Yahudiler
Hayreddin Karaman ve Süleyman Ateş
Hayreddin Karaman 26 Ekim 2008 tarihinde Yeni Şafak'ta şunları yazmış:
M. Abduh, Reşîd Riza ve Süleyman Ateş gibi çağımıza yakın veya çağdaş bazı alimlere göre ellerinde, aslı kısmen bozulmuş da olsa bir ilâhî kitap bulunan Hristiyanlar ve Yahudîler gibi Ehl-i kitab da, şirk koşamadan Allah'ın birliğine ve ahirete iman eder, salih amel işlerlerse, Son Peygamber'i de –bildikleri takdirde- inkar etmemek şartıyla ahirette kurtuluşa ererler.
"Polemik Değil Diyalog" isimli kitapta (Ufuk Kitap, 2006) yer alan bir konuşmamda yukarıda özetlediğim bilgileri verdim. Görüş sahiplerinin delillerini açıkladım, çağdaş görüş daha yeni olduğu için onun delillerini daha geniş olarak açıkladım. Tabii konuşma, yazmadan farklı olduğu, ifadeler arasında dağınıklık bulunduğu için bazı kimseler yanlış anladılar, bazıları da fırsat bulmuşken bunu kötüye kullandılar.
Ehl-i Kitab’ın akıbeti ve bir tartışma
Prof. Dr. Hayreddin Karaman hoca, Polemik Değil Diyalog isimli derleme kitapta yer verdiği görüşlerin tartışma konusu yapılması üzerine kendini savunuyor ve şunları söylüyor: “Polemik Değil Diyalog” isimli kitapta (Ufuk Kitap, 2006) yer alan bir konuşmamda yukarıda özetlediğim bilgileri verdim. Görüş sahiplerinin delillerini açıkladım, çağdaş görüş daha yeni olduğu için onun delillerini daha geniş olarak açıkladım. Tabii konuşma, yazmadan farklı olduğu, ifadeler arasında dağınıklık bulunduğu için bazı kimseler yanlış anladılar, bazıları da fırsat bulmuşken bunu kötüye kullandılar.” (1)
Hoca’nın “yukarıda özetlediğim” dediği görüşler, kendisine tebliğin ulaşmadığı insanların uhrevî akıbeti konusunda Akaid imamlarının görüşleridir ve özetle şöyledir: İmam el-Mâturîdî ve genel olarak Maturidîler’e göre Allah Teala insana, kendisinin var ve bir olduğunu keşfetmeye yetecek aklı verdiği için, herhangi bir hak peygamberin tebliği kendisine ulaşmamış olan insanlar da bu kadarını (Allah Teala’nın var ve bir olduğunu) bilmekle mükelleftir.
DİN TAHRİFÇİLERİ
“Şimdi (ey müminler) onların size inanacaklarını mı sanıyorsunuz? Oysaki onlardan bir kısmı, Allah’ın kelamını işitirler de iyice anladıktan sonra bile bile onu tahrif ederlerdi.” (Bakara 75)
İnsanlık tarihine baktığımızda ne gariptir ki, tamire müvekkel kılınan insan, sanki tahrife müvekkel kılınmışçasına, kimi zaman bilerek, kimi zaman bilmeyerek, kâinattaki ölçü ve dengeleri tahrife (bozma, değiştirme, çaptırmaya) yönelmiştir.
Bunu tarihimizde ve günümüzde tarihin her alanında görmek mümkündür. Allah’ı inkâr, Allah’a isyan, Allah’ın ahkâmını keyfî yorumlama, insanın yaradılış gayesini unutmuş, nefsinin şeytana uyması, kötü ahlakları huy edinmesi, keyfî bir şekilde suretine müdahale (estetik v.b) etmesi, tabiata müdahale, bilinçsiz ziraî mücadele, hayvan ve bitkilerin fıtratlarına müdahale, hepsi birer tahrifattır. Tabiata bilinçsiz müdahale günümüzde küresel ısınma v.b sıkıntılara kapı aralamıştır.
Maddî ve manevî hayata yönelik her türlü bilinçsizlik ve bilgisiz müdahale, insanın o alanla ilgili mezarını kazmasına sebep olmakta ve olacaktır da.
