DÖRT İNCİLİN YAZARLARI
Hristiyan Kilisesi tarafından sahih sayılan dört İncili incelerken, bu İncillerin kaleme alındıkları dil kadar, bunları kaleme alan kişilerin kimliklerini de incelemek gerekir. Kimdir bu yazarlar? Matta, Markos, Luka ve Yuhanna'nın hüviyetleri nedir, nerelidirler? Bunlar gerçekten söylenildiği gibi ruhu'l-kudüs'le dolu kimseler midir? Adı geçen bu kişiler İncillerin gerçek yazarları mıdır? yoksa bu kitapları başkaları yazarak bunlara mı maletmişlerdir?
Kilise tarafından Yeni Ahidde yapılan tertibe göre, dört İncilin yazarları şu şekilde sıralanmaktadır: Matta, Markos, Luka ve Yuhanna. Hristiyanlık tarihinde bu dört yazara üçüncü asırdan itibaren "Evangelist" (İncil yazarı) ismi verilmiştir. Hristiyan geleneğine göre, Matta ile Yuhanna Havarilerden sayılıyorlar, Markos ile Luka Havarilerden sayılmıyorlar(27). Biz, önce sırası ile bu "İncilci" denilen yazarların kimliklerini tesbit etmeye çalışacağız.
Matta:
Hristiyan kaynaklara göre Filistinli bir Yahudi ailenin oğlu olan Matta'nın, ikinci adı Levi, babasının adı da Alfe-us'tur. Kendisi gümrük memuru olarak görev yaparken, Hz. İsa ile tanışarak ona tabi olmuştur. Matta, Hz. İsa daha dünyada iken, onun sözlerini Logia isimli bir kitapta toplamış, Hz. İsa'nın dünyadan ayrılmasından sonra ise bu metne birtakım ilâveler yaparak esas Matta İncilini yazmıştır. Bu esas Matta İncilinin hangi dilde yazıldığı konusunda daha önce bilgi vermiştik. Daha sonra bu İncil Yunancaya çevrilmiştir. Bu İncili Yunancaya kim çevirdi, kendisi mi (28), yoksa bir başkası mı?(29) Araştırmacıların ittifak edebildikleri bir isim yok. Bazıları, Matta'nın kendi İncilini Yunanca yazdığını iddia etmektedirler(30). Matta, Roma imparatorluğu adına vergi toplayan bir Yahudi olarak bu İncili, Yahudi asıllı Hristiyanlar için kaleme almıştır. Elçiler, kendisinden bir İncil yazmasını istemişler ve o da Antakya'da yaşayan Yahudi asıllı Hristiyan cemaate bu İncili yazmıştır.
Bazı araştırmacılar, halen elde mevcut olan Matta İncilinin yazarının Havari Matta olmadığını, bu İncili aslında ismi meçhul Filistinli bir Yahudinin yazdığını ileri sürmektedirler. Çünkü bu İncil, Yahudi düşünce sistemine uygun bir tarzda yazılmıştır ve ifadeleri tamamı ile Yahudi hukukuna saygılıdır. Kitapta kullanılan rakamların kullanılma tarzına bakılırsa, muhtemelen onun öğretici bir el kitabı olduğu anlaşılır. Mesela: Yedi felaket ve acı, beş kutsal varlık, üç derecede düzenlenmiş günah ve ceza gibi. Bu İncil, Baptizmin formüllerini ihtiva etmektedir, onda "gök krallığı" tabiri tam otuziki yerde geçmektedir. Bu kitapta dogmatik maksatlarla düzenlenmiş bir kitap havası vardır.
Aslında basit bir gümrük memuru olmasına rağmen Matta'nın, yazmış olduğu İncile bakılırsa onun, hiç de öyle sıradan bir insan olmadığı anlaşılmaktadır. O, kültürlü, Yahudi kültürü ve Eski Ahid hakkında derin bilgiye sahip bir kimse olarak görülüyor.
E. Culman'a göre Matta İncilinin yazarının Havari Matta olması imkânsızdır. Çünkü bu İncilin yazarı, İncilini yazarken Havari olmayan Markos'tan geniş çapta istifade etmiştir. Vahiy ve ilhama mazhar olmuş bir Havari, neden Havari olmayan birinden istifade etsin? Demek ki yazar Matta, Havari olan Matta,nın dışında ayrı bir Matta ki, Havari olmayan Markos'tan istifade ihtiyacını hissetmiştir. Yine bu İncilin yazarı şayet Havari Matta olsaydı, gördüğü, işittiği şeylerin bir kısmını gaip sığası (üçüncü tekil şahıs) ile değil de, mütekellim sığası (birinci tekil şahıs) ile yazardı, halbuki o, bütün anlattığı şeylerde gaip sığasını kullanmıştır. O, yazdığı İncilinde Havari Matta'dan bahsederken, kendisinden değil de, başka birisinden bahsediyormuş gibi sürekli üçüncü tekil şahıs kalıbı kullanmıştır.
Matta İncilinin İbranice asıl nüshası ortadan kaybolmuş, elde Yunanca tercümesi var, ancak bunu kimin tercüme ettiği kesin olarak belli değildir. Mütercimi belli olmayan bir kitaba nasıl güvenilebilir? Bu tercümenin doğruluğunu anlayabilmek için asıl nüsha ile karşılaştırılmasından daha tabiî ne olabilir? Ama asıl nüsha kaybolmuş, öyleyse tercümenin doğruluğunu nereden anlayacağız? Asıl nüsha ortada yok ki, tercümeyi onunla karşılaştırıp doğru veya yanlış olduğuna hükmedelim. Mütercimi tanımadığımıza göre, onun kendi bazı fikirlerini, kitabı tercüme ederken bu kitaba katmadığından nasıl emin olacağız? Acaba mütercim, iyi bir tercüme yapabilecek kadar iki dili iyi biliyor muydu? Yine bu kişi, samimî bir Hristiyan mıydı, yoksa Hristiyanlığı bozmak isteyen hîlekâr bir Yahudi miydi?
Bazı İncil tefsircileri, Havari Matta'nın yazdığı esas İncilin kaybolduğunu, başka bir İncilin alınarak onun yerine konulduğunu, halkın bu yeni İncile rağbetinin arttırılması ve güveninin sağlanması için, ona Matta İncili adının verildiğini söylemektedirler. Diğer bazı araştırmacılar, İbranice-Aramice olarak yazılmış olan Havari Matta'ya ait İncilin asıl nüshasını, Kudüs'ün tahribinden sonra Ebiyonitlerin kasden tahrif ettiklerini ve ortadan kaldırdıklarını söylemektedirler. Bu görüşü ileri sürenlere göre, Ebiyonitler, Hz.İsa'nın ulûhiyetini inkâr etmekteymişler, esas İbranice Matta İncili de, Hz.İsa'nın ilâhlığını itiraf ve ispat ediyormuş, bu yüzden Ebiyonitler kendi görüşlerinin zıddına görüş ihtiva eden bu İncili önce tahrif, sonra da yok etmişler. Burada çok dikkate değer bir husus vardır. Bu defa Matta İnciline tahrif isnadında bulunanlar, Hz.İsa'nın ilâhlığını reddedenler değil, aksine bunu kabul edenlerdir. Bunlar asıl Matta İncilinde Hz.İsa'nın ilâhlığını açıklayan pasajların var olduğunu, bu pasajların bilâhere metinden çıkarıldığını söylemektedirler.
