYMİYYE haqqinda boyle konusuyorsun sen hic onun bildiyinin yarsini bilmezsin be o verdiyi fetvalardan Hapse dusmusdu amma siz acaba neye gore dusmusdunuz? Hemde Selefiler haqqindaki konunuz cok kotu Tovbe edin Diyor Size Seyh Abdulkerim el Kibrisi hemde Seyh Nazim hazretlerini Pislemiwsin Sen kimsin ha İMAM TEYMİYYE 20-yasinda Fetva vererdi acaba siz hic verdinizmi fetva? Iyi gunler!

  • Image Description
    enes1975
    09.05.2012

    ibni teymiye

    1263 senesinde harran’da doğup, 1328 de şam’da kalede hapiste iken vefat etti. hanbeli fıkıh ve hadis âlimi iken mezhepsiz oldu. ehl-i sünnete uymayan yazılarından dolayı mısır’da iki defa hapsedildi.

    ibni teymiye, ehl-i sünnet âlimlerinin büyüklüğünü anlamamış, tasavvufu inkâr etmiş, ehl-i sünnetten ayrılmıştır. kitapları, kendilerine selefiyyeci diyen mezhepsizlere kaynak olmaktadır. mezhepsizler, onu övmekte, islam müceddidlerinin piri demektedirler. ibni teymiye’nin şaki ve dalalette olduğu seyf-ül-cebbar ve farisi tâlim-üs-sübyanda da yazılıdır.

    camiul-ezherdeki hanefi âlimlerinden muhammed bahitin (tathir-ül-füad min-denisil itikad) kitabı, (et-tevessüli bin-nebi ve bis-salihin), (şevahid-ül-hak), (cevahir-ül-bihar), (seyf-ül-cebbar) ve (tâlim-üs-sübyan) kitapları, ibni teymiye’nin dalalete düştüğünü vesikalarla ispat etmektedir.

    ibni battuta, ibni hacer-i mekki, imam-ı sübki, kendi oğlu abdulvehhab, izzeddin bin cema'a, ebu hayyan zahiri, zahid-ül kevseri, yusuf-i nebhani, imam-ı şarani, ahmed bin seyyid zeyni dahlan, şeyh-ül-islam mustafa sabri efendi gibi nice âlimler ibni teymiye’ye reddiyeler yazmışlar, dalalet ve küfürlerini açıklamışlardır. üstad necip fazıl da, (14. asrın irşad kutbu seyyid abdülhakim arvasi, “ibni teymiye dini içinden zedeleyen mülhiddir” buyurdu) diyor. (türkiye’nin manzarası)

    dal ve mudil olduğu, savi tefsiri 107. sayfasında da yazılıdır.

    islam âlimleri buyuruyor ki:

    (allahü teâlânın, sapıtmasına ilmini sebep ettiği kimsedir.) [ibni hacer-i mekki - fetava-yı hadisiyye]

    (ibni teymiye öyle bir kimsedir ki, bozuk sözlerine ve çürük vesikalarına, büyük âlimler cevap vermişler ve düşüncelerinin çirkinliğini ortaya koymuşlardır. [şam, mısır ve kudüs’de kadılık yapmış olan şafii fıkıh ve hadis âlimlerinden muhammed] izzibni cemaa, onun için, allahü teâlânın dalalete sürüklediği, azdırdığı ve zillet gömleği giydirdiği kimsedir. islam âlimlerine ve bilhassa hulefa-i raşidine karşı ahmakça itirazlarda bulunmuştur demiştir.) [ibni hacer-i mekki - el-cevher-ül-munzam]

    (ibni teymiye’nin sözlerinin kıymeti yoktur. o, dalalettedir ve müslümanları dalalete sürüklemektedir. müslümanların icmasından ayrılmış, bid’at yolunu tutmuştur. islam âlimleri, onun dalalette [sapık] olduğunu, sözbirliği ile bildirdi. kutbüd-berdiri, şerhi muhtasarda, bunu uzun yazmaktadır.) [tahir muhammed süleyman - zahiretül-fıkhil-kübra]

    (kitab-ül arş onun en çirkin kitaplarındandır. ona şeyh-ül-islam diyenin kâfir olacağını söyleyen âlimler vardır.) [imam-ı sübki] (nebras haşiyesinde bildiriliyor.)

