Zehirli | Konular | Kitaplar

Hıristiyanlık

HRİSTİYANLIKTA PEYGAMBERLİK ANLAYIŞI

Hristiyan kaynaklar iyice incelenince bu dindeki peygamberlik anlayışının, diğer ilâhî dinlerin peygamberlik anlayışından çok farklı olduğu görülür. Vahiy meselesinde izah edildiği üzere, Hristiyanlıkta Hz.İsa'nın sadece sözleri değil, bizzat kendi varlığı ve mevcudiyeti de vahiy kabul ediliyordu. Böyle olunca bu dinde Hz.İsa, bir peygamberden çok, bir ilâh olarak kabul edilmektedir. Hristiyanlığa göre Hz.İsa, bir insan peygamber değil, insan suretine girmiş bir ilâhtır. O, belki bir vahiy almaktadır, ancak baba Allah, onun vücuduna hulûl ettiğinden ve onunla bütünleştiğinden o da ilâhlaşıyor ve kendi kendine vahyeden durumuna geliyor. Hristiyanlar, Hz. İsa'nın, Hz.Muhammed ve Hz. Musa gibi vahiy aldığını kabul etmiyorlar.

HRİSTİYANLIKTA VAHİY VE İLHAM ANLAYIŞI

Elde mevcut olan İncillere göre Hz.İsa, Allah'ın oğludur. Teslis inancının üç unsuru baba oğul ve ruhu'l-kudüs, aslında aynı şeylerdir. Baba Allah'dır, oğul Allahtır, ruhu'l kudüs de Allah'dır, ve bunların üçü, üç ayrı ilâh değil, aksine tek bir Allah'dır. Yuhanna'ya göre Hz.İsa, "Ben babadayım, baba bendedir" demiştir. Yani Allah'ın oğlu olan Hz.İsa, aynı zamanda Allah'ın kendisidir, veya Allah kendisine hulûl etmiş, vücuduna Allah'ın ruhu girmiştir. Hristiyanlıktaki vahiy ve ilham kavramlarının iyice anlaşılabilmesi için, yukarda belirtilmiş olan temel Hristiyan görüşünün gözönünde bulundurulması gerekir.

HRİSTİYAN BATI DÜNYASINDA YAPILAN ÇALIŞMALAR

Hristiyanlık bir din olarak ilk defa Filistin'de ortaya çıkmasına rağmen, Islâmiyetin ortaya çıkmasından kısa bir süre sonra, Asya kıtasındaki etkisini ve ağırlığını kaybetmiş ve Avrupa'ya yerleşmiştir. Hz. İsa'dan sonraki ilk yüzyıllarda Filistin, Suriye, Anadolu ve çevresinde yaşayan Hristiyanlık, birçok önemli merhaleleri bu topraklarda geçirmiştir. Daha önce bahsetmiş olduğumuz konsiller, kanonizasyon hadisesi, sahih ilân edilen nüshaların çoğaltılma işlemleri gibi hadiselerin büyük bir kısmı, Bizans'ın Asya kıtasında kalan topraklarında gerçekleşmişti. Asya'da İslâm hakimiyetinin yayılması sonucu, Anadolu'dan da çıkmak zorunda kalan Hristiyanlık, önemli bütün çalışmalarını Avrupa'da yürütmeye başlamıştır.

YENİ AHİD

Hz.İsa'nın hayatını, dünyadan ayrılışını, vaaz ve nasihatlerini ihtiva eden ve onun öğrencileri tarafından kaleme alınan kitap ve risalelere Yeni Ahid dendiğini daha önce belirtmiştik. Yeni Ahidde yer alan kitapların sayısı hakkında Hristiyanlığın ilk dönemlerinde bir ittifak mevcut değildi.

ESKİ AHİD

Hristiyanların, Hz.İsa'dan önce gelmiş olan Yahudilerin kutsal kitaplarını aynen kabul ettiklerini biraz önce belirtmiştik. Ancak Yahudiler kendi kutsal kitaplarına Hristiyanların dediği gibi, "Eski Ahid" ismini asla vermezler.Yahudilere göre Hz.İsa asla bir peygamber değildir, ona Allah tarafından hiçbir kitap gönderilmemiştir. Bundan dolayı Allah ile onun arasında yeni veya eski hiçbir sözleşme olmamıştır. İlâhî sözleşme tektir ve bu sözleşme, Allah ile Hz.Musa arasında Tur-ı Sina'da yapılan sözleşmedir. Dolayısi ile bu sözleşmeye "Eski Sözleşme" (Eski Ahid) demek tamamen yanlıştır, ikinci bir sözleşme olmamıştır ki, ona eski sözleşme denebilsin.

