İBNİ TEYMİYYE KİMDİR?

Konu ile ilgili yorumlar $s. sayfadasınız.
Konuya tekrar dönmek ya da konuyu okumak için buraya tıklayınız.

İBNİ TEYMİYYE KİMDİR? yorumları 3. sayfa

  • Image Description
    serdar ozgelen
    13.08.2011

    ya nı bazı arkadslar acıklma yapmıslarbellı kı bu sahıslar ıle ılgılı hıc okumamıslar butun dunya bunlarn ajan ve ıslam alemınde ıse sapkın olarak bılmektedır.. lutfen bu sahıslarla ılıglı dıkkat lı arastırma yapın sonra savununun! tabıkı savunulacak bır yanları varsa..

  • Image Description
    SELİM EDRTÜRK
    16.08.2011

    Tam adı Ebu'l-Abbas Takıyyuddîn Ahmed bin Abdülhalîm bin Mecdiddîn bin Abdüsselâm bin Teymiye olan İbn Teymiyye Harran'da Hicri takvime göre 661 yılının 10 Rebiulevvel'inde doğmuştur. Doğum tarihinin 12 Rebiulevvel olduğunu söyleyenler de olmuştur. Moğol istilası yüzünden, çocukken ailesiyle birlikte Şam'a (Dımaşk) gitmişlerdir. O dönemlerde Şam bilim ve kültür açısından da çok önemli bir şehirdi. Moğol istilaları döneminde doğması ve yetişmesi onun karakterini etkilemiş, siyasi düşüncesinde de yansımaları olmuştur.

    İbn Teymiye'nin babası da bir alimdi ve Şam'a geldikten sonra oradaki Emeviye Mescidi'nde bir ders ve vaaz kürsüsüne sahip olmuştur. Dedesi de büyük bir İslam alimi olan İbn Teymiye ailesi tarafından küçük yaşlardan itibaren ilmi bir kariyere yöneltilmiştir. İlk eğitimini ailesinden, özellikle babasından almıştır. Öncelikle Kur'an tahsili görmüş, daha sonra hadise yönelerek hadis çalışmalarına başlamıştır. Bu sıralarda Hanbeli fıkhıyla da ilgilenmiş bu konuda da çalışmaya başlamıştır. Bunların dışında Arap dili grameri ve Arap tarihiyle de ilgilenmiştir. Felsefe ve mantık konusunda yaptığı tenkitler düşünülürse büyük ihtimalle felsefe ve mantık ilimleriyle de ilgilenmiş, bu konularda çeşitli araştırmalar yapmıştır. Kendisi daha 21 yaşlarındayken babası vefat etmiştir. Babasının vefatı üzerine genç yaşına rağmen babasının ders grubuna da hocalık yapmaya başlamıştır.

    İbn Teymiye fakih (hukuk alimi) ve muhaddis (hadis alimi) kişiliğinin yanı sıra akaid konularında da çeşitli söylemlerde bulunuyodu. Özellikle yaşadığı dönemlerde yaygınlaşmaya başlayan sufizme karşı, çoğunlukla isim vermeden genel tenkitlerde bulunmuştur. Bu konuda çeşitli risaleler de kaleme almıştır ki, genel söylemi ve bunlar sufizm eleştiri açısından onu önemli bir konuma koymaktadır. Özellikle Muhyiddin İbn-Arabî'nin görüşlerine karşı getirdiği eleştiriler bu alanda önemli bir yere sahiptir.

    Akaid konularında Eş'ariyye mezhebine ters düşen düşünceleri vardı, akli veya felsefe ile mantığa dayanan yorumlardan kaçınmaktaydı. Bu dönemin Eş'ariyye mezhebine bağlı olan idarecilerini ve halkın büyük bir kısmını ona karşı olmaya itmiştir.

    Bu sırada gelişen bir Moğol istilası karşısında da aktif biçimde rol almış ve savaşmıştır. Özellikle savaştaki konumu, halkı ısrarla savaşa davet etmesi onu diğer birçok alimden ayırmıştır.

    Bu tip muhalif yönleri nedeniyle birçok düşman edinmiştir. Davet üzerine Mısır'a gitmeye karar vermiştir. Burada çeşitli şeyler bahane edilerek, genel olarak haksız diye yorumlanan bir şekilde zindana atılmıştır. Zindanda yaklaşık bir buçuk sene yattıktan sonra serbest kalmıştır. Zindanda kaldığı bu dönemde çeşitli işkencelere de maruz kalmıştır.

