İNCİLLERİN TEKLİĞİ VEYA ÇOKLUĞU MESELESİ
Hristiyanlara göre, gerçekte Hz.îsa'nın hayatını ve öğretilerim ihtiva eden tek bir İncilin, farklı yazarlar tarafından kaleme alınan ve esasta birbirine benzeyen dört ayrı nüshası vardır. Bunlar; Matta, Markos, Luka ve Yuhanna İncilleridir. İncelemiş olduğumuz İngilizce, Fransızca, Arapça, ve Türkçe olarak basılmış Kitâb-ı Mukaddeslerin, Yeni Ahid bölümlerinde yer alan incillerin başlarında, yukarıdaki görüşü teyid eder şekilde "İncil, Matta'ya Göre", İncil, Markos'a göre" şeklinde başlıklar yer almaktadır.
Acaba gerçek böyle midir? Esasta tek olan bir İncilin sadece dört ayrı yazması mı vardır? Daha önce sorduğumuz gibi gene soruyoruz. Acaba bu dört ayrı yazar tarafından kaleme alınan İncil nüshaları arasındaki farklılıklar önemsiz midir? M.S. ikinci yüzyıldan itibaren, Hristiyanların ellerinde bu dört yazara ait olan dört İncilin dışında başka yazarlara ait çok sayıda İncilin var olduğunu, İnciller arasında büyük farklılıklar bulunduğunu, Ori-gen'in Celcus'a verdiği cevaptan anlamaktayız.
Hristiyanların iddialarının aksine, Hristiyan dünyasında ikinci asırdan beri görülen bu çok sayıda İnciller üzerinde, onların sahihlikleri veya sahtelikleri üzerinde birçok münakaşaların yapıldığını tesbit ediyoruz. Hristiyanlar, bu İncillere "apokrif İnciller" yani sahte İnciller adını vermişlerdir.
Hristiyanlarca sahih kabul edilen bu dört İncilden özellikle üç sinoptik İncil ile Yuhanna İncili arasında metin ve muhteva bakımından büyük farklılıklar vardır. Bu konuya ilerde daha geniş olarak temas edeceğiz.
Otantik kabul edilen dört İncilin dışında kalan ve apokrif olarak nitelenen diğer incilleri ele almadan önce, tekrar ilk İncil konusuna temas etmek gerekiyor. Hristiyan kaynakları tetkik ettiğimiz zaman, bugün elde mevcut olan Matta İncilinden önce yine aynı Matta tarafından yazılmış başka bir Matta İncilinin var olduğunu tesbit etmekteyiz. Matta'nın bu İnciline sözler ma'nasına gelen "Logia" ismi verilmişti. Rivayete göre Matta, Logiayı bizzat Hz.İsa'nın vaazlarında ondan duyduğu sözlerden derlemişti. Zaman zaman Kilise tarafından çıkarılan apokrif kitaplar listesinde Matta İncili de yer almıştır.
William Ramsey'e göre Logia, Hz.İsa'nın çarmıha gerilmesinden önce yazılmış olmalıdır. Çünkü bu kitapta çarmıh olayı anlatılmamaktadır. Bundan, onun Matta tarafından, Hz. İsa daha dünyada iken yazıldığı anlaşılıyor.
E. Kellet'e göre Matta, Loigayı Hz.İsa dünyadan ayrıldıktan sonra yazmıştır. Ona göre, Hz.İsa'nın dünyadan ayrılmasından sonra, ilk müminler nesli yavaş yavaş ortadan kalkmaya başlayınca, Matta böyle bir kitap yazma ihtiyacını hissetmiştir.
Batılı kaynakların belirttiğine göre, ayrıca Hz.İsa'nın sözlerini ihtiva eden, ancak Logiadan biraz daha geniş ikinci bir metin daha vardı ki, buna Batılılar, Almanca kaynak ma'nasına gelen "Quelle" kelimesinden kısaltarak kısaca "Q" metni ismini vermişlerdir. Bu metnin de Logia gibi orjinal nüshası kaybolmuştur. Harnack elde mevcut bazı yazmalara dayanarak bu metni yeniden inşa etmeye çalışmıştır. Q metni de Dört İncilden önce ortaya çıkmıştır. Bu iki metinden ayrı olarak Markos'a ait üçüncü bir metnin daha var olduğu haber verilmektedir ki bu İncil, bugün elde mevcut olan Mar-kos İncili değildir. Markos devamlı olarak Petrus ile birlikte dolaşmış, bu sırada ondan işittiklerini düzensiz bir şekilde yazmış ve böylece, bu ilk Markos İncili ortaya çıkmıştır.
