Zehirli | Konular | Kitaplar

mezhepsizler

SEBİLE AÇIK MEKTUP

Bugüne kadar gazetenizdeki hatâları tenkid etmedik, yine de etmek istemiyoruz. Çünkü bir birliği zedeleyici bütün hareketlerden uzak durmaya son derece dikkat ediyoruz. Ancak yurtiçi ve yurtdışından aldığımız mektuplarda «Sebil ne yapıyor, niçin Seyyit Kutub'u reklâm ediyor?» gibi sualllerle karşılaşıyoruz.

Seyyit Kutubcu bir okuyucu, sizin 14.4.1978 tarihli «HAKKANİYET VE İNSAF ÖLÇÜLERİ» isimli Başyazınızı kesip göndermiş, bizden cevap istemektedir.

CELAL YILDIRIM

Kütüb-i sittede mevcut, bir hadîs-i şerîfi (kendisi de sahih olduğunu kabul ettiği halde) faziletinde mübalağa bulunduğunu söyleyecek kadar ileri giden Müftü Celâl Yıldırım, Mevdûdî ve M. Ebu Zehra gibi mezhepsizleri sözleri senet büyük bir âlim olarak bilmektedir.

Celâl Yıldırım'ın eski Neşriyat Müdürümüzün sorduğu bir suale verdiği cevabı aynen aşağıya alıyoruz :

İÇTİHAD

Bugün İCTİHAD etmek için altı mâni vardır:

1— Bid atların çokluğu ve dalaletlerin tahribatı hengamında İCTİHAD nâmı ile İslâm sarayından yeni gedikler açıp düşman askerlerinin girmesine vesile olacak harekette bulunmak İslâmiyete cinayettir.

2—Selefi salihin dediğimiz büyük mezheb imamlarımız içtihad-ı sâfiyâne ve hâlisanesi ile bütün zamanların ihtiyaçlarına cevap veren, dar gelmeyen mübarek fikirleri olduğu halde onları bırakıp heveskârane yeni içtihadlara girişmek bid’atkârane bir hıyanettir.

ŞERRÜDDİNLE RÖPORTAJ

Ehl-i sünnet itikadına mensup bir mukallidin mutlak müçtehidlik iddiasında bulunan mezhepsiz Şerrüddin ile yaptığı mühim bir röportaj:

MUKALLİD: Mevdûdî ve Kardâvî gibi siz de «Benim mezhebim yok» diyormuşsunuz, bu ne demektir?

MÜÇTEHİD TASLAĞI: Mezhebim yok demek, muayyen bir mezhebe bağlı kalmadan islâmî problemleri çözüp karara varmak demektir. Bir mezhebe bağlı kalmak, her amelini ona uydurmak avamın işidir ki, cehaletin zaruri bir neticesidir. Bizim görüşümüz, Ebû Hanife ile, Mâlik ile veya bir başkası ile ayrıldığı zaman kendi görüşümüzü kabul etmemiz zaruridir. Çünkü biz avam değil, mukallid değiliz.

AHMET GÜRTAŞ'A AÇIK MEKTUP

Ahmet Gürtaş isimli birisi tarafından yazılan Abduh gibi masonu, Reşit Rıza gibi mezhepsizi öven ve adına da MEZHEPSİZLİK YAYGARASI verilen bir kitap elimize geçti. Bu kitapta bâtılın nasıl övüldüğünü, hakkın nasıl katledildiğini vesikaları ile gözler önüne sermek istiyoruz. Vesikaların klişelerini yapmak pahalıya mal oluyor. Bizim de o kadar paramız yok. Vehhâbiler yardım etmiyor bize. Mez-hepsizlere ulufe olarak dağıttıkları petrolden bir miktar bir varil olsun, Ehl-i sünnetin müdafiîlerine vermiyorlar.

KARAMAN - YAVUZ MÜNAKAŞASI

A. Fikrî Yavuz isimli birisi, Karaman tarafından sadeleştirilen mezhepsiz Reşit Rıza'nın «Mezahibin Telfîkı ve İslâmın bir noktaya cem'i» isimli kitabına reddiye mahiyetinde bir risale hazırlamış, risalenin arkasına ÖZEL DAĞITIMA TÂBİDİR, HALKA DAĞITILMAZ ibaresini koymuş. Biz halktan birisi olmamıza rağmen fazla titizlik gösterilmemiş olmalı ki bizim de elimize bu risale geçti.

Karaman da bu risaleye cevap olmak üzere bir broşür de o hazırlamış.

MEZHEPSİZ KARDÂVÎ

Bu kitabımızda Türkiyeli mezhepsizlerin sinsi taktiklerine uymayan, yani mezhebsizliğini gizlemeye lüzum görmeyen Yusuf EI-Kardâvî'den birazcık bahsetmek istiyoruz. Sanki Ehl-i Sünnet âlimlerinin eserleri tükenmiş, veya eksikmiş gibi mezhebsiz Kardâvî'nin kitapları Türkçeye tercüme ediliyor. Kardeşlerimizi ikaz etmek üzere Türkçeye «İSLÂMDA HELAL VE HARÂM» ismiyle tercüme edilen kitaptan birkaç misal vermek istiyoruz.