    Bundan sonraki dönemde Mısır'daki sufilerle arasında büyük çatışmalar ortaya çıkmıştır. Sık sık tartışmalara giriyor, büyük tenkitlerde bulunuyordu. Bu durum bir süre sonra idarenin tepkisini çekmiş bu genel kargaşa ve tartışma ortamını yatıştırmak için Teymiye yeniden hapsedildi. Yine de bu hapis süreci ilkine oranla daha hafif geçmiştir, zira bu sefer dönemin kadıları onun yanında yer almış onun daha iyi şartlar altında ceza görmesini sağlamışlardır. Zaten kısa bir süre sonra da serbest bırakılmıştır. Fakat devrin yeni idaresi onun İskenderiye'ye sürülmesi kararına varır ve İbn Teymiye İskenderiye'ye gider. Mısır tahtı yeniden el değiştirince, İbn Teymiye Kahire'ye davet üzere geri dönmüştür.

    Ellili yaşlarındayken Moğollara karşı bir savaş çağrısı üzerine, tekrar Şam'a hareket etmiştir. Fakat savaş gerçekleşmemiştir. Yine de Şam'da ikamet etmeye devam eden İbn Teymiye fıkıh konusuna ağırlık vermiştir. Her ne kadar Hanbeli mezhebini takip etse de, mezhebe tamamen bağlandığı söylenemez. Zaman zaman dört fıkıh (hukuk) mezhebinin görüşlerine ters görüşleri de oluyordu ve bunları açıklamakta tereddüt duymuyordu. İdarenin bu davranışını yasaklamasına rağmen, İbn Teymiye dört mezhebin görüşleriyle ters düştüğü durumlarda kendi görüşünü sunmaktan ve fetva vermekte geri durmamıştır.

    İdarenin yasağı tekrarlamasına rağmen İbn Teymiye'nin davranışını sürdürmesi sonucu, İbn Teymiye Şam kalesinde hapsedildi. Yaklaşık altı ay hapiste kaldıktan sonra serbest bırakıldı. İbn Teymiye fıkıh çalışmalarına ağırlık vererek devam etse de, diğer konularda da çalışmalarına devam eder. Bu sıralarda karşıtı gruplar onun eski fetvalarından birini ortaya atarak onun idare ile arasının açılmasına neden olmuş, sonuçta İbn Teymiye tekrar hapsedilmiştir. Hapis süreci içinde baskı artmış ve sonunda onun hapiste okuyup yazması da yasaklanmıştır. İbn Teymiye iki yıl sonra, 1328'te, yakalandığı bir hastalık sonucu vefat etmiştir.

    Düşüncesi ve çalışmaları [değiştir]İbn Teymiye çok yönlü bir kişiliktir, İslam hukuku (fıkıh), hadis ilmi ve siyasi düşünce başta olmak üzere birçok konuda uzmanlaşmış, önemli eser ve görüşler sunmuştur. İbn Teymiye bir mezhep kurma arzusunda olmadığı gibi, arkasından bir mezhep de kurulmamıştır. Yine de bir anlayış ve okulun öncüsü olmuş, ondan sonra bu okulu takip eden birçok ünlü alim olmuştur; İbn Kesir gibi.

    Fıkıh (İslam hukuku) [değiştir]Fıkıh konusunda her ne kadar özgün düşünceleri de olsa da İbn Teymiye genel anlamda Hanbeli mezhebini takip etmiştir. Hanbeli mezhebini takip etmesinin en büyük nedeni Kitap ve Sünnete bağlılığıdır. Fakat bazı konularda diğer mezheplerin görüşlerini de benimsemiştir. Yine bazı konularda dört imamın görüşlerinin dışında kalan özgün düşünce ve görüşleri de vardır. Bunlardan en ünlü ve önemlilerinden biri de boşanmanın yemin olarak kullanılması konusundaki görüşüdür; boşanmanın yemin olarak kullanılmasını doğru bulmamış, çoğunlukla bu yemini eden kişinin eşini boşamak gibi bir niyeti olmadığını belirtmiş ve bu nedenle boşanma yemin konusu yapılmasının boşanmaya yol açmayacağını söylemiştir. Bu görüşünü Ehl-i Beyt imamlarından yaptığı bazı rivayetlerle de desteklemiştir. Bunun dışında zaman zaman dört mezhep imamının görüşlerine muhalif görüşler de beyan etmiştir.

