Zehirli.Org köşesi

Zehirli Fikirlere panzehir başlığı ile 2006 yılında zehirli.org sitemiz yayına başladı. Yüzbinlerce kişinin ziyaret ettiği sitemiz kritik noktalarda bilgilendirici içerikler sunmaya devam ediyor.

Güzel ahlâkı bilmek iyidir, ama kötü ahlâkı bilmek daha iyidir.
Çünkü insan kötülüğü bilmezse o kötülükten uzak duramaz.

Gayemiz ithal ve zararlı ideolojik fikirlere dair toplumda farkındalığı oluşturmaktır.


DİN HIRSIZLARI !!!

Bunlar, “Her zaman yaşadığımız” ve din adına yapılan rezil tartışmalarla, “sürekli” ekranlarda boy gösteriyorlar.

Dini öğretmek değil, tahrip etmekten başka bir işe yaramayan bu reyting ayarlı programlarda, magazinel bir mantıkla, çok önemli bir dini mevzu masaya yatırılıyor, biri önünden biri arkasından vuruyor.

Sonuçta ele alınan mevzu, “yerle bir oluyor!” İnsanların kafası karıştıkça karışıyor.

Bunun en çarpıcı örneğine “Kur’an’ın Şifresi” tartışmalarında şahit olduk.
Edip Yüksel; “Kendisinin son elçi!” olduğunu iddia eden Reşad Halife’nin talebesi Edip Yüksel, Ceviz Kabuğu programında ve Karşısında da O’na cevap vermek için oturtulan Prof. Dr. Süleyman Ateş.

Oyunun telefonla katılan “aktörleri!” ise, Prof. Hüseyin Hatemi ve “Kur’an’ın Şifresi” adlı ucube bir kitap yazan Ömer Çelakıl.

Edip Yüksel eline tebeşir alıyor ve başlıyor o muhteşem “19 mucizesini!” anlatmaya. Yüksel’e göre, Kur’an’da 19 rakamına bağlı bazı mucizeler var. Kendince bunu ispata çalışıyor. Sanıyorsunuz ki, bunu, “insanların imanını güçlendirmek için yapıyor.”

Ama bir süre sonra baklayı ağzından çıkartıyor ve “bu 19 şifresine uymadığı için, Tevbe Sûresi’nin son iki ayetinin Kur’an’da olmadığını”söylüyor. (Kâfir) Bununla da yetinmiyor, Hz. Peygamber Efendimizin bütün hadislerini reddediyor. “19 rakamına uymadığı için!”

Kur’an ayetlerinin bir kısmını anında inkâr eden bu adam, müsteşriklerin yüzlerce yıldan beri yapamadığını bir kalemde yapıyor. Hadisleri de, bazı ayetleri de reddediyor. Süleyman Ateş ise, sinirlenerek O’na cevap vermeye çalışıyor. Bağırıyor, çağırıyor.

Allah'a hamd, kula teşekkür

Ramazan ayı içindeki yazıları Ramazan'a inhisar ettirmek amacıyla başka yazı yazmadım. Dolayısıyla yazmak istediğim birçok husus Ramazan ayı dışına ertelenmiş oldu. Artık sırayı onlara verme zamanı.

Ancak bu yazıyı parantez içi bir açıklama olarak görmenizi istiyorum. Zira benim için önemli bir meseleyi sizlere taşıyacak.

Bundan epeyce bir zaman önce bu köşede okuduğunuz kimi yazılarda yer alan bilgi ve atıf hataları gibi hususlarla ilgili bir yazı yazmış ve sizden o yazıyı olabildiğince yaymanızı talip etmiştim. Amacım değindiğim yazılardaki arızaların olabildiğince fazla sayıda insana ulaşması ve olabildiğince fazla sayıdaki insanın o hatalı noktaların farkında varmasını bağlamaktı ki yanlışlar kalıcı olmasın.

