tevazu

ZENGİNLİĞİN EN İYİSİ



Zenginliğin en iyisi akıl zenginliğidir.
En büyük fakirlik de ahmaklıktır.
En büyük yalnızlık kendini beğenmektir.
En büyük şeref güzel ahlâktır.
Hz. Ali -kv-

***

Ne söyleyeyim diye başta düşünmek, niçin söyledim diye sonunda pişman olmaktan iyidir!
Sadi Şirazi -ks-

***

Allah-u Teâlâ bir kulunu, nefsinin zilletini kendisine göstererek aziz kıldığı kadar, hiçbir şeyle aziz kılmamıştır. Diğer bir kulunu, nefsinin zilletini kendisinden gizlemek suretiyle zelil kıldığı kadar, hiçbir şeyle zelil kılmamıştır.
Zünnûn-ı Mısrî -ks-

***

HADİS KÖŞESİ

Peygamber Efendimiz (sav)'in Namaz ve Abdest ile İlgili Sözleri

Câbir radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Beş vakit namazın benzeri, sizden birinizin kapısı önünden akıp giden ve her gün içinde beş defa yıkandığı bol sulu bir ırmak gibidir."

(Müslim, Mesâcid 284)


Osman İbni Affân radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Kim güzelce abdest alırsa, o kimsenin günahları tırnaklarının altına varıncaya kadar bütün vücudundan çıkar."

(Müslim, Tahâret 33. Ayrıca benzer rivayetler için bk. Nesâî, Tahâret 84; İbni Mâce, Tahâret 6)


Osman İbni Affân radıyallahu anh şöyle dedi: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i benim şu abdestime benzer şekilde abdest alırken gördüm. Sonra da şöyle buyurdu: "Bir kimse bu şekilde abdest alırsa geçmiş günahları bağışlanır. Onun namazı ve mescide kadar yürümesi de fazladan kazanç sayılır."

(Müslim, Tahâret 8. Benzerleri içi bk. Ebû Dâvûd, Tahâret 50; Nesâî, Tahâret 84; İbni Mâce, Tahâret 6)

Salih alimler tevazu sahibi idi

Salih âlim demek, kibirden uzak, ilim, ihlas ve tevazu sahibi insan demektir. İmam-ı Gazali hazretleri, her salih âlim gibi, tevazu sahibi idi. Hadiste birikiminin az olduğunu bildirmiş. Bunun yüzünden, (O hadis ilminde zayıftı, sahih ile uydurma hadisi birbirinden ayıramazdı. Onun eserlerine güvenilmez. Çünkü eserlerini bu uydurma hadisler üzerine bina etmiştir) demek caiz olmaz. Salih âlim, bid’at ehli gibi kibirli değildi. Herbiri bir tevazu abidesi idi. Mesela ikinci binin müceddidi İmam-ı Rabbani hazretleri birçok mektubunda, kendisini en aşağı köle, fakir, âciz birisi olarak bildirir. Hocasına bir mektubunda diyor ki: (Bu köleniz gaflet uykusuna dalmıştır, yüzü siyahtır, kusurları çoktur, huysuzdur.) [m.9]

Tevazu hakkında büyüklerin sözleri

Tevazu, cahilden veya çocuktan da olsa, hakkı işitince boyun büküp hemen kabul etmektir.
Tevazu, karşılaştığı her Müslümanı kendinden aşağı bilmemektir.
Baş olmayı seven, iflah olmaz. Kendinden daha kötü birinin bulunduğunu sanan kibirlidir.
Her nimet sahibi haset edilir. Haset edilmeyen tek nimet, tevazudur.
Ehli sünnet olan şerefli insan, ibâdet edip yükseldikçe tevazu gösterir. Bid’at ehli olan âdi kimse ise, ibâdet ettikçe büyüklenir, herkese tepeden bakar.
Tevazu göstermek de kibirdendir. Çünkü kendinde bir varlık hisseden tevazu göstermeye çalışır. Hâlbuki mütevazı kimse, kendinde bir varlık görmez ki tevazu göstersin.
Alçak gönüllü olan kurtulur, kibirli olan yanar.

Kibir ve tevazu

Allahü teâlâ, bütün kitaplarda, kibri kötülemiş ve yasak etmiştir. Kur’an-ı kerimde de, (Allah, kibirli olanları elbette sevmez!) buyurmuştur. (Nahl 23)

Aklı olan, kendini ve Rabbini tanıyan, hiç kibredebilir mi? İnsan aşağılığını, acizliğini, Rabbine karşı her an izhar etmek mecburiyetindedir. Bunun için her an her yerde aczini göstermesi, tevazu üzere bulunması gerekir. Hadis-i şerifte de buyuruldu ki: (Allah rızası için tevazu edeni, [kendini, Müslümanlardan üstün görmeyeni] Allahü teâlâ yükseltir.) [Bezzar]

Ehl-i sünnet âlimleri buyuruyorlar ki:

Tevazu ve kibirli görünmek

Tevazu göstermekle, tevazu sahibi olmak çok farklıdır. Tevazu sahibi övülmüş, tevazu göstermeye çalışan ise yerilmiştir. Cüneyd-i Bağdadi hazretleri, (Tevazu göstermeye çalışmak da kibirdir. Çünkü kendinde bir varlık hisseden tevazu göstermeye çalışır. Gerçek tevazu ehli, kendinde bir varlık hissetmez ki, tevazu göstermeye çalışsın. Onun tevazuu tabiidir, yapmacık değildir.) buyuruyor. Bazısı da, (Bu günahkâr, bu fakir) diyerek kendinin tevazu ehli olduğunu göstermeye çalışır. Bir günahını söyleyince hemen kızar. O zaman sözünde yapmacık olduğu anlaşılır. Din büyükleri de “bu fakir” diye kullanırlar. Fakat bunlar böyle sözlerinde samimidir. Kibirlenmek, kibirli görünmek, tevazu farklıdır.

Kendini büyük görme hastalığı

Kibir, kendisini başkasından üstün görmektir. Hadisi şerifte buyuruluyor ki:
(Kibir, hakka, razı olmamak ve insanları küçük görmektir.) [Müslim]
Fudayl bin İyad hazretleri “Tevazu, ister cahilden, ister çocuktan duyulsa da hakkı tereddütsüz kabul etmektir” buyuruyor. Kabul edemeyen kibirlidir. Kibirli, kendini başkasından üstün görmekle, kalbi rahat eder. Burada başkasını düşünmez. Kendini ve ibadetlerini beğenir. Kibir; kötü huydur, haramdır. Allahı unutmanın alametidir. Çok kimse, bu kötü hastalığa yakalanmıştır. Kibirli olan, salih insan olamaz. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:

(Kalbinde zerre kadar kibir olan Cennete giremez.) [Müslim]
(Yiyin, için, giyinin ve sadaka verin, fakat israftan ve kibirden sakının.) [İ. Mace]