MÜNAFIKLARIN AHİRETTEKİ DURUMLARI


Bilmiyorlar mı, kim Allah'a ve elçisine karşı koymaya çalışırsa, gerçekten onun için, onda ebedi kalmak üzere cehennem ateşi vardır? İşte en büyük aşağılanma budur. (Tevbe Suresi, 63)

Allah'a ve Allah'ın dinine savaş açmış olan münafıkların ahirette gördükleri karşılık, tamamen hak ettikleri, layık oldukları bir karşılıktır. Münafıklar sonsuz hayat süresince maddi ve manevi bir azap içinde yaşayacaklardır.

Münafıkların cehennem azabı, aslında dünyada yaşadıkları süre içinde başlamıştır bile... Büyük bir aşağılanma ve küçük düşmenin yanı sıra, daha yüzlerce azap çeşidi henüz dünyadayken onları beklemektedir. Fakat en büyük azap, hiç kuşkusuz cehennem azabı olacaktır; sonu olmayan, asla bitmek bilmeyen bir ateşin azabı...

ÖLÜM ANLARI

Her insan, Allah'ın kendisi için belirlemiş olduğu kaderi yaşar ve O'nun tayin ettiği zamanda ölür. Müminler, yani hayatlarını O'nun istekleri doğrultusunda geçirmiş olan insanların -dünyada işledikleri salih ameller karşılığında- canları, Allah'tan bir lütuf olarak melekler tarafından güzellikle alınır ve cennette ağırlanırlar. Allah ayetlerinde müminleri bununla müjdelemektedir:

Ki melekler, güzellikle canlarını aldıklarında: "Selam size" derler. "Yaptıklarınıza karşılık olmak üzere cennete girin. (Nahl Suresi, 32)

Ancak inkarcılar için aynı durum söz konusu değildir; melekler onların canlarını güzellikle almazlar. Aksine münafıkların canlarını, onların arkalarına ve yüzlerine vura vura alırlar. Duyacakları fiziksel acı bir yana, bu aynı zamanda onlar için büyük bir aşağılanmadır. Allah münafıkları ve tüm inkarcıları bu büyük aşağılanma ve azapla korkutmuştur:

Melekleri onların yüzlerine ve arkalarına vurarak: 'Yakıcı azabı tadın' diye o inkar edenlerin canlarını alırken görmelisin. (Enfal Suresi, 50)

Öyleyse melekler, yüzlerine ve arkalarına vura vura canlarını aldıkları zaman nasıl olacak? (Muhammed Suresi, 27)

Münafıklar, melekler canlarını bu şekilde alırken, dünyada iken yapıp ettiklerinin karşılığında başlarına gelecekleri tahmin etmeye başlamışlardır. Bu durumda, hayatları boyunca korumaya çalıştıkları prestijleri bir anda yok olur ve 'küçük düşürülmüşler' olarak can verirler ve sonra cehenneme sürülürler:

İnkar edenlere de ki: "Yakında yenilgiye uğratılacaksınız ve toplanıp cehenneme sürüleceksiniz." Ne kötü yataktır o. (Al-i İmran Suresi, 12)

Gerçek şu ki, inkar edenler, (insanları) Allah'ın yolundan engellemek için mallarını harcarlar; bundan böyle de harcayacaklar. Sonra bu, onlara yürek acısı olacaktır, sonra bozguna uğratılacaklardır. İnkar edenler sonunda cehenneme sürülüp toplanacaklardır. (Enfal Suresi, 36)

O yüzükoyun cehenneme doğru sürülüp-toplanacak olanlar; işte onlar, yer bakımından çok kötü, yol bakımından sapmış olanlardır. (Furkan Suresi, 34)

CEHENNEMDEKİ AZAP

1) En şiddetli azap:

Allah'ın Kuran'daki ifadesiyle 'dahasına da layık olan' münafıklar, ahirette en büyük azapla, yani cehennem azabıyla cezalandırılacaklardır:

... Yoksa siz, Kitabın bir bölümüne inanıp da bir bölümünü inkar mı ediyorsunuz? Artık sizden böyle yapanların dünya hayatındaki cezası aşağılık olmaktan başka değildir; kıyamet gününde de azabın en şiddetli olanına uğratılacaklardır. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir. (Bakara Suresi, 85)

2) Hafifletilmeyen bir azap:

İşte bunlar ahireti verip dünya hayatını satın alanlardır; bundan dolayı azapları hafifletilmez ve kendilerine yardım edilmez. (Bakara Suresi, 86)

Münafıklar cehennemde sonsuza kadar kalacaklar ve azap onlardan hiçbir şekilde hafifletilmeyecektir.