SİYONİZMİN TARİHSEL KÖKENLERİ
Siyonizm din dışı bir ideolojidir ve zaten onu zararlı, tehlikeli, yıkıcı hale getiren asıl neden de budur. Ancak Siyonizmin bir de Yahudi inançları içinde yer alan bazı kaynakları, öncülleri vardır. Bu yazımızda Tevrat’ın nasıl tahrif edildiğini, Siyonist ideolojinini mistik boyutunu, Siyonizmin tarihsel ve siyasi kökenlerini inceleyeceğiz.
Yahudilik İlahi bir dindir. Allah'ın insanlara yol gösterici olarak indirdiği Tevrat'a dayanır. Ancak, Yahudi tarihi içinde sık sık bu İlahi temelden sapmalar olmuştur. Bu sapmalar doğrudan dinden uzaklaşma şeklinde olduğu gibi, dini dejenere etme şeklinde de yaşanmıştır. Bu ikinci sapmanın en belirgin şekli, Yahudilik içinde, son derece kibirli, katı ve Yahudi olmayan insanlara karşı husumet dolu bir eğilimin gelişmesidir.
İlginçtir ki elimizdeki Yeni Ahit'in (İncil'in) içinde, Yahudilerin bu dini görünüşlü sapmasını eleştiren önemli pasajlar vardır.
Hz. İsa'nın ağzından aktarılan bu İncil pasajlarında, Yahudi toplumuna önderlik eden din adamlarından bazılarının çok kibirli, katı ve yabancılara düşman oldukları anlatılır ve samimi dindar Yahudiler bunlara karşı uyarılır.
YAHUDİ TARİHİ YAHUDİ DİNİ
İsrail’in Filistin ve Lübnan topraklarında sürdürdüğü vahşi işgal, şüphesiz ki Siyonist ideolojinin kaynağını bizatihi Ortodoks Yahudilik’ten alan karakterinin bir yansıması. İsrailli hahamların savaş sırasında masum kadın ve çocukların öldürülebileceğini hükme bağlayan fetvası bu açıdan şaşırtıcı değil.
Dünyanın gözü önünde sergilenen vahşet örnekleri, “On Emir” içinde yer alan “öldürmeyeceksin, çalmayacaksın…” gibi hükümleri, “yahudiyi öldürmeyeceksin, yahudinin malını çalmayacaksın” tarzında yorumlayan Talmud’un tesis ettiği inanç, düşünce ve algı sisteminin pratik yansımasından başka bir şey değil.
Yazının tırnak içinde verdiğim başlığı, Israel Shahak’ın Jewish History Jewish Religion adlı eserinin, ilk baskısı Eylül-2002′de yapılmış Türkçe çevirisinin adı. Edward Said’in uzun bir sunuş yazısı yazdığı, oldukça rahat okunan bu eserinde Shahak, İsrail devletinin karakterinin ve gerek içeriye gerekse dışarıya yönelik olarak ortaya koyduğu uygulamaların Ortodoks Yahudilik’le irtibatını “içeriden” bir ses olarak aktarıyor.
Süleyman Ateş'in"Cennet Kimsenin Tekelinde Değildir"Başlıklı Makalesinin Tenkidi
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
Allah Teâlâ'ya hamd ve âlemlere rahmet olarak gönderilen O'nun değerli elçisi efendimize salât u selâm ederiz.
Değerli kardeşim Prof. Dr. Süleyman Ateş'in, Türkçe olarak yayınlanan İslâmî Araştırmalar dergisindeki “Cennet Kimsenin Tekelinde Değildir” başlıklı yazısını[1] çevirmen aracılığıyla okudum. Hz. Âdem (a.s.) hasebiyle kardeşleri olan insanları savunma gayreti için kendisini kutluyorum; Mezkur makâleden anlaşıldığı üzere, sayın Ateş hiç bir insanın cehenneme gitmesini istememektedir. Bu, her mü’minin hatta her aklı başında insanın, beşeriyetin bütün fertleri için arzu ettiği değerli bir insânî taleptir. Çünkü bizler, bütün bir insanlık olarak kardeşiz ve Hz. Âdem'in çocuklarıyız. Nitekim Allah Teâlâ bunu şöyle ifade eder: “Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üretip yayan Rabbinizden sakının” (Nisâ, 1). Dolayısıyla akl-ı selîm bir insanın diğer insan kardeşlerinin kurtulmasını arzu etmemesi düşünülemez.
