mezhebe bağlanmak

Amelde hak mezhepler ve İmamları...



Ameli mezheplerin itikadi mezheplerden farkı, itikadi mezhepler adından da anlaşıldığı üzere inançlar ile ilgili meseleleri içermesi ve kişinin temiz ve halelsiz bir imana sahip olmasını sağlamışlardır. Ameli mezheplerse ibadet ve toplumsal hareketlerle birlikte hukukta belirleyici unsurdur.

Peygamber Efendimizin irtihali ile birlikte vahiy kesilmiş ve akabinde Kur'an–ı Kerim Hazreti Ebu Bekir'in kısa halifeliği döneminde toparlanarak, düzenleniyor. Hazreti Ömer döneminde ise Mushaf adını alarak kitap halini getiriliyor. Ashab–ı Kiram açıklama gerektiren hususları açıklıyor, insanlara ışık saçmaya devam ettiler.
Bugün mezhepleri inkâr ederek, sünneti reddeden, hadisleri kabul etmeyenlerin amacı ne olabilir? Şunu unutmamak gerekir ki; sünnetin ravileri aynı zamanda da Kur'an'ın da ravileridir. Bu gün sünnet dil uzatan zındıklar yarında dillerini Kur'an'a uzatacaktır. Peygamber efendimizden sonra, peygamber tarafından getirilmiş olan haberler hakkında fikir yürütmeyen ve yorum yapmadan halisane inanan ve peygamber sünneti ile amel eden büyük bir Müslüman topluluk vardı.

Dinimizdeki dört delil ve dört mezhep

Sual: Dört hak mezhebin, dört imamına tâbi olmanın vacip olduğu söyleniyor. Bunun delili nedir?

CEVAP
Dinimizde dört delil vardır. Mezhebe uymak bu dört delilden birisinde varsa mesele yoktur. Dört mezhebe uymak, bir değil dört delilde de vardır:

1- Hicri birinci asırdan, bugüne kadar, yani 14 asır bütün Müslümanlar, bu dört imamı taklit etmişler. Bunlara itaat etmekte icma hasıl olmuştur. İcma’ya uymak ise vaciptir. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:

(Ümmetim[in âlimleri] dalalet olan bir şeyde icma yapmaz!) [İ.Ahmed]

(Allahü teâlânın rızası, icmadadır. Cemaatten ayrılan, Cehenneme gider.) [İbni Asakir]

(Cemaatten ayrılan, yüzüstü Cehenneme düşer.) [Taberani]

(Ümmetim[in âlimleri], hiç bir zaman dalalette icma yapmazlar. İhtilaf olunca sivad-ı a'zama [Ehl-i süünet âlimlerin ekseriyetinin bildirdiği yola] tâbi olun!) [İbni Mace]

DÜNYA VE AHİRET SAADETİ

Dünya ve ahirette saadete kavuşmak isteyen ne yapmalı?

CEVAP
Sonsuz saadete kavuşmak isteyenin, Ehl-i sünnet itikadını kısaca öğrenip, bunlara iman etmesi, sonra dört mezhepten öğrenmesi mümkün ve kolay olan birini seçip, günlük işlerini ve ibadetlerini, sırası geldikçe, o mezhebin kitabından öğrenerek yapması gerekir. Her ülkede, bir mezhebin bilgilerini bildiren doğru ilmihal kitabları vardır. Ele geçirilmeleri kolaydır. Bu kolaylık, Allahü teâlânın, ümmet-i Muhammede olan büyük ihsanıdır. Mezhebsizlerin, dinde reformcuların ve para kazanmak için konuşan ve yazan cahillerin yaldızlı sözlerine ve yazılarına aldanmamak için, çok uyanık olmalıyız!

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Dini hükümleri kendi aklı ile anlamak ve aklı ona rehber etmek isteyen, Peygamberliğe inanmamış olur. Onunla konuşmak akıl işi değildir.

YUSUF EL-KARADÂVİ MEZHEPSİZ Mİ?

Yusuf el-Karadâvî: Nisbesi genellikle yanlış (Kardâvî tarzında) zikredilir. Doğrusu –Mısır'daki Karada kasabasına nisbetle– Karadâvî'dir. Eserlerinde herhangi bir mezhebi iltizam etmeme tavrıyla ön plandadır.

Fakat beni rahatsız eden bir şey var Yusuf el- Karadavi’nin söylemleri içerisinde. Bu müslümanlar arası, müslümanlar içi bir meseledir. İslam’ı günümüz insanına anlatırken, yaşamaya çalışırken, tarih içerisinde oluşmuş ve bugüne kadar varlığını taşımış, devam ettirmiş İslam mezhepleriyle Yusuf el-Kardavi’nin bir derdi var. Bunu burada mutlaka dile getirmem lazım. Bu konuda gazetede de yazdım.

Bu konuda tavrı mı var?

