BÖYLE BİR DOSTUNUZ OLDUMU?

Daima düşünceliydi

Susması konuşmasından uzun sürerdi.

Lüzumsuz yere konuşmazdı.

Konuştuğunda ne fazla, ne de eksik söz kullanırdı.

Dünya işleri için kızmazdı.

Kendi şahsı için asla öfkelenmez ve öç almazdı.

Kötü söz söylemezdi.

Affediciliği tabii idi, intikam almazdı.

Düşmanlarını affetmekle kalmaz, onlara şeref ve değer de verirdi.

Kimseyle çekişmezdi.

Çok konuşmazdı.

Boş şeylerle uğraşmazdı.

Umanı umutsuzluğa düşürmezdi.

Hoşlanmadığı bir şey hakkında susardı.

Hiç kimseyi ne yüzüne karşı, ne de arkasından kınamaz ve ayıplamazdı.

Kimsenin kusurunu araştırmazdı.

Kimseye hakkında hayırlı olmayan sözü söylemezdi.

Yanında en son konuşanı ilk önce konuşan gibi dikkatle dinlerdi.

Her zaman ağırbaşlıydı.

Konuşurken çevresindekileri kuşatırdı.

Kelimeleri parıldayan inci dizileri gibi tatlı ve berraktı.

Yürürken ayaklarını yerden canlıca kaldırır, iki yanına salınmazdı.

Adımlarını geniş atar, yüksek bir yerden iner gibi öne doğru eğilirdi.

Vakar ve sükunetle rahatça yürürdü.

Kapısına yardım için gelen kimseyi geri çevirmezdi.

Dostlarına şöyle derdi: Dünyada garip bir kimse, yahut bir yolcu gibi ol.

Her zaman hüzünlü, fakat mütebessim bir haletle dururdu.

Âdet üzere sarf edilen hiçbir kötü sözü ağzına almamıştı.

Sıkıntılı hallerinde kabalaşmaz, bağırmazdı.

Fakirlerle birlikte yerdi; öyle ki onlardan ayırt edilmezdi.

Sade kıyafetler giyer, gösterişten hoşlanmazdı.

Konuşurken yüzünü başka tarafa çevirmezdi.

Bulunduğu mecliste ayrıcalıklı bir yere oturmazdı.

Sabahları evinden çıkarken şöyle derdi: İlahi, doğru yoldan sapmaktan ve saptırılmaktan, kanmaktan ve kandırılmaktan, haksızlık etmekten ve haksızlığa uğramaktan, saygısızlık etmekten ve saygısızlık edilmekten sana sığınırım.

Sıradan değildi. Ama sıradan insanlar gibi yaşardı.