Zehirli | Konular | Kitaplar

Hıristiyanlar

Hızlanan misyoner faaliyetleri

Din adamı kılığına giren misyonerler, devamlı şöyle söylüyorlar: (Muhammedün Resulullah demeye lüzum yok, La ilahe illallah diyen herkes cennete girer. Allahın rahmeti her şeyi kuşattığı için Ehli kitap olan Yahudi ve Hıristiyanlar da cennete gidecektir. Zaten Müslümanların Ehl-i kitapla iman birliği vardır. Bu bakımdan onlara yakınlık gösterip kiliselerine gitmek ve ayinlerine katılmak lazımdır.)

CEVAP: Hak din yalnız İslamdır. Sadece Allaha inanan Müslüman olamaz, Resulüne de iman edip uyması gerekir. Bu konudaki âyet-i kerimelerden bazıları şöyledir:

(Allah indinde hak din ancak İslâm’dır.) [A. İmran 19]

(Sizin için din olarak İslâm’ı beğendim.) [Maide 3]

Peygamberimize inanmayan mümin olamaz

“Kelime-i tevhidin La ilahe illallah kısmını söyleyen, fakat Muhammedün Resulullah kısmını söylemeyen insanlara da merhametle bakmalı, çünkü ahirette onlar da Allahın sonsuz rahmetine kavuşacak” diyenler çıkıyor. Böyle inanan Müslüman olur mu, Cennete girer mi?

CEVAP: Allahın rahmeti, dünyada herkesedir. Ahirette, gayri müslimlere zerresi yoktur. Allahü teâlâ, (Rahmetim her şeyi kaplamıştır) dedikten sonra, (Rahmetim, benden korkup, haramdan kaçan, zekatını veren ve Kur’ana inananlar içindir) buyuruyor. Daha sonra da resule iman edip uymamızı emrediyor. (Araf 156-158)

Her çeşit aşırılık zararlıdır

İfrat ve tefrite örnek vermeye devam ediyoruz.

1- Kibirlenmek ifrat, aşırı tevazu [temelluk] da tefrittir. Tevazu ise vasattır. Kendinden aşağı olanlara karşı tevazu göstermek iyi ise de, bunun ifrata kaçmaması, yani aşırı olmaması gerekir. Aşırı olan tevazua temelluk denir. Temelluk, ancak üstada ve âlime karşı caizdir. Başkalarına karşı caiz değildir. Hadis-i şerifte, (Temelluk, Müslüman ahlâkından değildir) buyuruldu

2- Hz. İsa’yı aşırı sevmek ifrat, sevmemek tefrittir. Hz. İsa’ya Allah ve Allahın oğlu diyen Hıristiyanlar ifrattadır, onu sevmeyen, anasına iftira eden Yahudiler ise tefrittedir. Kur’an-ı kerimde buyuruluyor ki:

"Allah gökte" demek küfürdür

Hz. İsa’nın, göğe çıkıp, Allahın sağına oturduğu ve Allahü teâlânın gökte olduğu inancı Hıristiyanlığa sonradan sokulmuştur. Hıristiyan İngilizler tarafından kurulan Vehhabi inanışına göre de tanrı gökte, Hz. Muhammed de sağ tarafında oturmaktadır. Kitabül-Arş isimli Vehhabi kitabında, “Allah Arş’ın üzerinde oturur, yanında Resulullah’a da yer bırakır” deniyor. Hıristiyanlarla Vehhabiliğin bu konuda da birbirine benzemesi tesadüf değildir. Ehli sünnet âlimlerinin hepsi “Allah mekandan münezzeh” buyuruyor.

Diyalogcuyu sollayan kişi

Bir yazar, sanki azap ayetleri yokmuş gibi, hep rahmet ayetlerini yazarak, Hıristiyanlara kucak açan diyalogcuları geride bırakıyor. Kitap, sünnet, icma ve kıyasa aykırı olarak, mazlum olarak ölen Hıristiyanların şehit olduklarını söylüyor. Şöyle diyor: (Şirke girmemiş, fakat zulümle ölmüş Hıristiyanların bir nevi şehit olduklarını söylemek ayet ve hadislere aykırı değildir. Çünkü Allah’ın rahmeti her şeyi kuşatmıştır.)

