Zehirli | Konular | Kitaplar

islam

Allah'ın Varlığı ve Birliği

Allah inancı insanda fıtrî (yaratılıştan) olduğu için, normal şartlarda çevreden olumsuz bir şekilde etkilenmemiş bir kişinin Allah'ın varlığını ve birliğini kabullenmesi gerekir. Bu sebeple Kur'an-ı Kerîm'de Allah Teala'dan bahseden ayetlerin çoğu, O'nun sıfatlarını konu edinmiştir. Bu ayetlerde özellikle tevhid inancı üzerinde durularak Allah'ın ortağı ve benzeri olmadığı ısrarla vurgulanmıştır. Allah'ın var oluşu konusu, Kur'an'da insan için bilinmesi tabii, zorunlu ve apaçık bir gerçek olarak kabul edilmiştir. Selim yaratılışı bozulmamış insanın normal olarak yaratanını tanıyacağı belirtilmiştir.

Allah İnancı

Kainatı yaratan, idare eden, kendisine ibadet edilen tek ve en yüce varlık olan Allah'a iman, iman esaslarının birincisi ve temelidir. Bütün ilahî dinlerde Allah'ın varlığı ve birliği (tevhid) en önemli inanç esası olmuştur. Çünkü bütün inanç esasları Allah'a imana ve O'nun birliği esasına dayanmaktadır.

İMAN ESASLARI

İslam dininin iman esasları ilmihal kitaplarında amentü terimiyle ifade edilir. Amentü, "inandım" demektir. Terim olarak, iman esaslarını kısa ve öz olarak ihtiva eden metni ifade etmek için kullanılır. Amentünün metni şudur: "Amentü billahi ve melaiketihî ve kütübihî ve rusülihî ve'l-yevmi'l-ahiri ve bi'l-kaderi hayrihî ve şerrihî minallahi teala ve'l-ba'sü ba'de'l-mevti hakkun. Eşhedü enla ilahe illallah ve eşhedü enne muhammeden abduhü ve rasülüh" (Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kadere, hayır ve şerrin Allah'tan olduğuna inandım. Öldükten sonra diriliş haktır. Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed'in O'nun kulu ve elçisi olduğuna şahitlik ederim).

İMAN-İSLAM İLİŞKİSİ

İslam sözlükte, "itaat etmek, boyun eğmek, bağlanmak, bir şeye teslim olmak, esenlikte kalmak" anlamlarına gelir. Terim olarak "yüce Allah’a itaat etmek, Hz. Peygamberin din adına bildirmiş olduğu şeylerin hepsini kalp ile tasdik edip dil ile söyleyerek, inandıklarını yaşamak, sözleri ve davranışları ile kabul edip benimsediğini göstermek" demektir.

İCMALÎ ve TAFSÎLÎ İMAN

İman, inanılacak hususlar açısından icmalî ve tafsîlî iman olmak üzere ikiye ayrılır.

a) İcmali İman

İnanılacak şeylere kısaca ve toptan inanmak demektir. İmanın en özlü ve en kısa şekli olan icmalî iman, tevhid ve şehadet kelimelerinde özetlenmiştir.

Tevhid kelimesi: La ilahe illallah Muhammedün Resulullah (Allah'tan başka hiçbir İlah yoktur. Muhammed O'nun elçisidir) cümlesidir. Şehadet kelimesi de: Eşhedü enla ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resülüh (Ben Allah'tan başka hiçbir İlah olmadığına, Muhammed'in O'nun kulu ve elçisi olduğuna inanır ve tanıklık ederim) ifadesidir.

İmanın Tarifi ve Kapsamı

İman sözlükte, "bir kişiyi söylediği sözde tasdik etmek, doğrulamak, söylediğini kabullenmek, gönül huzuru ile benimsemek, karşısındakine güven vermek, güvenlikte olmak, şüpheye yer vermeyecek biçimde içten ve yürekten inanmak" anlamlarına gelir.

Terim olarak ise Hz. Peygamber’i, Allah Teala'dan getirdiği kesin olarak bilinen hükümlerde (zarürat-ı diniyye) tasdik etmek, onun haber verdiği şeyleri tereddütsüz kabul edip bunların gerçek ve doğru olduğuna gönülden inanmak demektir.

Akaid Nedir?

Akaid, akd kökünden türetilmiş olan akide kelimesinin çoğuludur. Akîde, sözlükte "gönülden bağlanılan, düğüm atmışçasına sağlam inanılan şey" demektir. Dinî literatürde akîde, "inanılması zorunlu olan ilke" (iman esası, mü'menün bih), çoğulu olan akaid kelimesi ise "İslam dininde inanılması farz olan hususlar, iman esasları, dinin temel kural ve hükümleri" anlamına gelmektedir. Buna göre, dinin temel kural ve hükümlerini oluşturan iman esaslarından bahseden ilme de akaid ilmi denir.

