Zehirli | Konular | Kitaplar

Reformcular

Dini bozmaya çalışanlar

Dînimiz yeni inmedi. Dinimizde eksiklik fazlalık yoktur. Bu bakımdan asla reforma ihtiyacı yoktur. Reforma ihtiyaç olan, din olamaz. Hâşâ Allah noksan göndermiş demektir. Bu bakımdan dine yeni bir şey ilave etmek veya çıkarmak dini bozmak olur. İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:

Bazıları yapacağı değişiklikle, dîni düzelteceğini zannediyorlar, dînin noksanlığını tamamlayacaklarını iddia ediyorlar. Halbuki din noksan değildir. Kur’ân-ı kerîmde, (Bugün sizin için dîninizi ikmâl eyledim, üzerinize olan ni’metimi tamamladım, size din olarak İslâmiyeti vermekle râzı oldum) buyuruldu. Dîni noksan sanıp, tamamlamaya [reform yapmaya] çalışmak, bu âyeti inkâr olur. (m.260)

Bid’at ehli ile dostluk kurmak

Bid’at ehli ile arkadaşlık yapmak, oturup onunla sohbet etmek caiz değildir. İmam-ı Rabbanî hazretleri (İyi biliniz ki, bid’at ehli ile konuşmak, kâfirle arkadaşlık etmekten, kat kat daha fenadır. Bid’at ehlinden yılandan, canavardan kaçar gibi kaçmak gerekir) buyurdu. (m. 260)

Bid’at ehlinden başka herkese, dosta ve düşmana, Müslümana ve kâfire, daima güler yüz, tatlı dil göstermelidir. Bid’at ehline ve münâfıklara ve açıkça günah işleyenlere tatlı dil ve güler yüz câiz olmadığı için, zaruret olmadıkça, bunlarla karşılaşmamaya, görüşmemeye çalışmalı, görüşülürse, zaruret miktârını aşmamalıdır. (Nikaye)

Bid’at ehli ile görüşmeyi yasaklayan hadis-i şeriflerden bazıları şunlardır:

Bid’at nedir, ne değildir?

Bid’at, sonradan çıkarılan şey demektir. Bunlar ya âdette olur veya ibâdette olur.
Âdette bid’at, sevap beklenilmeden, dünya menfaati için yapılan şeylerdir. Âdette bid’at, bir ibâdeti bozmazsa veya dinin yasak ettiği bir şey değilse günah olmaz. Âdette olan bid’at, ceket, pardösü giymek, çay ve kahve içmek gibi dinin yasak etmediği bir şey ise, günah değildir. Peygamber efendimizin papaz ayakkabısı ve Rum cübbesi giydiği hadis-i şerifle bildirildi. (Tirmizi)

Paris’te yaşayıp USA’da ölen Hintli

Bu Hintli, Fransızlarca profesörlükle taltif edilen Hamidullah’tır. (Kel ölür sırma saçlı, kör ölür, badem gözlü olur) atasözüne uygun olarak, Resulullah efendimize çeşitli şekilde saldıran ve ilim ehli tarafından küfrü açıklanan Hamidullahı öyle övdüler, öyle şişirdiler ki, muhakkak Arş titremiştir!

Her çağa göre tefsir yazmak

Bazı ateistler, (Kutuplarda nasıl namaz kılınır, nasıl oruç tutulur. Buna kimse cevap veremiyor, görüldüğü gibi İslamiyet har asra ayak uyduramıyor) diyerek, güya İslamiyet’in bazı meselelere bir çare bulamayacağını söylüyorlar. Bunların etkisi altında kalan, reformist zihniyete sahip bazı mezhepsizler de, (Bakın dinde cevap verilmesi gereken meseleler çıkıyor, yeni ictihadlar yapılmalı, Kur’anı her çağda, o asrın teknolojisinin, ilminin ışığında yeniden tefsir etmeli, yorumlamalı) diyerek Kur’an-ı kerimi asra uydurmaya çalışıyorlar.

