Zehirli | Konular | Kitaplar

islam düşmanları

YAMAN TAKIYYECI...

Kendileri, Edirne ve Kirklareli'nde imamlik ve vâizlik yaparken, yakin arkadaslarina ve dostlarina "Ben, bu insanlarin içinde bunaliyorum, bu hizmetler bana göre degil, Memleketime dönüp, uzlete çekilecegim, belki bes on koyun alir, onlari güder, ikfâf-i nefs kadar rizkimi onlardan çikaririm diye diye.



Izmir'de, Akseki'li Ali Riza Bey'in, Imam-Hatip ve Ilâhiyat'a ögrenci yetistirme Derneginde kalip, Cum'a günleri Kestanepazari Cami'inde va'az ederken, "Sizin gibi cemâdat'a bosuna nefes tüketecegime bitli yorganima sarilip Rabbime niyaz etsem daha iyidir," derken de hep takiyye yapiyordu.

HIZBÜ'TTAHRIR VEYA HIZBÜ'TTAHRIK!...

Son günlerde bir merkezden veya bir yerlerden dügmeye basildigi anlasilmaktadir. Her veçhesiyle provakasyon kokan, bebek kâtili, bas câni yandaslarinin memleketimizin muhtelif sehirlerinde sergiledikleri igrenç ve çok tehlikeli hareketleri uzun uzun, tahlile ihtiyaç yoktur. Devletimizin bekâsi ve bölünmez bütünlügünü korumaya yeminli Silâhli Kuvvetlerimiz ve emniyet güçlerimiz elbette geregini yapacaklardir.



Ancak, bu Hizbü'ttahhir de nereden çikti!...



Hizb, Türk Dil Kurumu Sözlügüne göre; 1-Arap. Bölük, kisim. 2- Bir topluluk, bir örgüt içinde inanç ve düsünce bakimindan ayrilik gösteren yan tutmaya yönelik küçük topluluk, klik.

Bilen bilir, bilmeyen bir tutam mercimek zanneder

Herhangi bir şey göründüğü gibi değil de başka türlüyse, yani işin içinde başka iş varsa. Orta Anadolular böyle durumlarda şöyle derler: “Onu bilen bilir, bilmeyen bir tutam mercimek zanneder.” Yalnız, bunu herkes söyler de hikâyesini çoğu kimse bilmez. Halbuki, bu sözün enteresan bir hikâyesi vardır. Hikâye şöyle:

Adamın biri, komşusunun hanımına göz koyar. Kadıncağıza, tarlada, bağda, bahçede, nerede rastlarsa ya söz veya hareketleriyle rahatsızlık vermektedir. Kadın, adamdan kurtulamayacağını anlayınca vaziyeti kocasına haber vermiş. Kocası da adamı geriden geriye kollamaya başlamış. Kocanın gayesi, suçüstü yapıp adama iyi bir ders vermek...

Bu, İslâm inancını silmek gayreti değil mi

Peygamberimiz (sav) bir gün:

“Güzel ahlâkın da, kötü ahlâkın da 360 umdesi vardır” buyurduktan sonra, ashaba soruyor:

“Bir kimse 360 güzel ahlâkı bilse mi daha iyi, yoksa 360 kötü ahlâkı bilse mi daha iyi?” Ashabın birçoğu, “Güzel ahlâkı bilmek daha iyidir. İnsan güzel ahlâkı bilmeli ki onları yapsın” diyor. Sadece Hz. Ebubekir (ra) Efendimiz: “Ya Resulallah, güzel ahlâkı bilmek iyidir, ama kötü ahlâkı bilmek daha iyidir. Çünkü insan kötülüğü bilmezse o kötülükten uzak duramaz” diyor. Sevgili Peygamberimiz, Hz. Ebubekir’in cevabının doğru olduğunu haber veriyorlar.

İşte bu nane yenmez

Elimde, kendisi değil ama kahramanı uzaylı olan bir kitap var. Fardip, uzayda bir yermiş. SinHa da Fardip’li hayali bir uzaylı. Onun için romanın ismini “Fardipli SinHa” koymuşlar.

Kitabın kapağındaki tanıtım yazısından iki cümle okuyalım: “SinHa’yı elinize aldığınız andan itibaren, içine düşebileceğiniz girdabın kenarında olduğunuzu hatırlatmak istiyoruz. Bu girdap, özellikle dünyaya belli açılardan bakanlar ve şekillendirilmiş inanç sahipleri için yıkıcı sonuçlar doğurabilir…”

İslam'ı sevdiriyoruz derken yapılanlar

Şimdi hayatta olmayan sözüm ona bir şeyh, eski Hıristiyan, yeni Müslüman müridleri hakkında, “İslâm’dan soğumasınlar diye onlardan namaz ibadetini kaldırıverdim” demişti.

Zamanımızdaki bazı arkadaşların söz ve tavırları bana bunu hatırlatıyor. Bu arkadaşlarım diyorlar ki, “Yahu kardeşim, bize müsaade edin de şu Yahudi ve Hıristiyanlara İslâm’ı biraz sevdirelim.”

Bunların İslâm’ı sevdirmeleri de şeyhin yaptığına benziyor. Şöyle diyerek sevdiriyorlar:

- Cennete sadece biz Müslümanlar girmeyeceğiz ki! Siz Yahudi ve Hıristiyanlar da cennete gireceksiniz.