Dünden Bugüne Ihya ve IHYA HAREKETLERI

Insan, ilahi bir misyon geregi yaratilmislarin en üstünü olarak, ulvi meziyetlerle en güzel bir sekilde (95/4) yaratilmistir. Fizyolojik üstünlükler basta olmak üzere mükemmel bir yaratilisa sahip olan insanin en önemli özelligi isimleri bilmesidir.(2/31) insanin bu özelligi, sosyal hayat sartlarinda karsilasmis oldugu her türlü olay ve olguyu teshis edebilmesidir. Bu özelligin en önemli unsuru akil/düsünmedir.

Tarihte Tesettür Düsmanligi

98 Subatinda Istanbul Üniversitesi Rektörlügünün yayinladigi genelgeyle üniversiteye bagli fakülte, yüksekokul, sosyal tesisler vs.'de basörtünün yasaklanmasi ve bu yasaga karsi ögrencilerin gösterdigi kesintisiz direnis basörtüsü sorununu Türkiye gündeminin üst siralarina tasidi. 98-99 egitim-ögretim döneminde YÖK (Yüksek ögretim kurulu, M.K.) kararlari dogrultusinda yasagin diger üniversitelere de yayginlastirilmasi ve ögrencilerin yasak karsisinda kararli tutumlari nedeniyle basörtülü yasagi, basörtüsü konulu tartismalar bu senye de yayildi...

Bu yazi basörtüsü daha genellersek örtünme olgusu tarihine, bu konuda lehte ve aleyhte olusan taraflar ekseninde kisa bir degini olacaktir.

Laf değil hizmetse, işte bu...

Herkesin, kendi inanç ve düşüncesi uğrunda mücadele vermesi tabiidir.

İnanç ve düşünceler değişik olduğu için, dünyadaki insanlar var olduğu müddetçe dünyadaki kavga da bitmeyecektir.

Bu kavga, bazan mal–mülk için, bazan iktidar için, bazan da iman ve inanç uğrunda olur.

Hadis–i şeriften öğrendiğimize göre, dünyada kıyamet sabahına kadar imanlı insanlar bulunacaktır. Demek ki iman uğrundaki mücâdele de kıyamet sabahına kadar devam edecektir.

Nitekim Peygamberimiz (as)

“Cihad kıyamete kadar devam edecektir” buyuruyorlar.

Cihad nedir?

İmanın yok edilmesi için uğraşanlara karşı verilen mücâdeledir.

***

İslâm'da Râbıta Nedir, Ne Değildir?

Bu çalışmazımızda, râbıtanın lûgatte ve tasavvuf ıstılâhında ifade ettiği mânâlar, tarîkatlardaki yeri, mâhiyeti ve bunlara uygun bazı konular üzerinde duracağız.

1. KELİME OLARAK RÂBITA

Râbıta kelimesi, Arapça “rabt” mastarından ism-i fâil müfred müennestir. Cem‘îsi, revâbıt gelir. Lûgatte çeşitli mânâlarda kullanılmıştır. Şöyle ki:

1. İki şeyi birbirine bağlayan ip ve sâir bağ, bend: Bunu tutturacak bir râbıt lâzım, gibi.

MUHTEREM MİLLİ FİKİR İDARECİLERİ VE OKUYUCULARI İLE BİR SOHBET

Milli FİKİR Mecmuasının bütün sayılarını inceledim. Lehülhamd Şer'i muhalif bir şey görmedim. Matbaa ve sehvin dışında hataya rastlamadım. Güzel dinîmizi yüceltmedeki bu büyük ve sert adımınız, câhil ve suçluları ürkütürken, atalarının yolunda yürümek isteyen, hiç bir klik ve gruba mensub olmayan ve Ehl-i sünneti kendine şiar edinen, çok kimselere bu yolda size adım uydurma ve çalışma gayretini bahşetti. Açtığınız bu çığır, devamlı ve mübârek olsun.

Bazı sorulara Kur'an'dan cevaplar

Değerli okuyucular, misyoner faaliyetlerinin yoğunlaşmasıyla, bazı sorular sıkça sorulur oldu. Aşağıda, bu sorulardan bazılarını ve Kur’an’dan cevaplarını arz etmeye çalışacağım.


Soru: Biliyoruz ki, hak din çeşit çeşit değil, tektir. Haliyle Hazreti İbrahim’in dini de öyledir. Oysa, Hz. İbrahim’in dininden bahsedilirken, onun çeşit çeşit dini varmış gibi, çoğul olarak “İbrâhîmî dinler” deniliyor. Buna Kur’an’dan cevap, yani bu konuda açık bir ayet var mı?

Cevap: Var: “Kendini bilmeyen (ahmak)lardan başka kim İbrahim’in dininden yüz çevirir!” (Bakara, ayet: 130)