Hayz ve nifaslıya yasak olanlar

19'cuların bâtıl dininde olanlarla, bazı mezhepsizler, kadın özel hallerinde, yani hayzlı ve [lohusa] iken (Namaz kılar, oruç tutar ve Kur'an okur, bunu kadınların iyiliği için yapıyoruz) diyorlar. Hasta kadına bunları yaptırmak iyilik mi? İyilik, Allah'ın ve Resulünün emri ne ise ona uymaktır.


Allahü teâlâ, (Bir işte anlaşmazlık olursa o işi Kur'an'a ve sünnete arz edin), (Resulüm Kur'an'ı açıkla), (Bilmiyorsanız âlimlere sorun) buyuruyor.


Bu emirlere göre hayzlı, nifaslı şunları yapamaz:

1- Namaz kılamaz. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Hayzlı kadın namaz kılamaz.) [Buhârî, Müslim], (İstihazalı [özürlü], hayzı bitince yıkanır, namazını kılar, orucunu tutar.) [Dârimî]

"Modernist İslamcılık" ve fıkıh

Emekli bir hoca, Müslümanları, modernist İslamcı ve fıkhi geleneğe bağlı Müslüman, kısaca selefci-mezhepçi olmak üzere ikiye ayırıyor. Kendisi modernist İslamcı imiş. Modernist İslamcılar, Kitap ve Sünneti esas alırlarmış, ötekiler ise, fıkhi mezhepleri esas alırmış.


Bu ne cahillik?!. Dört fıkhi mezhepten hangisi Kitap ve Sünneti esas almaz ve hangisi Kitaba ve Sünnete aykırıdır? Bu İslamcılar, dört mezhepten farklı olarak ne yapmışlar da kendilerine modernist diyorlar? Namazın, orucun veya diğer ibadetlerin yeni, modern bir şekli mi olur, çağa göre ibadet değişir mi? Değişmezse, kendilerine modernist yaftasını niye takarlar ki?

Klasik ve modern kaynaklar

Güncel dini meseleler istişare toplantısı sonuç bildirgesi yayınlandı. Malum basının; tesettür kalkıyor, ezan Türkçe okunacak gibi çıkardığı yaygaraların yalan olduğu meydana çıktı.

Alınan kararlara bakalım: 4. maddenin c bendinde, (İslamın temel kaynağının sadece Kur’an olduğu, Sünnet’in kaynak değeri taşımadığı izlenimine yol açacak üsluptan kaçınılması) tavsiye ediliyor. Her ne kadar dinimizdeki dört delilden bahsedilmemişse de, yine de ılımlı sayılır.

Doğruyu bulup kurtulmanın çaresi

Birçok kültür dalında bilgisi olan aydın kimseye entelektüel denir. Bir yabancı yazar ise, entelektüeli, ihtisas alanına girmeyen her konuda konuşan ve sözlerinde hiç mesuliyet hissi duymayan sorumsuz kişi olarak tarif ediyor. Böyle kimselere, entelektüel bozuntusu veya ukala da diyorlar. Kimi de yarım aydın, çeyrek aydın diyor. Herkes, bildiği işte, ihtisas alanına giren konuda fikir yürütür. Bu normaldir. Ama dini konu olunca, bilsin bilmesin herkes, ulu orta konuşur, müctehid kesilir. Dini bir şahsın fikri gibi tenkide tabi tutuyorlar.

Sabataycılar Cennete Girecek mi?

MUSEVÎLİK DİNİNE GÖRE: Sahte Mesih İzmirli Sabatay Sevi’ye iman ettikleri, Musa dininden ve Tevrat’tan saptıkları için onlar kâfir olmuştur. Binaenaleyh Cennete giremezler.

