tevazu ehli olmak

Salih alimler tevazu sahibi idi

Salih âlim demek, kibirden uzak, ilim, ihlas ve tevazu sahibi insan demektir. İmam-ı Gazali hazretleri, her salih âlim gibi, tevazu sahibi idi. Hadiste birikiminin az olduğunu bildirmiş. Bunun yüzünden, (O hadis ilminde zayıftı, sahih ile uydurma hadisi birbirinden ayıramazdı. Onun eserlerine güvenilmez. Çünkü eserlerini bu uydurma hadisler üzerine bina etmiştir) demek caiz olmaz. Salih âlim, bid’at ehli gibi kibirli değildi. Herbiri bir tevazu abidesi idi. Mesela ikinci binin müceddidi İmam-ı Rabbani hazretleri birçok mektubunda, kendisini en aşağı köle, fakir, âciz birisi olarak bildirir. Hocasına bir mektubunda diyor ki: (Bu köleniz gaflet uykusuna dalmıştır, yüzü siyahtır, kusurları çoktur, huysuzdur.) [m.9]

Tevazu hakkında büyüklerin sözleri

Tevazu, cahilden veya çocuktan da olsa, hakkı işitince boyun büküp hemen kabul etmektir.
Tevazu, karşılaştığı her Müslümanı kendinden aşağı bilmemektir.
Baş olmayı seven, iflah olmaz. Kendinden daha kötü birinin bulunduğunu sanan kibirlidir.
Her nimet sahibi haset edilir. Haset edilmeyen tek nimet, tevazudur.
Ehli sünnet olan şerefli insan, ibâdet edip yükseldikçe tevazu gösterir. Bid’at ehli olan âdi kimse ise, ibâdet ettikçe büyüklenir, herkese tepeden bakar.
Tevazu göstermek de kibirdendir. Çünkü kendinde bir varlık hisseden tevazu göstermeye çalışır. Hâlbuki mütevazı kimse, kendinde bir varlık görmez ki tevazu göstersin.
Alçak gönüllü olan kurtulur, kibirli olan yanar.