Sevgiye lâyık olmak için

Abdülaziz Dehlevi hazretleri buyuruyor ki: Cenab-ı Hakkın rızasına kavuşmak, şeytanın aldatmasından kurtulmak için, silsile itibariyle hocaları Resulullah efendimize dayanan bir evliyayı sevmek, onun tarafından sevilmek gerekir. Hadis-i şerifte, (Evliyanın kalbi nazargah-i ilahidir. Böyle bir kalbde bulunan kimseye Hak teâlâ rahmet eder) buyuruluyor. Böyle bir kalbe girdikten sonra, maksadına kavuşmadan ölen kimse, kurtuluşa ermiş demektir. Çünkü Kur’an-ı kerimde, (Allah ve Resulüne hicret etmek üzere evinden ayrılıp yolda iken ölen, maksadına varmış gibi mükâfatlandırılır) buyuruluyor. (İmad-ül-İslâm)

Kişi sevdiği ile beraber olur. Sevenler, sevdiklerini de beraberce götürürler. Bir kimse, Allahı ve Onun Resulünü ve evliyasını seviyorsa, bilsin ki onlar da kendisini seviyor demektir. Çünkü Kur’an-ı kerimde mealen, (Allah onları sever, onlar da Allahı sever) buyuruluyor. Allahü teâlâ, önce kendi sevgisini bildirmiştir. Yani sevilmeyen sevemez. Şu hâlde sevilmeye layık olmak için de, İslâm âlimlerinin bildirdiği yolda bulunmak gerekir.

Rahmet olan ayrılıklar

Hanefî’de (Ali ile konuşursam, Allah rızası için oruç tutacağım veya sadaka vereceğim) diye adakta bulunan kimsenin, adağını yerine yetirmesi gerekir. Diğer üç mezhepte, dilerse yemin kefareti verebilir.

Hanefî’de, ödünç verirken zaman tayin etmek câiz değildir. Diğer üç mezhepte caizdir.

Hanefî’de, ödünç verirken bir menfaat şart koymak fâiz olur. Şart koymadığı hâlde, öderken ayrıca bir şey fazla vermek câizdir. Bazı âlimler, şart etmeden alması câiz olur dedi ise de, bazıları, şartsız hediye almak da câiz olmaz dedi. Mâlikî’de, ödünç verirken, şart olmasa da, borçludan hediye almak, yemeğini yemek ve ondan herhangi bir suretle menfaat temin etmek câiz değildir. Şâfiî ve Hanbelî’de, söz kesilirken şart edilmezse, câiz olur.

Hanefî’de baba, evladına verdiği hediyeyi geri isteyemez, diğer üç mezhepte isteyebilir.

Hanefî’de, sigara içmek, soğan, sarmısak yemek gibi, tab’an mekruhtur. Şâfiî âlimlerinin çoğuna göre, tenzihen mekruhtur.

Vakıf malını satmak üç mezhepte caiz, Hanefî’de hakimin o malda satılmaz kararı varsa caiz olmaz.

Kovandaki arıyı satmak Hanefî’de caiz değil, diğer üç mezhepte caizdir.
Erkek hayvanın dişi hayvan ile çiftleşmesinden ücret almak üç mezhepte haram, Mâlikî’de caizdir.

Medeniyet nedir?

Güzel ahlâk sahibi olan ve zamanının fen bilgilerini iyi kullanan müslümana medeni denir. Fende ilerlemiş, fakat ahlâkı bozuk olana zalim, yani eşkıya ve diktatör denir. Fen ve sanatta geri ve ahlâkı bozuk olana vahşi denir. Medeniyet, şehirler yapmak ve insanlara hizmettir. Bu da, fen ile sanat ve güzel ahlâk ile olur. Kısacası, fen ve sanatın güzel ahlâk ile birlikte olmasına Medeniyet denir. Medeni insan, fen ve sanatı insanların hizmetinde kullanır. Demek ki, hakiki müslüman, medeni kimsedir.

Ev ararken

Her müslümanın, bilhassa yeni evlilerin, ehl-i sünnet olan ve haramlardan sakınan, ibâdetini yapan salih müslümanlar arasında ev araması gerekir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Ev satın almadan önce, komşuların nasıl olduklarını araştırınız! Yola çıkmadan önce, yol arkadaşınızı seçiniz!) [Şir’a

29/01/2002