Markos:
Yeni Ahidde ikinci sırada yer alan İncilin yazarının asıl adı Yuhanna'dır. Filistinli Yahudi bir ailenin çocuğu olan bu yazar, Markos lakabı ile de anılmakta idi. Markos'un annesi Meryem, ilk Hristiyan cemaati içinde yer almış olup, Hristi-yanlığa büyük hizmetler yapmıştır. Hz. İsa'nın dünyadan ayrılmasından sonra Hristiyan cemaati bu kadının evinde toplanır ve kararlar alırdı. Hristiyan kaynaklara göre, Markos bu toplantılara katılır ve Hz. İsa'nın öğrencilerinden çok istifade ederdi. O, bir yandan Barnaba ve Pavlos ile beraber Hristiyanlığı yaymak üzere seyahatlere katılmış, öbür yandan da Havari Petrus ile beraber Romaya kadar gitmiş, birlikte dolaştığı yerlerde onun tercümanlığını yapmıştır. Bazı rivayetlere göre Markos adı ile bilinen bu İncili Markos değil, Petrus yazmıştır.
Markos, Havarilerden miydi, yoksa Havari değil miydi? Bu soruya genellikle "Havari değildi" şeklinde cevaplar verilmektedir. Fakat bazı Hristiyan kaynaklar, onun Havari olmamakla beraber, Yetmişlerden olduğunu söylemekte ve onu Hz.İsa'ya direkt olarak öğrenci yapmak istemektedirler. Bir kısım Hristiyanlar onun, Yetmişlerden değil de, Yüzyirmiler-den olduğunu ileri sürüyorlar. Aslında onun şu veya bu grup içinde Hz.İsa'ya öğrenci olmadığı, yazdığı İncildeki üslûbundan anlaşıldığı için bir kısım Hristiyan müellifler, onu Petrus ve Pavlos'a öğrenci yaparak, yazdığı İncile bu yolla güven ve itimat sağlamaya çalışırlar. Bazı araştırmacılar, bu İncilin yazarının aslında ismi bilinmeyen meçhul bir kişi iken, yazdığı İncile rağbet ve itimat temin etmek için ona Markos İncili adını verdiğini ileri sürüyorlar.
Yeni Ahid araştırmacılarının bir kısmı, Markos İncilini Yeni Ahidde birinci sıraya yerleştirirler ve onun yazılan ilk İncil olduğunu kabul ederler. Burada akla şöyle bir soru geliyor: Havari Matta ve Yuhanna gibi kimseler dururken, neden ilk İncili Havari olmayan Markos yazmış olsun? Niçin gerek Matta ve gerekse Luka incillerini yazarken Markos'un nüshasından bol bol istifade etsinler? Markos'u onlardan daha bilgili kılan hangi özellikleri vardı?
Matta hakkında söylendiği gibi, Markos'un da önce kısa bir İncil yazdığı, daha sonra bunu genişleterek esas Markos İncilini yazdığı söyleniyor. Yapılan araştırmalara göre Mar-kos'un ilk İncilinin dörtte üçü kaybolmuş. Markos bilâhere daha önce mevcut olan kolleksiyonlardan, Q metninden, vb. kaynaklardan istifade ederek şimdiki İncilini yazmıştır. Matta ve Luka İncillerini yazarken Markos'un bu İncilinden geniş şekilde faydalanmışlardır. Markos, İncilini, Roma'da bulunduğu sırada Petrus'un vaazlarını dinleyen bir kısım insanların ricası üzerine Romalılar için yazmıştır.
Papias'ın verdiği habere göre, Petrus ile beraber seyahat eden ve toplantılara katılan Markos, Hz.İsa'nın hayatı hakkında Petrus'tan duyduklarını hafızasının müsade ettiği nisbette yazmaya çalışmıştır. O, Hz.İsa'nın yaptığı ve söylediği ifade edilen şeylerden aklında tutabildiklerini ( yani unutmadıklarını) düzensiz bir biçimde gelişigüzel olarak yazmıştır. Çünkü o, bizzat Hz.İsa'yı görmemiş ve dinlememiştir. Papias'm bu şekilde yazması bazı mutaassıp Hristiyanları öfkelendir-mış ve ona hakaret etmeye sevketmiştir.
Mesela: Esebious, Papias'm bu ifadelerine kızarak onun için, "mahdut zekalı" tabirini kullanmıştır. Çünkü Papias'ın bu ifadesine göre Markos, yazarken vahiy veya ilhamla değil, aksine gücünün yettiği nisbette, aklında tutabildiklerini, hatırlayabildiği kadarı ile düzensiz olarak yazmıştır. Böyle yazılan bir kitap nasıl hatasız ve eksiksiz olabilir? Onun hatırlayamadıkları, kitabı-nın dışında kaldığına göre, kitabında eksiklik vardır. Ayrıca hafızasının onu yanıltmış olması da mümkündür. Bu durumda o, bazı şeyleri yanılarak yanlış yazmış olabilir, M.S. 130 yılı gibi çok erken bir dönemde bu sözleri yazan Papias, bunları yazmakla çok büyük bir suç işlemiştir. Dolayısı ile yapılacak en kestirme iş, Papias'ın bu eserini devre dışı bırakmaktır. Bunun için ona bazı isnadlarda bulunmak lazımdır. Esebious da bunu yapmış, onu, "mahdut zekâlı" biri ilân ederek ona güvenilmemesini, dediklerinin nazarı itibara alınmamasını istemişti. Çünkü Papias, okuduklarını ve duyduklarını iyi anlayamamakta ve aktaramamaktadır, zekası buna müsait değildir. İşte Hristiyan kaynaklar işlerine gelmediği zaman kendi kaynakları hakkında bile bu tür isnadlarda bulunabilmektedirler.