KİTÂB-I MUKADDESİN TASNİFİ

Daha önce belirtildiği üzere Hristiyanların kutsal kitabı iki ana kısma ayrılmaktadır: Yeni Ahid ve Eski Ahid. Hristiyanlara göre onların kutsal kitaplarının bu şekilde iki kısma ayrılışının temel ölçüsü, bu kitapların Hz. İsa'dan sonra veya önce ortaya çıkışma bağlıdır. Bilindiği üzere Hristiyanlığın merkezinde Hz.İsa yer almaktadır. O, bu dine göre bir peygamberden daha ileri derecededir ve ilâhlık mertebesindedir. O, baba Allah'ın yer yüzünde insan kisvesine bürünmüş bir şeklidir ve yaratıcı baba Allah'ın oğludur.

KİTÂB-I MUKADDES SÖZÜNÜN ANLAMI

Hristiyanların kutsal kitabına, Türkçede Kitâb-ı Mukaddes adı verilmektedir. Kelimenin Arapça karşılığı "el-Kitabu'l-Mukaddes" olup, bu ismin menşei Yunanca "Bible" kelimesidir. Yunanca cemi müennes (çoğul dişil) olan "Ta Biblia", kutsal yazmalar ma'nasını ifade etmekte olup, Hristiyanların kutsal kabul ettikleri rulo şeklindeki bütün yazma kitaplara isim olarak verilmekte idi. Ta Biblia'nın tekili, "To Bibliov" dur. İlk önceleri kelime, Yunancadaki çoğul şekli ile kullanılır-ken, sonraları Latinceye tekil olarak intikal etmiştir. Diğer Batı dilleri, kelimeyi Latinceden aldıkları şekli ile "Bible" biçiminde kullanmaktadırlar.

GİRİŞ

Hristiyanlık, Hz. İsa'nın getirmiş olduğu dinin adıdır ve Hristiyan kelimesi Yunanca "Hristos"dan gelmektedir. Hristos'un Arapça karşılığı "Mesih" kelimesidir. Mesih kelimesinin anlamı hakkında çeşitli yorumlar yapılmaktadır. Bazılarına göre bu kelime, İbraniceden alınmış olup "mübarek" ma'nasına gelmektedir. Diğer bazı araştırmacılar, kelimenin "çok seyahat eden" ma'nasına geldiğini, Hz. İsa'nın Orta Doğu'da çok seyahat etmesi sebebi ile ona bu ismin verildiğini ileri sürmektedirler.

KİTÂB-I MUKADDESTEN SEÇMELER

Matta inciline göre Hz.Isa şöyle söylüyor :
"Yeryüzünde selamet getirmeye geldiğimi sanmayın; ben selamet değil, fakat kılıç getirmeye geldim. Çünkü ben adamla babasının, kızla anasının ve gelinle kaynanasının arasına ayrılık koymaya geldim. Adamın düşmanları kendi ev halkı olacaktır."
Matta,10:34-35

Kitâb-ı Mukaddese göre Lût peygamber, kızları ile zina ediyor:

Bazı sorulara Kur'an'dan cevaplar

Değerli okuyucular, misyoner faaliyetlerinin yoğunlaşmasıyla, bazı sorular sıkça sorulur oldu. Aşağıda, bu sorulardan bazılarını ve Kur’an’dan cevaplarını arz etmeye çalışacağım.


Soru: Biliyoruz ki, hak din çeşit çeşit değil, tektir. Haliyle Hazreti İbrahim’in dini de öyledir. Oysa, Hz. İbrahim’in dininden bahsedilirken, onun çeşit çeşit dini varmış gibi, çoğul olarak “İbrâhîmî dinler” deniliyor. Buna Kur’an’dan cevap, yani bu konuda açık bir ayet var mı?

Cevap: Var: “Kendini bilmeyen (ahmak)lardan başka kim İbrahim’in dininden yüz çevirir!” (Bakara, ayet: 130)