BARNABA İNCİLİ

Kilise tarafından apokrif sayılan İnciller içinde en önemli olanlardan biri şüphesiz Barnaba İncilidir. Asıl adı Yusuf olan Barnaba, Hz. İsa'nın öğrencilerinden olup, Pavlos'un Hristiyan cemaatine kabul edilmesinde büyük rol oynamış bir kimsedir. O, bütün hayatını, Hristiyanlığı yayma uğrunda geçirmiştir. Barnaba, Markos'un hocası, Pavlos'un önderi bir kişi olduğu halde, Kilise ona nisbet edilen İncili reddetmektedir. Kilisenin iddiasına göre Barnaba İncili, XIV. asırda Hristiyanlıktan İslâmiyete geçen bir kimse tarafından, kendisinin İslâmiyete geçişinde kendisini haklı göstermek için yazılmıştır ve bu İncil apokrif İnciller arasında yer almaktadır. Halbuki V. asrın sonlarında M.S.492 yılında tahta çıkan papanın, okunması yasak olan kitaplarla ilgili olarak çıkardığı emirnamesinde yasak kitaplar arasında Barnaba İncilinin de adı geçmekteydi. Bu durum, Barnaba İncilinin, XIV. yüzyılda yazılmış olması ihtimalini ortadan kaldırmaktadır. Kilisenin bu İncili reddetmesinin arkasındaki gerçek sebep, bu İncilde Hz. İsa'nın ilâhlığının ve teslis inancının reddedilmesi, çarmıh olayının kabul edilmemesi, Hz.İsa'nın bir peygamber olduğunun açıkça zikredilmesi gibi, bugünkü resmî Hristiyan doktrinine aykırı şeylerin yer almasıdır.

Batılı Hristiyan araştırmacıların yaptıkları tesbitlere göre bu İncil, ilk olarak İslâmî bir muhitte değil, aksine Batıda Hristiyan bir muhitte ortayaçıkmıştır. Onun Batıda ortaya çıkışını, XV veya XVI. yüzyıla dayandıranlar vardır. Latin rahip Framinyo, Hristiyan müellif Aryanos'un (İrenaus) bir risalesini ele geçirerek inceleyince, bu risalede Pavlos'un mektuplarından ve Barnaba'nın İncilinden bahsedildiğini, Pavlos'un görüşlerinin çürütülerek Barnaba'nın görüşlerinin tasdik edildiğini görmüştür. Aryanos'un bu mektubunu iyice inceleyen Framinyo, Barnaba'nın İncilini bularak bu İncil üzerinde çalışmaya karar vermiştir. Adı geçen rahip, o dönemde (XV. asrın sonları) papalık makamında oturan zatın yakınma sokularak onun güvenini sağlamayı başardıktan sonra, bu papa'nın kütüphanesine girmiş ve orada Barnaba'nın İncilini bulmuştur. Rahip Framinyo, Barnaba İncili üzerinde bir süre çalıştıkdan sonra, hem İslâmiyeti kabul etmiş, hem de bu İncili Hristiyan dünyasına tanıtmak için çalışmıştır.

Bugün elde mevcut olan en eski Barnaba İncili nüshası, 1709 yılında Prusya Kralının sarayında danışman olarak çalışan Krimer'in elinde bulunmuştur. Bu nüsha İtalyanca yazılmıştır. Bir süre sonra Viyana'daki krallık sarayına nakledilen bu nüsha, diğer nüshaların ana kaynağı kabul edilmektedir. Krimer'in bu nüshası, bir süre sonra meçhul bir kişi tarafından İtalyancadan, İspanyolcaya tercüme edilmiştir. İngiliz müsteşrik Sayel, bu kitabı Ispanyolcadan İngilizceye çevirmiş, daha sonra bu eserin başta Arapça olmak üzere muhtelif dillere tercümesi yapıldığı gibi, Italyancadan îngilizceye tercümesi de yapılmıştır.