Markos, amcası Barnaba ve Pavlos'la birlikte Antakya'ya gitmiş, oradan Kudüs'e dönmüş, bilâhere Barnaba ile beraber Kıbrıs'a seyahat etmiştir. Daha sonra Barnaba'dan ayrılan Markos, önce kuzey Afrika'ya, oradan Mısır'a gitmiş ve buralarda Hristiyanlığı yaymak için faaliyette bulunmuştur. Petrus ile birlikte Roma'ya da seyahat eden Markos'un esas faaliyet merkezi Mısır olmuştur. "Murûcu'l-Ahbar" isimli Hristiyan kaynağında hem Petrus'un, hem de Markos'un, Hz. İsa'nın ulûhiyetini inkâr ettikleri yazılıdır. Bir diğer Hristiyan kaynağı İbn Batrik ise, Markos İncilini, Markos'un değil, Petrus'un yazdığını kaydetmektedir.
Luka:
Yeni Ahidde yer alan üçüncü İncilin yazarı Luka'nın mesleği hekimlikti. O, aynı zamanda Resullerin İşleri kitabının yazarı olarak da bilinmektedir. İncilini Yunanca olarak kaleme aldığı söylenen Luka, aslen Antakya'lı veya Suriyeli olarak biliniyor. Bu İncilin başında yer alan pasajdan, Luka'nın bu İncili Yunanlılar için yazdığı anlaşılıyor. Luka İncilinde tarih yanlışlıkları ve maddî hatalar oldukça fazladır. Bazı araştırmacılar, bu İncilin yazarının, Josephus'un eserinden istifade ettiğini ileri sürmektedirler. Luka İncilini yazarken, Markos'u, Q metnini, Matta'nın ilk İncilini ve kendi özel kaynağını kullanmıştır. Hem Matta, hem de Luka, Markos'tan faydalanmakla beraber Luka, Markos'u Matta'dan daha fazla kullanmıştır. Ayrıca Luka'da, Matta ve Markos'ta bulunmayan bazı şeyler, bilhassa meseller mevcuttur. Onun kendine ait özel bir kaynağının yanısıra, sözlü kaynaklardan da faydalandığına dair rivayetler mevcuttur.
Eski Ahidi reddederek sadece Yeni Ahidi kabul eden Marcion'un yazmış olduğu İncil ile, Luka İncili arasında birçok yerde benzerlikler vardır. Yunan asıllı olan Luka, Hz. İsa hakkında yazarken, sanki bir Yunanlı tarihçinin, bir Yunan kahramanı hakkında yazdığı uslûpla yazmıştır. Luka'nın İncilinde Yahudi tonundan ziyade evrensellik hakimdir. Bundan dolayı onda Hz. İsa'nın nesebi Hz. İbrahim'e kadar değil, Hz. Ademe kadar götürülür. Bu İncilde Samiriler küçümsenmez, aksine yüceltilir, kadınlara diğer incillerden daha saygılı bir biçimde yaklaşılır.
Geleneksel Hristiyan kaynaklarında bu şekilde takdim edilen Luka'nın da şahsiyetini yoğun bir sis bulutu örtmüş durumdadır. Bir rivayete göre o, çalışmalarında Pavlos'a yardımcı olmuş, Yahudi asıllı Antakyalı bir doktordur. Daha önce Yunan asıllı olduğuna dair rivayeti nakletmiştik. Ayrıca, bazı Hristiyan kaynaklar onun Antakyalı değil, Romalı olduğunu söylüyorlar. Bu görüşü ileri sürenlere göre, Luka'nm Antakyalı olduğunu söyleyenler onu, Antakyalı Blokyos ile karıştırmaktadırlar. Bu iddiayı ileri sürenlere göre Luka, İtalya'da ortaya çıkmış bir Romalıdır. Luka'nın mesleği üzerinde de ihtilaf vardır. Bazı müellifler onun mesleğinin doktorluk olduğunu söylerken, diğer bazıları ise, onun mesleğinin doktorluk değil, ressamlık olduğunu söylemektedir-ler. Bütün bu söylenenlerden sonra onun nereli olduğu, mesleği, kimliği tam bir muamma halini almaktadır. Antakyalı mı, Suriyeli mi, yoksa Romalı mı? Yahudi asıllı mı, Yunan asıllı mı, yoksa Romalı mı? Doktor mu, yoksa ressam mı? Bütün bu sorulara Hristiyan dünyası bugüne kadar tatmin edici bir cevap bulamamıştır.
Yuhanna:
Diğer üç İncilden çok farklı olarak kaleme alman dördüncü İncilin yazarı Zebede ve Salome oğlu Yuhanna, aynı zamanda Hz.İsa'nın arkadaşıdır ve Havarilerden biridir. Mesleği balıkçılık olan Yuhanna'nın, kardeşi Yakub da Havarilerden idi. Ancak bazıları onun Galile(Celile)'li Yuhan-na'dan başka bir Yuhanna olduğunu söylemektedirler. M.S. 49 yılında Havariler Kudüs'te toplandıkları zaman Yuhanna da bu toplantıya katılmıştı. Yuhanna, daha sonra Anadolu'ya geçerek Efes'e yerleşmiş ve buradaki Hristiyan cemaatleri idare etmiştir.
Kendisi Filistinli bir Yahudi olmasına rağmen, yazdığı İncilde İskenderiye felsefe okulundan alınmış ve temeli Yunan felsefesine dayanan Logos fikri açıkça görülmektedir. Bu durumu nazarı itibara alan bazı araştırmacılar, eldeki Yuhanna İncilini yazan kişinin, Zebede oğlu Havari Yuhanna olamıyacağını, olsa olsa bunu Yunan felsefesini çok iyi bilen başka bir Yuhanna'nın yazmış olabileceğini ileri sürmüşler-dir. Papirüsler üzerine yazılmış olan en eski İncil parçaları, Yuhanna İnciline ait olan parçalardır. Son yapılan ilmî araştırmalar, halen elde mevcut olan Yuhanna İncilinin, Zebede oğlu Yuhanna'ya ait esas İncil olmadığını, aksine bu metinde birtakım değişiklikler ve düzeltmeler yapıldığını ortaya koymaktadır. Orjinal yazmada yer alan pekçok kısım, şimdi elde mevcut olan İncilde farklı yerlere yerleştirilmiş-tir. Bazı ilim adamları, Yuhanna İncilinde, Pavlos'un takdim ettiklerinden daha makul ve kabul edilebilir bir inancın felsefî takdiminin yapıldığını ileri sürüyorlar. Yuhanna İncilinde vahye dair bilgi yoktur, onda kelâm, ruhu'lkudüs, sükun, barış ve ikinci doğuş daha geniş yer tutmaktadır.
Esas gayesi bakımından diğer üç İncilden çok farklı olan Yuhanna İncilinin, asıl gayesi (bazı tarihî bilgiler ihtiva etmesine rağmen) teolojiktir. Onda Hz. İsa, Nasıralı bir peygamberden ziyade, insan şekline girmiş bir ilâh şeklinde takdim edilmektedir. Bu İncilde Tanrı Krallığı mesellerinden çok, Hz. İsa'nın vahiy misyonu ile alâkalı müzakereler vardır.