Batılı İncil araştırmacıları, Matta'nın Logiasının mı, yoksa Markos'un ilk İncilinin mi önce yazıldığı konusunda kesin bir karara varamamışlardır. Wellhausen'e göre Markos'un Ön İncili, Matta'dan önce yazılmıştır. Bu üç metnin dışında, dört İncil kaleme alınmadan önce yazılmış bazı İnciller daha vardı ki, bunlar ilk müminler tarafından yazılmışlardı. Ancak bunların akibeti, yukarda bahsedilen üç metnin akibetine uğramış ve bunlar da yok olmuşlardır.
Şimdi sormak gerekir: Logia, Q metni, Markos'un ilk İncili ve diğer kaybolan İnciller, bugün Yeni Ahidin içinde yer alan dört İncilden farklı değil miydiler? Markos, Petrus'un mütercimi olarak onun vaazlarını Yunancaya çeviren kişi olduğuna göre, bu ilk Markos İncilinin gerçek yazarı Markos mu, yoksa Petrus mu? Apokrif kitaplar listesinde Petrus'un İncili de yer aldığına göre, acaba bu İncil Markos'a atfedilen İncil olabilir mi? Yine acaba Petrus vaaz ederken, Matta'nın Logiasından istifade ediyor muydu? Logia ile Markos'a nisbet edilen bu İncil arasında tam uyum var mıydı? Ayrıca Q metni nedir? Bu metin neleri ihtiva ediyordu? Bazı araştırmacılar, Q metninin, Havarilerin hatıralarında yer alan, onlardan itibaren ağızdan ağıza intikal eden ve Hz. İsa'nın söz ve mesellerini kapsayan konuşmaların, notlar şeklinde yazılması sonucu oluşmuş bir kolleksiyonun, kitap şeklinde düzenlenmiş halinden ibaret olduğunu söylüyorlar. Yine bazı rivayetlere göre Matta ile Luka, İncillerini yazarken Q materyalinden faydalanmışlar, fakat Matta'nm istifade ettiği Q metni ile, Luka'nın istifade ettiği Q metni birbirinden farklı imiş. Neden Q metninin iki farklı nüshası olsun? Bazıları bunu, ayrı ayrı kişilerin farklı şekillerde Q metnini Yunan-caya tercüme etmiş olmasına bağlıyor. Dolayısı ile Matta, ayrı bir Q tercümesinden, Luka da ayrı bir Q tercümesinden faydalanmış oluyor.
Görüldüğü üzere, Yeni Ahidde yer alan dört İncilin dışında, onlardan önce ortaya çıkmış başka İnciller mevcuttur. Bunların varlığını bizzat Hristiyan kaynakları teyid etmektedir. Bu konuda en açık delili Luka İncilinde bulmaktayız. Bu İnciller konusunda Luka şunları söylemektedir: "Aramızda vaki olmuş şeylerin hikayetini, başlangıcından gözleri ile görenlerin ve kelâmın hizmetçisi olanların bizlere naklettiklerine göre tertip etmeğe çok kimseler giriştiklerinden, ben de baştan beri hepsini dikkatle araştırıp tahkik ederek ey faziletli Te-ofilos! olduğu gibi sırası ile sana yazmayı münasip gördüm". Bu ifadeye göre pekçok kişi, Hz.İsa hakkında gördüklerini, duyduklarını tertip etmiş, kitap halinde yazmış, yani İncil yazmışdır. Bu kitapları tertip edenler, iki üç kişiden ibaret değildir. Tabir aynen "pek çok kimseler'* olduğuna göre, bunların sayılarının üç dörtten çok fazla olması gerekiyor. Dört İncilden sadece iki tanesi (Matta ve Markos), Lukadan önce yazıldığına göre bu "pek çok kimseler"den, kastedilen ö-bur yazarlar kimlerdi? Hristiyanlar bu sorulara hiç cevap vermemeyi tercih etmektedirler. Luka'nın ikrarı ile ortaya bir gerçek çıkıyor. Luka'dan önce Matta ve Markos'un dışında başka İncil yazarları mutlaka vardı.
