Zehirli | Konular | Kitaplar

sapık fırkalar

Hidayet ve dalalet=Hak yol ve sapıklık

Hidayet, doğru yolu gösterme, Allahü teâlânın râzı olduğu yolda bulunma, cenâb-ı Hakkın insanın kalbinden her sıkıntı ve darlığı çıkarıp, yerine rahatlık, genişlik verip, kendi emir ve yasaklarına uymada tam bir kolaylık ihsân etmesi ve kulun rızâsını kendi kazâ ve kaderine tâbi eylemesi demektir. İhtidanın manası da hidayete erme demektir, yani Müslüman olma, din olarak İslâmiyet’i seçme.

Hz. İsa’ya tüp bebek diyenler

Kur’anistler diyor ki: Allah’ın ilham etmesi ve dinsel ve bilimsel işaretlerin göstermesine göre 1990’da Hz. İsa yeryüzünde tüp bebek olarak bedenlenip ve gökten ruh olarak cismine binip 2020’de ortaya çıktıktan sonra, 2060’ta dünyamızı terk edecektir.

YORUM: Hz. İsa’nın 1990’da tüp bebek olarak büyüdüğü hangi kitapta yazıyor? Bu kadar safsata olur mu hiç? Demek 18 yıl sonra dünyaya gelecek? Siz Yehovacı mısınız veya hangi misyonersiniz?

Kur’anist: Avrupa ve Amerika’daki tüp bebeklerden birisi Hz. İsa olacaktır.

“Kur’anist” denilen türediler!

[Asya Mücahitleri denilen birileri, Avrupa Kur’anistlerine cevap olarak yaptıkları yorumları, mail gruplarının yanı sıra bize de göndermişler. Aynen yayınlıyoruz:]

Biz müslüman Kur’anistiz diyen misyonerler diyor ki: 21. Asrın Müceddidi Kur’anizm’dir. Kur’anizm, Hak’tan gelen yeni bilgi, ışık ve elçiliğin manevi şahsi ve global ismidir.

Bid’at nedir, ne değildir?

Bid’at, sonradan çıkarılan şey demektir. Bunlar ya âdette olur veya ibâdette olur.
Âdette bid’at, sevap beklenilmeden, dünya menfaati için yapılan şeylerdir. Âdette bid’at, bir ibâdeti bozmazsa veya dinin yasak ettiği bir şey değilse günah olmaz. Âdette olan bid’at, ceket, pardösü giymek, çay ve kahve içmek gibi dinin yasak etmediği bir şey ise, günah değildir. Peygamber efendimizin papaz ayakkabısı ve Rum cübbesi giydiği hadis-i şerifle bildirildi. (Tirmizi)

Bid’at ehlinin ibadeti

Yazarın birisi, (Evet Hamidullah bid’at ehlidir, ama hizmeti çoktur) dedi. Ben de, bid’at ehlinin ameline sevap verilmez dedim. O da, bid’at ile ilgili hadislerin, kiminin zayıf, kiminin ise uydurma olduğunu söyledi. Kaynaklar verdi. Diğerleri gibi bu yazarın da bilmediği husus, ictihad ictihadla nakzedilmediği gibi, bir âlim başka bir âlimin kitabındaki hadise uydurma demekle o hadis öteki âlime göre de uydurma olmaz. Ayrıca birçok din adamı da sahih olmakla, kabul olmanın ne demek olduğunu bilmiyor. Önümüzdeki haftada yazılarım bu konu ile ilgilidir. Bid’at ehlinin amelinin kabul olmayacağına dair birçok hadis-i şerif vardır.

Bir tenkit mektubu (Zırva tevil götürmez)

Hamidullah ile ilgili yazılardan dolayı gelen bir tenkit mektubunda deniyor ki:

1- Miracı inkâr etmekle ne olur? O, İslamı kabul ediyor ya. Namaz kılan bir Müslümana Miracı veya Şakkul-kamer mucizesini inkâr etti diye kâfir denir mi? Kâfir diyenin kendisi kâfir olmaz mı?

Hamidullah’ın sapık görüşleri

Sadreddin Hoca, Hamidullah’ın, Resulullah Muhammed adlı kitabı için de diyor ki:

1- Hamidullah, bu kitabında Peygamber efendimizin nübüvvetten önceki, irhasat denilen, bin senedir yanan Mecusilerin ateşlerinin sönmesi, Kisra’nın sarayının yıkılması gibi harikaların Peygamberimizin doğumu ile ilgisini kesmeye çalışarak (Müstakbel kahramanın dünyaya gelmesi ile bir alâkası olup olmadığı bir tarafa) diyor. (s.24)

2- Peygamber efendimizin, ilk vahyini anlatırken, yine samimiyetsizliğinin bariz örneğini veriyor. Vahyi rüya olarak gösteriyor. (s.49)

Cebrail aleyhisselamın ilk gelişi, uykuda, sonrakiler uyanıkken oldu. Vahy hep uyanıkken oldu.