Sinoptik incillerde başlangıçta Hz.İsa'nın ilâhlığına dair açık bir ifade yoktu. Sinoptik İncillere bu ifadaler, daha sonra yapılan tercümeler esnasında sokulmuştur. Hristiyan müellif Cercis Zevin'e göre, M.S. 96 yılında Asya ve diğer yerlerden gelen piskoposlar, Yuhanna'dan Hz.İsa'nın ulûhiyetini ispatlayan bir İncil yazmasını istemişler ve bu istek üzerine Yuhan-na, bu İncili yazmıştır. Diğer bir Hristiyan müellif Yusuf el-Hurî de, aynı şeyi tekrarlayarak Yuhanna'nın, İncilini Hz. İsa'nın ulûhiyetini ispatlamak için yazdığını ifade etmektedir. Başka bir Hristiyan kaynağı "Mürşidü't-Talibin"e göre Yuhan-na İncilinin yazılmasının asıl sebebi, diğer üç İncilin bahsetmediği ve ihmal ettiği Hz. İsa'nın ilâhlığı meselesini ispat etmek, onun zatı ile ilgili bazı sahneleri sağlamlaştırmak, bazı yalancı muallimlerin Hz.İsa'nın insanlığı ve ölümü ile ilgili olarak ileri sürdükleri sapık fikirleri çürütmekti. Mürşidü't-Talibin'in yazarının itirafına göre, daha birinci asırda Hz. İsa'nın ilâhlığını inkâr eden Hristiyanlar vardı ve bu inkârcı Hristiyanlara karşı bazı piskoposlar gelerek Yuhanna'dan, onun ilâhlığını ispatlayan bir İncil yazmasını istemişler, o da bu gaye ile İncilini yazmıştır.
Yuhanna'nm İncili konversiyonist bir İncil olup, bu İncil işe Pavlos'un bıraktığı yerden başlamaktadır. Yuhanna,.İncilini Yunanca bilenlere Yunan kavramları içinde sunmakla kalmadı, o, ayrıca helenistik kavramların dışındaki kavramları da kullandı.
Yuhanna İncili ile Sinnoptik İnciller arasında büyük farklılıklar vardır. Biz bu farklılıkları maddeler halinde şöyle sıralayabiliriz:
1- Sinoptik İnciller vaftizden bahsederler, Yuhanna İncili bundan bahsetmez.
2- Diğer İnciller Hz. İsa'nın, şeytan tarafından günah işlemeye teşvik edildiğinden bahsettikleri halde, Yuhanna İncili bundan bahsetmez.
3- Sinoptik İnciller Hz.İsa'nın suretinin değişmesinden bahsettikleri halde, Yuhanna İncili bundan bahsetmez.
4- Diğer incillerde Evharistiya kurumu anlatılır, Yuhanna'da Evharistiya olayı yoktur.
5 - Diğer İnciller bahçedeki can çekişme olayını anlatırlar, Yuhanna İncili bunu anlatmaz.
6- Yuhanna İncilinde fısıh(pesah) bayramı kurbanı, üç
veya dört kere olmuş gösterildiği halde, diğer İncillerde bu
olay bir kere olmuş gösteriliyor.
7- Yuhanna İncilinde Yahudiye bölgesi daha önemli olarak gösteriliyor. Galile (Celile) bölgesi ikinci plana itiliyor, diğerlerinde Galile bölgesi birinci planda ele alınmaktadır.
8- Diğer İncillerdeki mecazî ifadelerin yerini, Yuhanna İncilinde meseller almıştır.
9- Diğer incillerde anlatılan mucizelerin sayısı Yuhanna İncilinde anlatılanlardan daha fazladır. Yuhanna İncilinde mucizelerin sayısı yediye inmiştir.
Klasik Hristiyan kaynaklarının, dördüncü İncilin yazarının Havari Yuhanna olduğu şeklindeki iddialarına karşılık, XIX ve XX. yüzyılda yapılan araştırmalar, bugün elde mevcut olan Yuhanna İncilinin yazarının, avcı ve Havari Yuhanna olmasının mümkün olmadığını göstermektedir. İkinci asırda yaşayan Hristiyanların büyük bir kısmı bu İncilin Havari Yuhanna tarafından yazıldığını kabul etmiyorlardı.
Bir kısım araştırmacılar, bu İncili İskenderiye felsefe okuluna mensup birinin yazdığını söylerken, diğer bir kısım araştırmacılar ise, bu kitabın tamamı ile tanzim edilmiş bir kitap olduğunu, kitabı tanzim eden kişinin, bu düzenlemeyi iki havari (Matta ve Yuhanna) nin, zıt fikirlerini birleştirerek gerçekleştirdiğini ileri sürüyorlar. Bazıları ise bu İncilin tamamı ile anonim bir eser olduğunu, bir grup yazarın muhtelif kaynaklardan aldıkları bilgiler ile bu İncili meydana getirdiklerini ileri sürüyorlar.
Batıda yapılan son araştırmalardan elde edilen sonuca göre bu İncilin yazarı, Hz.İsa'nın öğrencisi Havari Yuhanna değildir. Bu Yuhanna meçhul bir Yuhanna'dır, eserini özel istek üzerine Hz.İsa'nın ulûhiyetini ispat etmek için yazmıştır. Yazar, İncilinde bir takım felsefî nazariyeleri Hristiyan boyası ile boyayarak sunmuştur.
Dört İncilin yazarları hakkında söylenenleri şöyle özetleyebiliriz:
1 - Bu İnciller Hz.İsa tarafından yazdırılmamıştır,
yazılan incillerin hiçbirini Hz.İsa görmemiştir.
2 -Bu dört İncilin yazarları, din âlimi olmaları yönünden
aynı ehliyette değildirler. Bir kısmının kimlikleri meçhuldür,
telif ettikleri söylenen kitaplarla alâkaları meçhuldür, meslekleri meçhuldür.
3 - Dört İncilin yazarları, yazdıkları incilleri, muhtelif çevrelerin istekleri sonucu ve bu istekler doğrultusunda yazmışlardır. Ayrıca istek sahibi kişi veya heyetlerin kimler olduğu tam olarak aydınlığa kavuşmuş değildir.
4 - Dört İncilin asıl orjinal nüshaları kaybolmuştur.
Bunu bütün Hristiyan kaynaklar da itiraf etmektedirler.
Asıllarının kaybolması dolayısı ile ortada dolaşan kopya ve
tercümelerin güvenilir olmadığı, kopyacı ve mütercimlerin
cehli veya kasıtlı davranmaları sebebi ile, bunlarda birtakım
hataların ve eksikliklerin meydana geldiği bazı insaf sahibi
Hristiyan araştırmacılar tarafından itiraf edilmektedir.