Dört İncil yazılmadan önce, var olduğunu tesbit ettiğimiz bu İnciller arasında, acaba Kur'an-ı Kerimin varlığından bahsettiği Hz.İsa'ya nazil olan İncil var mıydı? İbn Hazm'a göre, başlangıçta böyle bir İncil mevcut iken, birinci ve ikinci asırlarda Hristiyanlara yapılan zulüm ve baskılar yüzünden, bu tam olarak açığa çıkamamış ve bu İncilin yazılması ve muhafaza edilmesi imkânsız hale geldiğinden, bir süre sonra ortadan kaybolmuştur. Bu İncilin büyük kısmı kaybolmuş, ondan sadece bazı kısımlar Hristiyanların ellerinde kalabilmiş-tir.
İlk üç asır içinde Hristiyanlara yapılan şiddetli baskılar, İncillerin yazılmasına fırsat vermemiştir. Bu baskı döneminde İncilden veya diğer kutsal metinlerden her hangi bir şeyi yazdığı tesbit edilenlere, idare tarafından büyük cezalar veriliyordu. O dönemde İncil yazanların ve bu kitabı elinde bulunduranların ağır işkencelere maruz kalmaları, İncilin yazılmasını oldukça güçleştiriyordu. Ayrıca hükümet kuvvetleri tarafından yapılan aramalarda evinde, işyerinde veya kendi üzerinde bu yazmalardan her hangi birşey bulunduranlar şiddetli takibata uğradıkları gibi, bulunan bütün yazmalar anında imha ediliyordu.
Bu yüzyıllar, adeta İncil nüshalarının arandığı ve bulunduğu takdirde hemen imha edildiği bir dönem idi. Bu durumda İncili muhafaza etmek için, Hristi-yanların bu kitabı ezberlemekten başka çareleri kalmıyordu. Fakat onların üzerindeki hükümet baskısı, İncili kolayca ezberlemelerine de imkân tanımıyordu. Ayrıca Hz. İsa'nın tebliğ süresinin çok kısa oluşu, Havarilerin ve diğer talebelerin İncili ondan dinleyerek ezberlemelerine fırsat vermemişti. İncili, Havarilerin tam olarak ezberleyebildiklerini kabul etsek bile, onun Havarilerden sonra gelen nesillere tam olararak intikali bir eğitim işini gerektiriyordu. O dönemde mevcut baskı yüzünden bunu gerçekleştirmek kolay olmadı.
Bütün bu menfi şart ve vaziyetlerin üstüne bir de, Pavlos'un faaliyetleri eklenince işler iyice karıştı. Hz. İsa'dan birkaç yıl sonra Pavlos ortaya çıkarak etrafa mektuplar yazmaya başladı. Onun yazdığı bu mektupların büyük bir kısmı, taraftarları tarafından kutsal metinler olarak değerlendirilmeye başlandı. Pavlos'un bu mektupları ile, Hz. İsa'nın ilâhlığı ve teslis inancı Hristiyan dünyasına yayılınca ortalık daha da karıştı. Hz. İsa'ya vahyolunan İncilin kaybolmasında, ona tabi olduklarını iddia eden, ama aslında Yahudi doktrinine sıkı sıkıya bağlı kalmaya çalışan bazı Yahudi asıllı Hristiyanların büyük rolü olmuştur.
Hristiyanların bir kısmı İncili unutmuşlar, bir kısmı onu değiştirmişler, diğer bir kısmı ise ondaki bazı şeyleri gizlemişlerdir. Onların, değiştirdikleri, gizledikleri ve tahrif ettikleri kısımların üzerinden zaman geçtikçe esas İncil yok olmaya yüz tutmuştur. Bu görüş, Kur'an-ı Kerimin görüşüdür.
İşte bu gizleme, tahrif ve değiştirme sebebiyledir ki, Hz. İsa'ya nazil olan İncilin ilâhî vahiy olma özelliği kaybolmuş, bunun yerine, Hz. İsa'nın hayatını, vaaz ve nasihatlerini anlatan kitaplar ortaya çıkmıştır. İlk zamanlarda bunlar hiçbir denetime tabi tutulmamışlardır. Bunların içinde gerçekten Hz. İsa'ya ait bazı pasajlar olmakla beraber, bu pasajların yanısıra bir çok efsane ve hurafe, bu kitapların içine girmiş ve günümüzde mevcut olan muharref İnciller ortaya çıkmıştır.
