Abdulhamid Han’a Hakaret ve Bir Masonu Savunma Telaşı

Öncelikle, Şu Efgani denen Hain Masonun meşhur bir necis sözü ile başlayalım;

“Şurası aşikâr: “Bu din (İslamiyet) nerede yerleşmişse ilmi boğmuştur. Bu uğurda istibdatla el ele vermekte tereddüt etmemiştir.” Cemalettin Efgani…

II. Abdulhamid Han’ın da aralarında bulunduğu bazı kimselerin, Efgânî hakkında ‘maskara, dinsiz, zındık vs.’ demesi, Mustafa İslamoğlu’nu rahatsız etmiş olacak ki, Efgânî’yi temize çıkarmak için başta Abdulhamid Han olmak üzere, Bir çok Alim’e çok Galiz hakaret etmiştir:

Bakalım, Bu hususta M. İslamoğlu neler diyor neler!
‘’’’Evet, Abdülhamit’e bakın!
Efgani’den ne kadar korkmuş ki 18 tane de ajan koymuş ’’’’

Oysa Abdülhamit’in elinde Efgani’nin İngilizlerle işbirliği yaptığına dair belgesi vardı ve de Efgani’ye bu yüzden İngilizlerin maskarası demişti…

Hani, ömürlerinin üzerinden yüzyıl geçmiş adamlar hakkında mutedil olmalıyız diyen kendisi… Bunun tam tersini yapan yine kendisi!

””Efgani masonların arasına iyi olduklarını sandıkları için girmiş… ””
Deneme yanılmayla masonları öğrenmek de çok ilginç…

””Efgani’ye kara çalan adamlar Tuvalet bezi bile etmezlermiş.””
Bu ne çirkin itham, nasıl bir ilim adamı böyle edep dışı söz söyleyebilir? Demek ki M.İslamoğluna göre, Ehlisünnet Âlimleri Afgani’nin ne (Mason, Hain) olduğunu ortaya çıkarmakla bunu hak ettiler!

””Ömründe Sıcak Çorba içmemiş adama konak tahsis ediliyor…””
İran sefirinin parasını almıyor ama Abdülhamit’in verdiklerine hayır demiyor… Bu ne yaman çelişki böyle?

””Herkes çocuğuyla vur patlasın çal oynasın””
sene 1870–1890 lı yıllar Osmanlı savaştan savaşa koşuyor… Herkes vur patlasın çal oynasınla vakit geçiriyor sözü çok ilginç. Resmen karşısındakileri aptal yerine koyuyor!

Hele de ÜMMET İÇİN YANLIŞ yapmak cümlesi çok vahim çok!.
Bu gibi sözleri sarf edebilen insanların İslâmî çevrelerde kalem oynatabilmesi geçekten çok acı verici bir durum… Bugün hâlâ Efgânî’nin batıl davasını öve öve bitiremeyenler vardır.

Bu guruh, Ehl-i Tevhid’in kurtuluş ve selametini bu zatın eteğine yapışmakta görürler. Peki, Kimdir bu Afgani? Bir kere Afgan değildir, İran’ın Ese-dâbad şehrine mensuptur. Bu zat Sünnî de değildir, Şiî’dir. İki konuda, Takiyye yaparak Müslümanları aldatmıştır.

1- İranlı olduğu halde kendisini Afganlı göstermiş,
2- Şiî olduğu halde Sünnî postuna bürünmüştür. Resûlullah efendimiz (Sav) “Bizi aldatan bizden değildir” buyuruyor.

Bu zatın bir başka özelliği de, Farmason oluşudur. İstanbul’da yayınlanan “Mimar Sinan” adlı Mason dergisinde Afgani hakkında uzun bir övgü makalesi yayınlanmış bulunuyor. (1)

Afgani bir din âlimi, bir rehber, bir mürşid değil aktivist bir İslamcıdır. Yalancı, karışık, bulaşık bir kişidir. Bir ara, Blunt adlı bir İngiliz ajanı ile birlikte Halife Sultan Abdülhamid’i tahtından indirmeye teşebbüs etmiştir.

Bugün İslam âleminde görülen, Kitabullah’ın ve Resûl Sünnetinin ruhuna muhalif nice olumsuz iş ve davranışta Afganî’nin tuzu biberi vardır.

Bin dört yüz yıl boyunca İslam dünyasından nice Ehl-i Sünnet müctehidleri, büyük fakihler, veliler, kâmil mürşitler, amil ve Râsih âlimler, imamlar, rehberler çıkmıştır. Müslümanların bu nurlu kafileyi bırakıp da Afgani ve tilmizleri gibi birkaç sarıklı masonun peşine düşmesini isteyenlerde akıl mı yoktur, yoksa hüsnüniyet mi?” (2)

II. Sultan Abdulhamid: Afgani İngiliz maskarasıdır!

II.Abdulhamid Han’ın, Efgani’yle ilgili söylediği şu sözlere bakarsak Efgani’nin nasıl birisi olduğu daha iyi anlaşılacaktır:

“…Hilafet’in elimde olması sürekli olarak İngilizleri tedirgin etti. Blund adlı bir İngilizle Cemaleddin Efgani adlı bir maskaranın elbirliği ederek İngiliz hariciyesinde hazırladıkları bir plân elime geçti… Cemaleddin–i Efgani’yi yakından tanırdım. Mısır’da bulunuyordu. Tehlikeli bir adamdı. Bana bir ara Mehdilik iddiasıyla bütün Orta Asya Müslümanlarını ayaklandırmayı teklif etmişti; buna muktedir olamadığını biliyordum. Ayrıca İngilizler’in adamı ve çok muhtemel olarak İngilizler beni sınamak için bu adamı hazırlamışlar idi. Derhal reddettim. Bu sefer Blund’la işbirliği yaptı…” (3)

