kabir
Kabir Azabı Var mı?
Güzel sanatlardan birini öğreten hoca hanım, hem işini yapıyor hem sohbet ediyormuş. Söz kabir hayatına, kabir azâbına gelince “İnanmayın böyle şeylere, gidip de dönen mi var?” deyivermiş. Bunun üzerine bir tartışma başlamış.
Üzüntüsünü dile getiren hanım kızıma hoca değiştirmelerini tavsiye ettim. Dinimizin önemli esaslarını ve iman konularını, öyle bilir bilmez kişilerle konuşmanın inançlarına zarar verebileceğini söyledim.
Kabir gözümüzün önünde ama, içinde ne kıyametler koptuğundan haberimiz yok. Çünkü Allah Teâlâ orada olup bitenleri işitmemizi uygun görmemiş; ama kabir hayatına ve kabir azâbına inanmamızı istemiş ve Peygamber Efendimiz’e bu konuda açıklama yapma yetkisi vermiş.
.
Ahiret Gününe İnanmanın Faydaları
Âhiret gününe inanmak insana sorumluluk duygusu kazandırır. Sorumluluk duygusu taşıyan bir insan davranışlarına dikkat eder.
Âhirete inanmak demek; öldükten sonra tekrar dirileceğimize ve dünyada yaptığımız işlerden Allah'ın huzurunda hesap vereceğimize, iyilik yapanların mükâfat göreceklerine, kötülük işleyenlerin cezalandırılacaklarına inanmak demektir. Bu inanç insanı kötülük yapmaktan sakındırır, iyiliğe ve doğruluğa yönelterek ahlâk ve fazilet sahibi yapar. Bu inanca sahip insanlardan meydana gelen bir toplumda hiç kimse başkasına zarar vermez, herkes birbirinin hakkına saygı gösterir, elinden geldiğince iyilik yapar. Bu davranışlar kişiler arasında karşılıklı olarak sevgi ve güven duygularını geliştirir.
Âhirete inancı olmayanlar, ölüm anında gerçekleri görecek ve Allah'ın emirlerini yapmak için dünya hayatına geri dönmek isteyeceklerdir. Ancak iş işten geçmiş olduğu için bu istek kabul edilmeyecektir.
KABİRDE NİMET VEYA AZAP VAR
Kabirde, hem ruha, hem de bedene nimet ve azap vardır. Buna, böylece inanmak lazımdır.
İmam-ı Muhammed bin Hasen Şeybani, Akaid-i Şeybaniyye manzumesinde, (Kabir azabı vardır. Kabir azabı, hem ruha, hem de bedene olacaktır) buyurdu. Yani, kabirde nimetler ve azaplar, ruha ve cesede birlikte olacaktır. Diriler bunu görmezse de, inanmak lazımdır. Gaybe iman etmek lazımdır. Buna inanmamak, kıyamet günü mezardan kalkmaya inanmamaya yol açar. Çünkü, ikisi de, Allahü teâlânın kudreti ile olmaktadır. Birine inananın, ötekine de inanması akla uygundur. İnsan kabir azabını, diri iken anlayamıyor ise de, âyet-i kerimeler ve hadis-i şerifler ve bu ümmetin önce gelenleri, kabir azabı olacağını haber vermişlerdir.
Mutezile fırkası ile vehhabiler, kabir azabına inanmıyorlar ama ruhun ölmediğini de inkâr edemiyorlar. Ruhun bedene olan bağlılığı öldükten sonra yok olmaz. Ölünün kemiğini kırmak ve kabir üzerine basmak, bunun için yasak edilmiştir. Kabirde azap yapılması da, ruhun ölmediğini gösterir.
Mümin suresinin 46. âyetinde, (Firavuna ve adamlarına her sabah akşam gidecekleri Cehennem ateşi gösterilir) buyuruldu. Ölü görmeseydi, gösterilir demek lüzumsuz ve yanlış olurdu.