    Siyasi düşüncesi [değiştir]İbn Teymiye insanın fıtratı gereği medeni olduğunu, başka bireylerle birleşmeye hem çıkar değişimi hem de tehlikeleri bertaraf etmek için ihtiyaç duyduğunu düşünmüştür. Buna göre, onun düşüncesinde, topluluk içinde faydalı sonuçlar verecek eylemleri desteklemek ve emretmek, zararlı sonuçlar verecek eylemleri yasaklamak için topluluğun bir idareciye ihtiyacı vardır. Bu idareciye itaatin gerekliği olduğunu, fakat itaat gibi nasihatin de gerekli olduğuna vurgular; ona göre "din nasihattir".

    Bunun dışında kamu görevi, baş idareci ve idareci sınıfın özellikleri, otorite, devletin görevleri ve diğer alimlerden farklı olarak devletin iktisadi siyaseti hakkında da görüş belirtmiştir. Ona göre devletin iktisadi yaşama müdahalesinde, özgürlük esas alınmalıdır. Özgürlüğün esas alınmasında iki noktaya dikkat eder;

    1.Dinin bu ekonomik unsurlar hakkında belirlemiş olduğu sınırlar,
    2.Özgürlüğün kamu yararıyla çatıştığı durumlar.
    İbn Teymiye'nin adalet prensibi, yöneticinin seçimi, devletin dini ve ahlaki konulara müdahalesi, bireyin iktisadi özgürlüğü ve çalışmanın toplumsal değer konusundaki fikirleri de çarpıcıdır.

    İbn Teymiye'nin modern zamanlarda en çok vurgulanan fikri de devletin ahlaki ve dini temellere oturması, dini kanunlara bağlı olması gerektiğini düşünmesidir. Ahlaki ve dini temellere dayandığını ileri süren, dini kanunları benimsediğini ilan eden her türlü devlet yapı ve biçiminin de sürekli olarak öğüt ile geliştirilmesi ve sergilenen eksikliklerin böyle kapatılması gerektiğini savunurken, ahlaki ve dini temellere dayanmayan, dini kanunlarla hükmetmeyen devletin meşru olmadığını öne sürmüştür. Bu konudaki açıklamaları onun dönemindeki, İslam'ı seçse de kültürel, hukuki ve siyasi geleneklerini koruyup, uygulamaya devam eden bazı Moğollara karşı verilmiştir. Teymiye'nin bu görüşleri büyük oranda Kur'an'da Maide suresi 44. ayetin tefsirine dayanır. Ayetin Türkçe meali ise şöyledir:

    "Gerçekten Biz, içinde bir hidayet, bir nur bulunan Tevrat'ı indirdik. Kendilerini Allah'a teslim etmiş peygamberler, yahudilere onunla hükmederlerdi. Bir de Allah dostları ve ilim adamları da Allah'ın kitabını muhafaza etmekle görevli olmaları ve üzerine şahit olmaları dolayısıyla onunla hüküm verirlerdi. Artık insanlardan korkmayın, Benden korkun ve Benim ayetlerimi birkaç paraya değişmeyin! Ey hakimler, her kim Allah'ın indirdiği hükümlerle hüküm vermezse, onlar hep kafirlerdir."[1]
    Yine de İbn Teymiye'nin bu görüşlerini devrimci bir görüş olarak sunmamak gerekir, zira genel olarak ümmet uzun vadede varlığının sorunsuz devamının, ülke ve dinin korunmasının; yöneticinin veya yönetim biçiminin niteliklerinden daha önemli olduğunu vurgular. İslam alimlerindeki geleneksel "bir gecelik anarşi bin yıllık zalim sultanın yönetiminden daha kötüdür" fikri İbn Teymiye'de de bulunur. Nitekim kendisi dönemindeki saltanat şeklindeki İslami devlet yapısını eleştirmiş olsa da bu yapıya karşi ayaklanmamıştır. Yine de yönetim meşruiyeti konusunu şeriat açısından ele alması önemlidir. Özellikle İslam devletler hukuku açısından İbn Teymiye'nin bu çıkarımları önemlidir.

    Eserleri [değiştir]Tarihçiler İbn Teymiye'nin eserlerinin yaklaşık 300 cildi bulduğunu belirtmişse de bu eserlerin tümü bugüne ulaşamamıştır.

    Akaid konusunda bugüne ulaşmış yaklaşık 20 risalesi mevcuttur. Bu risalelerinin bir kısmı ile bazı küçük kitaplar, Mecm'uatü'r-resâil ismi altında basılmıştır.