Özdemir İnce nerede yaşıyor? 2

Özdemir İnce gibilerin hoşuna gitse de gitmese de bu ülke vatandaşlarının kahir ekseriyeti Müslümandır. Müslümanların İslam'la ilişkisini, Hristiyanların veya başka din mensuplarının kendi dinleriyle ilişkisine benzetmek, meseleyi böyle algılama ısrarında olmak yanılgıdan ve sukut-i hayalden başka bir şey getirmez!

İslam modernistlerinin veya "Din'de reform/Dinî yenilenme" taraftarlarının anlayamadığı da burası. Şurada burada lokal hareketler/oluşumlar vücut bulmuş ve Cemaleddin Efganî veya Musa Carullah Bigiyef gibi isimlere "İslam'ın Lutheri" gibi yaftalarla büyük umutlar bağlanmış olsa da, bu dinin "çakma Luhter"ler eliyle reforme edilmesi düşüncesi hiçbir zaman sahici bir zemin bulmamıştır, bulamayacaktır...

Dolayısıyla İnce, Müslümanlara dinlerini öğretmek gibi talihsiz ve beyhude girişimlerde bulunmaktansa, mensubu bulunduğu milletin Müslümanlığını içine sindirmeyi denemelidir.

Bu ülkede başörtülü kadınların/kızların sayısının artması,

ŞEYTANLARIN TOPLANTISINA KULAK VERELİM

İblis, bütün şeytanlarla büyük bir toplantı düzenlemiş. Ve onlara demiş ki:
'Biz Müslümanları camiye gitmekten alıkoyamıyoruz. Onları Kur'an okumaktan ve doğru işler yapmaktan da alıkoyamıyoruz. Ayrıca onları sürekli Allah'ı ve Rasul’ü Muhammed'i düşünmekten de alıkoyamıyoruz. Onların Allah ile bağlantıları çok güçlü kıramıyoruz.'

'Öyle ise bırakın onları camilere gitsinler, bırakın birlikteliklerini ve dayanışmalarını sürdürsünler. Fakat onların zamanlarını çalın.!!!
Böylelikle onlar Allah'ı ve Rasul’ü Muhammed'i düşünecek, bağlantılarını güçlendirecek zaman bulamasınlar.'

(MİSYON)ER KİŞİ NİYETİNE!

“HEPİMİZ insan olmaktan kaynaklanan özel bir potansiyele sahibiz ve ortak hedefler söz konusu olduğunda bu potansiyele müracaat ederek yollarımız, hedefe ulaşma zamanımız farklı da olsa bir şekilde amacımıza ulaşırız” der, bir psikoloji teoretisyeni. Bu aslında, “her insan dünyayı ve insanlığı kurtarmaya ya da batırmaya kuvvetli bir adaydır” öngörüsünün fikir altyapısını oluşturan bir düşüncedir. Bu anlamda ilgilendiğimiz, yetiştirmeye çalıştığımız her çocuk özel bir yaklaşım gerektirir zira o; dünyayı kurtarmaya ya da batırmaya kuvvetli bir namzettir. Ailenin ve eğitim sisteminin bu süreç içindeki rolü çocuğun yönelimleri açısından çok önemlidir.

Laf değil hizmetse, işte bu...

Herkesin, kendi inanç ve düşüncesi uğrunda mücadele vermesi tabiidir.

İnanç ve düşünceler değişik olduğu için, dünyadaki insanlar var olduğu müddetçe dünyadaki kavga da bitmeyecektir.

Bu kavga, bazan mal–mülk için, bazan iktidar için, bazan da iman ve inanç uğrunda olur.

Hadis–i şeriften öğrendiğimize göre, dünyada kıyamet sabahına kadar imanlı insanlar bulunacaktır. Demek ki iman uğrundaki mücâdele de kıyamet sabahına kadar devam edecektir.

Nitekim Peygamberimiz (as)

“Cihad kıyamete kadar devam edecektir” buyuruyorlar.

Cihad nedir?

İmanın yok edilmesi için uğraşanlara karşı verilen mücâdeledir.

