Kadınlar ile ilgili hadisler ayıklanacakmış
LÜGAT kitaplarındaki atasözleri ayıklanıyormuş. Meselâ “Devletin malı deniz, yemeyen domuz” lâfı çıkartılacakmış. Bu söz sözlüklerden silinince devleti soyanların sayısı azalacak mı? Bu atasözünü duyup da mı devleti domuzlar gibi soyuyorlar? Bu atasözü mü devlet ve belediye bütçelerini yağmalayanlara teşvikçi oluyor?
Diğer bir ayıklama işi de Diyanet İşleri Başkanlığı’nın üzerine tahmil edilmiştir (yüklenmiştir.) Kadınlarla ilgili olup da feminizme, muasır (çağdaş) kadın anlayışına uymayan bazı hadisler ayıklanacakmış. İnsan inanmak istemiyor, biz Müslümanlar dinimizi “onların” anlayışına uydurmak zorunda mıyız? Alnı secde görmemiş, bazısı Beyaz Türk yani iki dinli, iki kimlikli, bazısı ateist olan kişiler ve kurumlar birtakım hadîsleri istemiyorlarmış ve bu yüzden “ayıklama” yapılacakmış.Onlar namazı da istemiyorlar, orucu ve haccı da istemiyorlar. Onlar ahkam-ı Kur’âniyeyi (Kur’ân hükümlerini) istemiyorlar, İslâm’ın dünya nizamını istemiyorlar, tek kelimeyle İslâm’ı istemiyorlar. Yarın, bu ayıklama işi nerelere kadar dayanacaktır? Vaktiyle sabık cumhurbaşkanlarından biri “Kur’ân’da pozitif hukuka uymayan üçyüz küsur ayet var, bunlar hükümsüzdür” demişti. Hadîslerden sonra sıra âyetlere mi gelecektir?
Zayıf hadîsler vardır, mevzuat vardır... Bunlar bilinen şeylerdir. Eski ulemâ, geçmiş muhaddisler, imamlar, allâmeler hadîsleri incelemişler, “mevzuat” kitapları yazmışlardır. Aralarında anlaşmazlık ve tartışma da olmuştur. Kimisinin mevzu dediğine, kimisi mevzu değildir demiştir.
İcazetli, ehliyetli, liyakatli din âlimleri bu konularda konuşur ve yazabilirler ama hariçten müdahaleler (karışmalar) kesinlikle kabul edilemez. Meselâ “Çağdaşlık Derneği” ortaya çıkıp da Diyanet’e şu konudaki hadîsleri ayıklayacaksınız, biz bazı hususları istemiyoruz, onları dinden çıkartacaksınız diye baskı yapamaz, tepeden emir veremez.
Bizim dinimize ne devlet karışabilir, ne derin devlet, ne de resmî ideoloji...
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu gibi baskılara, müdahalelere, tepeden inme direktiflere karşı koyması gerekir.
Şu hususu da çok açık ve çok cesur şekilde beyan etmemiz gerekir ki, Yüce İslâm dini ile sefih ateist medeniyetin kadın anlayışları kesinlikle birbirine uymaz, birbirleriyle bağdaşmaz.
İslâm dini, Allah tarafından gönderilmiş ilahî din, nizam ve medeniyettir. Ondaki kesin ve zarurî hükümlerde asla yanlış yoktur.Bu hükümler zamanla eskimez. İslâm’ın temel hükümleri, zaruriyatı tarihsel değildir, zaman üstüdür ve dünyanın sonuna kadar geçerlidir.
Dinimizdeki müttefakun aleyh (üzerinde söz birliği, ittifak olan) hiçbir hükmü ve kurumu tartışılamaz.
Müttefakun aleyh olmayıp da muhtelefun fih olan hükümleri zaten geçmiş müctehid imamlar, büyük fukaha tarafından tartışılmıştır. Her Müslüman kendi fıkıh mezhebi hangi görüşleri kabul ediyorsa, TARTIŞMASIZ onları aynen kabul eder. Hanefî mezhebinde kan abdesti bozar, bunu tartışmayız, aynen uygularız.
Hiçbir ilâhiyat profesörü, İslâm’ın temel hükümlerini tartışmaya açamaz. Açmaya yeltenirse Don Kişot’luk yapmış olur ve Ümmetin nefretini kazanır, maskara olur.
“Beş vakit namaz eskidendi, tarihseldi, bu devirde geçerli değildir, günde bir vakit, yahut haftada bir kez kılmak yeter...” gibi lâflar edenleri dinlemeyiz. Böylelerinden uzak dururuz.
Tarihsellik kapısını azıcık araladınız mı, bir müddet sonra sonuna kadar açılır ve ne din kalır, ne diyanet...