5 - Dört İncilde, İlâhî dinlere kaynaklık eden kitaplar
için gerekli olan rivayet silsilesinin olmadığı, bu kitapların bu
rivayet silsilesinden tamamı ile yoksun oldukları müşahede
edilmektedir.
Kilise tarafından Yeni Ahidde yapılan tertibe göre, dört İncilin yazarları şu şekilde sıralanmaktadır: Matta, Markos, Luka ve Yuhanna. Hristiyanlık tarihinde bu dört yazara üçüncü asırdan itibaren "Evangelist" (İncil yazarı) ismi verilmiştir. Hristiyan geleneğine göre, Matta ile Yuhanna Havarilerden sayılıyorlar, Markos ile Luka Havarilerden sayılmıyorlar(27). Biz, önce sırası ile bu "İncilci" denilen yazarların kimliklerini tesbit etmeye çalışacağız.
Matta:
Hristiyan kaynaklara göre Filistinli bir Yahudi ailenin oğlu olan Matta'nın, ikinci adı Levi, babasının adı da Alfe-us'tur. Kendisi gümrük memuru olarak görev yaparken, Hz. İsa ile tanışarak ona tabi olmuştur. Matta, Hz. İsa daha dünyada iken, onun sözlerini Logia isimli bir kitapta toplamış, Hz. İsa'nın dünyadan ayrılmasından sonra ise bu metne birtakım ilâveler yaparak esas Matta İncilini yazmıştır. Bu esas Matta İncilinin hangi dilde yazıldığı konusunda daha önce bilgi vermiştik. Daha sonra bu İncil Yunancaya çevrilmiştir. Bu İncili Yunancaya kim çevirdi, kendisi mi (28), yoksa bir başkası mı?(29) Araştırmacıların ittifak edebildikleri bir isim yok. Bazıları, Matta'nın kendi İncilini Yunanca yazdığını iddia etmektedirler(30). Matta, Roma imparatorluğu adına vergi toplayan bir Yahudi olarak bu İncili, Yahudi asıllı Hristiyanlar için kaleme almıştır. Elçiler, kendisinden bir İncil yazmasını istemişler ve o da Antakya'da yaşayan Yahudi asıllı Hristiyan cemaate bu İncili yazmıştır.
Bazı araştırmacılar, halen elde mevcut olan Matta İncilinin yazarının Havari Matta olmadığını, bu İncili aslında ismi meçhul Filistinli bir Yahudinin yazdığını ileri sürmektedirler. Çünkü bu İncil, Yahudi düşünce sistemine uygun bir tarzda yazılmıştır ve ifadeleri tamamı ile Yahudi hukukuna saygılıdır. Kitapta kullanılan rakamların kullanılma tarzına bakılırsa, muhtemelen onun öğretici bir el kitabı olduğu anlaşılır. Mesela: Yedi felaket ve acı, beş kutsal varlık, üç derecede düzenlenmiş günah ve ceza gibi. Bu İncil, Baptizmin formüllerini ihtiva etmektedir, onda "gök krallığı" tabiri tam otuziki yerde geçmektedir. Bu kitapta dogmatik maksatlarla düzenlenmiş bir kitap havası vardır.
Aslında basit bir gümrük memuru olmasına rağmen Matta'nın, yazmış olduğu İncile bakılırsa onun, hiç de öyle sıradan bir insan olmadığı anlaşılmaktadır. O, kültürlü, Yahudi kültürü ve Eski Ahid hakkında derin bilgiye sahip bir kimse olarak görülüyor.
E. Culman'a göre Matta İncilinin yazarının Havari Matta olması imkânsızdır. Çünkü bu İncilin yazarı, İncilini yazarken Havari olmayan Markos'tan geniş çapta istifade etmiştir. Vahiy ve ilhama mazhar olmuş bir Havari, neden Havari olmayan birinden istifade etsin? Demek ki yazar Matta, Havari olan Matta,nın dışında ayrı bir Matta ki, Havari olmayan Markos'tan istifade ihtiyacını hissetmiştir. Yine bu İncilin yazarı şayet Havari Matta olsaydı, gördüğü, işittiği şeylerin bir kısmını gaip sığası (üçüncü tekil şahıs) ile değil de, mütekellim sığası (birinci tekil şahıs) ile yazardı, halbuki o, bütün anlattığı şeylerde gaip sığasını kullanmıştır. O, yazdığı İncilinde Havari Matta'dan bahsederken, kendisinden değil de, başka birisinden bahsediyormuş gibi sürekli üçüncü tekil şahıs kalıbı kullanmıştır.
Matta İncilinin İbranice asıl nüshası ortadan kaybolmuş, elde Yunanca tercümesi var, ancak bunu kimin tercüme ettiği kesin olarak belli değildir. Mütercimi belli olmayan bir kitaba nasıl güvenilebilir? Bu tercümenin doğruluğunu anlayabilmek için asıl nüsha ile karşılaştırılmasından daha tabiî ne olabilir? Ama asıl nüsha kaybolmuş, öyleyse tercümenin doğruluğunu nereden anlayacağız? Asıl nüsha ortada yok ki, tercümeyi onunla karşılaştırıp doğru veya yanlış olduğuna hükmedelim. Mütercimi tanımadığımıza göre, onun kendi bazı fikirlerini, kitabı tercüme ederken bu kitaba katmadığından nasıl emin olacağız? Acaba mütercim, iyi bir tercüme yapabilecek kadar iki dili iyi biliyor muydu? Yine bu kişi, samimî bir Hristiyan mıydı, yoksa Hristiyanlığı bozmak isteyen hîlekâr bir Yahudi miydi?
Bazı İncil tefsircileri, Havari Matta'nın yazdığı esas İncilin kaybolduğunu, başka bir İncilin alınarak onun yerine konulduğunu, halkın bu yeni İncile rağbetinin arttırılması ve güveninin sağlanması için, ona Matta İncili adının verildiğini söylemektedirler. Diğer bazı araştırmacılar, İbranice-Aramice olarak yazılmış olan Havari Matta'ya ait İncilin asıl nüshasını, Kudüs'ün tahribinden sonra Ebiyonitlerin kasden tahrif ettiklerini ve ortadan kaldırdıklarını söylemektedirler. Bu görüşü ileri sürenlere göre, Ebiyonitler, Hz.İsa'nın ulûhiyetini inkâr etmekteymişler, esas İbranice Matta İncili de, Hz.İsa'nın ilâhlığını itiraf ve ispat ediyormuş, bu yüzden Ebiyonitler kendi görüşlerinin zıddına görüş ihtiva eden bu İncili önce tahrif, sonra da yok etmişler. Burada çok dikkate değer bir husus vardır. Bu defa Matta İnciline tahrif isnadında bulunanlar, Hz.İsa'nın ilâhlığını reddedenler değil, aksine bunu kabul edenlerdir. Bunlar asıl Matta İncilinde Hz.İsa'nın ilâhlığını açıklayan pasajların var olduğunu, bu pasajların bilâhere metinden çıkarıldığını söylemektedirler.
