münafık

MÜNAFIK İÇİN TEVBE MÜMKÜN MÜ?


Diğer bir kısmı, Allah'ın emri için ertelenmişlerdir. O, bunları, ya azablandıracak veya tevbelerini kabul edecektir. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Tevbe Suresi, 106)

Allah Kuran'da haber verildiği üzere, "... kulları için inkara rıza göstermez..." (Zümer Suresi, 7) Yani, kullarını doğru yola iletmek, kötülüklerini bağışlamak ve cennetine sokmak ister. Ancak münafıklar Allah'ın bu çağrısından ısrarla yüz çevirirler. Bildikleri ve anladıkları halde ayetlere karşı kayıtsız kalarak, zulüm ve büyüklenmeleri sebebiyle inkarda diretirler. Ancak aralarında bu tavırlarına son vermek isteyenler de olabilir. Bu durumda, tevbe etmeye niyet etmiş olan kişiye düşen, aczini tam anlamıyla kavrayıp, en içten bir şekilde Allah'tan bağışlanma dileyip, bir daha münafıklığa geri dönmemek üzere "kesin" bir tevbeyle tevbe etmektir.

Gerçekten samimi olması şartıyla, tevbe eden münafığın tevbesinin kabulü 'Allah dilerse' söz konusu olabilir. Nitekim Allah, "Ancak kim işlediği zulümden sonra tevbe eder ve (davranışlarını) düzeltirse, şüphesiz Allah onun tevbesini kabul eder. Muhakkak Allah, bağışlayandır, esirgeyendir" (Maide Suresi, 39) diye bildirilmektedir.

MÜNAFIK MÜSTAĞNİYETİ

Onlar, Allah'a, hoşlarına gitmeyen şeyleri uygun görürler, dilleri de yalan olarak en güzel olanın 'kendilerinin olduğunu düzmektedir.' Hiç şüphesiz ateş onlar içindir ve hiç şüphesiz onlar (cehennemde) öncülerdir. (Nahl Suresi, 62)

Allah'tan korkan insanlar, her zaman her konuda Allah'ın yardımını ve desteğini beklerler. Hz. Musa'nın Kuran'da haber verilen, "Rabbim, doğrusu bana indirdiğin her hayra muhtacım" (Kasas Suresi, 24) sözüyle örnek verildiği gibi, her an kendilerini yaratana muhtaç olduklarının farkındadırlar. İşte müminlerle tamamen zıt özellikler taşıyan münafıkların 'müstağniyeti' bu noktada açığa çıkar.

'Müstağni' kelimesi Kuran'da 'hiçbir şeye ihtiyacı olmadığını sanan' kişiler için kullanılır. Oysa hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, 'müstağni' olan yalnızca Allah'tır. İnsanlar ve diğer tüm canlılar da Allah'ın yarattığı ve her an O'nun dilemesiyle yaşamlarını sürdüren aciz, ihtiyaç içinde olan varlıklardır.

ZINDIK

Allah'a ve âhirete inanmayan, dinsiz, münkir, mülhid.

İMAN ve İNKAR AÇISINDAN İNSANLAR

Mü'min

Peygamber Efendimizin Allah'dan getirip, tebliğ buyurduğu bütün hükümleri kalbi ile tasdik, dili ile ikrar eden insandır. (Müslüman da aynı manaya gelir.)

Kâfir

Peygamber Efendimizin Allah:'dan getirip tebliğ buyurduğu bütün hükünleri kabul etmeyip inat edendir. Bu inançla dünyadan ayrılanların ebedi yeri Cehennemdir.

Münafık

İki Kısımdır;

a) İtikadi yönden münafık : Peygamber Efendimizin tebliğ buyurduğu dine aslında iman etmediği halde inanmış gibi görünen, iki yüzlü kimselerdir. Bunlar kafirlerle beraber Cehenneme gireceklerdir, hatta azap tabakaları daha da derin olacaktır.

İMAN BAKIMINDAN İNSANLAR

İman bakımından insanlar üçe ayrılırlar:

1. Mümin: İslâm dininin iman ve itikat esaslarını gerçekten kalben tasdik edip dili ile söyleyen(ikrar eden) kimsedir. Bunların yaptığı bu işe iman denir.

2. Kâfir: İslâm dininin iman esaslarına inanmayan Hz. Muhammet (sav) in peygamberliğini kabul etmeyen kimsedir. Bunların yaptığı bu işe küfür denir.

3. Münafık: Müslümanların arasında inandığını söylediği halde kalbi ile İslâm dininin iman esaslarına inanmayan kimsedir. Bunların yaptığı bu işe nifak denir. Dışı mümin, içi kâfir olanlardır.Konuştuklarında yalan söylerler, söz verdiklerinde tutmazlar, emanete hainlik ederler.

TASDİK ve İNKAR BAKIMINDAN İNSANLAR

İnsanlar tasdik ve inkar açısından üç grupta incelenebilirler.

a) Mümin

Allah'a, Hz. Peygamber'e ve O'nun haber verdiği şeylere yürekten inanıp, kabul ve tasdik eden kimseye mümin denir. Müminler ahirette cennete girecekler, orada pek çok nimetlere kavuşacaklardır. Günahkar müminler, suçları ölçüsünde ahirette cezalandırılsalar da sonunda cennete sokulacaklardır. Müminlerin ebedî cennetlik olacağına dair Kur'an'da pek çok ayet vardır.

b) Kafir

MÜMİN VE MÜNAFIKLIĞIN ALAMETLERİ

Allah (CC.) «o kimseler gibi (yâni münafiklar gibi) olmayin (günaha dalmayin) ki, onlar Allah'i unutmuslardir (yani Allah'in emrinden ayrilarak tersini yapmislar, dünyalik azgin arzulardan tad almislar ve onun aldatici görüntülerine gönül vermislerdir).»

Peygamber'imize (S.A.S.) «mümin ve münafik kimdir» diye sormuslar, Peygamber'imiz su cevabi vermistir: