Zehirli | Konular | Kitaplar

sapık fırkalar

"Allah gökte" demek küfürdür

Hz. İsa’nın, göğe çıkıp, Allahın sağına oturduğu ve Allahü teâlânın gökte olduğu inancı Hıristiyanlığa sonradan sokulmuştur. Hıristiyan İngilizler tarafından kurulan Vehhabi inanışına göre de tanrı gökte, Hz. Muhammed de sağ tarafında oturmaktadır. Kitabül-Arş isimli Vehhabi kitabında, “Allah Arş’ın üzerinde oturur, yanında Resulullah’a da yer bırakır” deniyor. Hıristiyanlarla Vehhabiliğin bu konuda da birbirine benzemesi tesadüf değildir. Ehli sünnet âlimlerinin hepsi “Allah mekandan münezzeh” buyuruyor.

Dinde elbette zorlama yoktur

(Yalnız Kur’an) diyerek Resulullahı dışlamaya çalışan zındıklarla, Mısırlı Reşat Halife’nin kurduğu “ondokuzculuk” dininde olanlar, Buhari’de, (Dininden dönüp mürted [kâfir] olanı öldürün) mealindeki sahih hadis-i şerif için, “Bu hadis Kur’ana aykırıdır. Çünkü Kur’anda dinde zorlama yoktur âyeti ile çelişmekte” diyerek Resulullahı suçlamaya kalkıyorlar. Önce şunu söyleyelim ki, bunlar, kesinlikle Kur’ana inanmıyorlar. İnansalar, Kur’an-ı kerimde Allahın, (Onu âlemlere rahmet olarak gönderdim, Beni seven ona tabi olur. Ona itaat bana itaattir. Onun getirdiklerini alın, yasak ettiklerinden sakının. O kendiliğinden konuşmaz) diye övdüğü peygamberinde hiç suç ararlar mı?

Alimleri taklit nimeti

İbni Sebe, müta zinasına haram diyen âlimler için, taklitçi Hanefi âlimleri tabirini kullanıyor.

CEVAP: Kötüyü, yanlışı ve batılı taklit, ne kadar zararlı ise, iyiyi, doğruyu ve hakkı taklit de o kadar faydalıdır. Eshab-ı kiramın hepsi mutlak müctehid olduğu hâlde, Peygamber efendimizi görüp taklit ettikleri için, peygamberlerden sonra en yüksek makama kavuşmuşlardır. Tabiin, Eshab-ı kirama tabi oldukları, onları taklit ettikleri için yüksek şerefe kavuşmuştur. Onlardan sonra gelenler de onlara tabi oldukları, onları taklit ettikleri için Tebe-i tabiin şerefine nail olmuştur. Peygamber efendimiz de, (Âlimler rehberdir, âlimlere tabi olun) buyurdu. O hâlde âlimleri taklit etmek gerekir. (Berika)

Farklı ictihadlar rahmettir

İbni Sebe diyor ki: Gerek Ammar’ın ve gerekse İbni Mesud’un ilk iki halifeye hiç uymayan ters düşünce ve ictihadları var! O zaman biz kimi tercih edeceğiz? İbn Mesud mütaya evet diyor; Ömer ise hayır! Şimdi biz ne yapacağız!?

Hulefai raşidine tabi olun

İbni Sebe diyor ki: Ömer’in sözünün hüccet olduğu şu iki hadise dayandırılabilir: (Sünnetime ve benden sonraki raşid halîfelerin sünnetine tâbi olun) [İ. Ahmed, Darimi, Ebu Davud, Tirmizi, İbni Mace, Hakim rivâyet etmiştir. Bu hadise bir diyeceğimiz yok, mesajı da doğru, isnadı da sahihtir.]

CEVAP: Şimdiye kadar Ehli sünnet kitaplarındaki bütün hadislere birer kulp takmıştı. Bu hadise sahih demesine çok hayret ettik. Hemen altına bakınca, art niyeti meydana çıkıverdi. Diyor ki: (Ebu Bekr’in ve Ömer’in Kur’ana ve sünnete aykırı pek çok uygulamaları olduğu bir gerçek iken, Allah ve Resulü böyle kimseleri bize tavsiye eder mi, onlara uymamızı ister mi? Bu iman ve insafa sığar mı? Akıl mantık bunu kabul eder mi?)