Acaba gerçek böyle midir? Esasta tek olan bir İncilin sadece dört ayrı yazması mı vardır? Daha önce sorduğumuz gibi gene soruyoruz. Acaba bu dört ayrı yazar tarafından kaleme alınan İncil nüshaları arasındaki farklılıklar önemsiz midir? M.S. ikinci yüzyıldan itibaren, Hristiyanların ellerinde bu dört yazara ait olan dört İncilin dışında başka yazarlara ait çok sayıda İncilin var olduğunu, İnciller arasında büyük farklılıklar bulunduğunu, Ori-gen'in Celcus'a verdiği cevaptan anlamaktayız.
Hristiyanların iddialarının aksine, Hristiyan dünyasında ikinci asırdan beri görülen bu çok sayıda İnciller üzerinde, onların sahihlikleri veya sahtelikleri üzerinde birçok münakaşaların yapıldığını tesbit ediyoruz. Hristiyanlar, bu İncillere "apokrif İnciller" yani sahte İnciller adını vermişlerdir.
Hristiyanlarca sahih kabul edilen bu dört İncilden özellikle üç sinoptik İncil ile Yuhanna İncili arasında metin ve muhteva bakımından büyük farklılıklar vardır. Bu konuya ilerde daha geniş olarak temas edeceğiz.
Otantik kabul edilen dört İncilin dışında kalan ve apokrif olarak nitelenen diğer incilleri ele almadan önce, tekrar ilk İncil konusuna temas etmek gerekiyor. Hristiyan kaynakları tetkik ettiğimiz zaman, bugün elde mevcut olan Matta İncilinden önce yine aynı Matta tarafından yazılmış başka bir Matta İncilinin var olduğunu tesbit etmekteyiz. Matta'nın bu İnciline sözler ma'nasına gelen "Logia" ismi verilmişti. Rivayete göre Matta, Logiayı bizzat Hz.İsa'nın vaazlarında ondan duyduğu sözlerden derlemişti. Zaman zaman Kilise tarafından çıkarılan apokrif kitaplar listesinde Matta İncili de yer almıştır.
William Ramsey'e göre Logia, Hz.İsa'nın çarmıha gerilmesinden önce yazılmış olmalıdır. Çünkü bu kitapta çarmıh olayı anlatılmamaktadır. Bundan, onun Matta tarafından, Hz. İsa daha dünyada iken yazıldığı anlaşılıyor.
E. Kellet'e göre Matta, Loigayı Hz.İsa dünyadan ayrıldıktan sonra yazmıştır. Ona göre, Hz.İsa'nın dünyadan ayrılmasından sonra, ilk müminler nesli yavaş yavaş ortadan kalkmaya başlayınca, Matta böyle bir kitap yazma ihtiyacını hissetmiştir.
Batılı kaynakların belirttiğine göre, ayrıca Hz.İsa'nın sözlerini ihtiva eden, ancak Logiadan biraz daha geniş ikinci bir metin daha vardı ki, buna Batılılar, Almanca kaynak ma'nasına gelen "Quelle" kelimesinden kısaltarak kısaca "Q" metni ismini vermişlerdir. Bu metnin de Logia gibi orjinal nüshası kaybolmuştur. Harnack elde mevcut bazı yazmalara dayanarak bu metni yeniden inşa etmeye çalışmıştır. Q metni de Dört İncilden önce ortaya çıkmıştır. Bu iki metinden ayrı olarak Markos'a ait üçüncü bir metnin daha var olduğu haber verilmektedir ki bu İncil, bugün elde mevcut olan Mar-kos İncili değildir. Markos devamlı olarak Petrus ile birlikte dolaşmış, bu sırada ondan işittiklerini düzensiz bir şekilde yazmış ve böylece, bu ilk Markos İncili ortaya çıkmıştır.