    Hristiyanlara İslam dinini anlatmaya çalıştığı ve çeşitli Hristiyan doktrinlerini eleştirdiği el-Cevabu's-sahih limen beddele dine'l-Mesih isimli ünlü bir eseri vardır.

    Fıkıh konusunda birçok eseri bulunur, risalelerinden bir kısmı Mecm'uatü'l-fetâva ismi altında basılmıştır.

    Siyasi konularda es-Siyasetu'ş-Şer'iyye fî İslâhi'r-Râî ve'r-Ra'ıyye ve el-Hisbe fi'l-İslâm en önemli eserleridir.

    Bunların dışında tefsir, mantık ve cedel konularında çeşitli eserleri bulunur. Nakdu'l mantık ve şiaa rafizilerin görüşlerini cörütmede en sahih kaynak olan Minhacü's-sünne ünlü eserlerindendir.

    Notlar [değiştir]1.[Şeyhulislâm İbni Teymiyye 'nin Eserleri: http://www.ibniteymiyye.com]
    Kaynakça ve ek okuma [değiştir]Muhammed Ebu Zehra, "İslâm'da İtikâdî, Siyasî ve Fıkhî Mezhepler Tarihi", çeviren: Sıbğatullah Kaya, Şûrâ Yayınları; s. 575 - 619.
    Takıyyuddîn Ahmed İbn Teymiye, "Siyaset', çeviren: Vecdi Akyüz, Dergâh Yayınları, 1985, eserin özgün adı: "es-Siyasetu'ş-Şer'iyye fi' Islâhi'r-Râî ve'r-Ra'ıyye".
    "Dünya ve İslam" üç aylık dergi, Kış 1991, "Makaleler" bölümü, makalenin ismi: İbn Teymiyye: İslami Devrimin Öncüsü, makalenin yazarı: Emmanuel Sivan, s. 67-85.
    Huriye Tevfik Mücahid, "Fârâbî'den Abduh'a Siyasî Düşünce", çeviren: Vecdi Akyüz, İz Yayıncılık, 2005; s. 135-151

  • Image Description
    misafir
    09.09.2011

    Allâh u Teala nın cisim olduğunu iddia etmesi.

    Bu sapık görüşü şu kitaplarda geçmektedir.
    1-Şerh Hadis-i Nüzul
    2-Fetaval Kübra
    3-Beyan Telbis el-Cehmiyye

    cevab:Allâh-u Teâlâ” Eş-Şurâ” süresinin 11. ayetinde şöyle buyurdu ''Allâh, hiçbir şeye benzemez''

    Sapık senden başkası degildir, Allah u Teala benim veli kuluma düşmanlık edene ben harp ilan ederim diye buyurmuştur, ibni teymiyye ayet karşısında bile görüş belirtiyor. sen delil istiyordun, sana delil işte!! sapık dedigin insanlar, cumhuru ulemenın görüşleriyle terbiyelenmiş, tabi seninde onlara sapık demen normal malum sende kimin görüşüyle terbiyelendigin ortada.. şimdi verdigim delile ne uydurucan merak ediyorum, bakalım hidayetin varmı yokmu belli olucak..

  • Image Description
    misafir
    11.09.2011

    Yüce Allah'ın Ademoğluna ilk farz kıldığı şey tağutu inkar edip, Allah'a iman etmesidir. Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

    "Andolsun ki biz her millete "Allah'a ibadet edin ve tağuttan sakının" diye (emretmeleri için) bir rasul gönderdik." (Nahl: 16/36)

    Tağutu inkar etmek şöyle olmalıdır:

    Allah'tan başkasına ibadet etmenin batıl olduğunu bilip buna inanmalı, bu inançla Allah'tan başka ibadet edilenleri terketmeli, onlara buğz etmeli, böyle yapanları tekfir etmeli ve onlara karşı itikadi bakımdan düşmanlık beslemelidir.

    Allah'a imana gelince o da şöyle olmalıdır:

    İbadet edilecek yegane mabudun O olduğuna iman etmeli, O'ndan başkalarını reddetmeli, ibadetin hangi çeşidi olursa olsun, tümünü Allah için halisane olarak yerine getirip, O'nun dışında ilah olarak kabul edilenleri reddetmelidir. İhlas ehlini sevmeli, onları dost edinmeli, aynı zamanda şirk ehline karşı buğz ve düşmanlık beslemelidir. İşte İbrahim (a.s)'in getirdiği din budur. Kim bundan uzak durur, buna sırt çevirirse, o kendini aşağılamış olur.

    Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:

    "İbrahim ve onunla beraber olanlarda, sizin için güzel bir örnek vardır. Onlar kavimlerine demişlerdi ki: "Biz sizden ve sizin Allah'tan başka taptıklarınızdan uzağız. Sizi tekfir ettik. Bir tek Allah'a inanmanıza kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve öfke belirmiştir." (Mümtahine: 60/4)

    "Bir zamanlar İbrahim, babasına ve kavmine demişti ki: "Ben, sizin taptıklarınızdan uzağım, yalnız beni yaratana kulluk ederim." (Zuhruf 43/26-27)

    Bu ayetin "Ben sizin taptıklarınızdan uzağım" kısmı reddi,

    "Ben yalnız beni yaratana kulluk ederim" kısmıysa isbatı içerir.

    Tağut: Genel anlamda, Allah'tan başka ibadet edilen varlık demektir. Dolayısıyla kim Allah'tan başkasına ibadet eder, ibadet edilen de bundan hoşnut kalırsa, işte o şey tağuttur. Bu bir mabud veya uyulan, peşinden gidilen biri olabileceği gibi Allah ve Rasulu dışında adeta Allah'a itaat edildiği gibi itaat edilen bir varlık da olabilir. İşte bütün bunlar tağutlardır.
    Tağutlar sayı bakımından oldukça çoktur. Ancak bunlardan beş tanesi önemli yer tutar. Sırasıyla bunları görelim:

    1 - İnsanları Allah'tan başkalarına ibadete çağıran şeytan. Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

    "Ey Ademoğlu! Ben size, şeytana ibadet etmeyin, çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır, diye bildirmedim mi?" (Yasin: 36/60)

    2 - (İnsanları Allah'ın hükmünden başka hükümlerle muhakeme olmaya zorlayan ve) Allah'ın hükümlerini değiştiren zalim idareciler.

    Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

    "Sana indirilene ve senden öncekilere indirilenlere inandıklarını iddia edenleri görmüyor musun? Reddetmeleri emrolunmuşken tağuta muhakeme olmak istiyorlar. Oysaki şeytan onları büsbütün saptırmak istiyor." (Nisa: 4/60)

    3 - Allah'ın indirdiklerinden başka hükümlerle hükmedenler.

    Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

    "Kim Allah'ın indirdiğiyle hüküm vermezse, işte onlar kafirlerin ta kendileridirler." (Maide: 5/44)

    4 - Gaybı bildiğini iddia eden kişi.

    Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

    "Görülmeyeni bilen Allah, görülmeyeni kimseye göstermez. Ancak rasullerinden razı olduğu kimseler başka...Çünkü O, onun önüne ve arkasına izleyiciler (koruyucu melekler) dizer." (Cin: 72/26-27)

    "Gaybın anahtarları O'nun katındadır; O'ndan başka kimse O'nu bilemez. Karada ve denizde olanların tümünü O bilir. O'nun ilmi dışında bir yaprak bile düşmez. O yerin karanlıkları içindeki tek bir taneyi bilebilir. Yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır." (En'am: 6/59)

    5 - Kendisine ibadet edilen ve buna rıza gösteren.

    Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

    "Onlar içinde kim, ben Allah'tan başka bir ilahım derse, işte onu cehennemle cezalandırırız. Zulmedenlerin cezasını işte böyle veririz." (Enbiya: 21/29)

    Şurası çok iyi bilinmelidir ki, bir kimse tağutu reddetmediği müddetçe Allah'a iman etmiş sayılmaz. Çünkü yüce Allah, bu hususta kitabında şöyle buyurmaktadır:

    "O halde kim Tağut'u reddedip Allah'a inanırsa, kopması mümkün olmayan sağlam kulpa yapışmıştır. Muhakkak ki Allah Semi'dir, Alim'dir." (Bakara: 2/256)

    Yukarıda sunduğumuz ayetin baş kısmında şu ifadeler yer almaktadır:

    "Artık rüşd ile ğayy birbirinden ayrılmıştır."

    Rüşd: Muhammed (sav)'in dinidir.

    Ğayy: Ebu Cehil'in dini, sistemi, rejimidir.

