PEYGAMBERİMİZİN AHLÂKİ ÖZELLİKLERİ
Konu ile ilgili yorumlar $s. sayfadasınız.
Konuya tekrar dönmek ya da konuyu okumak için buraya tıklayınız.
PEYGAMBERİMİZİN AHLÂKİ ÖZELLİKLERİ yorumları 2. sayfa
Akif
30.03.2011bunu yazan ve dersime yardımcı olan herkese teşkür
aysel
14.04.2011çok teşekkür ederim ödevime yardım ettiğiniz için
misafir
18.04.2011çok güzel bir yazı olmuş
misafir
26.04.2011çok güzel
misafir
01.05.2011dersime yardımınızdan dolayı teşekkür ediyorum umarım öğretmenim beyenir
adsız
05.05.2011zaten okumalı ki güzel ahlaklı olabilmek için
misafir
10.05.2011Peygamberimizin ahlâkının en önemli özelliği, Allah vergisi oluşudur. O bütün güzel vasıfları, çalışıp, emek verip, bir çaba sonucu kazanmış değildir. Onun ahlâkı Allah tarafından ihsan edilmiş, ikram edilmiştir. Yüce Allah onu insanların örnek alacağı kusursuz, eksiksiz ve seçkin bir şekilde yaratmıştır.
O dünyaya gözünü açıp kapayıncaya kadar hep aynı huy ve ahlâk üzerinde yaşamıştır. Ondaki güzel vasıflar yaratılışında mevcuttu. Onu eğiten, edep ve ahlâkın en üstün özellikleriyle süsleyen Yüce Rabbidir.
İşte bundan dolayı, onu kendisine örnek kabul eden insan, onu ne kadar taklit edebilirse, o kadar istifadesi fazla olur, o nurdan aldığı feyiz, o nisbette çoğalır.
Peygamberimizin ahlâkının en belirgin özelliklerinden birisi de, insan yaratılışında var olan birbirine zıt ve ters huyları en mükemmel şekilde bağdaştırıp, bütün duyguların ideal noktasını bulmasıdır. Hiçbir şekilde aşırılığa kaçmadan, orta yola, doğruya ulaşmasıdır.
Peygamberimiz, herkesin arzu edip de bir türlü ulaşamadığı en üstün değerleri ve olgunluğu mükemmel bir şekilde hayâtı boyunca ümmetine göstermiş, bütün insanlığın gözleri önüne sermiştir.
Bazı anlar olmuş, en cesur bir fedai olarak, düşmanın kat kat üstünlüğüne hiç aldırmadan, binlerce düşmana tek başına meydan okumuştur. Ama bu halinde bile yumuşak kalpliliğini, merhametini geri bırakmamıştır.
Meselâ bir savaş sonrası, öldürülmüş olarak gördüğü düşman çocuklarına o kadar acımıştı ki, düşman da olsa çocukların öldürülmemesi gerektiğini, çünkü onların suçsuz ve Cennetlik olduklarını haber vermişti.
O, bütün insanlığın kurtuluşu ve İslâmın dünyaya yayılması gibi yüce bir gaye için zihnini yorarken; bu arada binleri bulan ve Arabistan'ın her tarafına dal budak salan ümmetinin halini ve işlerini düşünürken; çevresinde bulunan yoksul ve fakir Müslümanları hiçbir zaman unutmamış; kendi çoluk çocuğunu, onların eğitim ve ihtiyaçlarını da ihmal etmemiştir. Birincisini büyük görürken, öbürünü küçümsememiştir.
Bu kadar ağır ve sorumluluk isteyen bir görev üzerinde bulunduğu halde, o yine kendisini Rabbine vermiş, günün büyük bir kısmını ibadet ve zikirle geçirmiştir.
Kalbi her an Allah'a bağlıdır. Bu haliyle dünya ile ilişkisini kesmiş gibi görünse de, yine o dünyanın içindedir. Bütün işlerinde Allah'ın rızasını gözetmiştir.
Peygamber Efendimiz, dâva arkadaşlarını gözü gibi korumuş, onlara ana-babalarından görmedikleri şefkat ve yakınlığı göstermiş, kendi şahsına yapılan kötülüğü affetmiş, intikam almayı düşünmemiştir. Kendisini öldürmek için tuzak kuranları yakaladığında serbest bı-
rakmış, ama Allah düşmanlarını asla bağışlamamış, onların yakasını bırakmamıştır.
İçi bozuk, dıştan Müslüman gibi görünen münafıkların kalbine devamlı Cehennem korkusunu vermiş, âhiretteki acı hallerini hatırlatmıştır.
İslâm toprakları, güneyde Yemen'e kuzeyde İran ve Suriye sınırına dayandığı sırada Peygamberimiz, Arapların sultanı, Arabistan'ın hakimi idi. Savaş sonrası düşmanın bırakıp gittiği mallar ve ganimetler mescidin içini doldururken, en kıymetli mallar Müslümanların eline geçtiği halde, yine o kuru bir hasır üzerinde yatacak kadar engin ruhlu; içi ot dolu bir yastığa yaslanacak kadar mütevazı; her türlü imkân mevcutken, açlık sıkıntısı çekecek kadar kanaatkar ve tok gönüllü idi.
Hz. Ömer'in "Bizans kralı ve İran şahı dünya nimetleri içinde yüzerken, Resulullah kuru hasır üstünde yaşıyor" diyerek ağlaması üzerine, Sahabîsinin gönlünü hoş tutan yüce Peygamberimiz:
"Yâ Ömer, varsın, Kisra ve Kayser dünya nimetlerinden zevklerini alsınlar, keyif sürsünler. Âhiret nimeti bize yeter" diyerek tevekkül ve rızasını dile getiriyordu.