Cemaleddin Efganî, İngiliz belgelerine göre “tanrıya inanma” şartı koşan İskoç Mason Locası’na üye iken, buradan “tanrısızlık” ithamıyla kovulmuş, o da “tanrı tanımazlık”ın makbul sayıldığı Fransız Grand Orient Locası’na reis olmuştur. (4)

Cemil Meriç Afgani hakkında şöyle der;
“Bizim “Büyük İslâm Birliği”nin kurucusu olarak selâmladığımız Efgani’nin Fransa’daki dostu Hıristiyan Halil Ganem’dir. Sultan Abdülhamid han’ın hasm-ı biamânı Ganem.
Renan, Efgani’yi bir masal kahramanı olarak değil, gerçek kişiliği ile yani dinsiz, bir “libre penseur” olarak tanımaktadır. Zavallı Türk intelijansiyası! Kimlerin peşinden gitmemiş. Düşmanları dost, dostları düşman olarak tanımış. Peygamber’in adını anmağa cesaret edemeyen bir Efgani’yi Peygamber kadar saygıya layık görmüş.” (5)

Herhalde bu iktibaslarla meselenin nerelere kadar gittiği daha iyi anlaşılmıştır.
Dipnot;

1- (Mimar Sinan dergisi, sayı: 127, Mart 2003)

2- (İnkişaf Dergisi, No: 2)
3- (Bkz. Abdulhamid Han, Sultan Abdulhamidin Hatıra Defteri (Haz. İsmet Bozdağ), İstanbul 1986 (8. Baskı), Pınar Yay. S. 73)
4- (Bkz. Alaaddin Yalçınkaya, Cemaleddin Efgani, İstanbul 1991, Osmanlı Yayınları, s. 131–132; Muhammed Reşad, Cemaleddin Efgani Hakkında Makaleler, İstanbul 1416/1996, s. 21, dipnot: 36).
5- Cemil Meriç (Umrandan Uygarlığa)

“Hilafetin elimde olması sürekli ingilizleri tehdit ediyordu. Blunt adlı bir ingilizle (selanik’in ingiltere konsolosu) Cemaleddin Afgani adlı bir maskaranın el birliği edip ingiliz hariciyesinde hazırladıklar bir plan elime geçti. Bunlar hilafetin Türkler tarafından zorla alındığını ileri sürüyor ve Mekke Şerifi Hüseyin’in halife ilan edilmesini teklif ediyorlardı. Cemaleddin Afgani’yi tanırdım, Mısırda bulunuyordu. Tehlikeli bir adamdı. Bana bir ara Mehdilik iddiasıyla bütün Orta Asya Müslümanlarını ayaklandırmayı teklif etmişti. Buna muktedir olacağını biliyordum. Ayrıca İngilizlerin adamı idi ve çok muhtemel İngilizler beni sınamak için bu adamı hazırlamışlardı. Derhal reddettim. Bu sefer Blund ile iş birliği yaptı.”

Abdulhamid Han’ın verdiği bu bilgiler, Başbakanlık Osmanlı Arşivi tarafından da doğrulanmaktadır. Dönemin en güçlü İstihbarat servisine sahip (Teşkilat-ı Mahsusa) Diğer adı Hafiye Teşkilatı, Sultanın tüm bunların bilincinde hareket etiği ve İngilizlerin İslam dünyasına eğemen olma planlarını nasıl suya düşürdüğü ortada… Eğer belgelerle tatmin olacaksanız işte belge:
Ömer Faruk Yılmaz Belgelerle Abdulhamid Han, sy.97-98-99 (Afgani’nin mason locasına kayıt olduğu ve başkan seçildiğine dair belgeler)
Sultan Abdulhamid Han’ın Hatıratından, Serdengeçti yayınları, sy. 23

Bu kitapta ilgi çeken hususlardan biri de İskoç Locasından kovulması idi..Kendi isteğiyle ayrıldı diyen Efgani Meddahlarını dumura uğratıyor…

“Efgani masonluktan kendi iradesiyle ayrılmamış, tam aksine kayıtlı bulunduğu locadan ihraç edilmiştir. İngiliz arşivlerindeki evraka göre Efgani; İskoç Locası’ndan, Allahı inkar ettiği gerekçesiyle ihraç edilmiştir. Efgani bunun üzerine ateizmin makbul sayıldığı Fransız “Grand Orien” locasına girmiş ve o locanın üstadı olmuştur” (Sh:21)

Abdulhamid Han’a Hakaret ve Bir Masonu Savunma Telaşı yorumları

  • Image Description
    aylan
    12.09.2012

    Es selamu aleykum.
    aydinlatici bilgileriniz icin cok tesekkur ederim.kisi sevdigi ile hasrolunur.musluman mu'min kimi dinlerse,kimin yazdigini okursa,onun gibi konusur yazar.maalesef saptiranlarla sapitanlar cogaliyor.zira islami bilgisine vakif olmayanlar yani okumayi sevmeyen insanlar dinlediklerinle amel etmeyi kar sayiyorlar,dinledikleri ise ilmi anlayis kapasitesine gore oluyor.israfoglu karasi yasamazi nursuzu,dongelmegitoglu,gibilerine meydan aciyor.itikati bozuk olanin fetvasina uyanda ne oluyor?namazi bosa haci bosa zekati bosa yani.elhamdulilleh muslumanim diye kendini kandiriyor.ILMIHAL,yani fikih bilgisi olmayan akaidi bilmeyen maalesef,bos sahanda su dovmus oluyor.sapik firka mensuplarini desifre etmeye Rabbimiz sizleri daimi muvaffak kilsin insaAllah.