Barnaba İncilinin M.S. V. asırda papalık tarafından yasaklanan kitaplar listesinde bulunmasının yanısıra, bu kitabın İslâmî bir muhitte değil, aksine mutaassıp Hristiyanlar arasında ortaya çıkması, kilisenin sahtelik suçlamasını mesnedsiz bırakmaktadır. Bu İncilin en eski nüshası, İtalyanca, yani Vatikan'ın ve papalığın konuştuğu dilde yazılı olarak bulunmuş, sonraları bu nüsha yine koyu Hristiyan bir muhitte İspanyolcaya çevrilmiş, daha sonra İngilizceye tercümesi yapılmış, yani herşey, Hristiyan dünyası içinde cereyan etmiş, olayın islâm dünyası ile uzaktan yakından hiçbir alakası olmamıştır. Kitabın Hristiyanlığın koyu bir taassub içinde bulunduğu bir muhitte bulunmuş ve ter cümelerinin yine bu muhitte yapılmış olmasına rağmen Hristiyan araştırmacılar, Latin rahip Framinyo'nun onu bulup inceledikten sonra İslâmiyeti kabul etmesine bakarak bu İncili, Framinyo'nun yazdığına ve sahte olduğuna hükmetmişlerdir.

Nedense Hristiyan ilim adamları, Framinyo'nun savunmasını gözardı etmektedirler. Framinyo, Aryanos'un (İre-naus) risalesinde bu İncilden bahsedildiğini söylüyor, İncili kendisinin yazmadığını, aksine Aryanos'un risalesini okuduktan sonra yaptığı araştırmada bizzat Roma'da papalık kütüphanesinde bulduğunu ifade ediyor. Ayrıca en eski nüsha elinde bulunan kişi, sıradan bir kişi değil, aksine Hristiyan bir devlet olan Prusya krallığı sarayında danışman olarak çalışan bir Hristiyan rahiptir. O da kitabı saray kütüphanesinde buluyor. Bir müddet sonra bu kitap, diğer güçlü bir Hristiyan devlet olan Avusturya krallığı kraliyet kütüphanesine naklediliyor. İşin daha da önemlisi, bu İncil, Endülüslü müslümanları İspanya'dan çıkarmakla övünen mutaassıp Hristiyanlar tarafından kendi dillerine çevrilmiştir. Yine Protestanlığın en yoğun olduğu İngiltere'de, İngilizceye tercümeleri yapılmıştır. Mademki bu kitap sahte idi, niçin bunlar yapıldı? Bu koyu Hristiyanlar, kendi inançlarını çürütmek için yazılmış olan bu kitaba neden bu kadar önem verip onun üzerinde ciddî şekilde çalıştılar? Eğer bu Kitap, Müslümanlar tarafından uydurulmuş bir propaganda kitabı olsaydı, herhalde bu zahmetlere katlanmazlardı. Barnaba İncili, muhtemelen uzun yıllar gizli olarak elden ele dolaşmış ve iki dilde yazılı olarak XV. yüzyılda ortaya çıkmıştır.

Görüldüğü üzere Yeni Ahidin kanonizasyonundan sonra sayıları dört olarak tesbit edilen incillerin dışında, bir kısmı bu incillerden önce yazılmış yüzden fazla İncil vardı. Kilisenin iddia ettiği gibi bunların hepsi sahte miydi? Dört İncilin yazarları kendi incillerini yazarlarken, bu İncillerden faydalanmadılar mı? Bunların, İncillerini kaleme alırken Logiadan, Q metninden ve Markos'un ilk İncilinden faydalandıklarını açıkça görmekteyiz. Bu durumda Dört İncilin yazarları, sahte sayılan İncillerden istifade etmiş olmaktadırlar. Acaba bu sahte İncillerden, dört İncile sahtelik bulaşmadı mı?

Araştırmamızın bundan sonraki kısmında, diğer İncilleri bir yana bırakarak, halen bütün Hristiyan dünyasınca benimsenen dört İncil üzerinde incelememizi sürdüreceğiz.
İNCİLLER