Batılı İncil araştırmacıları, Matta'nın Logiasının mı, yoksa Markos'un ilk İncilinin mi önce yazıldığı konusunda kesin bir karara varamamışlardır. Wellhausen'e göre Markos'un Ön İncili, Matta'dan önce yazılmıştır. Bu üç metnin dışında, dört İncil kaleme alınmadan önce yazılmış bazı İnciller daha vardı ki, bunlar ilk müminler tarafından yazılmışlardı. Ancak bunların akibeti, yukarda bahsedilen üç metnin akibetine uğramış ve bunlar da yok olmuşlardır.
Şimdi sormak gerekir: Logia, Q metni, Markos'un ilk İncili ve diğer kaybolan İnciller, bugün Yeni Ahidin içinde yer alan dört İncilden farklı değil miydiler? Markos, Petrus'un mütercimi olarak onun vaazlarını Yunancaya çeviren kişi olduğuna göre, bu ilk Markos İncilinin gerçek yazarı Markos mu, yoksa Petrus mu? Apokrif kitaplar listesinde Petrus'un İncili de yer aldığına göre, acaba bu İncil Markos'a atfedilen İncil olabilir mi? Yine acaba Petrus vaaz ederken, Matta'nın Logiasından istifade ediyor muydu? Logia ile Markos'a nisbet edilen bu İncil arasında tam uyum var mıydı? Ayrıca Q metni nedir? Bu metin neleri ihtiva ediyordu? Bazı araştırmacılar, Q metninin, Havarilerin hatıralarında yer alan, onlardan itibaren ağızdan ağıza intikal eden ve Hz. İsa'nın söz ve mesellerini kapsayan konuşmaların, notlar şeklinde yazılması sonucu oluşmuş bir kolleksiyonun, kitap şeklinde düzenlenmiş halinden ibaret olduğunu söylüyorlar. Yine bazı rivayetlere göre Matta ile Luka, İncillerini yazarken Q materyalinden faydalanmışlar, fakat Matta'nm istifade ettiği Q metni ile, Luka'nın istifade ettiği Q metni birbirinden farklı imiş. Neden Q metninin iki farklı nüshası olsun? Bazıları bunu, ayrı ayrı kişilerin farklı şekillerde Q metnini Yunan-caya tercüme etmiş olmasına bağlıyor. Dolayısı ile Matta, ayrı bir Q tercümesinden, Luka da ayrı bir Q tercümesinden faydalanmış oluyor.
Görüldüğü üzere, Yeni Ahidde yer alan dört İncilin dışında, onlardan önce ortaya çıkmış başka İnciller mevcuttur. Bunların varlığını bizzat Hristiyan kaynakları teyid etmektedir. Bu konuda en açık delili Luka İncilinde bulmaktayız. Bu İnciller konusunda Luka şunları söylemektedir: "Aramızda vaki olmuş şeylerin hikayetini, başlangıcından gözleri ile görenlerin ve kelâmın hizmetçisi olanların bizlere naklettiklerine göre tertip etmeğe çok kimseler giriştiklerinden, ben de baştan beri hepsini dikkatle araştırıp tahkik ederek ey faziletli Te-ofilos! olduğu gibi sırası ile sana yazmayı münasip gördüm". Bu ifadeye göre pekçok kişi, Hz.İsa hakkında gördüklerini, duyduklarını tertip etmiş, kitap halinde yazmış, yani İncil yazmışdır. Bu kitapları tertip edenler, iki üç kişiden ibaret değildir. Tabir aynen "pek çok kimseler'* olduğuna göre, bunların sayılarının üç dörtten çok fazla olması gerekiyor. Dört İncilden sadece iki tanesi (Matta ve Markos), Lukadan önce yazıldığına göre bu "pek çok kimseler"den, kastedilen ö-bur yazarlar kimlerdi? Hristiyanlar bu sorulara hiç cevap vermemeyi tercih etmektedirler. Luka'nın ikrarı ile ortaya bir gerçek çıkıyor. Luka'dan önce Matta ve Markos'un dışında başka İncil yazarları mutlaka vardı.
Dört İncil yazılmadan önce, var olduğunu tesbit ettiğimiz bu İnciller arasında, acaba Kur'an-ı Kerimin varlığından bahsettiği Hz.İsa'ya nazil olan İncil var mıydı? İbn Hazm'a göre, başlangıçta böyle bir İncil mevcut iken, birinci ve ikinci asırlarda Hristiyanlara yapılan zulüm ve baskılar yüzünden, bu tam olarak açığa çıkamamış ve bu İncilin yazılması ve muhafaza edilmesi imkânsız hale geldiğinden, bir süre sonra ortadan kaybolmuştur. Bu İncilin büyük kısmı kaybolmuş, ondan sadece bazı kısımlar Hristiyanların ellerinde kalabilmiş-tir.
