maliki mezhebi
Amelde hak mezhepler ve İmamları...
Ameli mezheplerin itikadi mezheplerden farkı, itikadi mezhepler adından da anlaşıldığı üzere inançlar ile ilgili meseleleri içermesi ve kişinin temiz ve halelsiz bir imana sahip olmasını sağlamışlardır. Ameli mezheplerse ibadet ve toplumsal hareketlerle birlikte hukukta belirleyici unsurdur.
Peygamber Efendimizin irtihali ile birlikte vahiy kesilmiş ve akabinde Kur'an–ı Kerim Hazreti Ebu Bekir'in kısa halifeliği döneminde toparlanarak, düzenleniyor. Hazreti Ömer döneminde ise Mushaf adını alarak kitap halini getiriliyor. Ashab–ı Kiram açıklama gerektiren hususları açıklıyor, insanlara ışık saçmaya devam ettiler.
Bugün mezhepleri inkâr ederek, sünneti reddeden, hadisleri kabul etmeyenlerin amacı ne olabilir? Şunu unutmamak gerekir ki; sünnetin ravileri aynı zamanda da Kur'an'ın da ravileridir. Bu gün sünnet dil uzatan zındıklar yarında dillerini Kur'an'a uzatacaktır. Peygamber efendimizden sonra, peygamber tarafından getirilmiş olan haberler hakkında fikir yürütmeyen ve yorum yapmadan halisane inanan ve peygamber sünneti ile amel eden büyük bir Müslüman topluluk vardı.
EHL-İ SÜNNET MEZHEPLERİ
Ameli Açıdan Mezhepler
Ehl-i Sünnet itikatında, ameli konularda dört mezhep vardır:
1) Hanefi mezhebi; İmam-ı Azam Ebu Hanefi tarafından kurulmuştur.
2) Şafii mezhebi; İmam-ı Şafii tarafından kurulmuştur.
3) Hanbeli mezhebi; İmam-ı Hanbeli tarafından kurulmuştur.
4) Maliki mezhebi; İmam-ı Malik tarafından kurulmuştur.
Bu bölümde mezhep imamlarımız ve onların görüşleri üzerinde duracağız.
Hanefi Mezhebi ve İmam-ı Azam Ebu Hanefi
İmam-ı Azam hicri 80 yılında Küfe’de doğmuştur. Asıl adı Numan b. Sabit’tir. Yaşadığı bölge itibariyle bazı rivayetlerde O’nun Türk asıllı olduğu söylenmektedir. Ticaret uğraşan varlıklı bir insan olan babası, Hz. Ali (r.a.)’nin halifeliği sırasında onun hayır duasını almıştır.
İmam-ı Azam genç yaşta Kuran’ı ezberledi. Arap dili ve edebiyatı, fıkıh, hadis ve kelam ilimlerinde kendisini geliştirdi. Bulunduğu yöredeki sapkın dini görüşlere sahip olan insanlarla tartışarak birçoğunu ikna etmeyi başardı. Böylece Ebu Hanefi ismi duyulmaya başladı.
Maliki’yi taklit ile ilgili meseleler
Bir yerindeki yaradan çıkan kandan dolayı, Maliki’yi taklit eden, daha sonra elini bıçakla kesse, çıkan kan, abdestini bozar mı?
CEVAP: Evet bozar, çünkü kitaplarda diyor ki: Namaz kılarken semavi [gayr-i ihtiyari yani elinde olmayan] bir özürle abdesti bozulan Hanefi, hemen namazdan çıkar. Maliki’de ise, namazı bozulmaz. O anda özür sahibi olur. Namazına devam eder.