Bundan otuz beş yıl kadar önce Diyanet İşleri Başkanlığı “Telfik-i Mezahib” (Mezhepleri birleştirmek, bir araya getirmek) adında bir kitap yayınlamıştı. Bozuk fikirli Reşid Rıza’nın kitabıydı. Diyanet artık bu bozuk kitabı yayınlamıyor ama, otuz beş yıl önce aralanan kapıdan içeriye bir yığın bozuk fikir, görüş, akide girdi ve Ümmet arasına Farmason Cemaleddin Efganî’nin yıkıcı fikirleri yayıldı. Hadîslerin ayıklanması ile yine böyle bir kapı aralama vak’ası yaşayacağız.
Dinsizlerin istekleri bitmez. Şimdi “Kadınlarla ilgili hadîsleri ayıklayacaksınız” diye baskı yaparlar. O iş biter arkasından “Lâikliğe aykırı ayet ve hadîsleri dinden çıkartacaksınız” diye diretirlerse ne olacak?
Zayıf hadîs de hadistir. Asla ayıklanamaz, dinden çıkartılamaz. Muhkemat ve zaruriyata zıt olmayan zayıf hadislerden, fıkıh hükmü çıkartılmaz ama onlar hayırlı amellere, güzel ahlâka teşvikte, kötülüklere karşı korkutma işinde zikr edilebilir.
Feminizm Batı’da çıkmış yanlış bir ideolojidir. Feminizm bir kere tabiata aykırıdır. Kadınlar, insan olarak elbette erkeklerle eşittir ama, kadın kadındır, erkek erkektir. Batı dünyası zinayı serbest bırakmıştır. Batı dünyası cinsel sapıklığı serbest bırakmıştır. Daha bir yıl olmadı, İsveç’te bir kilisede iki homoseksüel dinî törenle evlendirildi. İslâm böyle şeyleri kabul etmez. Dinsizler istemiyor diye biz dinimizdeki zinayı kötüleyen, haram kılan ayetleri hükümsüz addedemeyiz.
Avrupa Birliği baskı yapıp duruyor. Cinsel konularda siz de bizim gibi özgürlükçü, serbest, geniş olacaksınız. Biz böyle baskıları, böyle telkinleri asla kabul edemeyiz.
Onlar dünyayı ne hale getirdiler. Yeryüzü fitne, fesat, zulüm, savaş, acı, sömürü, nifak ve şikak ile doldu. İnsanlığı bir kere değil, bin kere yok edecek, mahv edecek nükleer silâhlar ürettiler ve depoladılar. Denizleri bile kirlettiler. Arzın nimetleri bütün insanlara yeter ama sömürgeci ülkeler, milletler, toplumlar o kadar büyük miktarda çalıyor ve soyuyorlar ki, milyarlarca insan aç ve sefil kalıyor, sürüm sürüm sürünüyor.
Biz onların felsefelerini, ahlâklarını, kadın anlayışlarını, dünya görüşlerini reddediyoruz.
İslâm dininde onların istedikleri şekilde ayıklama yapmak isteyenleri uyarıyorum: Dikkat ediniz ayaklarınız kayabilir ve korkunç bir uçuruma düşersiniz.
Bizim dinimiz bize, onların dini onlara... İslâm dininin hükümleri, üzerinde yorum ve açıklama yapmak hakkı gerçek icazetli ulemaya, fukahaya, müfessirlere, muhaddislere aittir. Bu gibi konularda icazetli olmayan ilâhiyatçılar konuşamaz. Herif kalkıyor, “Ramazan’da isteyen fidye verir ve oruç tutmaz” diyor. İslâm dininde böyle bir şey var mıdır? Yoktur! Böyle bir iddia, Kur’ân’a, Sünnet’e, icmaya muhaliftir.
Feministler baskı yapacaklar ve birtakım hadîsler “ayıklanacak.” Bizim vicdanımız böyle şeyleri kabul etmez.
Ben âciz bir kişiyim, size hiçbir şey yapamam. Lakin dikkatli olun, sınırı aşarsanız, ilâhî silleye mâruz kalabilirsiniz. O takdirde perişan olursunuz.
