Mİ'RAÇ RUH İLE Mİ, BEDEN İLE Mİ OLMUŞTUR?

Mi'racın vukuu hakkında selef ve halef ittifak etmiş oldukları halde, Mi'racın keyfiyeti, yani ne şekilde olduğu hususunda aralarında bazı ihtilaflar vardır.

Seleften Hz. Ayşe ve Hz. Muaviye, tabiundan Hasenu'l Basri ve Muhammet İbn-u İshak gibi zatlar, miracın yalnız ruhani olduğuna kail olmuşlardır. Hz. Ayşe (r.a.), "Muhammet (s.a.v)in cesedi, Mi'rac gecesi ayrılır olmadı." diyor. Muaviye (r.a.) de kendisine Mi'raç sorulunca, "Salih bir rüyadır." demiştir.

Selef ve halefin ekserisi ile cumhur-u ulema ise, Mi'racın ruh ve cesetle olduğunu kabul etmişler ve hususta kuvvetli deliller getirmişlerdir. Hz. Muaviye'nin sözünü, "Baş gözüyle görüştür"; Hz. Ayşe'nin sözünü de "Ceset ruhtan ayrılmadı, beraber Mi'raç etti." diye tevil etmişlerdir.

Gerçi, Mi'racın ruh ile olduğuna delalet eden haber vardır. Cesetle olduğuna delalet eden hadisler de vardır ve ikinci şıkkı takviye eden vesikalar daha fazladır. Bu hadisler arasında çelişki bulunmadığını belirtmek için, Fatih Sultan Mehmed'in hocalarından âlim Hızır Bey, Akait Manzumesi (Beyit 56'da)'nde şöyle demektedir:

"Mi'raç, birkaç defa vuku bulmuştur. Âlimlere göre, bu tekrar sebebiyle, hadisler arasındaki tearuz ortadan kalkar."

Yani Peygamberimizin miracı bir kere değildir. Ruhani olarak, nice kereler vaki olmuştur. Cismani olarak ise bir kere vuku bulmuştur ki, İsra suresindeki ayetin delalet ettiği mi'raç budur. Böylece hadisler arasındaki ihtilaf bertaraf olmuş olur.