Allah'a inanan gayri müslim kâfir mi?

Bu konudaki âyeti kerimeleri dün bildirmiştim. Bugün de üç âyet daha bildirelim:
[Ey habibim, Yahudi ve Hıristiyanlara] de ki: (Eğer Allahı seviyorsanız, bana uyun ki Allah da sizi sevsin.) [A. İmran 31] [Demek ki Ehli kitap olan Hıristiyan ve Yahudiler, Peygamber efendimize iman etmedikçe, Allah onları sevmez.]

(De ki: "Ey Ehli kitap, gelin aramızda şu müşterek söze uyalım: "Ancak Allaha kulluk edelim, Ona şirk koşmayalım, Allahı bırakıp insanları Rabler edinmeyelim" Yine de, yüz çevirirlerse, "Şahid olun ki, biz Müslümanız" deyin!) [A. İmran 64] [Ehli kitap yani Yahudi ve Hıristiyanlar buna yanaşmadı, yani Müslüman olmadılar.]

Hz. İsa'nın (a.s.) Zaferi

Yetmiş-seksen yıldır ateizm adına hareket eden komünizmle ne başlı başına İslâm ülkeleri ve ne de Hıristiyan ülkeler baş edebildi. İttifak zaruret olmuştu. NATO, CENTO gibi kuruluşlar da bunun sonucunda doğdu.

Aynı Allah’a inanan insanların inançsızlıkla mücadeleleri bunu gerektiriyordu. Bunu çok iyi hisseden Bediüzzaman, ehl-i îmana da, dindar ruhanîlere de bazı hakikatleri hatırlatma ihtiyacı hissetmişti: “Şimdi ehl-i îman, değil Müslüman kardeşleriyle, belki Hıristiyanın dindar rûhanîleriyle ittifak etmek ve medar-ı ihtilâf meseleleri nazara almamak, niza etmemek gerektir. Çünkü küfrü mutlak hücum ediyor.”1

Hz. İsa mı Pavlos mu?

Kilisenin 2000 yıldır sormaktan kaçındığı büyük soruyu artık hıristiyanlar soracaklardır. Kiliseler birleşebilir; yeryüzü siyasî hareketlenmeleri karşısında başlangıçtan beri aralarında mevcut bulunan ihtilafa bir son verme gereği duyabilirler. Karşılıklı jestlerin idaresinde plânlarını yürürlüğe koyabilirler. Bu, Kilise ile hıristiyanın soğumasını durdurabilir mi?

Batı hıristiyanlığı ile Doğu hıristiyanlığı İslâm âlemine basınç uygulama stratejisi içinde bulunabilir; kolu kanadı kırık çağı takdis edebilirler!.. Hıristiyanlık tarihi baştan başa seremonilerdir. Kültürlü bir hıristiyan, Üç Tanrı inanışından uzaklaşacaktır. Birey çağındayız.

İsa’nın Çilesi

Mel Gibson’un yönettiği “Tutku” ya da “İsa’nın Çilesi” adlı film, gösterime girdiği günden bu yana, kalp krizi geçirip ölenleri, antisemitik iddiaları, Yahudilerin alınganlık göstermeleri ile Türkiye’de de büyük merak uyandırdı.
Daha Türkiye’de gösterime girmeden İngilizce alt yazılı, gösterime girdikten sonra ise Türkçe alt yazılı CD’leri korsan piyasadaki yerini aldı.

İsa'nın Çileli Oniki Saati

Hıristiyanların, ölümüyle en büyük mucizesini gösterdiğine inandıkları bir Peygamber’in son on iki saati; ihanetin, sadakatin, inancın ve itaatin sınandığı bir sahneye dönüşüyor.