    Urvetu'l-vuska (sağlam kulp): Allah'tan başka ibadete layık hiçbir ilah olmadığına şehadette bulunmaktır. Çünkü "La ilahe illallah" kelimesi hem reddi, hem de isbatı içermektedir. Bu itibarla:

    La ilahe Allah'tan başka ibadet edilenleri reddetmek

    İllallah ise, her türlü ibadeti, eşi, dengi, benzeri ve ortağı bulunmayan, bir olan Allah (c.c)'a yapmaktır.
    imam abdulvehab tevhid kitabı nı hepinize tafsiye ederim

  • Image Description
    misafir
    07.10.2011

    harika bir cevap ibni teymiye Allah onadan razı olsun rabbim cnnet mekanı versin

  • Image Description
    misafir
    24.10.2011

    selamun aleyküm ibni teymiyeyi savunan arkadaslar ne delili arıyorlar yukarda verildi Allaha mekan isnad eden cisim diyen açık ayet varken cennet ve cehenneme ebedi değil diyen sivri zekasına göre ayet yorumlayan biri nasıl müslüman oluyo kurana okadar bağlıysanız önce ibmiteymiye yi tekfir edin inkar ettiği ayetler ortada görmek istemiyosan söyle onlarıda yazayım laik düzenle mücadele etmek adına bu gibi sapık fırkaların oyununa gelmeyin tamam tc tağut tur ama ibni teymiye de kafirdir vehhabilik sapıklıktır bu aynen tc nin tagut olduğunu anlamak istemeyenler gibi dir vehhabiliğin sapık olduğunu anlamak istemezler ehli sünnet üzere birçok alim var bu yolda onlarında fetvaları var tagutla mücadele eden ebu hanife var onu örnek alın sapıkları değil zaten nette ya vehhabilere yada düzenin savunucularına denk geliyoz nereye gitsek bu ikisi erkekçe hakkı söyleyen birileri çıkmadıkça meydan böyle sapıklara kalır biri laikliği savunur diğeri onunla mücadele edecem diye sapık görüşleri savunur ibni teymiye bi doğru söyledi diye onu müctehidmi görmek lazım ebu cehilin söylediği doğrular ondan fazlaydı

  • Image Description
    ugur33
    05.11.2011

    yav ne kafalısınız siz öyle. Abdulvahab ile ibni teymiyeyi nasıl översiniz. İmam-ı Azam a bile hakaret edenler onlar. onun görüşünü kabul etmeyenler şirk içerisinde diyenler. İmam Rabbani gibi imam suyuti gibi imam gazali gibi , imam nevevi gibi o kadar cok ehli sünnet alimlerimiz varki. hangisi onların görüşünde. İbni teymiyye cennet cehennem ebedi degildir diyor. birde gelmişsiniz bunu yükseklere taşıyorsunuz. Abdulvahhab denileni hadislerde Zaten anlatmış peygamberimiz (Sallahu Aleyhi ve sellem) nerede cıkacaklar nasıl cıkacaklar. tipleri nasıl . gidin biraz vehabbi fırkasını araştırın. Cübbeli Ahmet hoca gibi büyük alime hele orada Mahmut efendi hazretlerine bile laf atmışlar utanmıyormusunuz siz ya. biriside orada Kabire tapıyorlar diyor ehli sünnet için. akıl yokki. Kabire kim tapmış. ordakininde Allahın aciz kulu oldugunu biliyoruz. Rabıta şirk , Vesile şirk , o şirk bu şirk herşey bunlara göre şirk. neyse son diyecegim sizler Sunnilere Kafir diyorsunuz. müslümana kafir diyen, Kafir olur bunuda unutmayın..

