İblisi Taklit Eden bir Meal Yazarı !

Türkiye’nin başkenti hangi ildir? Sorusuna tüm dünya Ankara derken siz ‘Sinop’ derseniz akla tek şey gelir;
“siz meşhur olmak istiyorsunuz”
Secde edin emrini işiten tüm melekler secde etti. İblis müstesna… Secde eden o kadar melekler değil de en çok iblisten bahsediyoruz. Çünkü İblis ön plana çıkmak için şöhretin basamaklarından birini kullandı. Yanlız o öyle bir basamaktır ki yanınıza ‘kibri’ de almak zorundasınız. Çünkü sadece sizden bahsedilmesi için aklınızı ilah, diğer tüm insanları cahil yerine koymanız gerekecek…

Şimdi;
Yıllardır okuduğum ve tüm meallerde hemen hemen aynı olan çeviriler bunca yıldır hiçbir tenkide uğramadı. Önce o ayetin ( Bakara. 45) mealini yazayım;

Beşir Eryarsoy: “Sabır ve namaz ile Allah’tan yardım isteyin…”
Diyanet heyet: “Sabır ve namaz ile Allah’tan yardım isteyin…”
Ali Bulaç: “Sabır ve namazla yardım dileyin…”
Elmalılı: “Bir de sabırla, namazla yardım isteyin…”
Suat Yıldırım: “Sabır göstererek, namazı vesile ederek Allah’tan yardım dileyin…”
Talat Koçyiğit: “Sabrederek ve namaz kılarak (Allah’tan) yardım dileyin…”
Şaban piriş: “Sabır ve namazla Allah’tan yardım isteyin…”
Yaşar Kandemir: “Sabrederek ve namaz kılarak (Allah’tan) yardım isteyin…”
Y. Nuri bile: “Sabra ve namaza sarılarak yardım dileyin…” Diye tercüme eder.

Tamamında sabır ve namaz kelimelerini görürsünüz… Sanki hep birden Türkiye’nin başkenti ANKARA demişler gibi…

Şimdi;
Bu dokuz meal yazarlarının tamamı aynı şeyi söylediği için hiçbiri şöhret olmadı. Adamın biri çıkıp; arkadaş ben de bunlar gibi yazarsam kimse benden bahsetmez! Dercesine bakın Allah’ın bu ayetini nasıl çarpıtarak adeta SİNOP dedi;
“ Direnerek ve dik durarak yardım isteyin” !!!

Evet… Bu adam bu mealiyle iblis gibi onca kalabalık arasında sıyrılmak istedi ve sıyrıldı… Hiçbir meal yazarına reddiye yazılmazken kendi mealine benim bildiğim iki reddiye, kitap olarak basıldı…

Düşünüyorum… Bunca meal yazarları ki içinde birçok profesör var… Hele de Türkiye’de en çok tercüme yapmış ve Arap kökenli Beşir hoca da mı anlamadı bu ayetten?
Bu nasıl bir cesaret! Elbette cahil cesur olur… Bunun farkındayım… Niye uyarmıyorsunuz bu adamı dediğimde;
Randevu vermiyor! Cevabını aldım… Yani eleştirilere, uyarılara kapalı bir akıl…
Allah’tan kork be adam!
Kime karşı direneceğiz?
Ve bu dik durmak nasıl olacak!

_____________________________
2/el-Bakara, 24´deki “Fe in lem tef´alû ve len tef´alû…” şöyle meallendirilmiş: “Ama eğer şimdiye kadar (bunu) yapamadınızsa, bundan böyle de asla yapamayacaksınız demektir…”

Kur´an, bir suresinin benzerini getirmeleri konusunda kâfirlere meydan okuyor. Meali zikredilen ayetin evvelinde şöyle buyuruluyor: “Eğer kulumuza indirdiğimiz Kur´an´dan şüphede iseniz, haydi onun gibisinden bir sure meydana getirin ve Allah´tan başka güvendiklerinizin hepsini çağırın. Eğer (sözünüzde) sadıksanız bunu yapın.” Bu meydan okuyucu çağrının arkasından da şöyle buyuruluyor: “Eğer bunu yapamazsanız –ki hiçbir zaman yapamayacaksınız–, o halde yakıtı insanlarla taşlar olan, kâfirler için hazırlanmış o ateşten sakının.”

