HANGİ DİYANET
Bir zındık fikirli adam daha..Ömer Özsoy
''Konuya girmeden önce İslam anlayışında "kutsal metin" ve "Allah kelamı" hakkında şunları belirtmek isterim: İslam anlayışında tartışmasız tek kutsal, uluhiyettir. Ancak Kur'an'ın Allah kelamı mı, yoksa Allah kelamının yansıması mı olduğu son derece tartışmalı olduğundan Kur'an'ı kutsal kitap olarak nitelendirmek daima sorunludur." (...)
"Modernizm kendi kural ve değerlerini yerleştirerek her şeyi tersine çevirdi. Müslümanların ek olarak Kur'an'la alakalı değişim ve yenilik fenomeni üzerinde düşünmeleri gerekti. Çünkü Kur'an vahyi hayatın hiçbir alanında güne uymuyordu. Kur'an ne güncel kavramlarla konuşmakta ne de güncel sorunları irdelemekte. Bu nedenle Kur'an'ın vahyi ile güncel dış dünya arasında birebir bağlantı bulunmamakta..."
Yukarıdaki paragraflar, Prof. Dr. Ömer Özsoy'un Almanya'nın Frankfurt şehrinde 2008 Haziran'ında düzenlenen bir sempozyumda sunduğu tebliğde geçiyor.1 Özsoy, Ankara İlahiyat'ta görev yaparken 2006 yılında şimdiki Diyanet yönetimi tarafından Frankfurt Üniversitesi'ne bağlı İslam Dini Vakıf Profesörlüğü'ne atanmış. Liberal Frankfurt Üniversitesi'nin mezhepler üstü geleneğini sürdüreceği belirtilen bu kurum, 2003 yılında Frankfurt Üniversitesi ile Diyanet İşleri Başkanlığı arasında imzalanan bir protokol doğrultusunda Almanya'da İslam Din Dersi Öğretmenliği, İmamlık... gibi görevleri deruhte edecek gençlerin eğitilmesi/yetiştirilmesi amacıyla oluşturulmuş. Türkiye Diyanet Vakfı tarafından finanse edilen bu kuruma bağlı İslam Din Bilimi bölümünde halen 100 civarında Müslüman öğrenci eğitim alıyor.
Yukarıda sözünü ettiğim sempozyum tebliğinde tam bir müsteşrik edasıyla konuşan Özsoy, "Anlaşılan Hz. Muhammed Kur'an'ı yazılı hale getirmeyi kendi ödevi olarak görmedi" demiş. Özsoy'a göre bu şekilde düşününce kendiliğinden şu soru ortaya çıkıyor: Tanrı gerçekten yazılı bir metin mi istiyordu, yoksa inananlarla olan esnek iletişimini korumak için tam tersini mi?2
Din'in, kurumsallaşması halinde mesajını kaybedeceğini söyleyen Özsoy'un görüşlerine başvurulan yarı resmi qantara.de sitesinde şu satırlarla karşılaşıyoruz: "Özsoy'a göre Kur'an'da anlatılmak istenen içeriğin yalnızca yüzde 10'u Kuran'ın ayetlerinde bulunabiliyor. Geri kalan kısım, tarihsel bağlamda yorum gerektiriyor. Dolayısıyla Özsoy Kur'an'ı ne ebediyen geçerli, ne de evrensel bir belge olarak kabul ediyor. Bu tarihsel-eleştirel görüşleriyle, Kur'an'ın emirlerini günümüzde de bağlayıcı olarak gören muhafazakar Müslümanların tepkisine neden oluyor."3
Burada mesele Ömer Özsoy'un görüşlerinin mahiyeti değil. Türkiye'deyken de katıldığı ilmî toplantılarda, kaleme aldığı metinlerde benzeri görüşleri dillendirdiğini biliyoruz. Burada bizim için önem arz eden soru şu: Diyanet İşleri Başkanlığı Prof. Dr. Ömer Özsoy'un bu görüşlerini paylaşıyor mu?
"Evet"se Diyanet yönetimi bu görüşleri paylaştığını ve onayladığını dürüstlük ve açık yüreklilik örneği göstererek millete duyursun.
"Hayır"sa Prof. Özsoy'u -görev süresini uzatmak suretiyle- niçin ısrarla o makamda tutuyorlar?
