mucize
MUCİZE NE DEMEKTİR?
İmam-ı Rabbani k.s.
Bize göre, (Mucize), Peygamber olduğunu söyliyen kimsenin, doğru söylediğini bildiren şeydir. Mucizenin şartları vardır:
1 - Allahın, mu'tâd sebepler olmadan yapmasıdır. Çünkü, Onun Peygamberini tasdik ettirecektir.
2 - Hârik-ul'âde olmalıdır. Âdet olan şeyler, meselâ güneşin hergün şarktan doğması, ilkbaharda çiçeklerin açması, mucize olmaz.
3 - Bunu, başkalarının yapamaması lâzımdır.
4 - Peygamber olduğunu bildiren kimsenin istediği zaman hâsıl olmalıdır.
5 - İstediğine uygun olmalıdır. Meselâ şu ölüyü dirilteceğim, deyince, başka hârika hâsıl olursa, meselâ dağ ikiye ayrılırsa, mucize olmaz.
KERAMET VE İSTİDRAÇ
Keramet, Allah'ı seven, O'na itaat eden ve
O'nun tarafından sevilen velî kullara,
yine Allah tarafından ikram edilen olağanüstü hallerdir.
Bir de bu özelliklere sahip olmayanlardan zuhur eden
olağanüstü haller vardır ki, buna istidraç denilir.
Her iki durumla ilgili ölçüler bilinmelidir ki,
gerçekle sahte olan, velî ile şarlatan birbirinden ayırt edilebilsin.
Allah, gönlünü mâsivâdan temizleyen dilediği velî kuluna dilediği kadar varlık ve eşyayı musahhar kılar. Böylece onların insan ve başka varlıklar üzerinde tasarruf etmelerine (etkide bulunmalarına) izin verir. Hakikatte tasarrufta bulunan ise, Cenab -ı Hak'tan başkası değildir.
MUCİZE VE KERAMET HAKTIR
Mucize ve kerameti inkâr eden kâfir olmaz mı?
CEVAP
Mucizeyi de kerameti de yaratan Allah’tır. Bunu inkâr eden kâfir olur.
Mucize, peygamber olduğunu söyleyen kimsenin, doğru söylediğini bildiren şeydir.
Mucizeyi Allahü teâlâ yaratmaktadır. Her şeyi Allahü teâlâ yaratmaktadır. Allahü teâlâdan başka yaratıcı yoktur. Şu kadar ki, bu dünyanın ve dünya işlerinin düzgün olması için, Allahü teâlâ, her şeyin yaratılmasını sebeplere bağlamıştır. Bir şeyin yaratılmasını isteyen kimse, o şeyin sebebini kullanır. Sebeplerin çoğu, düşünmekle, tecrübe ile, hesapla bulunacak şeylerdir. Bir şeyin sebebi yapılınca, Allahü teâlâ, o şeyi, dilerse yaratır. Mucize ve keramet böyle değildir. Allahü teâlâ bunları sebepsiz olarak, harika olarak yaratır. Sebebe yapışmak, Allahü teâlânın âdetine uymaktır. Allahü teâlânın sebepsiz yaratması, âdetin haricine çıkmak olur, harika olur.
Mucize, yalnız Peygamberde hasıl olur. Başkasında hasıl olmaz. Herhangi bir kimseyi övmek için (Mucize yaptı) demek, (Mucize olarak kurtuldu) demek, Onun Peygamber olduğunu söylemek olur. Bunda niyete bakılmaz söze bakılır. Herhangi bir kimseye peygamber demek küfür olur. Söyleyenin imanı gider. Allahü teâlâdan başkasına yaratıcı demek, (falanca yarattı) demek de böyledir. Müslümanlar, böyle tehlikeli şeyler söylememelidir.
İnsanların bütün işleri, âdet-i ilâhiyye içinde meydana gelir. Allahü teâlâ, âdetini bozarak, sebepsiz şeyler de yaratır. Bunlar Peygamberlerden meydana gelirse Mucize, evliyadan meydana gelirse Keramet, diğer müminlerden meydana gelirse Firaset, fasıklardan meydana gelirse İstidrac, kâfirlerden zuhur ederse Sihir denir.
Mucize fenden farklıdır
Bir ateistin, (Peygamberiniz, Bill Gates’tenden mi üstündür) sorusuna gerekli cevaplar vermiştik. Şunu da söyleyelim ki, iki şey arasında kıyas yapılırken vazife ve vasıfları arasında bazı münasebetlerin bulunması lazımdır. Mesela taksi mi üstün, buldozer mi üstün diye sorulmaz. Birisi hız yönünden üstün, öteki de yıkıp geçmekte üstündür. Kumar kralı ile yüzme şampiyonu mukayese edilmez. Elma ile taş mukayese edilmez. 51 kilodaki güreş şampiyonu ile ağır sıkletteki şampiyon kıyas edilmez. Peygamberle fen adamı kıyas olmaz. Fen adamı Allah’ın yarattığı şeyleri birleştirerek yeni âletler meydana getirir. Peygamber ise, Allah’ın kudreti ile birçok harikaların meydana gelmesine sebep olur.
Allah gaybı kimlere bildirir?
Evliya gaybı bilmediği gibi Resulullah da gaybı bilemez diyorlar.