KAYNAK: MİLLİ GAZETE
19 Temmuz 2006 Çarşamba
Diğer bir ayıklama işi de Diyanet İşleri Başkanlığı’nın üzerine tahmil edilmiştir (yüklenmiştir.) Kadınlarla ilgili olup da feminizme, muasır (çağdaş) kadın anlayışına uymayan bazı hadisler ayıklanacakmış. İnsan inanmak istemiyor, biz Müslümanlar dinimizi “onların” anlayışına uydurmak zorunda mıyız? Alnı secde görmemiş, bazısı Beyaz Türk yani iki dinli, iki kimlikli, bazısı ateist olan kişiler ve kurumlar birtakım hadîsleri istemiyorlarmış ve bu yüzden “ayıklama” yapılacakmış.Onlar namazı da istemiyorlar, orucu ve haccı da istemiyorlar. Onlar ahkam-ı Kur’âniyeyi (Kur’ân hükümlerini) istemiyorlar, İslâm’ın dünya nizamını istemiyorlar, tek kelimeyle İslâm’ı istemiyorlar. Yarın, bu ayıklama işi nerelere kadar dayanacaktır? Vaktiyle sabık cumhurbaşkanlarından biri “Kur’ân’da pozitif hukuka uymayan üçyüz küsur ayet var, bunlar hükümsüzdür” demişti. Hadîslerden sonra sıra âyetlere mi gelecektir?
Zayıf hadîsler vardır, mevzuat vardır... Bunlar bilinen şeylerdir. Eski ulemâ, geçmiş muhaddisler, imamlar, allâmeler hadîsleri incelemişler, “mevzuat” kitapları yazmışlardır. Aralarında anlaşmazlık ve tartışma da olmuştur. Kimisinin mevzu dediğine, kimisi mevzu değildir demiştir.
İcazetli, ehliyetli, liyakatli din âlimleri bu konularda konuşur ve yazabilirler ama hariçten müdahaleler (karışmalar) kesinlikle kabul edilemez. Meselâ “Çağdaşlık Derneği” ortaya çıkıp da Diyanet’e şu konudaki hadîsleri ayıklayacaksınız, biz bazı hususları istemiyoruz, onları dinden çıkartacaksınız diye baskı yapamaz, tepeden emir veremez.
Bizim dinimize ne devlet karışabilir, ne derin devlet, ne de resmî ideoloji...
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu gibi baskılara, müdahalelere, tepeden inme direktiflere karşı koyması gerekir.
Şu hususu da çok açık ve çok cesur şekilde beyan etmemiz gerekir ki, Yüce İslâm dini ile sefih ateist medeniyetin kadın anlayışları kesinlikle birbirine uymaz, birbirleriyle bağdaşmaz.
İslâm dini, Allah tarafından gönderilmiş ilahî din, nizam ve medeniyettir. Ondaki kesin ve zarurî hükümlerde asla yanlış yoktur.Bu hükümler zamanla eskimez. İslâm’ın temel hükümleri, zaruriyatı tarihsel değildir, zaman üstüdür ve dünyanın sonuna kadar geçerlidir.
Dinimizdeki müttefakun aleyh (üzerinde söz birliği, ittifak olan) hiçbir hükmü ve kurumu tartışılamaz.
Müttefakun aleyh olmayıp da muhtelefun fih olan hükümleri zaten geçmiş müctehid imamlar, büyük fukaha tarafından tartışılmıştır. Her Müslüman kendi fıkıh mezhebi hangi görüşleri kabul ediyorsa, TARTIŞMASIZ onları aynen kabul eder. Hanefî mezhebinde kan abdesti bozar, bunu tartışmayız, aynen uygularız.
Hiçbir ilâhiyat profesörü, İslâm’ın temel hükümlerini tartışmaya açamaz. Açmaya yeltenirse Don Kişot’luk yapmış olur ve Ümmetin nefretini kazanır, maskara olur.
“Beş vakit namaz eskidendi, tarihseldi, bu devirde geçerli değildir, günde bir vakit, yahut haftada bir kez kılmak yeter...” gibi lâflar edenleri dinlemeyiz. Böylelerinden uzak dururuz.
Tarihsellik kapısını azıcık araladınız mı, bir müddet sonra sonuna kadar açılır ve ne din kalır, ne diyanet...
Bundan otuz beş yıl kadar önce Diyanet İşleri Başkanlığı “Telfik-i Mezahib” (Mezhepleri birleştirmek, bir araya getirmek) adında bir kitap yayınlamıştı. Bozuk fikirli Reşid Rıza’nın kitabıydı. Diyanet artık bu bozuk kitabı yayınlamıyor ama, otuz beş yıl önce aralanan kapıdan içeriye bir yığın bozuk fikir, görüş, akide girdi ve Ümmet arasına Farmason Cemaleddin Efganî’nin yıkıcı fikirleri yayıldı. Hadîslerin ayıklanması ile yine böyle bir kapı aralama vak’ası yaşayacağız.
Dinsizlerin istekleri bitmez. Şimdi “Kadınlarla ilgili hadîsleri ayıklayacaksınız” diye baskı yaparlar. O iş biter arkasından “Lâikliğe aykırı ayet ve hadîsleri dinden çıkartacaksınız” diye diretirlerse ne olacak?