***

Tarihte Tesettür Düsmanligi

98 Subatinda Istanbul Üniversitesi Rektörlügünün yayinladigi genelgeyle üniversiteye bagli fakülte, yüksekokul, sosyal tesisler vs.'de basörtünün yasaklanmasi ve bu yasaga karsi ögrencilerin gösterdigi kesintisiz direnis basörtüsü sorununu Türkiye gündeminin üst siralarina tasidi. 98-99 egitim-ögretim döneminde YÖK (Yüksek ögretim kurulu, M.K.) kararlari dogrultusinda yasagin diger üniversitelere de yayginlastirilmasi ve ögrencilerin yasak karsisinda kararli tutumlari nedeniyle basörtülü yasagi, basörtüsü konulu tartismalar bu senye de yayildi...

Bu yazi basörtüsü daha genellersek örtünme olgusu tarihine, bu konuda lehte ve aleyhte olusan taraflar ekseninde kisa bir degini olacaktir.

Dünden Bugüne Ihya ve IHYA HAREKETLERI

Insan, ilahi bir misyon geregi yaratilmislarin en üstünü olarak, ulvi meziyetlerle en güzel bir sekilde (95/4) yaratilmistir. Fizyolojik üstünlükler basta olmak üzere mükemmel bir yaratilisa sahip olan insanin en önemli özelligi isimleri bilmesidir.(2/31) insanin bu özelligi, sosyal hayat sartlarinda karsilasmis oldugu her türlü olay ve olguyu teshis edebilmesidir. Bu özelligin en önemli unsuru akil/düsünmedir.

Mekke Las Vegas'a döndü!

İsrail'in arkeolojik araştırma adını verdiği ancak asıl amacı Süleyman Mabedini yeniden inşa etmeyi amaçlayan Mescid-i Aksa'daki kazı çalışmaları son olarak İsrail Başbakanı Ehud Olmert'in Türkiye ziyareti sırasında büyük bir krize neden oldu. Kazı çalışmalarını yerinde incelemek için, Başbakan Tayip Erdoğan'ın bir teknik heyet gönderme talebi Olmert tarafından kabul edildi. İsrail içinde egemenlik tartışmalarına neden olan heyet, önceki gün Kudüs'e gitti. İki günlük incelemeden sonra bir raporla Türkiye'ye dönecekler.

Bedevîlikten medenîliğe geçişin bedeli

Tarihte bugün (27 Mart); büyük devlet adamımız, ilim-fikir ve kültür insanımız, tarihçi-hukukçu-sosyolog… vb. daha pek çok vasfını sıralayabileceğimiz değerli şahsiyet Ahmed Cevdet Paşa (1822-1895)mızın doğum günüdür. Bu vesileyle kendilerini rahmetle anar, mübarek ruhlarına Fatihalar gönderirken, muhallet (kalıcı/klasik) eseri Tarih-i Cevdet’ten kısa bir anekdot sunmak istiyorum.

Bir buçuk asır öncesinden günümüze seslenen ilim adamımız, “bedevilikten medeniliğe geçişin bedeli” diye özetleyebileceğimiz sosyal vak’ayı ve neticelerini şöyle açıklıyor:

Bir dakikayı en iyi şekilde nasıl değerlendirelim...

1- 1 dakikada 5 defa Fatiha suresini seri bir şekilde okuyabilirsin.Fatiha suresini bir defa okumak 1400 sevaptır.5 defa okununca bir dakikada 7000 sevap elde edebilirsin.

2- 1 dakikada on defa ihlas suresini okuyabilirsin 10defa ihlas suresi 3 kuran hatmine bedel sevap kazandırır.Hergün bir dakikanı ihlas suresine ayarsan ayda 300 defa senede 3600defa ihlas okumuş olursun.Buda 1200 hatme bedel olur.

3- Yüzüne bir dakikada Allahın kitabından bir sahife okuyabilirsin.

4- 1 dakikada kısa bir hadis ,kısa bır ayet ezberleyebilirsin.