Siyasî, ideolojik vb. mülahazaların tamamını devre dışı tutarak soralım: Diyanet İşleri Başkanlığı, yukarıdaki görüşleri, vergileriyle iş yaptığı Müslüman millete izah edebilecek durumda mıdır? Prof. Dr. Hayreddin Karaman hocanın, tamamının Ehl-i Sünnet olduğunu söylediği Din İşleri Yüksek Kurulu, Özsoy'un bu ve benzeri görüşlerinin -Ehl-i Sünnet bir yana- herhangi bir İslam içi fırka tarafından tensip edildiğini söyleyebilecek midir?
Alman toplumu içinde sayısız problemle boğuşarak ayakta durmaya ve kimliğini muhafaza etmeye çalışan insanımız, çocuklarının İslam'a oryantalist bakış açısıyla yaklaşmasını onaylıyor mu? O genç beyinlere bu düşünceleri zerk ederken oradaki insanımızın onayını aldılar mı?
Diyelim ki bir yolunu bulup bu skandalı millete izah ettiler. Peki Allah'a nasıl hesap verecekler?
1 Sempozyum hakkında özet bir değerlendirme için bkz. http://www.tumgazeteler.com/?a=3925522
2 http://tr.qantara.de/webcom/show_article.php/_c-674/_nr-226/i.html. Bu siteyi Alman Dışişleri Bakanlığı'nın finanse ettiği biliniyor.
3 http://tr.qantara.de/webcom/show_article.php/_c-678/_nr-14/i.html ''
''Konuya girmeden önce İslam anlayışında "kutsal metin" ve "Allah kelamı" hakkında şunları belirtmek isterim: İslam anlayışında tartışmasız tek kutsal, uluhiyettir. Ancak Kur'an'ın Allah kelamı mı, yoksa Allah kelamının yansıması mı olduğu son derece tartışmalı olduğundan Kur'an'ı kutsal kitap olarak nitelendirmek daima sorunludur." (...)
"Modernizm kendi kural ve değerlerini yerleştirerek her şeyi tersine çevirdi. Müslümanların ek olarak Kur'an'la alakalı değişim ve yenilik fenomeni üzerinde düşünmeleri gerekti. Çünkü Kur'an vahyi hayatın hiçbir alanında güne uymuyordu. Kur'an ne güncel kavramlarla konuşmakta ne de güncel sorunları irdelemekte. Bu nedenle Kur'an'ın vahyi ile güncel dış dünya arasında birebir bağlantı bulunmamakta..."
Yukarıdaki paragraflar, Prof. Dr. Ömer Özsoy'un Almanya'nın Frankfurt şehrinde 2008 Haziran'ında düzenlenen bir sempozyumda sunduğu tebliğde geçiyor.1 Özsoy, Ankara İlahiyat'ta görev yaparken 2006 yılında şimdiki Diyanet yönetimi tarafından Frankfurt Üniversitesi'ne bağlı İslam Dini Vakıf Profesörlüğü'ne atanmış. Liberal Frankfurt Üniversitesi'nin mezhepler üstü geleneğini sürdüreceği belirtilen bu kurum, 2003 yılında Frankfurt Üniversitesi ile Diyanet İşleri Başkanlığı arasında imzalanan bir protokol doğrultusunda Almanya'da İslam Din Dersi Öğretmenliği, İmamlık... gibi görevleri deruhte edecek gençlerin eğitilmesi/yetiştirilmesi amacıyla oluşturulmuş. Türkiye Diyanet Vakfı tarafından finanse edilen bu kuruma bağlı İslam Din Bilimi bölümünde halen 100 civarında Müslüman öğrenci eğitim alıyor.
