Zehirli | Konular | Kitaplar

inkarcılar

İnanmayan Kur’anı anlayamaz

Allahın yolu ile Peygamberimizin yolu birbirinden ayrı değildir. Yalnız Kur’an diyerek ayırmaya çalışanların kâfir olduklarını Kur’an-ı kerim bildiriyor: (Allah ile resullerinin emirlerini birbirinden ayırıp ikisi arasında bir yol tutmak isteyen kâfirdir.) [Nisa 150,151], (Allaha ve Resulüne uyun [uymayıp] yüz çeviren [kâfirdir] Allah da kâfirleri sevmez.) [A. İmran 32], (Ey inkârcılar [Resulümün bildirdiklerini] yalanladığınız için, yakanızı azap bırakmaz.) [Furkan 77]

Kur'anda (Meyte ve kan size haram kılındı) buyuruluyor. (Maide 3)

Her çeşit aşırılık zararlıdır

İfrat ve tefrite örnek vermeye devam ediyoruz.

1- Kibirlenmek ifrat, aşırı tevazu [temelluk] da tefrittir. Tevazu ise vasattır. Kendinden aşağı olanlara karşı tevazu göstermek iyi ise de, bunun ifrata kaçmaması, yani aşırı olmaması gerekir. Aşırı olan tevazua temelluk denir. Temelluk, ancak üstada ve âlime karşı caizdir. Başkalarına karşı caiz değildir. Hadis-i şerifte, (Temelluk, Müslüman ahlâkından değildir) buyuruldu

2- Hz. İsa’yı aşırı sevmek ifrat, sevmemek tefrittir. Hz. İsa’ya Allah ve Allahın oğlu diyen Hıristiyanlar ifrattadır, onu sevmeyen, anasına iftira eden Yahudiler ise tefrittedir. Kur’an-ı kerimde buyuruluyor ki:

İbni Sebe alimlere saldırıyor

İbni Sebe, El- Cessas gibisi uydurmaya dayandığı için cidden ayıp etmiştir, diyor.

CEVAP: Cessas, İbni Sebe gibi söylemediği için ayıp ediyor. Dört mezhebin bütün âlimleri, müta zinasına hayır dedikleri için ona göre ayıp ediyorlar. Ayıp etmeyen tek ehli sünnet âlimi yoktur. Ne günlere kaldık ya Rabbi, “avrat kiralayanlar” ayıp etmiyor da, Ehli sünnet âlimleri ayıp ediyor!

Aynı sayfada “Senet bakımından berbat bir rivayet” diyor. Rafizilerinki berbat değil de Ehli sünnetinki berbat öyle mi?

İbni Sebe diyor ki: İbin Hacer Askalani bile büyük bir bunalım ve zorlama içinde.

Mezhepsizleri tanıma yolları

Mezhepsizler değişiktir, kimi Mutezilenin, kimi Cebriyyenin, kimi Şianın, kimi Vehhabinin bazı fikirlerini, kimisi her gruptan bazı fikirleri benimsiyorlar. Fikirlerini benimsedikleri ve kaynak olarak gösterdikleri şahıslardan bazıları şunlardır:

Ahmet Kadiyani; Behâullah, Beykiyef, C. Efgani, Ebul ala Mevdudi, Hasan el Benna, Hasan Sabbah, İbni Hazm, İbni Kayyimi Cezviyye, İbni Rüşd, İbni Sebe, İbni Teymiyye, İzmirli İsmail Hakkı, M. Şevkani, Muhammed Abduh, Muhammed bin Abdülvehhab Necdi, Makdisi, Muhammed Hamidullah, M. Ebu Zehra, Muhammed İkbal, Muhammed Sıddık Hasan Han, N. Elbani, Reşat Halife, Reşit Rıza, S. Kutup, Seyyid Sabık, Şeyh Bedrettin, Yusuf Kandehlevi, Yusuf Kardavi, Zuhayli vs.

Dinimizde tesettürün önemi

Kur’an’a inanmadıkları halde, (Yalnız Kur’an) diyen zındıklarla, On dokuzculuk bâtıl dinine sarılanlar, tesettürü inkâr ediyorlar. Halbuki Kur’an-ı kerimde buyuruluyor ki: (Mümin kadınlara söyle, gözlerini sakınsınlar, ırzlarını korusunlar, görünen kısmı hariç, ziynetlerini göstermesinler, başörtülerini yakalarına kadar örtsünler!) [Nur 31] Bu âyette bazı hususlar açık değil. Mesela kadın, gözünü neden sakınacak, ırzını nasıl koruyacak, ziynetten maksat ne? Kına, sürme mi, altın, gümüş mü, küpe, kolye, bilezik mi?