İlk üç asır içinde Hristiyanlara yapılan şiddetli baskılar, İncillerin yazılmasına fırsat vermemiştir. Bu baskı döneminde İncilden veya diğer kutsal metinlerden her hangi bir şeyi yazdığı tesbit edilenlere, idare tarafından büyük cezalar veriliyordu. O dönemde İncil yazanların ve bu kitabı elinde bulunduranların ağır işkencelere maruz kalmaları, İncilin yazılmasını oldukça güçleştiriyordu. Ayrıca hükümet kuvvetleri tarafından yapılan aramalarda evinde, işyerinde veya kendi üzerinde bu yazmalardan her hangi birşey bulunduranlar şiddetli takibata uğradıkları gibi, bulunan bütün yazmalar anında imha ediliyordu.
Bu yüzyıllar, adeta İncil nüshalarının arandığı ve bulunduğu takdirde hemen imha edildiği bir dönem idi. Bu durumda İncili muhafaza etmek için, Hristi-yanların bu kitabı ezberlemekten başka çareleri kalmıyordu. Fakat onların üzerindeki hükümet baskısı, İncili kolayca ezberlemelerine de imkân tanımıyordu. Ayrıca Hz. İsa'nın tebliğ süresinin çok kısa oluşu, Havarilerin ve diğer talebelerin İncili ondan dinleyerek ezberlemelerine fırsat vermemişti. İncili, Havarilerin tam olarak ezberleyebildiklerini kabul etsek bile, onun Havarilerden sonra gelen nesillere tam olararak intikali bir eğitim işini gerektiriyordu. O dönemde mevcut baskı yüzünden bunu gerçekleştirmek kolay olmadı.
Bütün bu menfi şart ve vaziyetlerin üstüne bir de, Pavlos'un faaliyetleri eklenince işler iyice karıştı. Hz. İsa'dan birkaç yıl sonra Pavlos ortaya çıkarak etrafa mektuplar yazmaya başladı. Onun yazdığı bu mektupların büyük bir kısmı, taraftarları tarafından kutsal metinler olarak değerlendirilmeye başlandı. Pavlos'un bu mektupları ile, Hz. İsa'nın ilâhlığı ve teslis inancı Hristiyan dünyasına yayılınca ortalık daha da karıştı. Hz. İsa'ya vahyolunan İncilin kaybolmasında, ona tabi olduklarını iddia eden, ama aslında Yahudi doktrinine sıkı sıkıya bağlı kalmaya çalışan bazı Yahudi asıllı Hristiyanların büyük rolü olmuştur.
Hristiyanların bir kısmı İncili unutmuşlar, bir kısmı onu değiştirmişler, diğer bir kısmı ise ondaki bazı şeyleri gizlemişlerdir. Onların, değiştirdikleri, gizledikleri ve tahrif ettikleri kısımların üzerinden zaman geçtikçe esas İncil yok olmaya yüz tutmuştur. Bu görüş, Kur'an-ı Kerimin görüşüdür.
İşte bu gizleme, tahrif ve değiştirme sebebiyledir ki, Hz. İsa'ya nazil olan İncilin ilâhî vahiy olma özelliği kaybolmuş, bunun yerine, Hz. İsa'nın hayatını, vaaz ve nasihatlerini anlatan kitaplar ortaya çıkmıştır. İlk zamanlarda bunlar hiçbir denetime tabi tutulmamışlardır. Bunların içinde gerçekten Hz. İsa'ya ait bazı pasajlar olmakla beraber, bu pasajların yanısıra bir çok efsane ve hurafe, bu kitapların içine girmiş ve günümüzde mevcut olan muharref İnciller ortaya çıkmıştır.
İNCİL VEYA İNCİLLER
- İNCİLLERİN TEKLİĞİ VEYA ÇOKLUĞU MESELESİ
- KONSÎLLER VE YENİ AHİDİN KANONİZASYONU
- KİLİSE TARAFINDAN SAHTE (APOKRİF) SAYILAN İNCİLLER
- BARNABA İNCİLİ