HIRİSTİYANLIĞA GÖRE: İsa Mesih’e inanmadıkları, Teslis inancına iman etmedikleri, İncil’i kutsal saymadıkları ve vaftiz edilmedikleri için onlar Allah’ın melekûtuna (cennete) giremeyecekler, ebedî mutluluğa nail olamayacaklardır.

Din Konusunda Çatlak Sesler

TÜRKİYE’de dinî ve fıkhî bakımdan iki sünnî mezheb hâkimdir. Hanefîlik ve Şafiîlik. Camilerimizde namazlar çoğunlukla Hanefî mezhebine göre kılınır. Şafiî vatandaşlarımızın çoğunlukta olduğu yerlerde Şafiî mezhebine göre. Şiî-Caferî vatandaşlarımızın ayrı camileri vardır. Onlar Sünnîlerin imamlarının ardında namaz kılmazlar, Sünnîler de onların imamları ardında kılmaz.

Son yıllarda Diyanet’e bağlı camilerde bazen Hanefî ve Şafiî fıkhına aykırı lâflar edilmektedir.

Aklı başında vaiz efendileri tenzih ederim. Sayıları az da olsa birtakım reformcuların, mezhepsizlerin cami kürsülerini kullanarak fıkha aykırı konuşmalar yapmaları, hükümler vermeleri son derece yersizdir.

CELAL YILDIRIM

Kütüb-i sittede mevcut, bir hadîs-i şerîfi (kendisi de sahih olduğunu kabul ettiği halde) faziletinde mübalağa bulunduğunu söyleyecek kadar ileri giden Müftü Celâl Yıldırım, Mevdûdî ve M. Ebu Zehra gibi mezhepsizleri sözleri senet büyük bir âlim olarak bilmektedir.

Celâl Yıldırım'ın eski Neşriyat Müdürümüzün sorduğu bir suale verdiği cevabı aynen aşağıya alıyoruz :

DİN TAHRİPÇİLERİ

Günümüzde İslâmiyet’in en büyük belâsı, onu dışından ve cepheden helâk etmeye yeltenenler değil. içinden ve özünden harap etmeye davrananlardır ve bu davranışları ve bir nevi onarma düzeltme ve yenileme sayanlar...

Dinde Reformcular

Gerek Hamidullah gerek Mevdûdî, gerekse son zamanlarda Mısır’da boy gösteren ve İslâm âlimi geçinen bazı muharrirler ekseriyetle Şeyh Muhammed Abduh ve Cemâleddin Efgânî mektebine bağlı, pazarlıkçı, derinliğine idrak ve irfandan mahrum kimselerdir. Bunların eserleri ya hiç ele alınmaz, yahut tam bir şeriat ilmîne mâlik ve İslâmî tenkid ölçüsüne sahip bir insan tarafından okunup hakikat anlaşılabilir. Yoksa bu eserlerden feyiz ummak, viraj dönmeyi bilmeyen bir şoförün arabasına binmekten farksızdır.

Artık bütün incelikleri anlamak ve kahramanlarımızı bu gözle seçmek devri gelmiştir.

(Büyük Doğu’dan)

Necip Fazıl Kısakürek

Kitaplara itimat ahmaklıksa...

Eskiden İslâmî meselelerle başkaları oynarlardı. Devir değişti; bu vazifeyi artık bazı ilâhiyatçılar yerine getiriyorlar; çok da başarılı oluyorlar...

2004’ün ilk ayına, İslâm’ın inanç maddelerinden birini, “Kıyâmete yakın Hz. İsa’nın gökten inip inmeyeceği” meselesini ele alarak başladılar...

Kitap-mitap dinlemeyen bu üstadları dinledik ve öğrendik ki, Hz. İsa’nın gökten inmesi diye bir şey yokmuş; hatta Hz. İsa’nın gökten ineceğine inananlar ahmakmış...

Öyleyse ne yapmalı, ahmak olmamak için bu ilâhiyatçılara inanmalı mı?