Ancak sayın Ateş'in makalesinin başlığı insanı şaşırtmakta ve dehşete düşürmektedir. Biz Müslümanlar olarak cennetin “tekelimizde” olduğunu hiç öne sürdük mü ki? Yoksa bu iddia hemcinsleri ve dindaşları hususunda ırkçı, mutaassıp ve tutucu bir karaktere sahip olan Yahudi ve Hıristiyanlara ait değil midir?
Bugünkü Hıristiyanlığın esasları
Hz.İsa 30 yaşında iken, Benî İsrail'e peygamber olarak gönderildi. Bozulan Yahudiliğin hükümlerini neshedip yürürlükten kaldırdı. Hz.İsa'ya inanmayan Yahudiler, onu Romalılara şikayet etti. Kudüs'teki Romalıların Yahudi valisi Pilatus, Hz. İsa'nın yakalanıp çarmıha gerilmesini emretti. Havarilerden biri olan Yehuda, onu Romalılara ihbar etti. Askerlerle beraber yerini göstermeye gidince, Allahü teâlâ Yehuda'yı Hz.İsa'nın şekline çevirdi. Askerler aradıkları İsa'nın bu olduğunu sanarak, Yehuda'yı çarmıha gerdiler. O anda Allahü teâlâ Hz. İsa'yı göğe çıkardı.
Arş da sonradan yaratıldı
Hıristiyan taraftarı görünen Yahudiler, Hz. İsa’nın, göğe çıkıp, Allah’ın sağına oturduğu ve Allahü teâlânın gökte olduğu inancını Hıristiyanlığa sokmuşlardır. Hıristiyan İngilizler tarafından uydurulan selefi inanışına göre de tanrı gökte, Hz. Muhammed de sağ tarafında oturmaktadır. Kitabül-Arş isimli kitapta, “Allah Arş’a oturur, yanında Resulullaha da yer bırakır” deniyor. Hıristiyanlarla selefilerin böyle konularda birbirine benzemesi tesadüf değildir. Yahudiler Hıristiyanlığı bozdukları gibi, Hıristiyanlar da Müslümanlığı bozmaya uğraşıyorlar. İstisnasız Ehl-i sünnet âlimlerinin hepsi “Allah mekandan münezzeh” buyuruyor.
İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
Ehl-i kitabı kötüleyen, Allah'tır
Kur’an-ı kerimde, Ehli kitabın kâfir olduğunu bildiren âyet-i kerimelerden bazıları şöyledir:
(İbrahim ne Yahudi, ne de Hıristiyandı. O Allahı tanıyan doğru bir Müslüman idi.) [A. İmran 67] [Her peygamber gibi Hz. İbrahim de Müslüman idi. Ehli kitap hak olsa idi, böyle denmezdi.]
(“Yahudi veya Hıristiyan olun ki, doğru yolu bulasınız” diyenlere de ki: “Aksine biz, hanif [doğru olan] İbrahim’in dinine uyarız.”) [Bekara 135] [Ehli kitap hak olsa idi, sözleri red edilmezdi. Hz. İbrahim’in dini olan İslam’a uyan kurtulur.]
Hızlanan misyoner faaliyetleri
Din adamı kılığına giren misyonerler, devamlı şöyle söylüyorlar: (Muhammedün Resulullah demeye lüzum yok, La ilahe illallah diyen herkes cennete girer. Allahın rahmeti her şeyi kuşattığı için Ehli kitap olan Yahudi ve Hıristiyanlar da cennete gidecektir. Zaten Müslümanların Ehl-i kitapla iman birliği vardır. Bu bakımdan onlara yakınlık gösterip kiliselerine gitmek ve ayinlerine katılmak lazımdır.)
CEVAP: Hak din yalnız İslamdır. Sadece Allaha inanan Müslüman olamaz, Resulüne de iman edip uyması gerekir. Bu konudaki âyet-i kerimelerden bazıları şöyledir:
(Allah indinde hak din ancak İslâm’dır.) [A. İmran 19]
(Sizin için din olarak İslâm’ı beğendim.) [Maide 3]
Peygamberimize inanmayan mümin olamaz
“Kelime-i tevhidin La ilahe illallah kısmını söyleyen, fakat Muhammedün Resulullah kısmını söylemeyen insanlara da merhametle bakmalı, çünkü ahirette onlar da Allahın sonsuz rahmetine kavuşacak” diyenler çıkıyor. Böyle inanan Müslüman olur mu, Cennete girer mi?