CEVAP: Evet Allahtan başka gaybı kimse bilemez. Bilir demek küfürdür. Dün bu konuyu açıklamıştık. Ancak Allah bildirirse Resulü de, evliyası da bilebilir. Önce Resulullahın gaybdan haber verdiğini bildirelim. Sonra evliyanın gaybı bilmesini vesikalandıralım. Resulullah efendimizin mucize olarak gelecekten haber verdiği (Bir zaman gelecek) diye başlayan hadis-i şeriflerden bazıları şunlardır:
(Bir zaman gelecek, yalnız para düşünülüp, helal haram düşünülmeyecek.) [Buharî]
(Rüşvet, hediye diye verilecek, gözdağı için suçsuz kişiler öldürülecek.) [İ. Gazalî]
(Âmirler, imamlar, namazı öldürecek, vaktinden sonraya bırakacaklar.) [Müslim]
Bu gece Miraç Kandilidir
Miraç, merdiven demektir. Resûlullah efendimizin göklere çıkarıldığı, bilinmeyen yerlere götürüldüğü gecedir. Recebin 27. gecesidir. Mutezile fırkası, Resulullahın bir anda, cenneti, cehennemi ve daha birçok yerleri gezip gelmesine akıl erdirememiş, “Miracı kabul etmek, Allaha mekan ittihaz etmek olur” diyerek Miracı inkâr inkâr etmiştir. Allahü teâlâ, Hz. Musa ile Tur dağında konuşmuştur. Tur dağı Allahın mekanı mıdır? Elbette değildir. Cennete giren müminler de Allahü teâlâyı görecektir. Cennet de Allahü teâlânın mekanı değildir. Allahü teâlâ mekandan münezzehtir. Kavl-ül-fasl kitabında deniyor ki:
Ölüden yardım istemek şirk mi?
Necdi denilen kimseler, (Peygamber mucize, evliya keramet gösterir demek şirktir. Çünkü insana yaratıcılık vasfı verilmiş olur. Bunun için peygamberin veya evliyanın kabrini ziyaret edip onlardan şefaat istemek, onların hürmetine dua etmek şirktir) diyorlar. Bu zihniyetteki insanlar eshabı kiramın kabirlerini yıkıp yerle bir etmişlerdir.
MUCİZE
Mücize: Peygamberler tarafından Allah'ın izniyle peygamber olduklarını isbat etmek için, insanlarda olmayacak şekilde, gösterilen olağanüstü bir olaydır.
Kuran, kendisnin bizzat mücize olduğunu, bütün dünya bir araya gelse de benzerinin yapılamayacağını ilan eder.
"Ey Resulüm, de ki: Yemin olsun, eğer insanlar ve cinler bu Kur'an'ın benzerini getirmek için toplanıp birbirine arka verseler bile onun benzerini getiremezler."
(Isra suresi :88)
Kur'an-ı Kerim'de peygamberlere ait mucizeler gösterilmiştir. Kur'an mucizedir ve mucize olduğunu dünyaya göstermiştir.
Yalnız peygamberler mucize gösterir, onlardan başka kimse mucize gösteremez.
Mücize'nin özellikleri:
Harikulâde Şeyler
Hârikulade şeyler, tamamen Allah'ın kudreti ile olur. Kulun herhangi bir tesiri yoktur. Çalışmak veya gayret sarfetmekle elde edilemez.
Hârikulade haller dörttür:
1. Mucize: Davasını, inkarcılara isbat etmek için peygamberler tarafından gösterilen bir haldir. Mücizeleri, kafir, fasık veya mümin olsun herkes görür. Peygamberler istedikleri zaman, Allah'ın izniyle mucizeleri icad ederler.
2. Kerâmet: Şeriata uyan, Allah tarafından korkan veliler tarafından gösterilir. Evliyaların kerametini, bir başka veli veya itaatkar müslümanlar görür. Muayyen vakitlerde ibadete teşvik için Allah'ın velilere bahş ettiği hallerdir. Velilerin kerametleri:
Uzun mesafeleri kısa bir zamanda katetmek,
Mİ'RAÇ HADİSESİNİN MEKKEDEKI AKİSLERİ
Peygamberimiz Hz. Muhammet (s.a.v.) Mekke'ye döndüğünde, müşahedelerini anlatmaya başlayınca, Kureyşliler fitne krizlerine tutulup deli divane oldular. Kimi, Ebu Bekir (r.a)'a koşuyor; kimi, ellerini çırpıyor; imanı zayıf olanlardan irtidat edenler oluyor, bu olağanüstü mucizeyi bir türlü akıllarına sığdıramıyorlardı. Hz. Ebubekir gibi iman sahipleri ise, "Evet Mi'raç haktır. Eğer Muhammet (s.a.v.) bunları demişse, doğru söylüyor ve ben bundan daha büyüklerini de kabul ederim" diyorlardı. Hz. Ebubekir, Peygamberimizin yanına gelmiş, Miracı bizzat kendilerinden dinlemiş; Allah'ın Resulü anlattıkça, "Doğru söylüyorsun ya Resulüllah" diyerek tasdik etmiştir.
MUCİZELER VE DİĞER HARİKALAR
a. Mucize: Âciz bırakan, yapılması, meydana getirilmesi insan gücünün üstünde olan şey demektir.
Terim olarak mucize: Peygamberlik iddiasında bulunan kişinin, iddiasını te'yid ve tasdik için Allah'ın onun elinde gösterdiği alışılmış tabiat kanunları ve normal olaylar üstü, harikulâde bir hadisedir.
Mucizenin asıl sahibi Allah tır. Elçisinin doğruluşunu ispat için mucizeyi tasdik aracı olarak onun elinde gösterir.
b. Harika: Alışılmış olmayan, yaran, kesen anlamlarına gelir. Harika olayda, normali kesen olağanüstülük söz konusudur. Alışılmış olmamak harikanın niteliğidir. "Hariku'l - âde" deyiminde, her zaman vuku bulmayan, bilinenin dışındalık mutlaka vardır.