Markos:
Yeni Ahidde ikinci sırada yer alan İncilin yazarının asıl adı Yuhanna'dır. Filistinli Yahudi bir ailenin çocuğu olan bu yazar, Markos lakabı ile de anılmakta idi. Markos'un annesi Meryem, ilk Hristiyan cemaati içinde yer almış olup, Hristi-yanlığa büyük hizmetler yapmıştır. Hz. İsa'nın dünyadan ayrılmasından sonra Hristiyan cemaati bu kadının evinde toplanır ve kararlar alırdı. Hristiyan kaynaklara göre, Markos bu toplantılara katılır ve Hz. İsa'nın öğrencilerinden çok istifade ederdi. O, bir yandan Barnaba ve Pavlos ile beraber Hristiyanlığı yaymak üzere seyahatlere katılmış, öbür yandan da Havari Petrus ile beraber Romaya kadar gitmiş, birlikte dolaştığı yerlerde onun tercümanlığını yapmıştır. Bazı rivayetlere göre Markos adı ile bilinen bu İncili Markos değil, Petrus yazmıştır.
Markos, Havarilerden miydi, yoksa Havari değil miydi? Bu soruya genellikle "Havari değildi" şeklinde cevaplar verilmektedir. Fakat bazı Hristiyan kaynaklar, onun Havari olmamakla beraber, Yetmişlerden olduğunu söylemekte ve onu Hz.İsa'ya direkt olarak öğrenci yapmak istemektedirler. Bir kısım Hristiyanlar onun, Yetmişlerden değil de, Yüzyirmiler-den olduğunu ileri sürüyorlar. Aslında onun şu veya bu grup içinde Hz.İsa'ya öğrenci olmadığı, yazdığı İncildeki üslûbundan anlaşıldığı için bir kısım Hristiyan müellifler, onu Petrus ve Pavlos'a öğrenci yaparak, yazdığı İncile bu yolla güven ve itimat sağlamaya çalışırlar. Bazı araştırmacılar, bu İncilin yazarının aslında ismi bilinmeyen meçhul bir kişi iken, yazdığı İncile rağbet ve itimat temin etmek için ona Markos İncili adını verdiğini ileri sürüyorlar.
Yeni Ahid araştırmacılarının bir kısmı, Markos İncilini Yeni Ahidde birinci sıraya yerleştirirler ve onun yazılan ilk İncil olduğunu kabul ederler. Burada akla şöyle bir soru geliyor: Havari Matta ve Yuhanna gibi kimseler dururken, neden ilk İncili Havari olmayan Markos yazmış olsun? Niçin gerek Matta ve gerekse Luka incillerini yazarken Markos'un nüshasından bol bol istifade etsinler? Markos'u onlardan daha bilgili kılan hangi özellikleri vardı?
Matta hakkında söylendiği gibi, Markos'un da önce kısa bir İncil yazdığı, daha sonra bunu genişleterek esas Markos İncilini yazdığı söyleniyor. Yapılan araştırmalara göre Mar-kos'un ilk İncilinin dörtte üçü kaybolmuş. Markos bilâhere daha önce mevcut olan kolleksiyonlardan, Q metninden, vb. kaynaklardan istifade ederek şimdiki İncilini yazmıştır. Matta ve Luka İncillerini yazarken Markos'un bu İncilinden geniş şekilde faydalanmışlardır. Markos, İncilini, Roma'da bulunduğu sırada Petrus'un vaazlarını dinleyen bir kısım insanların ricası üzerine Romalılar için yazmıştır.
Papias'ın verdiği habere göre, Petrus ile beraber seyahat eden ve toplantılara katılan Markos, Hz.İsa'nın hayatı hakkında Petrus'tan duyduklarını hafızasının müsade ettiği nisbette yazmaya çalışmıştır. O, Hz.İsa'nın yaptığı ve söylediği ifade edilen şeylerden aklında tutabildiklerini ( yani unutmadıklarını) düzensiz bir biçimde gelişigüzel olarak yazmıştır. Çünkü o, bizzat Hz.İsa'yı görmemiş ve dinlememiştir. Papias'm bu şekilde yazması bazı mutaassıp Hristiyanları öfkelendir-mış ve ona hakaret etmeye sevketmiştir.
Mesela: Esebious, Papias'm bu ifadelerine kızarak onun için, "mahdut zekalı" tabirini kullanmıştır. Çünkü Papias'ın bu ifadesine göre Markos, yazarken vahiy veya ilhamla değil, aksine gücünün yettiği nisbette, aklında tutabildiklerini, hatırlayabildiği kadarı ile düzensiz olarak yazmıştır. Böyle yazılan bir kitap nasıl hatasız ve eksiksiz olabilir? Onun hatırlayamadıkları, kitabı-nın dışında kaldığına göre, kitabında eksiklik vardır. Ayrıca hafızasının onu yanıltmış olması da mümkündür. Bu durumda o, bazı şeyleri yanılarak yanlış yazmış olabilir, M.S. 130 yılı gibi çok erken bir dönemde bu sözleri yazan Papias, bunları yazmakla çok büyük bir suç işlemiştir. Dolayısı ile yapılacak en kestirme iş, Papias'ın bu eserini devre dışı bırakmaktır. Bunun için ona bazı isnadlarda bulunmak lazımdır. Esebious da bunu yapmış, onu, "mahdut zekâlı" biri ilân ederek ona güvenilmemesini, dediklerinin nazarı itibara alınmamasını istemişti. Çünkü Papias, okuduklarını ve duyduklarını iyi anlayamamakta ve aktaramamaktadır, zekası buna müsait değildir. İşte Hristiyan kaynaklar işlerine gelmediği zaman kendi kaynakları hakkında bile bu tür isnadlarda bulunabilmektedirler.
Markos, amcası Barnaba ve Pavlos'la birlikte Antakya'ya gitmiş, oradan Kudüs'e dönmüş, bilâhere Barnaba ile beraber Kıbrıs'a seyahat etmiştir. Daha sonra Barnaba'dan ayrılan Markos, önce kuzey Afrika'ya, oradan Mısır'a gitmiş ve buralarda Hristiyanlığı yaymak için faaliyette bulunmuştur. Petrus ile birlikte Roma'ya da seyahat eden Markos'un esas faaliyet merkezi Mısır olmuştur. "Murûcu'l-Ahbar" isimli Hristiyan kaynağında hem Petrus'un, hem de Markos'un, Hz. İsa'nın ulûhiyetini inkâr ettikleri yazılıdır. Bir diğer Hristiyan kaynağı İbn Batrik ise, Markos İncilini, Markos'un değil, Petrus'un yazdığını kaydetmektedir.