Çağdaş Tefsir Telakkilerinin Reddetiği Kur'ânî Bir Hakikat:Berzah Alemi Ve Kabir Azabı
İnsan, vefatından ve dar-i fenadan dar-i bekaya irtihalinden sonra yeni bir hayata, yeni bir aleme geçer ki buna “Berzah Alemi” denir. Berzah, dünya alemi ile ahiret aleminin arasındaki alemdir. Berzah; engel, perde, duvar manalarına gelir. Bu aleme berzah denmesi de iki hayatı, “dünya hayatı” ile “ahiret hayatı”nı birbirinden ayırması sebebiyledir. Şu ayet-i kerime buna işaret etmektedir: “Nihayet onlardan (müşriklerden) birine ölüm gelip çattığında; ‘Rabbim, der, lütfen beni (dünyaya) geri gönder, ta ki, boşa geçirdiğim dünyada iyi iş (ve hareketler) yapayım.’ Hayır! Onun söylediği bu söz (boş) laftan ibarettir. Onların gerisinde ise, yeniden dirilecekleri güne kadar (süren) bir berzah vardır.”(Mü’minûn, 99,100)
Yani önünde dünyaya dönüşünü engelleyen kıyamete kadar devam edecek bir perde, bir engel vardır. Bu engel de Haşir Günü’ne kadar kalacağı yer olan “kabir”dir.
Mücahid der ki: “Berzah, dünya ile ahiret arasında Kıyamet Günü’ne kadar devam edecek bir perdedir ki o da kabirdir.”
ÖLÜM TAMAMEN BİR YOK OLUŞ MUDUR?!
Bazı gafillerin tasavvur ettikleri gibi ölüm tamamen bir son buluş bir yok oluş değildir, bilakis bir hayattan başka bir hayata geçiştir. Tıpkı çocuğun hayatını devam ettirmekte olduğu ana karnından, onun üstünde bir alem olan dünya hayatına geçişi gibi –ki bu iki alemin her biri de diğerine nazaran çok büyük farklılıklar arz eder-.
Ölüler, elbette işitir
Tevil gereken Kinaye, Mecaz ifade eden birçok âyet vardır. Selefiler, hem ruh ölmez diyorlar, hem de Resulullah ölüdür, işitmez, şefaat ya Resulallah demek şirktir diyorlar. Mecazı bilmiyorlar. Bu konudaki bazı âyet-i kerime mealleri şöyledir:
(Savaşta öldürülenleri siz değil, Allah öldürdü. Attığın zaman da, sen değil, Allah attı.) (Enfal 17) Birileri, ötekileri öldürüyor, Allah, ben öldürdüm diyor, Resulullah atıyor, sen atmadın ben attım buyuruyor. Aynen bunun gibi aşağıda da kabirdekilere sen değil, ben işittiririm buyuruyor.
(Kâfirler, sağır, dilsiz, kör oldukları için doğru yola gelmezler.) [Bekara 18]
İşittirmek kabul ettirmek demektir.
Vehhabiler, ruhun ölmediğini söyledikleri halde, Resulullah da ölüdür, işitmez, şefaat ya resulallah diyen kâfir olur diyorlar. Mecazı bilmiyorlar. Bu konudaki birkaç âyeti kerime meali şöyledir:
(Savaşta öldürülenleri siz değil, Allah öldürdü. Attığın zaman da, sen değil, Allah attı.) (Enfal 17) Birileri, ötekileri öldürüyor, Allah, ben öldürdüm diyor, Resulullah atıyor, sen atmadın ben attım buyuruyor. Aşağıda da kabirdekilere sen değil, ben işittiririm buyuruyor.
İnsan ölür, ruhu ölmez
Dünkü yazımızda, kabir azabının hak olduğunu, ruhların ölmediğini, ya nimete veya azaba düçar olduklarını âyet ve hadislerle ispat etmiştik. Bugün de, ruhların ölmediğini bildireceğiz. Kur'an-ı kerimde buyuruluyor ki: (Allah yolunda öldürülenleri ölü sanmayın, onlar, Rableri indinde diridir ve rızıklandırılır.) [Al-i İmran 169], (Allah yolunda öldürülenlere ölü demeyin. Bilâkis onlar diridir, ama siz bunun şuurunda değilsiniz.) [Bekara 154] (Yani akıl, onların hayatını anlamaktan acizdir.)
