kilise
Hz. İsa mı Pavlos mu?
Kilisenin 2000 yıldır sormaktan kaçındığı büyük soruyu artık hıristiyanlar soracaklardır. Kiliseler birleşebilir; yeryüzü siyasî hareketlenmeleri karşısında başlangıçtan beri aralarında mevcut bulunan ihtilafa bir son verme gereği duyabilirler. Karşılıklı jestlerin idaresinde plânlarını yürürlüğe koyabilirler. Bu, Kilise ile hıristiyanın soğumasını durdurabilir mi?
Batı hıristiyanlığı ile Doğu hıristiyanlığı İslâm âlemine basınç uygulama stratejisi içinde bulunabilir; kolu kanadı kırık çağı takdis edebilirler!.. Hıristiyanlık tarihi baştan başa seremonilerdir. Kültürlü bir hıristiyan, Üç Tanrı inanışından uzaklaşacaktır. Birey çağındayız.
“Hz. İsa’nın Tutkusu”
Hıristiyan kültürü, inanışı açısından bakıldığında Mel Gibson yeni birşey keşfetmiş değil. Orta Çağlardan beri Hıristiyan sanatında çarmıha gerilme olayı ana temalardan biridir. Kiliselerde, heykellerde, fresklerde, tablolarda daima yarı çıplak halde tasvirler, acı, ıstırap, kan... Müslümanlar olarak, kiliselere gittiğimiz vakit içimizin daralması belki de bu yüzdendir. Bizim dinimizde olmayan bir tavırdır bu...
Hz. Yahya ile İlgili Çelişkiler
Muharref İncillerin Hz. Yahya ile ilgili olarak verdikleri haberler çoğunlukla birbirleri ile çelişkilidir. Bu çelişkilerin başında Yahya'nın, İlya olup olmadığı hususunda verilen bilgilerdeki farklılıklardır. Matta İncilinde Yahya'nın İlya olduğu belirtilirken, Yuhanna İncilinde ise tam tersi söylenerek Yahya'nın İlya olmadığı ifade edilmektedir. Matta'da Yahya hakkında şöyle haber verilmektedir: "İsa, 'İlya gerçekten gelecek ve herşeyi yeniden düzene koyacak' diye cevap verdi. 'Size şunu söyleyeyim. İlya zaten gelmiştir, ama onu tanımadılar, ona yapmadıklarını bırakmadılar... O zaman öğrenciler İsa'nın kendilerine vaftizci Yahya'dan sözettiğini anladılar".
Hz.İsa'nın Erkekleri Kendilerini Hadım Etmeye ve Evlenmemeye Teşvik Etmesi
İncillerde Hz. İsa'nın evlenip evlenmediğine ve kadınlarla ilişkisine dair açık bir bilgi yoktur. Ancak İncillerde verilen bilgiler bir bütün olarak ele alınıp değerlendirilince onun hiç evlenmemiş olduğu sonucuna varılabilir. Hz. İsa evlenme ile ilgili olarak Havarilerle konuşurken onlar Hz.İsa'ya "Eğer erkeğin karısı ile hali bu ise, evlenmek iyi değil" derler. Bunun üzerine Hz. İsa onlara, "Bütün adamlar bu sözü kabul edemez, ancak kendilerine verilmiş olanlar kabul edebilir. Çünkü anadan doğma hadım vardır, insanlar tarafından yapılmış hadım vardır, göklerin melekûtu uğrunda kendilerini hadım edenler de vardır. Bunu kabul edebilen kabul etsin" diye cevap vermiştir. Hz.
BARNABA İNCİLİ
Kilise tarafından apokrif sayılan İnciller içinde en önemli olanlardan biri şüphesiz Barnaba İncilidir. Asıl adı Yusuf olan Barnaba, Hz. İsa'nın öğrencilerinden olup, Pavlos'un Hristiyan cemaatine kabul edilmesinde büyük rol oynamış bir kimsedir. O, bütün hayatını, Hristiyanlığı yayma uğrunda geçirmiştir. Barnaba, Markos'un hocası, Pavlos'un önderi bir kişi olduğu halde, Kilise ona nisbet edilen İncili reddetmektedir. Kilisenin iddiasına göre Barnaba İncili, XIV. asırda Hristiyanlıktan İslâmiyete geçen bir kimse tarafından, kendisinin İslâmiyete geçişinde kendisini haklı göstermek için yazılmıştır ve bu İncil apokrif İnciller arasında yer almaktadır. Halbuki V.
KİLİSE TARAFINDAN SAHTE (APOKRİF) SAYILAN İNCİLLER
Bütün bu açıklamalardan sonra, "Esas İncil tek miydi?" sorusuna cevap vermek oldukça kolaylaşır. incillerin sayılarının artmasından sonra, Yeni Ahidin kanonizasyonu neticesinde çok sayıda İncilden sadece dört tanesi seçilmiş, diğerleri sahte addedilerek atılmıştı.. Kanonizasyon esnasında kaç İncil vardı? Sahte sayılan bu İnciller hangileridir? Tam olarak bunların sayıları kaçtır, muhtevaları nedir? Bu konuda kaynakların araştırılması sonucu bazı bilgiler elde etmek mümkündür. Bîrunî, "el-Asaru'1-Bakiye" isimli eserinde, diğer Hristiyan mezheplerinin ellerinde bulunan İncillerden farklı üç İncilin varlığını haber vermektedir.
KONSÎLLER VE YENİ AHİDİN KANONİZASYONU
Kur'an-ı Kerimin bahsettiği İncilin tahrifi ve çok sayıda incillerin ortaya çıkmasına, İbn Hazm'in dediği gibi sadece o devirde mevcut olan baskı ve zulüm sebep olmamıştır. Hristiyan mezhepleri arasında meydana gelen ihtilafların da, bu incillerin ortaya çıkmasında büyük payı vardır. Başlangıçta var olan baskı ve zulüm, zorunlu olarak gizlenmeyi gerekli kılmıştır. Gizlilik, Hristiyan inancına dışardan pekçok fikrin girmesine sebep olmuştur.