Evet, yani herhangi bir mezheple bağımlı kalmak, herhangi bir mezhebin mukallidi olmak ki o buna, mezhep taassubu diyor, çağdaş bir müslüman için Yusuf el-Karadavi’nin onaylamadığı bir şey. Bir de şunu söylüyor: “Global bir köy haline gelen, çok küçülmüş olan bir dünyada artık mezheplerle bir yere varamayız. Mezhep taassubunu bırakacağız, İslam’ın kolaylaştırılmış hükümleri nerde varsa onu alacağız.” Hatta daha ileri giderek şunu da söylüyor: “Kur’an ve sünnet aslında bu dini kolaylaştırdığı halde fıkıh zorlaştırmıştır. Fuzûli, gereksiz birtakım hassasiyetlerle birtakım yükler getirmiştir. Şimdi bu yükleri atıp bu fıkhı, bu dini kolaylaştırmamız lazım.”

Farklı ictihad ve farklı hadisler

Ateistlerle çeşitli sapıklar, farklı ictihad ve farklı hadis-i şerifleri bahane ederek İslamiyete saldırıyorlar. Allahü teâlâ (Resulüme uyun) buyuruyor. Resulü de, rahmet ve kolaylık olması için farklı hükümler bildirmiştir. Onun dindeki her sözü vahiydir. Ona uymak için, onun vârisleri olan âlimlere uymak lazımdır. Bir hak mezhebe uyan âlimlere uymuş olur. İctihad seviyesine yükselen âlim, ictihad yapar. İctihadında yanılsa bile sevap alır. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:

(Müctehid, ictihadında hata ederse bir, isabet ederse iki sevap alır.) [Buhari]
Hatası bile sevap olan âlimlerin böyle farklı ictihadları Allahü teâlânın bir rahmetidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Âlimlerin farklı ictihadları rahmettir.) [Beyheki]

İmam-ı azam ve hocaları

Ehl-i sünnet Müslümanlarının en büyük âlimi, İmam-ı azam hazretleri, bütün dünya işlerini, talebelerini ve vazifeleri bırakarak, iki sene, İmam-ı Cafer Sadık hazretlerinin sohbetinde bulundu. İmam-ı Cafer Sadık hazretlerinin ilim deryasından doya doya bilgi topladı. Onun, Resulullahtan gelen nurları saçan mubarek kalbinden feyzler aldı. (İmam-ı Cafer Sadık hazretlerine iki sene hizmet etmeseydim, bir şeyden haberim olmayacaktı) buyurdu. İmam-ı azam Ebu Hanife hazretleri, İmam-ı Cafer Sadık'tan aldığı bilgilerle, feyizlerle olgunlaştı. Çok kimseye nasip olmayan yüksekliklere kavuştu.

MEZHEPLER NASIL ORTAYA ÇIKTI?

Mezheb Nedir?

Günümüzde alim ve hocaefendilere halk tarafından yönlendirilen soruların en önde gelenlerinden biri de mezheplerin nasıl ortaya çıktığı sorusudur.

Mezheb’ kelime anlamı itibariyle ‘gidilen yol’, ‘mecra’ anlamları taşır. Dini ıstılahta ise içtihat (rey; görüş; hüküm) derecesine ulaşmış olan alimin dini meseleleri bir bütün sistem halinde ortaya koyması, bir anlamda teknik yorumlar bütünü oluşturmasıdır.

AHMET GÜRTAŞ'A AÇIK MEKTUP

Ahmet Gürtaş isimli birisi tarafından yazılan Abduh gibi masonu, Reşit Rıza gibi mezhepsizi öven ve adına da MEZHEPSİZLİK YAYGARASI verilen bir kitap elimize geçti. Bu kitapta bâtılın nasıl övüldüğünü, hakkın nasıl katledildiğini vesikaları ile gözler önüne sermek istiyoruz. Vesikaların klişelerini yapmak pahalıya mal oluyor. Bizim de o kadar paramız yok. Vehhâbiler yardım etmiyor bize. Mez-hepsizlere ulufe olarak dağıttıkları petrolden bir miktar bir varil olsun, Ehl-i sünnetin müdafiîlerine vermiyorlar.

KARAMAN - YAVUZ MÜNAKAŞASI

A. Fikrî Yavuz isimli birisi, Karaman tarafından sadeleştirilen mezhepsiz Reşit Rıza'nın «Mezahibin Telfîkı ve İslâmın bir noktaya cem'i» isimli kitabına reddiye mahiyetinde bir risale hazırlamış, risalenin arkasına ÖZEL DAĞITIMA TÂBİDİR, HALKA DAĞITILMAZ ibaresini koymuş. Biz halktan birisi olmamıza rağmen fazla titizlik gösterilmemiş olmalı ki bizim de elimize bu risale geçti.

Karaman da bu risaleye cevap olmak üzere bir broşür de o hazırlamış.