Luka:
Yeni Ahidde yer alan üçüncü İncilin yazarı Luka'nın mesleği hekimlikti. O, aynı zamanda Resullerin İşleri kitabının yazarı olarak da bilinmektedir. İncilini Yunanca olarak kaleme aldığı söylenen Luka, aslen Antakya'lı veya Suriyeli olarak biliniyor. Bu İncilin başında yer alan pasajdan, Luka'nın bu İncili Yunanlılar için yazdığı anlaşılıyor. Luka İncilinde tarih yanlışlıkları ve maddî hatalar oldukça fazladır. Bazı araştırmacılar, bu İncilin yazarının, Josephus'un eserinden istifade ettiğini ileri sürmektedirler. Luka İncilini yazarken, Markos'u, Q metnini, Matta'nın ilk İncilini ve kendi özel kaynağını kullanmıştır. Hem Matta, hem de Luka, Markos'tan faydalanmakla beraber Luka, Markos'u Matta'dan daha fazla kullanmıştır. Ayrıca Luka'da, Matta ve Markos'ta bulunmayan bazı şeyler, bilhassa meseller mevcuttur. Onun kendine ait özel bir kaynağının yanısıra, sözlü kaynaklardan da faydalandığına dair rivayetler mevcuttur.
Eski Ahidi reddederek sadece Yeni Ahidi kabul eden Marcion'un yazmış olduğu İncil ile, Luka İncili arasında birçok yerde benzerlikler vardır. Yunan asıllı olan Luka, Hz. İsa hakkında yazarken, sanki bir Yunanlı tarihçinin, bir Yunan kahramanı hakkında yazdığı uslûpla yazmıştır. Luka'nın İncilinde Yahudi tonundan ziyade evrensellik hakimdir. Bundan dolayı onda Hz. İsa'nın nesebi Hz. İbrahim'e kadar değil, Hz. Ademe kadar götürülür. Bu İncilde Samiriler küçümsenmez, aksine yüceltilir, kadınlara diğer incillerden daha saygılı bir biçimde yaklaşılır.
Geleneksel Hristiyan kaynaklarında bu şekilde takdim edilen Luka'nın da şahsiyetini yoğun bir sis bulutu örtmüş durumdadır. Bir rivayete göre o, çalışmalarında Pavlos'a yardımcı olmuş, Yahudi asıllı Antakyalı bir doktordur. Daha önce Yunan asıllı olduğuna dair rivayeti nakletmiştik. Ayrıca, bazı Hristiyan kaynaklar onun Antakyalı değil, Romalı olduğunu söylüyorlar. Bu görüşü ileri sürenlere göre, Luka'nm Antakyalı olduğunu söyleyenler onu, Antakyalı Blokyos ile karıştırmaktadırlar. Bu iddiayı ileri sürenlere göre Luka, İtalya'da ortaya çıkmış bir Romalıdır. Luka'nın mesleği üzerinde de ihtilaf vardır. Bazı müellifler onun mesleğinin doktorluk olduğunu söylerken, diğer bazıları ise, onun mesleğinin doktorluk değil, ressamlık olduğunu söylemektedir-ler. Bütün bu söylenenlerden sonra onun nereli olduğu, mesleği, kimliği tam bir muamma halini almaktadır. Antakyalı mı, Suriyeli mi, yoksa Romalı mı? Yahudi asıllı mı, Yunan asıllı mı, yoksa Romalı mı? Doktor mu, yoksa ressam mı? Bütün bu sorulara Hristiyan dünyası bugüne kadar tatmin edici bir cevap bulamamıştır.
Yuhanna:
Diğer üç İncilden çok farklı olarak kaleme alman dördüncü İncilin yazarı Zebede ve Salome oğlu Yuhanna, aynı zamanda Hz.İsa'nın arkadaşıdır ve Havarilerden biridir. Mesleği balıkçılık olan Yuhanna'nın, kardeşi Yakub da Havarilerden idi. Ancak bazıları onun Galile(Celile)'li Yuhan-na'dan başka bir Yuhanna olduğunu söylemektedirler. M.S. 49 yılında Havariler Kudüs'te toplandıkları zaman Yuhanna da bu toplantıya katılmıştı. Yuhanna, daha sonra Anadolu'ya geçerek Efes'e yerleşmiş ve buradaki Hristiyan cemaatleri idare etmiştir.
Kendisi Filistinli bir Yahudi olmasına rağmen, yazdığı İncilde İskenderiye felsefe okulundan alınmış ve temeli Yunan felsefesine dayanan Logos fikri açıkça görülmektedir. Bu durumu nazarı itibara alan bazı araştırmacılar, eldeki Yuhanna İncilini yazan kişinin, Zebede oğlu Havari Yuhanna olamıyacağını, olsa olsa bunu Yunan felsefesini çok iyi bilen başka bir Yuhanna'nın yazmış olabileceğini ileri sürmüşler-dir. Papirüsler üzerine yazılmış olan en eski İncil parçaları, Yuhanna İnciline ait olan parçalardır. Son yapılan ilmî araştırmalar, halen elde mevcut olan Yuhanna İncilinin, Zebede oğlu Yuhanna'ya ait esas İncil olmadığını, aksine bu metinde birtakım değişiklikler ve düzeltmeler yapıldığını ortaya koymaktadır. Orjinal yazmada yer alan pekçok kısım, şimdi elde mevcut olan İncilde farklı yerlere yerleştirilmiş-tir. Bazı ilim adamları, Yuhanna İncilinde, Pavlos'un takdim ettiklerinden daha makul ve kabul edilebilir bir inancın felsefî takdiminin yapıldığını ileri sürüyorlar. Yuhanna İncilinde vahye dair bilgi yoktur, onda kelâm, ruhu'lkudüs, sükun, barış ve ikinci doğuş daha geniş yer tutmaktadır.
Esas gayesi bakımından diğer üç İncilden çok farklı olan Yuhanna İncilinin, asıl gayesi (bazı tarihî bilgiler ihtiva etmesine rağmen) teolojiktir. Onda Hz. İsa, Nasıralı bir peygamberden ziyade, insan şekline girmiş bir ilâh şeklinde takdim edilmektedir. Bu İncilde Tanrı Krallığı mesellerinden çok, Hz. İsa'nın vahiy misyonu ile alâkalı müzakereler vardır.