CEVAP: Allahın rahmeti, dünyada herkesedir. Ahirette, gayri müslimlere zerresi yoktur. Allahü teâlâ, (Rahmetim her şeyi kaplamıştır) dedikten sonra, (Rahmetim, benden korkup, haramdan kaçan, zekatını veren ve Kur’ana inananlar içindir) buyuruyor. Daha sonra da resule iman edip uymamızı emrediyor. (Araf 156-158)
Her çeşit aşırılık zararlıdır
İfrat ve tefrite örnek vermeye devam ediyoruz.
1- Kibirlenmek ifrat, aşırı tevazu [temelluk] da tefrittir. Tevazu ise vasattır. Kendinden aşağı olanlara karşı tevazu göstermek iyi ise de, bunun ifrata kaçmaması, yani aşırı olmaması gerekir. Aşırı olan tevazua temelluk denir. Temelluk, ancak üstada ve âlime karşı caizdir. Başkalarına karşı caiz değildir. Hadis-i şerifte, (Temelluk, Müslüman ahlâkından değildir) buyuruldu
2- Hz. İsa’yı aşırı sevmek ifrat, sevmemek tefrittir. Hz. İsa’ya Allah ve Allahın oğlu diyen Hıristiyanlar ifrattadır, onu sevmeyen, anasına iftira eden Yahudiler ise tefrittedir. Kur’an-ı kerimde buyuruluyor ki:
Tavşan, Yahudi ve Hurufiler
Tavşan yemek helaldir. Çünkü, Peygamber efendimize tavşan eti kebabı hediye getirdiler. Eshabına, (Bunu yiyin) buyurdu (Mecma'ul-enhür)
Tevrat'ta tavşan yenilmez, dediği için, yenilmez demek yanlıştır. Tevrat'a uymamız emredilmedi. Kur'an-ı kerim, Tevrat'ın çok emirlerini nesh etmiş, yürürlükten kaldırmıştır. Hem de bugün, doğru Tevrat hiçbir yerde yoktur. Yahudi İbni Sebe yolunda olan Hurufiler, onun gibi, tahrif edilmiş Tevrat'ı ölçü kabul ediyorlar. Kur'an-ı kerimde buyuruluyor ki:
(Sizde bulunan Tevrat'ı, Allahın birliğinde ve azap ve sevap ve iman bilgilerinde doğrulayan Kur'ana inanın!) [Bekara 41]
(O Kur'an haktır. O zamanda bulunan Tevrat'ı tasdik eder.) [Bekara 91]
Allah'a inanan gayri müslim kâfir mi?
Bu konudaki âyeti kerimeleri dün bildirmiştim. Bugün de üç âyet daha bildirelim:
[Ey habibim, Yahudi ve Hıristiyanlara] de ki: (Eğer Allahı seviyorsanız, bana uyun ki Allah da sizi sevsin.) [A. İmran 31] [Demek ki Ehli kitap olan Hıristiyan ve Yahudiler, Peygamber efendimize iman etmedikçe, Allah onları sevmez.]
(De ki: "Ey Ehli kitap, gelin aramızda şu müşterek söze uyalım: "Ancak Allaha kulluk edelim, Ona şirk koşmayalım, Allahı bırakıp insanları Rabler edinmeyelim" Yine de, yüz çevirirlerse, "Şahid olun ki, biz Müslümanız" deyin!) [A. İmran 64] [Ehli kitap yani Yahudi ve Hıristiyanlar buna yanaşmadı, yani Müslüman olmadılar.]
Yahudiler Tutku'yu Korsan İzliyor
İsrail, Tutku filmini yasakladı ama Kudüs’teki Yahudiler filmi izlemek için korsana yöneldi. Hıristiyan cemaatler ise filmin Hıristiyan-Yahudi çatışmasına yol açmaması gerektiğini belirtiyor.
Hz. İsa’nın yaşamını anlatan The Passion Of Chirst (Tutku) filmi Yahudilerin büyük tepkisini çekti. Film dünyanın birçok ülkesinde gösterime girerken, İsrail filmin seyirci ile buluşmasını yasakladı. Ancak kaçak yollarla ülkeye giren filme sadece Hıristiyan ve Müslümanlar değil, Yahudiler de büyük ilgi gösterdi. Korsan olarak satışa sunulan film ‘yok satıyor’. Kudüs’teki Hıristiyan cemaatler ise Yahudilerin filme bu kadar tepki göstermesini anlayamadıklarını dile getiriyor.