    (ibni teymiye’ye uyanın malı ve canı helaldir.) [miratül-cenan, nebras haşiyesi]

    ibni teymiye, kitab-ül arş isimli eserinde, “allah arş'ın üzerinde oturur, kendisi ile beraber oturması için resulullaha da yer bırakır” diyor. essırat-ul-müstekim kitabında da, ibni abbas gibi büyük sahabilere kâfir demiştir. (keşfüzzunun)

    el-ubudiyyet kitabında ise, allahü teâlânın ismini zikretmenin bid’at ve dalalet olduğunu bildirmekte ve tasavvuf âlimlerine çirkin iftiralar yapmaktadır.

    (arş kadimdir) diyor. (akaid-i adudiyye şerhi)

    (şam camiinin minberinden inerken “allah gökten yere, benim indiğim gibi iner” dedi.) [ibni battuta -tuhfetünnüzzar tarihi]

    abduh’un yetiştirdiklerinden olup, onun yolunda giden abdürrazık paşa bile diyor ki:

    (vehhabilik, bir bakımdan ibni teymiye’ye bağlı olduğu gibi, son asrın müceddidi denilen abduh’daki dinde reform fikirleri de, ibni teymiye’ye bağlıdır.)

    (kaza namazı kılmak lazım değildir) derdi. halbuki dört mezhepte de farzdır.

    cehennem azabı sonsuz olmadığını söylerdi. kâfirlerin cehennemde sonsuz kalacaklarına dair bir çok âyet-i kerime vardır. (bekara 81, ahzab 65, fussilet 28, zuhruf 74)

    (ömer çok yanılmıştır) diyerek, imam-ı ahmed’in bildirdiği (allahü teâlâ, doğru sözü, ömer’in dili üzerine koymuştur. [o hiç yanılmaz]) hadis-i şerifine karşı gelmiştir. eshab-ı kiramın çoğu, ictihad ile anlaşılacak işlerde yanılmış olsa da, onların yanılmaları, ictihadi mesele idi. ictihadda müctehidin yanıldığı bilinemez. çünkü ictihad ictihad ile nakzedilmez. bunun için, müctehid olan o büyükler tenkit edilemez. dört mezhebin ictihadları farklı olduğu halde, benimki doğru diyerek biri ötekini tenkit etmemiştir.

    sadreddin-i konevi, ibni arabi hazretleri gibi tasavvuf büyüklerine de saldırmıştır. “gazali’nin kitapları uydurma hadis ile dolu” derdi. (hadika)

    imam-ı şarani hazretleri buyuruyor ki:

    (ibni teymiye, tasavvufu inkâr eder, evliyaya, ariflere dil uzatırdı. kitaplarını okumaktan, yırtıcı hayvandan kaçar gibi kaçmalıdır.) [tabakat-ül-kübra]

    imam-ı süyuti hazretleri buyuruyor ki:

    (ibni teymiye kibirliydi. kendini beğenirdi. herkesten üstün görünmek, karşısındakini küçümsemek, büyüklerle alay etmek âdeti idi.) [kam-ul muarıd]

    muhammed ali bey; hitat-uş-şam kitabında diyor ki:

    (ibni teymiye’nin hedefi, luther adındaki papazın hedefine benzer. fakat, hıristiyanlığın reformcusu muvaffak oldu. islamınki olamadı.)

    ibni hacer-i askalani hazretleri buyuruyor ki:

    (ibni teymiye; “kabri nebeviyi ziyaret için sefere çıkmak haramdır. [hz.] ali iman ettiği zaman çocuk olduğu için müslümanlığı sahih olmadı. [hz.] osman malı çok severdi” diyerek eshab-ı kiramın büyüklerine dil uzattı.) [ed-dürer-ül-kamine]

    ibni hacer-i mekki hazretleri buyuruyor ki:

    (ibni teymiye, peygamberlerin masumiyetini (günahtan korunmuş olduklarını) reddetmiştir. halbuki, masumiyet peygamberlerin sıfatlarındandır.

    başta peygamber efendimizin kabri şerifleri olmak üzere eshab-ı kiramın, velilerin, âlimlerin ve salih müslümanların kabirlerinin ziyaret edilmesine karşı çıkmış, bunları şefaate vesile kılmayı da haram saymıştır.) [fetava-i hadisiyye]

    ibni teymiye, furkan isimli kitabında dini üç kısma ayırmaktadır. selefilere göre bu üç prensip vazgeçilmez esaslardır. islamiyet ancak bu üç kaide gereğince, aslına uygun olarak bilinebilirmiş. yoksa islam pınarını, etraftan karışmış bulanık sulardan yani mezhep imamlarının ictihadlarından arındırmak mümkün değilmiş. çünkü fıkıhçılar, kelamcılar ve tasavvuf ehli, dinin aslına ilaveler yapmışlar, bu bakımdan din çok genişletilmiş ve içinden çıkılmaz bir hâl almışmış. dine yapılan bu ilaveleri çıkarmak gerekirmiş.

    selefilerin sımsıkı bağlandıkları üç prensip şöyle:

    1- münezzel din: kur’an-ı kerimden ve sahih kabul ettiği hadis-i şeriflerden kendi anladıkları.