Resul ile nebi arasındaki fark

19'cu Reşat Halife ve bazı zındıklar peygamberim (Resulüm) diyebilmek için, Ahzab suresinin, (O, Allahın resulü ve nebilerin sonuncusudur) [mealindeki 40. âyet için, "Nebi gelmez ama resul gelir" diyorlar. Halbuki "Nebi" gelmezse, "Resul" hiç gelmez. Çünkü nebi, kendinden önce gelen Resulün dinini tebliğ eden peygamberdir. Risalet=Resullük makamı, nübüvetten=nebilikten daha özel ve yüksektir. Her resul nebidir; fakat her nebi resul değildir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Nübüvvet ve risalet sona erdi. Benden sonra nebi de, resul de yoktur.) [Tirmizî]


Kur'an-ı kerimde ise buyuruluyor ki:

On dokuzculuk dini bâtıldır

Fanatik Hıristiyanlar Peygamber efendimiz 571'de doğduğu ve İstanbul 1453'te alındığı için, bu sayıların toplamı olan 13 sayısını uğursuz sayarlar. Bunun için 13 numaralı odaya girmez, 13 numaralı evde oturmaz ve 13 sayılı, her şeyden kaçarlar. İslâmiyeti yıkmak için çalışan Behailer de, 19 sayısını mukaddes sayarlar. 19 gün oruç tutarlar. Her Behai, 19 günde bir, 19 Behaiyi davet eder. Genel adalet evi dedikleri meclise 19 kişi seçerler. Behaullaha peygamber derler.

Kur'an ve Sünneti inkâr

Allahü teâlâ, Resulüne Kur'anın açıklamasını, hüküm koymasını emredip, iman, itaat ve Kelime-i şehâdette de Resulünü kendisiyle birlikte bildiriyor:


(Kur'anı insanlara açıklayasın diye sana indirdik.) [Nahl 44]
(İhtilaflı şeyleri insanlara açıklayasın ve iman eden bir kavme de hidâyet ve rahmet olsun diye bu Kitabı sana indirdik.) [Nahl 64]
(İhtilaflı bir işin hükmünü Allahtan [Kur'andan] ve Resulünden [Sünnetten] anlayın!) [Nisa 59]
(Aralarındaki anlaşmazlıkta seni hakem tayin edip, verdiğin hükmü tereddütsüz kabullenmedikçe, iman etmiş olmazlar.) [Nisa 65]
(Allah ve Resulü, bir işte hüküm verince, artık inanmış kadın ve erkeğe, o işi kendi isteğine göre, tercih, seçme hakkı kalmaz.) [Ahzab 36]

Yalnız Kur'an diyen yalancılar

Mezhepsizler, dindeki dört delilin ikisini kabul etmeyip Kitap ve Sünnet'ten başka delil yok diyorlar. Mezhepsizleri de geride bırakan türediler, Kitap ve Sünnet tabirine bile saldırıp, "Kur'andan başka bir sünnet adı altında din çıkarmak İslâmı yıkmaktır, Peygamber Kur'anı getirmekle işi bitmiştir, o bir postacıdır" diyerek Sünneti Kur'andan farklı bir şey gibi göstermeye çalışıyorlar.


Yalnız Kur'an diyenler, kesinlikle Kur'anı kerime inanmıyorlar. İslamiyeti yıkmak için inanmış gibi görünüyorlar. Bunların başında İgnaz Goldziher, Shacht gibi Oryantalist denilen gayri müslimler gelir. Hıristiyanların çıkardığı bu akıma kapılıp biz de resulüz diyenlerden Hintli Mirza Gulam

Allah'a inanan gayri müslim kâfir mi?

Bu konudaki âyeti kerimeleri dün bildirmiştim. Bugün de üç âyet daha bildirelim:
[Ey habibim, Yahudi ve Hıristiyanlara] de ki: (Eğer Allahı seviyorsanız, bana uyun ki Allah da sizi sevsin.) [A. İmran 31] [Demek ki Ehli kitap olan Hıristiyan ve Yahudiler, Peygamber efendimize iman etmedikçe, Allah onları sevmez.]