3) Acıklı bir azap:

Münafiklara müjde ver: Onlar için gerçekten acıklı bir azap vardır. (Nisa Suresi, 138)

Kuran'a göre, cehennem azabı acı ve büyük bir azap olacaktır. Oradakilerin hepsi ateşe sokulacaklardır. Kurtuluş mümkün olmayacaktır. Zincirlerle ve demir halkalarla bağlanacaklardır. Bunların yanında, demir kamçılarla kamçılanacaklardır. Yiyecekleri de yalnızca kaynar su, irin, kan, zakkum ağacı ve darı dikeni olacak olan münafıklar, cehennemden çıkmayı isteyecekler, ama azabın sonu gelmeyecek, hafifletilmeyecektir. Bunun da nedeni, Allah'ın dünyada kendilerinden istediği herşeyi bildikleri halde, nefislerine uyarak gerçeklerden yüz çevirmeleri ve Allah'a ve dinine savaş açmış olmalarıdır.

4) En iğrenç azap:

Cehennemdekiler korkunç bir görünüm alacaklar, her yönden azaba uğrayacaklardır. Vücutları ateşle dağlanacak, başları üstünden kaynar sular dökülecek, katran ve ateşten elbiseler giydirileceklerdir:

(Sözde) Aciz bırakmak için ayetlerimiz hakkında çaba harcamış olanlar, işte onlar; onlar için de (en) iğrenç olanından acı bir azap vardır. (Sebe Suresi, 5)

5) Allah'ın laneti:

Görüldüğü gibi münafıklar ahirette her yönden azapla sarılıp kuşatılacaklardır. Ancak bunların hepsinin daha da üstünde olan bir azap vardır ki bu, Allah'ın laneti, onlarla konuşmaması ve onları hor ve aşağılık kılmasıdır:

İşte bunların cezası, Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların lanetlerinin üzerine olmasıdır. (Al-i İmran Suresi, 87)

Allah'ın indirdiği Kitaptan bir şeyi gözardı edip saklayanlar ve onunla değeri az (bir şeyi) satın alanlar; onların yedikleri, karınlarında ateşten başkası değildir. Allah kıyamet günü onlarla konuşmaz ve onları arındırmaz. Ve onlar için acı bir azab vardır. (Bakara Suresi, 174)

6) Yapayalnız kalacaklar:

Dünyadayken dost olduklarını zannettikleri insanlar, ahirette onlardan uzak olacaklardır. Her biri kendi derdinde olacak, dolayısıyla hiçbir dost ve yardımcı bulamayacak, yapayalnız kalacaklardır.

... Onlara bir yardımcı bulamazsın. (Nisa Suresi, 145)

Üstelik dünyada 'en yakınlarım' dedikleri kişilere, ahirette lanet edeceklerdir.

... Sonra kıyamet günü, kiminiz kiminizi inkar edip-tanımayacak ve kiminiz kiminize lanet edeceksiniz. Sizin barınma yeriniz ateştir ve hiçbir yardımcınız yoktur. (Ankebut Suresi, 25)

7) Ziyana uğrayacaklar:

Şüphesiz, onlar ahirette ziyana uğrayanlardır. (Nahl Suresi, 109)

Kar içinde olduklarını zannettikleri dünya hayatlarını geride bırakarak ölümle karşılaşacaklar ve asıl yurtları olan cehenneme gireceklerdir. Orada herşeyin gerçek yüzünü anlayacaklar, karda değil, tam tersine büyük bir ziyanda olduklarını göreceklerdir. Ve dünyada yapıp ettikleri herşeyin geçersiz olduğunu, kendilerine hiçbir fayda sağlayamayacağını anlayacaklardır.

CEHENNEMİN EN ALT TABAKASI

Gerçekten münafıklar, ateşin en alçak tabakasındadırlar. Onlara bir yardımcı bulamazsın. (Nisa Suresi, 145)

Yukarıdaki ayetle Allah'ın bizlere bildirdiği gibi, münafıkların ahiretteki yerleri 'cehennemin en alçak tabakası'dır. Bunun nedeni elbette, sahip oldukları ikiyüzlü ve fitneci ahlak modelidir.

Buraya kadar münafıkların bu sinsi karakterlerini belirleyen yüzlerce maddeye değindik. Bu maddelerin tek tek açıklanmasının ardındaki bir amaç da, münafıkların dünya tarihinde yaşamış olan bütün insanlar arasında 'en zalim kişiler' olduklarını vurgulayabilmek ve bu önemli gerçeğin bilinmesine aracı olabilmekti.