Kur’an-ı kerimde neshin mahiyeti

İbni Sebe, yalnız Kur’an diyenler gibi, “Biz neshi kabul etmiyoruz” diyor.

CEVAP: Kur’anı kerimde buyuruluyor ki: (Biz, daha iyisini veya onun gibisini getirmeden bir âyeti neshetmez veya unutturmayız.) [Bekara 106], (Ya bize bundan başka bir Kur’an getir, yahut onu değiştir diyenlere, de ki, Onu kendiliğimden değiştiremem.) [Yunus 5] [Ancak Allahın emri ile değiştirebilirim.]

İki tane de hadis-i şerif bildirelim:

(Kur’an âyetleri, birbirini nesh ettiği gibi, hadislerim de birbirini nesh eder.) [Deylemî]

(Kabirleri ziyaret etmenizi yasak etmiştim, bundan sonra ziyaret edin!) [İ. Mace]

Mütada talak ve miras yoktur

İbni Sebe, mütada talak, miras yok diyen Ehli sünneti demagoji yapmakla itham ediyor. Müslümanla evlenen gayri müslim kadın da miras alamaz diyerek mütaya meşruluk arıyor.

CEVAP: Dinimiz, kitap ehli kadınla evlenmeye izin veriyor, ama miras alamaz diyor. Bu ayrı bir hüküm, istisnai bir durumdur. Müslüman kadının namaz kılma zorunluluğu vardır, içki içemez. Ama Müslüman erkekle evli Hıristiyan kadın, namaz kılmaz, içki de içer, domuz da yer, kiliseye de gider. Bunlar ayrı bir hükümdür. Gayri müslim kadın miras alamaz ama, bu adamdan olan çocuğu miras alır. Müta caiz iken bile, mütacıdan doğan çocuğu da miras alamazdı.

Hazreti Ali’yi sevmeyen var mı?

İbni Sebe, rafizi rivayetlere dayanarak diyor ki: Hz. Ali, (Ömer mütayı yasak etmeseydi, pek az kişi zina ederdi) demiştir.

CEVAP: Kesinlikle aslı olmayan uydurma bir rivayettir. Hâşâ Hz. Ali, iktidara geçince, insanların zina etmeye devam etmesini mi istedi de müta zinasını serbest bırakmadı? Hz. Ali’ye bu iftirayı yapanlar, kendisi buna iktidarında göz yumduğu için zinayı teşvik etti demek istiyorlar. Yani, Hz. Ömer’in vefatından sonra kendisi halife iken, mütanın meşru olduğunu niye ilan edip herkese duyurmadı? Duyurdu da Ehli sünnet hâşâ Hz. Ali’ye düşman olduğu için, biz müta yapmayız mı dedi? Bu rafizi rivâyetlerinin yalan olduğu her yönü ile bellidir.

Birbirlerini çok seven insanlar

İbni Sebe diyor ki: Mütanın ravisi Mutarrif, ehli sünnete göre, Buhari ve Müslim’in ortak ravilerinden çok itimat edilen kimse ise de, bizce o sabıkalı bir ravidir. Zira İmam-ı Ali’ye nefret dolu olduğu biliniyor. Allahın resulü de Ali’ye yalnız münafıkların buğzedeceğini haber veriyor. Resulullahın münafık dediği kimsenin rivâyetine değer verilir mi?

İbni Sebe’nin sorularına cevaplar

Aklı başında olan hiç kimse mütayı reddetmez diyor.

CEVAP: Demek ki bütün ehli sünnet âlimleri, dört hak mezhep mensuplarının aklı başında değil öyle mi? İbni Sebe’nin aklı başındadır, kasten islamı yıkmak için, zinayı meşrulaştırmak için bunu yapıyor. Zinadan uzak durmak isteyenleri de aklı başında değil diye suçluyor.

Ehli sünnetin ileri sürdüğü itirazların hepsi boş ve çürüktür diyor.

CEVAP: Ehli sünnetin bildirdiği âyet ve hadislere boş çürük diyebilmek için mutlaka müta sarhoşu olması gerekir! Yoksa namuslu bir ilim adamı milyonlarca ehli sünnet âlimine böyle çirkin ifadeler kullanamaz. İbni Sebenin müta sarhoşu olduğu bu sözlerinden de anlaşılmaktadır.

Mütada iddet var mı?

14- İbni Sebe mütada iddet vardır diyor.