  • Image Description
    falconix
    12.11.2011

    Bakın arkadaşlar Bizim ölçümüz ve mihengimiz Ehli sünnet vel cemaattir. Bu ölçü ve mihenge uymayan bütün görüşleri reddederiz. İbn-i Teymiye’nin Ehli sünnete uymayan bir çok görüşleri vardır. Bu görüşleri kabul etmek doğru olmaz. Ama bütünü ile de inkar ve tekfir caiz değildir. Zira ne kadar ifrat ve yanlış görüşleri olsa da İslam dairesi içindedir. İslam dairesi içinde olan bir alimi de bütünü ile inkar ve tekfir etmek yanlış olur.
    Günümüzde bu İbni Teymiye ve İbni Kayyıme'l-Cevzî gibi alimlerden etkilenen ve onun ifrat görüşleri ile hareket eden düşence akımları da vardır. Bunların başında Vehhabilik akımı gelir ki bunların en ziyade öne çıkardıkları fikirler tasavvuf mesleğini bütünü ile inkar ve tevessülü, yani makbul zatları vesile ederek dua etmeyi şirk saymalarıdır. Bunun dışında Kuran ve sünnet içinde geçen müteşabih olan ayet ve hadisleri, teşbih (Allah’ı mahlukata benzetme) ve tecsime (Allah’ı cisimleştirme) kaçan yorumları, sarhoşun yaptıklarından mesul olmayacağı, mezhep ve meşrepleri inkar, ifrat ve yanlış fikirleri içindedir.
    İlgilenenlere referans vereceğim.Görüşlerinizi okudum ve bir Müslüman olarak bilgilerimi paylaşmak istedim.Unutmayın gerçek objektiftir ama doğru subjektiftir.Kur'an ve Sünnet kaynağını en has daireye otutmayanların bir çok doğrusu olur ama gerçeği olmaz.Bir Müslamanın doğrusuyla gerçeği bir olması gerekir.Doğrularımızın gerçekten yani Ku'an ve Sünnnet'ten sapma payları varsa bunu kontrol edecek olan da yine bizizdir.Laiklik konusunda ise Modern Türkiye'nin en büyük hatalarındandır.Çünkü din hiçbir olgudan koparılamaz.Ameliyatla alınan bu organın cellatları, bu organın bu topraklarda yaşayan ırkı ne olursa olsun her fertte bir zaman tekrar zuhur edeceğini düşünememişti.Çünkü biz, bizi biz yapan dinamiklerle biziz.Gerçeğin dellalı oldukça biziz.II.Abdülhamit (mekanı cennet olsun) gibi düşünenlerle biziz kimse bizi ameliyat edemez sadece ettiğini zanneder o kadar ...Diğer meselenin hükmü aşağıdaki kaynaklarda verilmiştir daha fazla söze hacet yok...
    Referanslar:
    Emirdağ Lâhikası (1) - Mektup No: 151
    Mektubat Altıncı Risâle Olan Altıncı Mesele

  • Image Description
    misafir
    16.11.2011

    arkadaşım onlara islam alimi dersen ALLAH korusun dinden çıkarsın onlar kafirden de beter.Oy kullanmanın neresi şirk .HZ ebubekir ve dört halife de seçimler geldi.O zaman HAŞA onlar da mı kafir .

  • Image Description
    musab bin umeyr
    29.11.2011

    arkadaslar islam dini nakil dinidir bizim delillerimiz kuran ve sunnetdir acimasizca elestirdiginiz hatta iftira atiiginiz ibni teymiye nin kitabini once okuyun goreceksinizki o alim yalnizca bidat ehlilyle savasmistir

  • Image Description
    misafir
    12.12.2011

    allah onlardan ve onlara tabi olanlardan razı olsun. islam dini bu alimlerle bu günlere bozulmadan gekmiştir.kıt beyinliler anlamasada mahşer onları aydınlatacaktır. onlara küfreden lerde alçak cahillerin ta kendileridir.

  • Image Description
    ebu ubeyde
    15.12.2011

    : ibni yemiyyeyi oven alimler ehli sunnet alimleridir
    ibni teymiyyeyi oven alimler oldukca tarih boyunca cok oldukarini belirtmek isterimki,bunlar bu zati benimseyip muhalife gereken reddiyeyi vermislerdir.
    Bu zati mucessimelik ile suclayanlara gelince onlara reddiyeyi hanefilerin buyuk alimi imam molla aliyyulkari ve safiilerin alimi ibni hacer elaskalani gibi buyuk zatlar onu koruyup mucessime olmadigini zikretmislerdir. hatta molla kari bununla yetinmeyip ustune kendininde ibniteymiyye ve ibnulkayyimin goruslerini benimsedigini zikretmistir.
    Molla ali: mirkatulmefatih kitabinda, ibni hacerde: talebesi sehavinin naklettigi cevahir veddurar adli eserinde zikretmistir, ibni hacer bu fetvasini erraddulwafir kitabina takriz olarak yazmistir, kitabin takrizleri arasinda bulabilrisiniz.
    konu cok uzundur ve allahin izni ile hak uzere olan alimlerin hakkini koruyacak insanlari rabbim her zaman gondermistir. Allah icin gercekten samimi ve ciddi olup taassupculuk yapmadan meseleyi dahada fazla arastirirlarsa cok daha guzel alimlerden seyhulislam ibni teymiyye hakkinda fetva bulabileceklerdir.
    wallahu alem, sehyulislam hakkinda ve genel olarak islam ulemasinin etini yeyenlerin hic bir yere varamayip ve kiyamettede bu zatlar sen bize neden ifitira attin deyip haklarini alacaklarinida hatirlatmak isterim,
    ayni zamanda sunuda hatirlatmak isterimki bu zattan en cok nefret edeneler SIILERDIR,bu nedenle bu zati sevmeyenlerin siilerden etkilenmelerinden korkarim, ve nasilki siilerin ummetin alimlerine (ve hatta sahabelerine) bile dil uzatmalarinda onlara ortak kosmalarindan korkarim.
    sonunda su kaide'yide unutmamak lazim: eger ki ehlisunnet alimleri kendi aralarinda birbirlerini kotulemislerse(ve bununda bir cok ornekleri var),subuki nin zikrettigi gibi alimlerin arasinda olanlar birbirleri hakkindaki sozleri kendilerinedir,bizi ilgilendirmez,ve biz iki tarafida severiz,ve iki taraf hakkindada kesinlikle kotu konusmayiz,wallahu alem.
    Ebu ubeyde el-merasli