MEZHEPSİZ ELBÂNİ

Bilindiği gibi Türkiyeli mezhepsizler, alyans ismi verilen altundan mamül nişan yüzükleri kullanmaya cevaz vermişlerdi. Türkiye'de bu kapıyı ilk defa prof. ünvanlı birisi altun madeninin ucuzluğu herkesin kullanması gibi sebeplere dayanarak erkeklerin de kullanmasına cevaz vermişti. Bu İbni Teymiyeci prof.'tan sonra, İbni Teymiyeci talebeleri de altın yüzükleri erkeklere helâl kılmışlardır.

SEYYİT KUTUP MEZHEPSİZ Mİ?

Bu kitapta Seyyid Kutub’un masonlara nasıl maşalık yaptığını, başta Eshâb-ı kirâm olmak üzere ehl-i sünnet büyüklerine nasıl dil uzattığını, Kur’ân-ı kerimi kendi kafasına göre nasıl tefsir ettiğini, İbni Teymiyyeci ve mason Abduhcu mezhepsiz bir sosyalist olduğunu bir lâboratuar kat’iyetiyle isbat ediyoruz. Seyyid Kutub’un kitapları, mezhepsiz Mevdûdî'nin kitapları gibi Türkçeye tercüme edilirken galiz hataların çıkarıldığına şahit olduk.

Türkçe tercümelerinde bile ne zehirler bulunduğunu okuyuculara isbat için Türkçe tercümelerini sayfa numaraları vermek suretiyle nasıl din düşmanlığı yaptığını göstermek istiyoruz.

MEZHEPSİZ MEVDÛDÎ

Bundan evvelki sayılarımızda içtihadın kesildiğine dair icma bulunduğunu, İslâm âlimlerinin kat’i hüccetlerine istinaden isbat etmiştik. Yusuf Nebhanî hazretleri gibi ehl-i sünnet âlimlerinin “Müctehidlik iddia eden kimselerin ya akıllarında veya dinlerinde noksanlık bulunduğunu, bunu Vehhâbiler ile cahil bid’atçıların iddia ettiğini” nakletmiştik.

Mevdûdî’nin elimizdeki mevcut kitapları mutlak müçtehid edasıyla yazılmıştır. Âyet-i Kerimelere kafadan mânalar verilişi, salâhiyetli hiçbir müfessirden delil getirmeyişi, dört hak mezhepten birine göre yazılmayışı Mevdûdî’nin MEZHEPSİZ oluşunu gösteren apacık ve kat’i delillerdir.

MEVDÛDÎ

Sapıklık misallerini bir laboratuar katiyetiyle göz önüne serdiğimiz Hamidullah isimli “Baidullah” denilmeyi lâyık mütefekkir taslağından sonra, ondan biraz daha hafif fakat dalalette yine çok ağır Mevdûdî geliyor. “İslâm da İhya Hareketleri” adlı eserinde bu adam dar ve kuru aklı biricik metot olarak kullanıyor, bu metodun baş temsilcisi İbni Teymiyye’yi göklere çıkarıyor, İmâm-ı Rabbânî Hazretleri gibi beyninin her zerresi güneş bir iç ve dış kahramanını yalnız dış cephesiyle ele alıp içini görmemezlikten geliyor. İmâmı Gazâlî Hazretlerinin güya “müceddid-yenileyici” tanıdıktan sonra onda bir takım zaaflar buluyor ve bu zaafları üç noktada topluyor.

İBN-İ TEMİYYE

Hatip, vâiz ve ilmî çok bir fakîh idi. Çok kitap yazdı. Şiî’leri ve Yunan feylesofları reddetti. Ehl-i sünnete uymayan yazılarından dolayı Mısır’da iki defa hapsedildi. Allâme İbn-i Hacerî Mekkî hazretleri, buna “Allahü teâlânın, ilmîni sapıtmasına sebep ettiği kimsedir.” buyurdu.

Sıfat-ı İlâhiyye hakkında sorulan suale verdiği cevap Ehl-i Sünnet âlimlerini gücendirmiştir.

Allahü teâlâyı insan suret ve siretinde kabul ettiği için Kahire kalesinin kuyusuna hapsedildi.

Ehl-i Sünnet âlimlerinin büyüklüğünü anlıyamamış ,tasavvufu inkar etmiş ve doğru yoldan ayrılmıştı. Nitekim Zehebî de aynı yola sapmıştı.

Ehl-i Sünnet âlimlerinden ayrıldı, İslâm âlemine fitne ve fesat ateşi saldı.

Mezhepsizle Münazara

Askerlik yaptığım şu sıralarda, daha acemi birliğinde iken MEZHEPSİZ zihniyetli, vehhabi taraftarı birkaç kişi ile çeşitli münazaralarım olmuştu.. Büyükler "kişi bilmediğinin düşmanıdır" derler.. Onlar der de, söz doğru olmaz mı..

Eserleri okumadan, kulaktan duyma bilgilerle kesilen ahkamlar.. Örneğin, İbni Teymiyye isimli habis insanın İbn-i Arabi Hazretlerine "kafir" dediğini bilirdim, okumuştum, ama bir müslümanın bu sapığa uyup büyüklere bu derece dil uzatabileceği pek aklıma yatmazdı..