İslamoğlu´nun meallendirme tarzında, kâfirlerin çağırıldıkları şeyi ilkin yapamamış olması, daha sonra da yapamayacaklarının delili kılınmış. “… şimdiye kadar (bunu) yapamadınızsa, bundan böyle de asla yapamayacaksınız demektir…” ifadesi, şart ve cevap cümleleri olarak birbirine bağlanmış mürekkep bir cümle.

Oysa ayette, başında şart edatı olan “in”in yer aldığı cümle devam ederken “ve len tef´alû” (ki hiçbir zaman yapamayacaksınız) şeklinde bir cümle-i i´tiraziyye geliyor (başındaki “i´tiraziyye vavı” bunu açıkça gösteriyor), ve bunun arkasından şartın cevabı “fe” ile başlayan “fe´ttekû´n-nâr…” cümlesi yer alıyor. Şart ve cevabının atlanmasıyla ve dahi “gelecek zamandaki olumsuzluğu anlatan “len” edatının vurgusunun da işlevsizleştirilmesiyle ortaya çıkan bu çeviri hatası, hiç yoktan ortaya bir sebeb-müsebbeb ilişkisi çıkarıyor!

Sanki Allah Teala, kâfirlerin, Kur´an´ın bir benzerini getiremeyeceklerini, şimdiye kadar getirmemelerine bakarak anlamış gibi!! ”Yapamadınız, yapamayacaksınız da” ile “Yapamadınız, demek ki yapamayacaksınız” arasındaki farkı fark etmek için özel bir çaba gerekmiyor…

Allah’tan kork ve o mealini piyasadan çek ve özür yazısı yazarak sünnete uygun bir şekilde, hakaret ettiğin Allah’tan özür dile! (Bir film yorumlarken Allaha hakaret etmişti.)

Yarın Allah’ın huzuruna çıktığında (İmam Şatibi’nin dediği gibi) sana;
Ey filan! Meal olarak yazdığını kastettiğimi kim sana söyledi? Diye sorarsa ne diyeceğini şimdiden düşün!

Sevgili okurlar!
Ortada Allah’ın kitabı var… Bir şair sözü değil ki ‘ben bunu anladım kardeşim. Sanane!’ diyesin…

Rabbim iblisin ve kendisine benzemek isteyenlerin şerrinden bizleri muhafaza etsin.

Âmin.

Feyzullah BİRIŞIK
-------

NOT: Yazıda bahsedilen MEAL Yazarı MUSTAFA İSLAMOĞLU olduğu okuyucu tarafından anlaşılınca, anlaşılmayan sebepten, yazı siteden kaldırılmıştır.
HABERVAKTİM.COM Sitesi Yazarı Feyzullah BİRIŞIK tarafından yazılan aşağıdaki “İblisi taklit eden bir meal yazarı” başlıklı yazı,aşağıdaki adreste yayınlandığı halde,her nedense, site editörü tarafından kaldırıldığı görülmüştür.Yazardan temin edilen bu yazıyı önemine binaen aşağıda paylaşıyorum.

(Yazıda bahsedilen MEAL Yazarı MUSTAFA İSLAMOĞLU olduğu okuyucu tarafından anlaşılınca, anlaşılmayan sebepten, yazı siteden kaldırılmıştır.)

habervaktim.com/yazar/49373/iblisi_taklit_eden_bir_meal_yazari.html

YAZAR Feyzullah BİRIŞIK CEVABI :

(Siteden kaldırıldığından) HABERİM YOKTU ALLAH İÇİN DAĞITIN BU YAZIYI :habervaktim.com sayfasından editör tarafından silinen Sayın Yazarın yazı şöyledir ( Yazar tarafından gönderilmiştir) :