  • Image Description
    misafir
    16.12.2011

    peygamber efendimiz h.z muhammed s.a.v bir hadisi şerifinde bir topluluk gelecek onlar bizim dilimizi konuşurlar,bizim gibi giyinirler fakat içleri biz gibi değildirler.dilleri tatlı,koyun postuna bürünmüşlerdir fakat içleri kurt gibidir.biz kendimize bakalım tasavvufu takip edelim zikir ehli kardeşlerim.asıl cihad nefsinle ve şeytanla yapılan cihadtır...adam nefsini terbiye etmeden kısa yoldan cennete gitmeye çalışıyor..bombayı beline bagla kısa yoldan cennete git.sözüm wahabi görüşlüler için...

  • Image Description
    ebu ubeyde
    17.12.2011

    Guzel kardesim allah beni ve seni islah etsin , hem diyorsun biz baskalarini bosverelim , ardindanda kendini tutamayip yine elestiriyorsun , tasavvuf bumu??? wallahi islam tasawwufu bu degil'ki guzel kardesim , errisaletul kuseyriyye'yi okursan tasawwufu cok guzel bir sekilde anlarsin guzel kardesim , laf attigin wehhabilere gelince , adamlarin tam olarak kim oldugunu ,iclerini bilmeden , iclerine girmeden , sadece rakiplerinden isiterek , lutfen hukum vermeyin guzel kardesim.
    buhari ve muslimde gecen hadisi delil getirmen ise , ki ukarim kardesim bu delili , ibni teymiyyede bunlardan demek istemiyorsundur , allah rasulu (s.a.v.) bu hadiste havaric'i kasd ediyor , hz aliye karsi gelen veya hz osman'i sehid eden taifeyi kasd ediyor , hadisin serhine en azindan fethul'baride bakarsan benim dedigim gibi oldugunu goreceksin , bombayi beline bagla falan demissin , kimse bombayi beline baglayip kendini oldurmuyor , filistinde yapilan seyleri kasd ediyorsan onlar kendini oldurmeyip dusmani olduruyorlardi , ve bu sekilde sartlara uydugu zamanda caiz oldugunu soyleyen alimlerde vardir , mesele cok ciddi ihtilaflidir , elbetteki bu ayri bir mesele. guzel kardesim lutfen alimler arasindaki ihtilafi bilmeden karsi tarafa saldirmayiniz , ogoruste olan alimlerde olabilir cunku , iste bu yuzden fetvayi herkes vermez sadece ilim ehli verebilir. nereden biliyorsunuz o vasfetttiginiz insanlar belkide cennette??? ayni zamanda sizin kaideniz kendinize bakip baskasini bos vermek degilmiydi? neden baskasina baktiniz? allah hepimizden razi olsun guzel kardesim. en iyisini suphesiz allah bilir

  • Image Description
    muhammed ebrar
    26.12.2011

    oyle bır zaman gelecekkı dılı alım ama cahıl olanlar çoğalacakdır (hz omer ) inş ne demek ıstedıgımı anlamışınızdır inş bırakın bunları inş bunlar ancak sızı yorar boş çeneden bır sey değil size hakaret etme gıbı bır nıyetım yok yanlış anlaşılmasın bu hepınız benden buyuksunuz allahu alım bırbırnıe nasıhat edın kalp kırmayın bırbırnıze etmedıgınız laflar kalmamış yahudıler ve kafırler bıle bırbırlerını dost edınırken bızler duşmanlık içerisindeyiz neden acaba bır dusunun kafırlerın oyunlarına gelmeyın abıler ve selam