(De ki: "Ey Ehli kitap, gelin aramızda şu müşterek söze uyalım: "Ancak Allaha kulluk edelim, Ona şirk koşmayalım, Allahı bırakıp insanları Rabler edinmeyelim" Yine de, yüz çevirirlerse, "Şahid olun ki, biz Müslümanız" deyin!) [A. İmran 64] [Ehli kitap yani Yahudi ve Hıristiyanlar buna yanaşmadı, yani Müslüman olmadılar.]

Edison Cennete Girecek mi?

Bazı ilericiler, çağdaşlar, uygarlıkçılar tutturmuşlar, “Edison ampulü icat etti, daha nice icada imza attı, insanlığa faydası çoktur, böyle bir adamı Müslüman olmadığı için cennete sokmamak olur mu” gibi laflar ediyorlar.

Bilsinler ki:


Edison’un varlık problemi, Tanrı, din konusundaki inanç ve görüşleri sadece İslâm’a değil, bütün dinlere aykırıdır. O, İslâm dinine göre de, Yahudiliğe göre de, Nasranîliğe göre de Cennete giremez.

İMAN ve İNKAR AÇISINDAN İNSANLAR

Mü'min

Peygamber Efendimizin Allah'dan getirip, tebliğ buyurduğu bütün hükümleri kalbi ile tasdik, dili ile ikrar eden insandır. (Müslüman da aynı manaya gelir.)

Kâfir

Peygamber Efendimizin Allah:'dan getirip tebliğ buyurduğu bütün hükünleri kabul etmeyip inat edendir. Bu inançla dünyadan ayrılanların ebedi yeri Cehennemdir.

Münafık

İki Kısımdır;

a) İtikadi yönden münafık : Peygamber Efendimizin tebliğ buyurduğu dine aslında iman etmediği halde inanmış gibi görünen, iki yüzlü kimselerdir. Bunlar kafirlerle beraber Cehenneme gireceklerdir, hatta azap tabakaları daha da derin olacaktır.

Edison Cennete Girecek mi?

Bazı ilericiler, çağdaşlar, uygarlıkçılar tutturmuşlar, “Edison ampulü icat etti, daha nice icada imza attı, insanlığa faydası çoktur, böyle bir adamı Müslüman olmadığı için cennete sokmamak olur mu” gibi laflar ediyorlar.

Bilsinler ki: Edison’un varlık problemi, Tanrı, din konusundaki inanç ve görüşleri sadece İslâm’a değil, bütün dinlere aykırıdır. O, İslâm dinine göre de, Yahudiliğe göre de, Nasranîliğe göre de Cennete giremez.

Cehennem

Kelime olarak "derin kuyu" anlamına gelen cehennem, ahirette kafirlerin sürekli olarak, günahkar müminlerin de günahları ölçüsünde cezalandırılmak üzere kalacakları azap yeridir. Kur'an'da cehennem için yedi isim kullanılmıştır: Cehennem (derin kuyu), nar (ateş), cahîm (son derece büyük, alevleri kat kat yükselen ateş), haviye (düşenlerin çoğunun geri dönmediği uçurum), saîr (çılgın ateş ve alev), leza (dumansız ve katıksız alev), sakar (ateş), hutame (obur ve kızgın ateş). Bazı bilginler bu yedi ismin, cehennemin yedi tabakası olduğunu ileri sürmüşlerdir.

Cehennem ve oradaki hayat, Kur'an-ı Kerîm'de şu şekilde tasvir edilir:

İşte bu nane yenmez

Elimde, kendisi değil ama kahramanı uzaylı olan bir kitap var. Fardip, uzayda bir yermiş. SinHa da Fardip’li hayali bir uzaylı. Onun için romanın ismini “Fardipli SinHa” koymuşlar.

Kitabın kapağındaki tanıtım yazısından iki cümle okuyalım: “SinHa’yı elinize aldığınız andan itibaren, içine düşebileceğiniz girdabın kenarında olduğunuzu hatırlatmak istiyoruz. Bu girdap, özellikle dünyaya belli açılardan bakanlar ve şekillendirilmiş inanç sahipleri için yıkıcı sonuçlar doğurabilir…”