Yukarıda sözünü ettiğim sempozyum tebliğinde tam bir müsteşrik edasıyla konuşan Özsoy, "Anlaşılan Hz. Muhammed Kur'an'ı yazılı hale getirmeyi kendi ödevi olarak görmedi" demiş. Özsoy'a göre bu şekilde düşününce kendiliğinden şu soru ortaya çıkıyor: Tanrı gerçekten yazılı bir metin mi istiyordu, yoksa inananlarla olan esnek iletişimini korumak için tam tersini mi?2
Din'in, kurumsallaşması halinde mesajını kaybedeceğini söyleyen Özsoy'un görüşlerine başvurulan yarı resmi qantara.de sitesinde şu satırlarla karşılaşıyoruz: "Özsoy'a göre Kur'an'da anlatılmak istenen içeriğin yalnızca yüzde 10'u Kuran'ın ayetlerinde bulunabiliyor. Geri kalan kısım, tarihsel bağlamda yorum gerektiriyor. Dolayısıyla Özsoy Kur'an'ı ne ebediyen geçerli, ne de evrensel bir belge olarak kabul ediyor. Bu tarihsel-eleştirel görüşleriyle, Kur'an'ın emirlerini günümüzde de bağlayıcı olarak gören muhafazakar Müslümanların tepkisine neden oluyor."3
Burada mesele Ömer Özsoy'un görüşlerinin mahiyeti değil. Türkiye'deyken de katıldığı ilmî toplantılarda, kaleme aldığı metinlerde benzeri görüşleri dillendirdiğini biliyoruz. Burada bizim için önem arz eden soru şu: Diyanet İşleri Başkanlığı Prof. Dr. Ömer Özsoy'un bu görüşlerini paylaşıyor mu?
"Evet"se Diyanet yönetimi bu görüşleri paylaştığını ve onayladığını dürüstlük ve açık yüreklilik örneği göstererek millete duyursun.
"Hayır"sa Prof. Özsoy'u -görev süresini uzatmak suretiyle- niçin ısrarla o makamda tutuyorlar?
Siyasî, ideolojik vb. mülahazaların tamamını devre dışı tutarak soralım: Diyanet İşleri Başkanlığı, yukarıdaki görüşleri, vergileriyle iş yaptığı Müslüman millete izah edebilecek durumda mıdır? Prof. Dr. Hayreddin Karaman hocanın, tamamının Ehl-i Sünnet olduğunu söylediği Din İşleri Yüksek Kurulu, Özsoy'un bu ve benzeri görüşlerinin -Ehl-i Sünnet bir yana- herhangi bir İslam içi fırka tarafından tensip edildiğini söyleyebilecek midir?
Alman toplumu içinde sayısız problemle boğuşarak ayakta durmaya ve kimliğini muhafaza etmeye çalışan insanımız, çocuklarının İslam'a oryantalist bakış açısıyla yaklaşmasını onaylıyor mu? O genç beyinlere bu düşünceleri zerk ederken oradaki insanımızın onayını aldılar mı?
Diyelim ki bir yolunu bulup bu skandalı millete izah ettiler. Peki Allah'a nasıl hesap verecekler?
1 Sempozyum hakkında özet bir değerlendirme için bkz. http://www.tumgazeteler.com/?a=3925522
2 http://tr.qantara.de/webcom/show_article.php/_c-674/_nr-226/i.html. Bu siteyi Alman Dışişleri Bakanlığı'nın finanse ettiği biliniyor.
3 http://tr.qantara.de/webcom/show_article.php/_c-678/_nr-14/i.html ''
Konular
- Hadis
- ADEMİN KALBİ HASTA
- Suriye'de olanlar
- Geronimo
- Nüzûl-i İsa Hadisleri: Mustafa İslamoğlu'nun bir soruya verdiği cevap üzerine
- Bre asıl mel'un sizsiniz siz!
- Bid'at ehli ile ilgili dinimizin hükümleri nelerdir?
- Muhammed Esed meali
- Kürtler: Bir delikten iki kere sokulmak
- DİN HIRSIZLARI !!!
- Caferiler gerçekten Caferi mi?
- Kusurlu Mal Albânî
- Mason Abduh Said Nursi'nin Üstadı mı?
- Allah'a hamd, kula teşekkür
- Fetva Siteleri
- Sorularlaislamiyet.com sitesinin fetvaları güvenilir mi
- Dinimizislam.com sitesi fetvaları güvenilir mi?
- Sadakat.Net Forumundaki cevaplar güvenilir mi
- Süleymaniye Vakfı fetvalarını güvenebilir miyiz
- Fetva Verenler
- Mehmet Ali Demirbaş'ın fetvaları güvenilir mi
- Fetvalar
- Molla Cami Sitesi güvenilir mi
- İhya.org sitesindeki fetvalar ne kadar güvenilir
- Ahmed Şahin'in fetvaları güvenilir mi?
- Ebubekir Sifil Hocanın fetvaları
- Hayrettin Karaman'ın fetvaları güvenilir mi
- Mustafa İslamoğlunun yazıları güvenilir mi?
- Cübbeli Ahmet Hoca'nın fetvaları
- Harun Yahya'nın yazıları ehli sünnete uygun mudur