bölücülük
PKK'nın kuruluşu, dünü, bugünü
Yıl 1966: Urfa'dan Ankara'ya diğer üniversite öğrencilerinden farklı olarak Tapu ve Kadastro öğrenimi için bir genç, Türkiye Cumhuriyeti'nin ana karargahına teşrif eder. Ankara'da ilk etkilendiği yer; Ulus'taki Atatürk'ün dev heykeli olur. Bu genç yıllarca namazını kılarken bile kendisiyle bir hesaplaşma içinde olur. Aşırı sağ çevrelerin verdiği milliyetçi ve dindar konferanslarını takip eden bu genci diğer öğrencilerden ayıran bir özelik daha vardır: Daha çok insiyatif sahibi olmak !.. Ve o yıllarda sola karşı politik bilinci yetkin unsurları yetiştirmek Komünizmle Mücadele Dernekleri'nin müdavimi olur. Bu derneğin üyelerini ideolojik temelde eğiten Refik Korkut ve Necip Fazıl Kısakürek'in konferanslarını takip eder ve büyük ilgi duyar.
Bu genç, Abdullah Öcalan'dan başkası değildi..
Ankara Yüksek Öğrenim Derneği Yönetim Kurulu'na girdiğinde, yakın
arkadaşı Baki Karer'le, Kürtler'in bir ulus olduğunu, sömürge halinde
yaşadıklarını ve haklarını almak için bağımsız bir örgütlenmeye
gitmeleri gerektiğini savunmaya başladı.
Aristo usulü nifak tohumu ekme metotları
Milattan önce ( 356 - 323) yılları arasında yaşayan Makedonya kralı Filipin oğlu İskender, babasından sonra kral olunca, kısa zamanda Yunanistan, İran, Anadolu, Suriye, Mısır, Horasan, Hirat ve Belhi işgal etti. Dünyanın yarısından çoğunu zaptetmesi ve kazandığı zaferler, ahlakını bozdu. Zulme başladı. Yaptığı zulümlerle kendi sonunu hazırladı ve sonunda İşret ve sefahetle öldü.
Babası, İskender’i onüç yaşında meşhur felsefeci Aristo’nun terbiyesine bırakmıştı. Kendisini Aristo yetiştirdiği için sıkıntıya düştüğünde hemen ondan yardım isterdi. Seferleri esnasında hocası Aristo’ya bir mektup yazarak şunu sordu: ''Zaptettiğim topraklardaki insanları tahakkümüm altında tutabilmek için neler yapmalıyım:
1- Ülkenin ileri gelen insanlarını sürgüne mi göndereyim ?
2- Ülkenin ileri gelen insanlarını hapse mi atayım ?
3- Ülkenin ileri gelen insanlarını kılıçtan mı geçireyim?”
Bölücü Örgütün Gizlemeye Çalıştığı Komünist Kimlik
Komünizm tehlikesi, yanı başımızda hala yaşıyor. Bölücü terör örgütü, çeşitli taktiklerle bu gerçeği özellikle bölge vatandaşlarımızdan gizlemeye çalışsa da, her eylemi, her sloganı ve her bildirisiyle komünist ve ateisttir. En önemlisi de, attığı kanlı ve zalim adımları artırmak için her an pusuda beklemektedir.
"Benimle sizin aranızda şahid olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde olanı bilir. Batıla inanan ve Allah'ı inkâr edenler ise, işte onlar hüsrana uğrayanlardır." (Ankebut Suresi, 52)
Yazımızda terörü besleyen komünist ideolojiyi önemli yönleriyle sizlere tanıtacak ve sinsi taktiklerini deşifre edeceğiz. Ayrıca kendisini etnik bir hareket olarak lanse etmeye çalışan bölücü örgütün gerçek kimliğini ve asıl hedefini ortaya koyacağız. Yazı boyunca delillerine de şahit olacağınız üzere, günümüzde komünizm tehlikesi halen varlığını sürdürmekte ancak kendisini çok iyi gizlemektedir. Bu durum, hem ülkemiz hem de tüm dünya için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.
Din yeni gelmiş değildir
Osmanlıyı savaşlarda yenemeyen düşmanlar, taktik değiştirdiler, Müslümanların arasına girdiler, bazı grupları, bazı din adamlarını satın aldılar. Özel yetiştirilmiş oldukları için çabuk yükseldiler. Önemli yerleri tuttular. Bilim adamı âlim olarak çıktılar. Müctehid olarak lanse edildiler.
Milleti cahil yapmak, dinlerinden uzaklaştırmak için akla hayale gelmeyecek hilelerle tahribat yaptılar. Oldukça başarı da elde ettiler. İmparatorluğu parçalayıp yıktıkları yetmiyormuş gibi hâlâ faaliyetlerine devam ediyorlar.