Ölü işitir ve kabir azabı vardır
Mutezile fırkası ile vehhabiler, kabir azabına inanmıyorlar ama ruhun ölmediğini de inkâr edemiyorlar. Ruhun bedene olan bağlılığı öldükten sonra yok olmaz. Ölünün kemiğini kırmak ve kabir üzerine basmak, bunun için yasak edilmiştir. Kabirde azap yapılması da, ruhun ölmediğini gösterir.
Mü’min suresinin 46. âyetinde, (Firavuna ve adamlarına her sabah akşam gidecekleri Cehennem ateşi gösterilir) buyuruldu. Ölü görmeseydi, gösterilir demek lüzumsuz ve yanlış olurdu.
Beden ölse de ruhlar ölmez
İnsan ölünce yok olur ve ölülerin ruhlarının faydası zararı olmaz sanılıyor. Halbuki beden ölüp çürüse de ruh ölmez. Abdülhak-ı Dehlevi hazretleri buyuruyor ki:
Ölüler de işitir!..
Müslüman ölü de, kafir ölü de işitir. Kur'an-ı kerimde buyuruluyor ki: (Allah yolunda öldürülenleri ölü sanmayın, onlar, Rableri indinde diridir ve rızıklandırılmaktadır.) [Al-i İmran 169]
(Allah yolunda öldürülenler diridir, ama siz anlayamazsınız.) [Bekara 154]
Şehidlerden üstün olan peygamberler de, elbette diridir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Her peygamber, kabrinde diri olup namaz kılar.) [Beyhekî]
(Tanıdığının kabrine uğrayıp selam vereni ölü tanır, ona cevap verir.) [İ. Ebiddünya]
(Ölü kabre konurken, onların ayak seslerini işitir.) [Buharî]
(Ölüler yaptığınız iyi işlerinizi görünce sevinir, kötü işlerinize üzülürler.) [İ. Ebiddünya]
Kabir azabı haktır
Dün, ayet-i kerimelerle kabir azabının hak yani gerçek olduğunu bildirmiştik. Bugün de kabir azabı ile ilgili hadis-i şeriflerden bazılarını bildiriyoruz. Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem efendimiz buyuruyor ki:
(Kabir azabı haktır.) [Buharî]
(Kabir, ya cennet bahçesi veya cehennem çukurudur.) [Tirmizî]
(Sadaka, kabir azabından korur.) [Beyhekî],
(Tebâreke sûresini okumak kabir azabından korur.) [İbni Mürdeveyh]
(Cuma günü veya gecesi ölen mümine kabir azabı olmaz.) [Tirmizî, Ebu Nuaym]
(Kovuculuk, kabir azabına sebep olur.) [Beyhekî]
(Kabir azabının çoğu, üzerine idrar sıçratmaktan olur.) [İ. Mâce, Nesai, Hakim, Dare Kutni]
(İdrardan sakının! Çünkü kabirde ilk hesap bundan olacaktır.) [Taberânî]
Kabir Hayatı
Kabirlerde bulunan kimselerin tamamı "Berzah" hayatı ile diri olup;
* Bilirler,
* Akıl ederler,
* Duyarlar,
o "Hiç şüphe yok ki, ölü defnedilip arkadaşları, yanından ayrıldıkları zaman; yanından ayrılırken cenazesini kaldırıp kendisini ahirete yolcu edenlerin ayak seslerini işitir. (6)
Kabir Hayatı (Berzah)
Ölümle başlayıp yeniden dirilmeye kadar devam edecek hayata kabir hayatı denilir. Kabir hayatı "berzah" diye de anılmıştır. Bir hadiste "Kabir, ahiret duraklarının ilkidir. Bir kimse eğer o duraktan kurtulursa sonraki durakları daha kolay geçer. Kurtulamazsa, sonrakileri geçmek daha zor olacaktır" (Tirmizî, "Zühd", 5; İbn Mace, "Zühd", 32) buyurularak ölümle ahiret hayatının başladığı ifade edilmiştir.
Her insan ister ölerek toprağa gömülsün, ister boğularak denizde kalsın veya yanarak külü havaya karışsın, mutlaka kabir hayatını geçirecek ve kıyamet günü diriltilecektir. Genellikle insanlar ölünce kabre konulduğundan bu gibi durumlarda da kabir hayatı ifadesi kullanılmaktadır.