Günah İmanı Giderir mi?

Peygamber Efendimiz'in buyurduğu şekliyle, haramlar ve helaller bellidir. Bunları redetmek, kişinin imanını giderir. Fakat bir insan haramları haram, helalleri de helal olarak kabul ettiği halde bunlarda ihmalker davranırsa mümindir. Mesela:

İçki içmek haramdır. Ancak içkinin haram olduğunu kabul etmemek insanı dinden çıkarır. İçkinin haram olduğunu bile bile içerse imanını kaybetmez. Sadece büyük günah işlemiş olur.

Oruç tutmak bir emirdir. Bu emri kabul etmemek insanı dinden çıkarır ama haram olduğunu bildiği halde oruç tutmazsa büyük günah işlemiş olur ama dinden çıkmaz.

Eğer bunlarda alışkanlık peydah olmuşsa tehlikelidir. İmanı götürmüyor diye her istediğimizi yapamayız. Haram ve helalleri iyi öğrenmemiz gerekir. Zira küçük de olsa devamlı işlenen günahlar büyük günahlara, büyük günahlar da küfre götürür.

Bu durum, hadis-i şeriflerde açıkça buyrulmuştur. Günah işlendiğinde kişinin kalbinde siyah bir nokta meydana gelir. Tevbe edilmezse ve günahlara devam edilirse zamanla karara karara bazı duygularını yitirir ve Allah korusun imanını kaybedebilir.

İslam alimleri günah işleyen kulları yaramazlık yapan çocuklara benzetmişlerdir. Ellerinde olmadan, istemeden bir şeyler kırıp döküyorlar. ancak yaramaz çocuk özür dilemesini bilirse, bir daha aynı hatayı yapmamaya gayret gösterirse, anne ve babası yapılan yaramazlığı göz önüne almaz. bir Müslümanın da günahların kendisine zarar vermemesi için böyle davranması gerekir. (1)

***

İmânın kuvvetli olduğu nasıl anlaşılır?

Bir kimse, dinimize uygun şekilde ibâdet yaptığı halde, günahım çok, ibâdetlerim beni kurtarmaz diye düşünürse, îmânının kuvvetli olduğu anlaşılır.
Bu imanımı son nefesime kadar devam ettirebilir miyim diyerek korkan kimsenin îmanının kuvvetli olduğu anlaşılır.

İmânının devam edeceğinden şüphe etmemelidir. (2)

***

İmansız Ölmemek İçin Ne Yapmalı?

Dünya hayatı geçicidir. bir Müslüman için en güzel son, imanla vefat etmiş olmaktır. Zira, bir insanın ahirette işe yarayacak en önemli mal varlığı, imanıdır. bu sebeplebir Müslüman, son nefesine kadar imanını katbetmemelidir.

"Peki, nelere dikkat edelim ki imanımızı yitirmemiş olalım?"
Öncelikle, imansız olarak ölmekten korkmamak, imanı tehlikeye sokar. Çünkü dinimizin bildirdiği bir ölçü vardır. Daima "havf ve reca" arasında bulunmak gerekir. Yani korku ve ümit arasında olmak en doğru yoldur. Bunu Hazreti Ömer şu cümleyle özetler: "Cennete yalnız bir kişi girecek deseler ümitlenirim. Cehenneme de yalnız bir kişi girecek deseler korkarım!"

"Ben Müslüman oldum, artık son nefesimde imanla gideceğime eminim" demek yoktur. Tehlike her zaman vardır.

Nitekim İblis, yaratıldıktan sonra tam 200 bin sene salihlerin ibadeti gibi ibadet etmişken, Allahü tealânın bir emrine karşı geldiği için yüzgeri edilmiştir.

Hazreti Musa döneminde, Filistin'de Bel'amı Baura isimli çok ibadet edeb ve her duası makbul olan birsi varmış. Mala tamah ederek, Allahü tealânın kendisine ihsan ettiği dua nimetini mal kazanmak için kullanmış ve helak olmuş.

Musa Aleyhisselam'ın akrabalarından Karun isimli birinin dillere destan zenginliği vardı. Zekat vermeyi redettiği için helak oldu ve imansız gitti.

Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. İmanı kaybetme tehlikesi her insan için her zaman vardır. Dolayısıyla Müslüman ne son nefesinden tamamen emin olacak, "Ben kurtardım" diyecek, ne de "Mahvoldum, perişan oldum, bir daha kurtulamayacağım" diyecek. İkisinin ortası olacak.

Bir kişi iman ettikten sonra Peygamber Efendimiz'in bildirdiği şekilde değil de, kafasına göre İslam'ı yaşamaya kalkarsa bidat sahibi olur. iman ve amelde bidat, Peygamber Efendimiz ve ilk Müslümanlarda görülmemiş uygulamalara denir ki, kişinin son nefesinde imansız gitmesine sebeptir. (1)

Huzura Doğru
Osman Ünlü

--------------------------------------------------------------

Kaynaklar
1) Osman Ünlü, Huzura Doğru 1, 3
2) Bir Bilene Soralım, İman Bölümü, Cilt 1, İhlas Yayınları