CEVAP: Hiçbir kaynakta iddet yoktur. Kendisi de uydurma olsun bir kaynak yazmamıştır. Çünkü bir kadın, mütadan sonra başkası ile müta yapabiliyor, zaman sınırı yok. İddet nereden çıkıyor ki? Mütayı meşru sayabilmek için uydurulmuş koskoca bir yalan.

15- Müta hükümlerini tarafların bilmesi gerekir aksi takdirde onlara izin verilmez diyor.

İbni Sebe’nin kitabı

İbni Sebe, Kur’an ve Sünnete Göre Müta isimli eserinde, Ehli sünnetin dört hak mezhebine, eshabı kirama ve islamın iki göz bebeğinden biri olan Hz. Ömer’e kinli boğa gibi saldırmaktadır. Müta zinasını hararetle savunuyor. Hz. Ömer’in, Resulullahın yasakladığını bildirmesine ateş püskürüyor. Bizzat Ömer yasakladı bunu diyor. Hz. Ömer ile Ehli sünnetin bunda ne menfaatleri vardır ki suçlanıyor? Hani dünya menfaati olsa çıkarını düşündü diye iftira edilebilir. Ama zinayı yasaklamasında ehli sünnetin ne yararı var ki? Hz. Ömer veya Ehli sünnet niye mubah olan bir şeyi yasaklasın ki? Bu, nakle olduğu gibi akla da aykırıdır. İbni Sebe (Ehli sünnetin anladığı müta bizimkinden farklıdır) diyerek şunları bildiriyor:

Mezhepsizleri tanıma yolları

Mezhepsizler değişiktir, kimi Mutezilenin, kimi Cebriyyenin, kimi Şianın, kimi Vehhabinin bazı fikirlerini, kimisi her gruptan bazı fikirleri benimsiyorlar. Fikirlerini benimsedikleri ve kaynak olarak gösterdikleri şahıslardan bazıları şunlardır:

Ahmet Kadiyani; Behâullah, Beykiyef, C. Efgani, Ebul ala Mevdudi, Hasan el Benna, Hasan Sabbah, İbni Hazm, İbni Kayyimi Cezviyye, İbni Rüşd, İbni Sebe, İbni Teymiyye, İzmirli İsmail Hakkı, M. Şevkani, Muhammed Abduh, Muhammed bin Abdülvehhab Necdi, Makdisi, Muhammed Hamidullah, M. Ebu Zehra, Muhammed İkbal, Muhammed Sıddık Hasan Han, N. Elbani, Reşat Halife, Reşit Rıza, S. Kutup, Seyyid Sabık, Şeyh Bedrettin, Yusuf Kandehlevi, Yusuf Kardavi, Zuhayli vs.

Kadınların kıyafet şekli

Yalnız Kur’an diyen zındıklar, “Kadının kapanması gerekmez” diyor. “Kadına çarşaf farzdır” diyenler olduğu gibi, “Çarşaf Hıristiyan rahibe kıyafetidir, giyilmez. Nitekim Abdülhamid Han çarşafı yasaklamıştı” diyenler de vardır. Dinimizdeki hükme bakalım:

Kadınların vücut hatlarının belli olmayacak herhangi bir elbise ile örtünmesi farzdır. İslâm dini, kapanmayı emretmiş, ama belli bir örtü şekli bildirmemiştir. (Dürer-ül-mültekıte)

Hayz ve nifaslıya yasak olanlar

19'cuların bâtıl dininde olanlarla, bazı mezhepsizler, kadın özel hallerinde, yani hayzlı ve [lohusa] iken (Namaz kılar, oruç tutar ve Kur'an okur, bunu kadınların iyiliği için yapıyoruz) diyorlar. Hasta kadına bunları yaptırmak iyilik mi? İyilik, Allah'ın ve Resulünün emri ne ise ona uymaktır.


Allahü teâlâ, (Bir işte anlaşmazlık olursa o işi Kur'an'a ve sünnete arz edin), (Resulüm Kur'an'ı açıkla), (Bilmiyorsanız âlimlere sorun) buyuruyor.


Bu emirlere göre hayzlı, nifaslı şunları yapamaz:

1- Namaz kılamaz. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Hayzlı kadın namaz kılamaz.) [Buhârî, Müslim], (İstihazalı [özürlü], hayzı bitince yıkanır, namazını kılar, orucunu tutar.) [Dârimî]