Peygamberimizin ahlâkı bir meleke halindeydi, öz olarak mevcuttu. Güneş nasıl ışık saçar, çiçekler nasıl rengi ve kokusuyla ortalığı Cennete çevirip burcu burcu kokular saçarsa; ağaçlar nasıl türlü türlü meyveler verir, yaratılışlarında var olanları ortaya çıkarırsa; Resul-i Ekrem Efendimizin ahlâkî hayâtı da o şekilde normal bir seyir içinde cereyan ediyordu.
Öyle ki, her gören, Peygamberimizin o faziletle birlikte yaratıldığı kanaatine varırdı. Hiç kimse ondan o fazilete aykırı bir şeyin görüleceğine inanmazdı. O her zaman muhtaçlara yardım eder; zayıfları korur; tatlı sözlü, güler yüzlü bulunur; izzet ve vakarını muhafaza eder; tevazu ve hoşgörüsünü hiç kimseden esirgemezdi. Güneş nasıl ki, Allah'a inananın da, inanmayanın da üzerine doğarsa, Peygamberimizin dünyayı kaplayan şefkati de küçük-büyük, gençihtiyar, müslim-gayr-i müslim herkese aynı şekilde yayılırdı.misafir
23.05.2011size cook tesekkur ederim odevime iyi oldu bu arada cok gzl bu syf.
muzaffer
27.06.2011Önemli ona saygı duymaktan çok onun gibi olmaya çalışmaktır.HZ.MUHAMMED ŞUAN DÜNYANIN BU HALİNE ÜZÜLÜYOR BİZ ONU 1400 YILDIR ÜZÜYORUZ.HZ.MUHAMMED i sevindirmenin tek yolu onun yolundan gitmektir.hz.muhammed(s.a.v) insanlara değer verirdi.
hz.muhammed güvenilirdi.
hz.muhammed hoşgörülüydü.
hz.muhammed bilime çok çok çok önem verirdi.
hz.muhammed danışarak iş yapardı.
hz.muhammed merhametli ve affediciydi.
hz.muhammed çalışmayı ve yardımlaşmayı severdi.
hz.muhammed sabırlı ve cesaretliydi.
hz.muhammed zamanı iyi değerlendirirdi.
hz.muhammed hakkı gözetirdi.
hz.muhammed doğayı ve hayvanları severdi.
verdiğği sözde dururdu,
küçümsemezdi, ailesi ile iyi gecınırdı,
cömettı ,ıbadetlerıne duşkündü. kımsesızlerın sahibiydi hz.muhammed hayyata hiç şikayet etmezdi ne olursa olsun o mütavazi kişiliğini bırakmazdı. hz.muhammed herkesle barışık biriydi kimseye küsmez kimsseyi kırmaz o insanı insan oldukları için severdi ne olursa olsun Her zaman ölümü anardı birgün öleceğini bilir ona göre davranır kendini her gün tartardı yaptıklarını.misafir
03.12.2011çok sagalun ödevime çok yardımcı oldunuz
Esra'nın Güzelliği
21.12.2011hem çok güzeldi hem de ödevime yardımcı oldu
şaka dimi
23.12.2011ya arkadaş hani bunun örnekleri bna o da lazım yoksa hoca bni diri diri gmr
spr
28.12.2011çok gzl ama bide bunlarla ılgili ayet ve hadıs versen daha güzel olcak çok tşk
LARA
09.01.2012tşk ederim içeriği buldım
misafir
19.02.2012allah aşkına bn ornek istioruuuummm yaaaaaaaaaaaa yeter ama yarın odew gittçek burdan anca 3 4 tane ornek çıkardım yaniii ooofyaaa :( :( :/
Konular
- Hz.Ebu Bekir (r.a) İle Hz.Ali'nin (r.a) Münazarası
- Hz. Ebu Bekir Sıddık (r.a.)
- Osman B. Affan (r.a.)
- İSKENDER EVRENESOĞLU (Sahte Mehdi)
- AHMED HULUSİ Mİ?!
- VEHHABİLER HIRİSTİYAN GİBİ İNANIYOR
- YANLIŞ DÜŞÜNENLERE CEVAPLAR
- ALLAH MEKANDAN MÜNEZZEHTİR
- MÜTEŞABİH AYETLERİ TEVİL ETMEK
- ARŞ DA SONRADAN YARATILDI
- ALLAH'IN ELİ NE DEMEKTİR?
- ALEMLERİN RAHMET VE UYARICISI
- RESULULLAHI ANMAK İBADETTİR
- RESULULLAHI ÖVMEK ŞİRK DEĞİLDİR
- RESULULLAH SEVGİSİNİN ÖNEMİ
- PEYGAMBERİ VE SALİHLERİ AŞIRI DERECEDE SEVMEK NEDİR
- VEHHABİLİK SON DİN Mİ Kİ
- ÖLÜDEN YARDIM İSTEMEK VE ŞEFAAT
- RESULULLAH EFENDİMİZİN ŞEFAATI
- DİĞER İNSANLARIN ŞEFAATI
- PEYGAMBER HAKKI İÇİN DUA ETMEK
- MÜMİNLER İÇİN DOST VE ŞEFAATÇI VAR
- HACER-ÜL ESVED PUT DEĞİLDİR
- SELEFİYECİLİK NEDİR
- SELEFİYECİLERİN GERÇEK YÜZÜ
- BEDEN ÖLSE DE RUHLAR ÖLMEZ
- KABİRDE NİMET VEYA AZAP VAR
- RUH ÖLMEZ ÖLÜ İŞİTİR
- MÜMİN VE KÂFİR HER ÖLÜ İŞİTİR
- İŞİTTİRMEK KABUL ETTİRMEK DEMEKTİR