Maliki mezhebini taklit ederken
S. Ebediyye’de diğer kitaplardan alınarak deniyor ki:
Abdesti sık bozulan hasta ve ihtiyarlar Maliki’yi taklit ederek, ibadetlerini rahatlıkla yapar. (s.1133)
Hastalık veya ihtiyarlık sebebi ile idrar kaçıran Hanefi’nin, tekrar abdest alması, harac, zahmet olacağı için, bu kimse, Maliki’yi taklit ederek, hemen özür sahibi olur, abdesti bozulmaz. (s. 148)
Bir kimsenin namazda abdesti bozulursa veya abdest almak güç olursa, namaza dururken Maliki’yi taklit eder. Maliki’de, hastaların, ihtiyarların özürleri namazlarını bozmaz (s. 232)
Sevgiye lâyık olmak için
Abdülaziz Dehlevi hazretleri buyuruyor ki: Cenab-ı Hakkın rızasına kavuşmak, şeytanın aldatmasından kurtulmak için, silsile itibariyle hocaları Resulullah efendimize dayanan bir evliyayı sevmek, onun tarafından sevilmek gerekir. Hadis-i şerifte, (Evliyanın kalbi nazargah-i ilahidir. Böyle bir kalbde bulunan kimseye Hak teâlâ rahmet eder) buyuruluyor. Böyle bir kalbe girdikten sonra, maksadına kavuşmadan ölen kimse, kurtuluşa ermiş demektir. Çünkü Kur’an-ı kerimde, (Allah ve Resulüne hicret etmek üzere evinden ayrılıp yolda iken ölen, maksadına varmış gibi mükâfatlandırılır) buyuruluyor. (İmad-ül-İslâm)
İyi anlaşılamayan sualler
Gazetede çıkan aşağıdaki sual ve cevaplar, bazı okuyucularımız tarafından iyi anlaşılmamıştır.
Sual: Maliki’yi taklit eden, öğleyi asrı evvele kadar kılamazsa, tekrar Hanefî’yi taklit edip öğleyi asr-ı evvelde kılsa câiz olur mu?
CEVAP: Caiz olur. Açıklaması şöyledir:
İki namazı birleştirmek
Bugün yolculuklar daha çok oluyor. İki namazı birleştirerek bir vakitte kılmak gerekebiliyor. Ameliyat yüzünden doktorun, namazını vaktinde kılamama ihtimali vardır. Ebe doğumda iken namaz vakti çıkabilir. Yahut boğulmakta olan bir insanı kurtarmak için namaz vakti çıkabilir. İmtihana giren talebe namaz vaktini kaçırabilir. Ameliyat olan veya başka hastalar, namaz vakitlerini kaçırabilir. Bunun gibi ihtiyaç hallerinde iki namazı birleştirip bir vakitte kılmak bazı mezheplerde caizdir.
Maliki mezhebini taklit ederken
Dün, Maliki’yi taklidin lüzumunu bildirmiştik. Bugün ise bunları sual ve cevaplarla açıklıyoruz:
Sual: Sık sık ağız dolusu kusan kimse, Mâlikî'yi taklit ederse, abdesti bozulur mu?
CEVAP: Bozulmaz.
Sual: Hemoroid sebebiyle Mâlikî'yi taklit eden, kan akarken ve elbisesinde fazla kan bulaşmış iken namaz kılsa, câiz olur mu?
CEVAP: Evet. Çünkü temizlemek zordur.
Sual: Ameliyatla, karnımdan delik açılarak torba bağladılar. Torbadan bazen necaset sızıyor. Malikî'yi taklit ederek namaz kılmam caiz midir?
CEVAP: Evet.
Sual: Gaz sıkıştırmasından rahatsızım. Zaman zaman yel kaçırdığım da oluyor. Maliki’yi taklit etsem abdestim bozulur mu?
CEVAP: Abdest bozulmuş olmaz.
Maliki mezhebini taklidin lüzumu
Namaz kılanlar için özürlü olunca Maliki mezhebini taklit etmeleri büyük kolaylıktır. Maliki mezhebini taklit ile ilgili S. Ebediyye’de diyor ki:
İbni Abidin hazretleri, (Hanefi mezhebinde olanın, maliki mezhebini taklit etmesi evladır. Çünkü, imam-ı Malik, İmam-ı azamın talebesi gibidir) buyuruyor. (s.125)
Yine İbni Abidin hazretleri, (Âlimlerimiz, zaruret olunca, Maliki’ye göre fetva verdi. Bir mesele Hanefi’de bildirilmemiş ise, maliki taklit olunur) buyuruyor. (s. 158)
Abdesti sık bozulan hastalar ve ihtiyarlar için ve necasetten taharet için çok kolaylık gösterdiğinden, diğer üç mezhebde olan Müslümanlar, Maliki’yi taklit ederek, ibadetlerini rahatlıkla yapar. (s.1133)