Kitabın başından beri anlatılan münafıkların gerçekten de zalim ve azgın kişiler sayılmasının nedeni, kendilerine 'ilim gelmiş' kişiler olmalarıdır; yani din ahlakı onlara anlatılmış, gerçekleri, doğruları müminlerden hatta bizzat Allah'ın elçisinden duyup öğrenmişlerdir. Bunun üzerine bir süre din ahlakını yaşamış, fakat rahatlığı inkarda bulacaklarını düşünerek din ahlakından yüz çevirmişlerdir; ve tabii ki Allah'tan, elçisinden ve müminlerden de... Allah Tevbe Suresi'nde şöyle buyurmaktadır:

Allah'a and içiyorlar ki (o inkâr sözünü) söylemediler. Oysa andolsun, onlar inkâr sözünü söylemişlerdir ve islamlıklarından sonra inkâra sapmışlardır ve erişemedikleri bir şeye yeltenmişlerdir. Oysa intikama kalkışmalarının, kendilerini Allah'ın ve elçisinin bol ihsanından zengin kılmasından başka (bir nedeni) yoktu. Eğer tevbe ederlerse kendileri için hayırlı olur, eğer yüz çevirirlerse Allah onları dünyada da, ahirette de acı bir azabla azablandırır. Onlar için yeryüzünde bir koruyucu-dost ve bir yardımcı yoktur. (Tevbe Suresi, 74)

Dolayısıyla hiçbir zaman 'ilim gelmemiş', yani din ahlakına, Kuran'a hiç davet edilmemiş, böylece kendileri de dine girmemiş olan insanlardan elbette ki çok daha fazla sorumludurlar, tamamen farklı bir karşılık görürler. Ahirette görecekleri azap da, Allah'ın bildirdiği kadarıyla çok daha şiddetli olacaktır. Zira münafıklar, hayatları boyunca dindar görünmüş, dışarıdan fark edilebilen birtakım günahlara girmemiş, ancak kalbinde Allah'a ve elçisine karşı itaat barındırmamış, aksine kalbinde onlara karşı sinsi bir kin ve düşmanlık beslemiş olan kimselerdir. Bu karakterdeki bir kimsenin ise cehennemdeki en yüksek azabı haketmesi kuşkusuz çok doğaldır. Çünkü münafıklar mümin topluluğunun içinde en güzel ahlak örneklerini görmüş, en huzurlu ortamda yaşamış, en üstün saygı ve sevgi ile karşılaşmışlardır. Ancak, müminlerden hep iyilik, güzellik ve hayır gördükleri halde kalplerindeki hastalık sebebiyle bu değerli insanlara karşı kin beslemeye başlamışlardır.

Ayrıca ahirette Allah münafıkları dünyada kendilerine karşı büyüklük tasladıkları müminlerin karşısında da aşağılık ve rezil bir duruma düşürecektir. Onlar dünyada müminleri aldatmaya çalışmışlardır ancak ahirette bir parça yardım etmeleri için onlara yalvarıp yakaracaklardır. Ancak elbette ki müminler onların bu yalvarışlarına aldırmayacak ve Allah'ın sonsuz adaleti sayesinde sonsuza kadar cennette nimetler içerisinde yaşam süreceklerdir.

Münafıkların cehennemdeki sonuçsuz yakarışları ayetlerde şöyle haber verilmektedir:

O gün, münafık erkekler ile münafık kadınlar, iman edenlere derler ki: "(Ne olur) Bize bir bakın, sizin nurunuzdan birazcık alıp-yararlanalım." Onlara: "Arkanıza (dünyaya) dönün de bir nur arayıp-bulmaya çalışın" denilir. Derken aralarında kapısı olan bir sur çekilmiştir; onun iç yanında rahmet, dış yanında o yönden azab vardır. (Münafıklar) Onlara seslenirler: "Biz sizlerle birlikte değil miydik?" Derler ki: "Evet, ancak siz kendinizi fitneye düşürdünüz, (Müslümanları acıların ve yıkımların sarmasını) gözetip-beklediniz, (Allah'a ve İslam'a karşı) kuşkulara kapıldınız. Sizleri kuruntular yanıltıp-aldattı. Sonunda Allah'ın emri (olan ölüm) geliverdi; ve o aldaltıcı da sizi Allah ile (Allah'ın adını kullanarak, hatta masumca sizden görünerek) aldatmış oldu." Artık bugün sizden herhangi bir fidye alınmaz ve inkar edenlerden de.. Barınma yeriniz ateştir, sizin veliniz (size yaraşan dost) odur; o ne kötü bir gidiş yeridir. (Hadid Suresi, 13-15)