    2- müevvel din: mezhep imamlarının kitap ve sünnetten çıkardıkları hükümler.

    3- mübeddel din: geçmiş dinlerin hükümleri ve uydurma saydığı hadis-i şerifler.

    ibni teymiye’ye göre, münezzel dine uymak bütün müslümanlara farzdır. çünkü allahü teâlâ bir müctehidin kitap ve sünnetten neyi anladığını bir başka mükellefe sormaz. hatta onu mükellef de tutmaz. herkesi kitap ve sünneti anladığı ölçüde sorumlu tutar. bu bakımdan herkes, münezzel din ile amel etmelidir.

    müevvel dine, tevil edilmiş olana, ictihaddan aciz olan mukallitlere caizdir. ama müctehid olanlara bu caiz değildir.

    ibni teymiye’nin selefiye yolunu savunan bütün mezhepsizler, kendilerini birer müctehid zannettikleri için, mezhep hükümleri onlar için muteber değildir, kitap ve sünnetten anladıklarına tâbi olurlar. kendilerine selefiyiz diyen bugünkü mezhepsizler, kraldan çok kralcı olup, ibni teymiye mukallit halk için müevvel din ile [mezhep imamlarının hükümleriyle] amel etmeyi caiz görürken, onlar cahillerin de, mezhep hükümleriyle amel etmesini caiz görmezler, herkesi kitap ve sünnete el atmaya iterler.

    ibni teymiye’nin mübeddel din diyerek eski dinleri bir kalemde silip atması caiz olmaz. çünkü geçmiş dinlerin iman yani inanılacak hususları (yani amentüdeki esaslar, insanlar tarafından bozulmadan önce) bütün dinlerde aynı idi. islamiyet bozulan bu hususların doğrusunu bildirmiş, amele ait hükümlerin de, hepsini değil bazılarını nesh etmiştir.

    uydurma hadislerle amel edilen bir din yoktur. uydurma hadis meselesi de ayrı bir konudur. bir müctehidin usulüne göre, uydurma sayılan bir hadis, başka bir müctehidlerin usulüne göre sahih olabilir. ibni teymiye, aklının almadığı hadis-i şeriflere hemen uydurma damgasını basmıştır. fıkıh, kelam ve tasavvufun ortaya koyduğu hükümleri, usulleri, uydurma hadislerden çıkarıldığı havasını uyandırmak istemiştir. onun bu mugalatasına islam âlimleri gerekli cevaplar vermiştir.

    mezhepsizler, imamları olan ibni teymiye’nin görüşlerine uyar ve onun usulüne uyup kitap ve sünnetten ahkam çıkarmaya çalışırlar. bunu da gayet normal sayarlar ve buna münezzel din derler.

    dinimizislam.com

  • Image Description
    misafir
    27.05.2012

    Salam. Sənin heç müzakirə etmə mədəniyyətin yoxdur. O insan alim olub, sən heç həyatda heç bir şeyə nail olmamış insansan. ne haqqın var onu pisləməyə sənə bu haqqı kim verib?

  • Image Description
    elinizden gelse birbirinizi tekfir edeceksiniz
    02.06.2012

    yav sabahtan beri yorumları okuyorum hayretler içerisinde kaldsım böyle şey mi olur allah aşkına herkes birini savunup birine reddiye yazıyor ..bu konustuklarınız derin ve ince mevzular .. kıyamet alametlerinden birisi de ehliyetsiz insanların söz sahibi olması bakıyorum da sanki kendiler ulemadanmış gibi birbirine reddiye yazıyor bunlar herkesin tartısacagı mevzular degil müslümanlar o yüzden bu halde herkes birbirine laf yetiştiriyor lütfen bu tutumlarınızı bırakında kendinize çeki düzen verin allah cümlemizi affeylesin..