Zayıf hadîs de hadistir. Asla ayıklanamaz, dinden çıkartılamaz. Muhkemat ve zaruriyata zıt olmayan zayıf hadislerden, fıkıh hükmü çıkartılmaz ama onlar hayırlı amellere, güzel ahlâka teşvikte, kötülüklere karşı korkutma işinde zikr edilebilir.
Feminizm Batı’da çıkmış yanlış bir ideolojidir. Feminizm bir kere tabiata aykırıdır. Kadınlar, insan olarak elbette erkeklerle eşittir ama, kadın kadındır, erkek erkektir. Batı dünyası zinayı serbest bırakmıştır. Batı dünyası cinsel sapıklığı serbest bırakmıştır. Daha bir yıl olmadı, İsveç’te bir kilisede iki homoseksüel dinî törenle evlendirildi. İslâm böyle şeyleri kabul etmez. Dinsizler istemiyor diye biz dinimizdeki zinayı kötüleyen, haram kılan ayetleri hükümsüz addedemeyiz.
Avrupa Birliği baskı yapıp duruyor. Cinsel konularda siz de bizim gibi özgürlükçü, serbest, geniş olacaksınız. Biz böyle baskıları, böyle telkinleri asla kabul edemeyiz.
Onlar dünyayı ne hale getirdiler. Yeryüzü fitne, fesat, zulüm, savaş, acı, sömürü, nifak ve şikak ile doldu. İnsanlığı bir kere değil, bin kere yok edecek, mahv edecek nükleer silâhlar ürettiler ve depoladılar. Denizleri bile kirlettiler. Arzın nimetleri bütün insanlara yeter ama sömürgeci ülkeler, milletler, toplumlar o kadar büyük miktarda çalıyor ve soyuyorlar ki, milyarlarca insan aç ve sefil kalıyor, sürüm sürüm sürünüyor.
Biz onların felsefelerini, ahlâklarını, kadın anlayışlarını, dünya görüşlerini reddediyoruz.
İslâm dininde onların istedikleri şekilde ayıklama yapmak isteyenleri uyarıyorum: Dikkat ediniz ayaklarınız kayabilir ve korkunç bir uçuruma düşersiniz.
Bizim dinimiz bize, onların dini onlara... İslâm dininin hükümleri, üzerinde yorum ve açıklama yapmak hakkı gerçek icazetli ulemaya, fukahaya, müfessirlere, muhaddislere aittir. Bu gibi konularda icazetli olmayan ilâhiyatçılar konuşamaz. Herif kalkıyor, “Ramazan’da isteyen fidye verir ve oruç tutmaz” diyor. İslâm dininde böyle bir şey var mıdır? Yoktur! Böyle bir iddia, Kur’ân’a, Sünnet’e, icmaya muhaliftir.
Feministler baskı yapacaklar ve birtakım hadîsler “ayıklanacak.” Bizim vicdanımız böyle şeyleri kabul etmez.
Ben âciz bir kişiyim, size hiçbir şey yapamam. Lakin dikkatli olun, sınırı aşarsanız, ilâhî silleye mâruz kalabilirsiniz. O takdirde perişan olursunuz.
KAYNAK: MİLLİ GAZETE
19 Temmuz 2006 Çarşamba
Konular
- İmâm-ı Rabbânî
- İmam-ı Gazâlî
- Îmâm-ı A'zâm Ebû hanîfe
- Dört mezhepten birine uyulmazsa
- Mezhebin lüzumu
- MUTA NİKAHI MODERN ZİNADIR
- Vakti girmeyen farz namaz kılınır mı?
- Prof.Bayraktar Bayraklı'nın Yeni Anlayışı!
- İSLAMÎ İLİMLERİN ORİJİNALLİĞİ BAĞLAMINDA MODERNİSTLER
- Hatalı ictihad olmaz
- Şehitin köyü yasa boğuldu
- İşte şehit düşen askerlerin isimleri
- Islami terör diye baz baz bagiran avrupa medyasinin PKK icin terörist diyemedigini biliyor muydunuz?
- PKK'nın kuruluşu, dünü, bugünü
- Sünnete uy,sağlıklı yaşa
- Ezan Türkçe Okunamaz!
- Dinimizdeki dört delil ve dört mezhep
- Kıyas ve ictihad ne demektir
- İcma olan hususlar
- İmam-ı Rabbani'yi de tenkid
- Müslüman ana-babalara açık mektup
- Mustafa islamoğlunun üç muhammed kitabına eleştiri
- Ehl-i sünnet itikadını ortaya koyan
- İmanda, itikadda tek mezhep vardır
- Ehl-i kıble ve ehl-i sünnet olmak için
- Ehl-i sünnet vel cemaat
- Doğru yolda olmanın şartları
- Ehl-i Sünnet
- FIKIH ÜZERİNE
- Fıkıh öğrenmemek iflas alametidir