İBNİ TEYMİYYE NASIL SAVUNULUYOR?

İLMİ ESERLERDE TAHRİFAT

Geçmiş ulemâmız, ilmi bir "emanet" bilerek kendilerine ulaşan müktesebâtı, virgülüne bile dokunmadan kendilerinden sonraki nesillere aktarmışlardır. Doğrularıyla bu birikim bize kadar bu hassasiyet sayesinde "olduğu gibi" ulaşmıştır.

Ed-Dârekutnî, "es-Sünen"inde (I, 26) Vekî b. el-Cerrâh'ın şöyle dediğini nakletmiştir: "İlim ehli, (ihtilâflı konuların delilleri konusunda) lehlerinde olanı da, aleyhlerinde olanı da yazar; heva ehli ise sadece lehlerinde olanı kaydeder."

İşin içine heva ve taassup girdiğinde, "emanet" duygusu, yerini tahrife bırakmakta ve günahkâr eller, ilmî miras üzerinde dilediğince oynamaktadır.

Sözgelimi en-Nevevî'nin "el-Ezkâr" isimli meşhur eserinin Riyad baskısında, müellif en-Nevevî'nin, Hz. Peygamber (s.a.v)'in kabr-i şerifini ziyaret konusunu ele aldığı bölüm, başlığı da dahil olmak üzere bir kısım ifadelerin değiştirilmesi ve bazı yerlerin de kitaptan tamamen çıkarılması şeklinde tahrif edilmiştir.

(Muhammed Avvâme, bu tahrifin, mezkûr kitabın muhakkiki Abdülkadir el-Arnaût tarafından yapıldığı veya onun, Suud makamlarınca gerçekleştirilen böyle bir tahrifi onayladığı kanaatinde ise de (bkz. "Edebu'l-İhtilâf", 88-9) el-Arnaût'un bu tahriften teberri ettiğini gösteren bir açıklaması için bkz. Mahmûd Sa'id Memdüh, "Ref'u'l-Minâre li Tahrici Ahâdîsi't-Tevessül ve'z-Ziyâre", 73-4, 377-9.)

"İslâmî" tahrifatın bir diğer örneği de el-Âlûsî'nin "Rûhu'l-Ma'ânî" isimli meşhur tefsiri üzerinde müellifin oğlu Nu'mân el-Âlûsî tarafından gerçekleştirilmiştir.

Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî'nin müridi olan müfessir Seyyid Mahmûd el-Âlûsî'nin, özellikle tevessül konusundaki sözlerinin, oğlu tarafından nasıl çarpıtıldığını görmek için, "Rûhu'l-Ma'ânî"nin, bizzat müellifi tarafından kendi el yazısı ile yazılarak Sultan II. Abdülhamîd'e hediye edilen ve halen İstanbul'daki Râgıb Paşa Kütüphanesi'nde mevcut bulunan yazma nüsha ile matbu nüshası arasında bir mukabele yapmak yeterlidir.

Benzeri bir tahrif de, meşhur müfessir Ebû Hayyân el-Endelüsî'nin "el-Bahru'l-Muhît" isimli tefsirinde yapılmıştır.

Muhammed Zâhid el-Kevserî merhum, "Tekmiletu'r-Redd alâ Nûniyyeti İbni'l-Kayyım"da (s. 85) mezkûr tefsirin yazma nüshalarında Ebû Hayyân'ın, İbn Teymiyye'nin "Kitâbu'l-Arş" isimli eserinde, Allahü Teâlâ'nın Kürsü üzerinde oturduğu ve yanında da Hz. Peygamber (s.a.v)'in oturması için boş yer bıraktığı şeklinde ifadeleri bulunduğunu söylediğini belirtir.

Ancak "el-Bahru'l-Muhît"in bugün elimizde bulunan matbu nüshalarında bu ifadeye rastlamak mümkün değildir. El-Kevserî, yukarıda belirttiğimiz eserinde bu tefsirin Matba'atu's-Sa'âde baskısının musahhihinin, din düşmanlarının bu ifadeleri istismar edeceği gerekçesiyle çıkardığını bizzat kendisinin söylediğini belirtti.

Bu tefsirin benim elimdeki Dâru'l-Fikr baskısında da böyle bir ifadeye rastlamak mümkün olmadı...

Maksat ne olursa olsun, İbn Teymiyye böyle bir şey söylemiş olsun ya da olmasın, önemli olan "el-Bahru'l-Muhît" adlı eserin aslında yer alan bu ifadenin hazfedilmiş olmasıdır.

Eğer İbn Teymiyye böyle bir şey söylemiş değilse kendi eserleriyle bu ifade karşılaştırılır ve meselenin adı ortaya konur. Değilse İbn Teymiyye'yi savunmanın yolu bu değildir.

Geçmiş alimlerin birer emanet olarak bizlere bıraktığı eserleri üzerinde kafamıza göre oynamalar yapmak kelimenin tam anlamıyla bir "hıyanet"tir ve bu hıyaneti kim ne maksatla işlemiş olursa olsun, bunu mazur görmek ve göstermek mümkün değildir...

Yine benzeri bir tahrif, İmam el-Eş'ârî'nin "el-İbâne"sinde yapılmıştır. Bu eserin dört ayrı yazma nüshası karşılaştırılarak yapılan Dâru'l-Ensâra baskısında Allahü Teâlâ'nın Arş'a istivası meselesinde tenzih akidesine tam anlamıyla uygun tarzdaki bir paragraf, diğer baskılarda görülmemektedir.

E. Sifil, 9-11 Kasım 2000, Milli Gazete