5- 1 dakikada 30 defa kelimeyi tevhid getirebilirsin.

6- 1 dakikada 100 defa sübhanallahi ve bihamdihi dersin.Denizlerin köpüğü kadar günah da olsa bağışlanır.

Hocasız İlim Talim Edilmez

Resulüllah Efendimiz, bir gün Hz. Ebubekir Sıddık Efendimiz ile sohbet ederken, Hz. Ömer yanına geliyor. Sohbetin tarzı değişiyor. Bir müddet sonra Hz. Osman geliyor, sohbet daha daha farklı oluyor. Hz. Ali geliyor. Daha farklı oluyor. Herkesin anlayacağı dille konuşacaksın. Ebubekir’e farklı bir dil, Ömer için daha farklı, Osman için çok daha farklı, Ali için çok çok daha farklı bir dil kullanıyor.
Şimdi bir Peygamber ki, İslam’ı anlatırken bu kadar farklı diller kullanır da, hiçbir dil kullanmasını bilmeyen sen ben bu işi O’nu devre dışı bırakarak öğreneceğiz?! Bu mümkün mü?

Yıkılacak başka yapı kalmamış mıydı?

İstanbul’da bir Kur’an kursu binasının yıktırılması talihsiz bir tesadüf sonucu mudur?

Yoksa işin içinde bizim aklımızın ermediği bir takım hesaplar mı vardır?

O İstanbul ki, kaçak yapı dolu!

Yönünüzü ne tarafa dönseniz, karşınıza kaçak bir yapının çıkması kaçınılmaz!

Hal böyle iken, her taraf kaçak yapı dolu iken yıkım ekipleri niye bir Kur’an kursunun kapısına gelir dayanır?

Ve ille de yıkacağız diye tuttururlar?

İnsanlar AKP iktidarında rahat edeceklerini, inançlarının gereklerini daha rahat yerine getireceklerini sanırken, başlarına geleni görüyor musunuz?

Yıllardır hizmet veren Kur’an kursları yıkılıyor!

Hem de hiç ummadıkları ve beklemedikleri bir şekilde!

ÜÇ MESELE !!!

İmam-ı Azam Ebu Hanife Hazretleri rh.a., hac için yola çıkıp Medine'ye ulaştığında karşılaştığı Seyyid Muhammed Bâkır Hazretleriyle arasında şöyle bir konuşma geçer. Seyyid Muhammed Bâkır:

-Sen kendi aklınca kıyas yaparak, Peygamber dedemin dinini ve hadislerini değiştiriyorsun, der.

-Böyle bir şey yapmaktan Allah'a sığınırım efendim. Lütfen oturunuz. Rasulullah'a olduğu gibi benim size de hürmetim var, der İmam-ı Azam. Seyyid Muhammed Bâkır'a yer gösterir. Her ikisi de yerini aldıktan sonra Ebu Hanife Hazretleri söze başlar:

-Üç mesele soracağım. Birincisi şu:

Erkek mi daha güçsüz kadın mı?

-Kadın erkekten güçsüzdür.

-Mirasta adamın payı kaç, kadının kaçtır?

YAMAN TAKIYYECI...

Kendileri, Edirne ve Kirklareli'nde imamlik ve vâizlik yaparken, yakin arkadaslarina ve dostlarina "Ben, bu insanlarin içinde bunaliyorum, bu hizmetler bana göre degil, Memleketime dönüp, uzlete çekilecegim, belki bes on koyun alir, onlari güder, ikfâf-i nefs kadar rizkimi onlardan çikaririm diye diye.



Izmir'de, Akseki'li Ali Riza Bey'in, Imam-Hatip ve Ilâhiyat'a ögrenci yetistirme Derneginde kalip, Cum'a günleri Kestanepazari Cami'inde va'az ederken, "Sizin gibi cemâdat'a bosuna nefes tüketecegime bitli yorganima sarilip Rabbime niyaz etsem daha iyidir," derken de hep takiyye yapiyordu.