Rahmet olan farklı hükümler

Bazı art niyetliler, “Kur’an varken sünnete, Peygamberin açıklamalarına ihtiyaç yok diyorlar. Halbuki Allahü teâlâ buyurdu ki: (Resule itaat, Allaha itaattir.) [Nisa 80], (Resul ne emretmişse ona uyun!) [Haşr 7], (İndirdiğim Kur’anı insanlara açıkla!) [Nahl 44]

Bazıları da, Kur’an ve hadis varken, alimlere, mezheplere uymak gerekmez diyorlar. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Ümmetimin âlimlerinin farklı ictihadları, mezheplere ayrılması rahmettir.) [Nasr El-Makdısî, Beyheki], (Kur’an-ı kerime uymak farzdır. Onda bulamazsanız, sünnetime, sünnetimde de bulamazsanız, Eshabımın sözüne uyun.) [Beyhekî], (Âlimlere uyun.) [Deylemî], (Alimler, peygamberlerin varisleridir.) [Tirmizî],

Ölü işitir ve kabir azabı vardır

Mutezile fırkası ile vehhabiler, kabir azabına inanmıyorlar ama ruhun ölmediğini de inkâr edemiyorlar. Ruhun bedene olan bağlılığı öldükten sonra yok olmaz. Ölünün kemiğini kırmak ve kabir üzerine basmak, bunun için yasak edilmiştir. Kabirde azap yapılması da, ruhun ölmediğini gösterir.

Mü’min suresinin 46. âyetinde, (Firavuna ve adamlarına her sabah akşam gidecekleri Cehennem ateşi gösterilir) buyuruldu. Ölü görmeseydi, gösterilir demek lüzumsuz ve yanlış olurdu.

İnanmayan Kur’anı anlayamaz

Allahın yolu ile Peygamberimizin yolu birbirinden ayrı değildir. Yalnız Kur’an diyerek ayırmaya çalışanların kâfir olduklarını Kur’an-ı kerim bildiriyor: (Allah ile resullerinin emirlerini birbirinden ayırıp ikisi arasında bir yol tutmak isteyen kâfirdir.) [Nisa 150,151], (Allaha ve Resulüne uyun [uymayıp] yüz çeviren [kâfirdir] Allah da kâfirleri sevmez.) [A. İmran 32], (Ey inkârcılar [Resulümün bildirdiklerini] yalanladığınız için, yakanızı azap bırakmaz.) [Furkan 77]

Kur'anda (Meyte ve kan size haram kılındı) buyuruluyor. (Maide 3)

Siz hiç düşünmez misiniz?

Kur’an-ı kerimde, birçok yerde (Akıl etmez misiniz) ifadesi geçmektedir. Bid’at ehli ile felsefeciler, bu âyetleri istismar edip, (Allah akıl edin, düşünün, derken, bizi düşünmekten, akıl etmekten, akılla Kur’anı anlamaktan, dini hükümler çıkarmaktan bizi kimse alıkoyamaz) diyorlar. Akıl etmekle ilgili âyetlerin hiç birinde, (Kur’anı anlamak veya dini hüküm çıkarmak için akıl edin diye bir ifade yoktur. Birkaç örnek:

Kur’an-ı kerimin açıklanması

Yusuf suresinin, (Anlayabilmeniz için, Kur’anı Arapça olarak indirdik) mealindeki ikinci âyeti kerimesi, tefsirlerde özetle şöyle açıklanıyor:

(Kur’an-ı kerimi herhangi bir lisan ile değil, en geniş, en açık olan Arapça olarak indirdik. Eğer iyi düşünürseniz, bu Kitabın ulviyetini, kendisinin bir şaheser, sözlerinin, bütün insanlığa hitap ettiğini görür, müslüman olmayı en büyük bir vazife, en yüksek bir saadet telakki edersiniz. Ey Araplar, Kur’an-ı kerim, sizin dilinizle indi. Edebiyatçıların, şairlerin sözlerine benzemediğini gördünüz. Bunun insan sözü olmadığını, İlâhî bir kelam olduğunu düşünürseniz, anlarsınız.)

Müteşabih nasların keyfiyeti bilinmez

Müteşabih olan âyetlerden üçünün meali şöyledir: (Kıyamet günü bütün yeryüzü Allahın kabzasında [avcundadır]. Gökler Onun sağ eliyle dürülmüş olacaktır. O, müşriklerin şirkinden yüce ve münezzehtir.) [Zümer 67] , (Yahudiler, Allah’ın eli bağlıdır [sıkıdır], dediler. Hayır, Allah’ın iki eli de açıktır.) [Maide 64], (Allah’ın eli onların ellerinin üzerindedir.) [Fetih 10]

İbni Teymiyeci ayetleri değiştiriyor

Denize düşen, yılana sarılır. İbni Teymiyeci de yalana sarılıyor. Bir âyeti şöyle değiştirmiş: (Allah semadan bütün dünya işlerini idare eder.) [Secde 5]

CEVAP: Vehhabi meali bile şöyle diyor: (Allah, gökten yere kadar her işi yönetir.) [Secde 5]

İbni Teymiyeci, gökten yere kadar olanları idare etmeyi, gökten idare diye değiştiriyor. Bir âyeti de şöyle değiştirmiş: (Üstlerindeki Rablerinden korkarlar.) [Nahl 50] , Halbuki Diyanet’in mealinde şöyle deniyor: (Fevklerinde olan Rablerinden korkarlar ve emrolundukları şeyleri yaparlar.) [Nahl 50]

Müteşabih ayet ve hadisler

Kur’an-ı kerimde manası açık olan âyetlere Muhkem âyetler, manası açık olmayan, tefsire, izaha muhtaç olanlara Müteşabih âyetler adı verilir. Müteşabih olanlara açık manalarını vermek akla ve dine uygun olmazsa, uygun mana vermek, yani Tevil etmek gerekir. Açık manalarını vermek günah olur. Âyetler gibi hadis-i şerifler de, muhkem ve müteşabih diye ikiye ayrılır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Kur’anda yedi şey bildirilir: Yasak, emir, helal, haram, muhkem, müteşabih ve misaller. Helali helal, haramı haram bilin, emredilenleri yapın! Yasak edilenlerden sakının! Misal ve hikâye olanlardan ibret alın! Muhkem olanlara uyun! Müteşabih olanlara inanın!) [Hakim]