Sinoptik incillerde başlangıçta Hz.İsa'nın ilâhlığına dair açık bir ifade yoktu. Sinoptik İncillere bu ifadaler, daha sonra yapılan tercümeler esnasında sokulmuştur. Hristiyan müellif Cercis Zevin'e göre, M.S. 96 yılında Asya ve diğer yerlerden gelen piskoposlar, Yuhanna'dan Hz.İsa'nın ulûhiyetini ispatlayan bir İncil yazmasını istemişler ve bu istek üzerine Yuhan-na, bu İncili yazmıştır. Diğer bir Hristiyan müellif Yusuf el-Hurî de, aynı şeyi tekrarlayarak Yuhanna'nın, İncilini Hz. İsa'nın ulûhiyetini ispatlamak için yazdığını ifade etmektedir. Başka bir Hristiyan kaynağı "Mürşidü't-Talibin"e göre Yuhan-na İncilinin yazılmasının asıl sebebi, diğer üç İncilin bahsetmediği ve ihmal ettiği Hz. İsa'nın ilâhlığı meselesini ispat etmek, onun zatı ile ilgili bazı sahneleri sağlamlaştırmak, bazı yalancı muallimlerin Hz.İsa'nın insanlığı ve ölümü ile ilgili olarak ileri sürdükleri sapık fikirleri çürütmekti. Mürşidü't-Talibin'in yazarının itirafına göre, daha birinci asırda Hz. İsa'nın ilâhlığını inkâr eden Hristiyanlar vardı ve bu inkârcı Hristiyanlara karşı bazı piskoposlar gelerek Yuhanna'dan, onun ilâhlığını ispatlayan bir İncil yazmasını istemişler, o da bu gaye ile İncilini yazmıştır.
Yuhanna'nm İncili konversiyonist bir İncil olup, bu İncil işe Pavlos'un bıraktığı yerden başlamaktadır. Yuhanna,.İncilini Yunanca bilenlere Yunan kavramları içinde sunmakla kalmadı, o, ayrıca helenistik kavramların dışındaki kavramları da kullandı.
Yuhanna İncili ile Sinnoptik İnciller arasında büyük farklılıklar vardır. Biz bu farklılıkları maddeler halinde şöyle sıralayabiliriz:
1- Sinoptik İnciller vaftizden bahsederler, Yuhanna İncili bundan bahsetmez.
2- Diğer İnciller Hz. İsa'nın, şeytan tarafından günah işlemeye teşvik edildiğinden bahsettikleri halde, Yuhanna İncili bundan bahsetmez.
3- Sinoptik İnciller Hz.İsa'nın suretinin değişmesinden bahsettikleri halde, Yuhanna İncili bundan bahsetmez.
4- Diğer incillerde Evharistiya kurumu anlatılır, Yuhanna'da Evharistiya olayı yoktur.
5 - Diğer İnciller bahçedeki can çekişme olayını anlatırlar, Yuhanna İncili bunu anlatmaz.
6- Yuhanna İncilinde fısıh(pesah) bayramı kurbanı, üç
veya dört kere olmuş gösterildiği halde, diğer İncillerde bu
olay bir kere olmuş gösteriliyor.
7- Yuhanna İncilinde Yahudiye bölgesi daha önemli olarak gösteriliyor. Galile (Celile) bölgesi ikinci plana itiliyor, diğerlerinde Galile bölgesi birinci planda ele alınmaktadır.
8- Diğer İncillerdeki mecazî ifadelerin yerini, Yuhanna İncilinde meseller almıştır.
9- Diğer incillerde anlatılan mucizelerin sayısı Yuhanna İncilinde anlatılanlardan daha fazladır. Yuhanna İncilinde mucizelerin sayısı yediye inmiştir.
Klasik Hristiyan kaynaklarının, dördüncü İncilin yazarının Havari Yuhanna olduğu şeklindeki iddialarına karşılık, XIX ve XX. yüzyılda yapılan araştırmalar, bugün elde mevcut olan Yuhanna İncilinin yazarının, avcı ve Havari Yuhanna olmasının mümkün olmadığını göstermektedir. İkinci asırda yaşayan Hristiyanların büyük bir kısmı bu İncilin Havari Yuhanna tarafından yazıldığını kabul etmiyorlardı.
Bir kısım araştırmacılar, bu İncili İskenderiye felsefe okuluna mensup birinin yazdığını söylerken, diğer bir kısım araştırmacılar ise, bu kitabın tamamı ile tanzim edilmiş bir kitap olduğunu, kitabı tanzim eden kişinin, bu düzenlemeyi iki havari (Matta ve Yuhanna) nin, zıt fikirlerini birleştirerek gerçekleştirdiğini ileri sürüyorlar. Bazıları ise bu İncilin tamamı ile anonim bir eser olduğunu, bir grup yazarın muhtelif kaynaklardan aldıkları bilgiler ile bu İncili meydana getirdiklerini ileri sürüyorlar.
Batıda yapılan son araştırmalardan elde edilen sonuca göre bu İncilin yazarı, Hz.İsa'nın öğrencisi Havari Yuhanna değildir. Bu Yuhanna meçhul bir Yuhanna'dır, eserini özel istek üzerine Hz.İsa'nın ulûhiyetini ispat etmek için yazmıştır. Yazar, İncilinde bir takım felsefî nazariyeleri Hristiyan boyası ile boyayarak sunmuştur.
Dört İncilin yazarları hakkında söylenenleri şöyle özetleyebiliriz:
1 - Bu İnciller Hz.İsa tarafından yazdırılmamıştır,
yazılan incillerin hiçbirini Hz.İsa görmemiştir.
2 -Bu dört İncilin yazarları, din âlimi olmaları yönünden
aynı ehliyette değildirler. Bir kısmının kimlikleri meçhuldür,
telif ettikleri söylenen kitaplarla alâkaları meçhuldür, meslekleri meçhuldür.
3 - Dört İncilin yazarları, yazdıkları incilleri, muhtelif çevrelerin istekleri sonucu ve bu istekler doğrultusunda yazmışlardır. Ayrıca istek sahibi kişi veya heyetlerin kimler olduğu tam olarak aydınlığa kavuşmuş değildir.
4 - Dört İncilin asıl orjinal nüshaları kaybolmuştur.
Bunu bütün Hristiyan kaynaklar da itiraf etmektedirler.
Asıllarının kaybolması dolayısı ile ortada dolaşan kopya ve
tercümelerin güvenilir olmadığı, kopyacı ve mütercimlerin
cehli veya kasıtlı davranmaları sebebi ile, bunlarda birtakım
hataların ve eksikliklerin meydana geldiği bazı insaf sahibi
Hristiyan araştırmacılar tarafından itiraf edilmektedir.
5 - Dört İncilde, İlâhî dinlere kaynaklık eden kitaplar
için gerekli olan rivayet silsilesinin olmadığı, bu kitapların bu
rivayet silsilesinden tamamı ile yoksun oldukları müşahede
edilmektedir.