SONUÇ

Hristiyan Batı Dünyasının kültürünün temelini teşkil eden Kitâb-ı Mukaddesin "Eski Ahid" ve "Yeni Ahid".şeklinde iki bölümden meydana geldiğini biliyoruz. İnceleme konusu yapmış olduğumuz dört İncil, Yeni Ahid'in ilk dört kitabını teşkil etmektedir. Hristiyanlar, Hz. İsa öncesinde bazı Yahudi peygamberlerine nazil olduğunu kabul ettikleri "Eski Ahid" e de inanmakla beraber, esas olarak bağlı oldukları kitaplar Yeni Ahidde yer alan kitaplardır ve özellikle dört İncildir. Hristiyanlara göre bu dört İncil, Kurtarıcı Mesih'in hayatını ve öğretilerini kapsamaktadır. Bu yüzden İnciller Hristiyanlar için birinci derecede önemli kitaplardır.

Sömürü ve Faiz Anlayışı

İncillerde hemen hemen her sahada görülen çelişki ve tutarsızlıklar mal ve mülk konusunda da görülmektedir. İncillere göre Hz. İsa, bir yandan çalışmamayı, mal ve mülk edinmemeyi tavsiye ederken, diğer taraftan vaazları esnasında parayı faize vermenin meşru olduğu ma'nasma gelecek benzetmeler yapmaktadır. Hz. İsa, benzetmeler esnasında konuşturduğu efendinin ağzından, tam bir kapitalist ve sömürücü düzen modeli çizmektedir. Matta İncili, 25: 14-30 da anlatılan bir benzetmede Hz.İsa, öğrencilerine mallarını kölelerine emanet eden bir adamı örnek olarak göstermekte ve bu adamla köleleri arasında geçen konuşmalardan ders alınmasını istemektedir. Hz.

Muharref İnciller ve Komünizm

Bazı araştırmacılar, yukarıda nakledilen İncil pasajlarına dayanarak, Hristiyanlığın başlangıcında özel mülkiyetin olmadığını, Hz. İsa'nın etrafında toplanan ilk certaatte ve ondan sonra Kudüs'de meydana gelen Hristiyan cemaatinde özel mülkiyet yerine, bir çeşit komünist ilkelerin uygulandığı ve ortak mülkiyet esasına dayanan bir yapının var olduğunu söylemektedirler. E. Renan'a göre Hz. İsa, Hristiyanlara sürekli olarak ellerinde, avuçlarında ne varsa hepsini satarak fakirlere dağıtmalarını, dünyada mal biriktirmemelerini telkin etmiş, esas servetin ahiret serveti olduğunu onlara hatırlatmıştır.

Hz. İsa'nın Sözlerinde Kadın Hakları ve Boşanma

Hristiyan ilim adamları, devamlı olarak kendi dinlerinin kadın haklarını koruduğunu, kadınları erkeklerle eşit tuttuğunu ileri sürer dururlar. Ancak muharref İncillerin incelenmesi neticesinde durumun hiç de onların dediği gibi olmadığı kolayca anlaşılır.

Hristiyanlıktan önce ortaya çıkan Yahudilik vb. bazı dinler, erkeklerin kadınları boşamalarına, boşanan erkek ve kadınların başkaları ile evlenmelerine izin vermekte idi. Ancak Hristiyanlık, erkeklerin kadınları boşamalarına müsade etmemekte, boşanma olmaksızın birbirinden ayrılan eşlerin, ayrıldıkları eşleri sağ olduğu sürece başkaları ile evlenmelerine izin vermemektedir.

Hz. İsa'nın Kölelik Anlayışı

Hristiyan yazarlar tarafından sürekli olarak tekrarlanan ve her vesile ile örnek diye gösterilen "Biri bir yanağına vurursa ona karşılık verme, sen öbür yanağını da çevir" mealindeki Hz.İsa'ya atfedilen sözün, sosyolojik ve psikolojik yönlerden tahlilini yapmak gerekir. Bu ifadeyi psikolojik yönden ele alırsak bu sözün insanlara kendilerini savunmama, kim ne yaparsa yapsın karşılık vermemek sureti ile kendini ezdirme, hatta yok olma duygusunu aşıladığını görürüz.