şüphelilerden kaçınmak

İLAHî HİTABI ZİHNE YAZAN KALEM:TAKVA

Kur’an üzerine yazıldı her şey. Fıkıh, Hadis, Tefsir, Kelam… ondan suyunu dercetti. Ne çok söz Kur’an diye başladı, Kur’an diye bitti. Anlayıp da söyleyenler, tarihin zihninde yerini alırken, bir bir çürüdü anlamadan yazılan sayfalar. Çürüyen sadece sayfalar değildi. Bununla beraber değerler çürüdü, vicdanlar çürüdü.Binlerce Hafızımız, yüz bini geçen diyanet görevlimiz, bir o kadar akademisyenimiz ve öğretmenimiz olduğu halde, ramazan ayında her camide mukabele okunuyorken ahlaki değerler çürüdü. Çünkü “Müslümanlar Kur’an’ı okumayla onu anlamayı birbirinden ayırdı.”[1]

VAHYİ ANLAMA KILAVUZU

Allah Teala, Kur’an’ın özeti olarak ifade edilen Fatiha’nın peşinden gelen surenin ilk ayetlerinde, akıllarda oluşabilecek şüpheyi ortadan kaldıracak güvenceyi veriyor ve sonra vahyi anlama kılavuzunu sunuyor:

1. Elif. Lâm. MÎm.

2. O kitap (Kur´an); onda asla süphe yoktur. O, müttakîler (sakinanlar ve arinmak isteyenler) için bir yol göstericidir.[2]

Kur’an’ı anlamanın, hayatımızın tam içine çekmenin birinci yolu müttaki olmaktır. Kişi Kur’an “okuyarak” müttaki olur; ama Kur’an’ı “okuyabilmek” için de müttaki olmak gerekir. Sadece Bakara Suresi’nin ayetlerinde değil Kur’an’ın birçok yerinde ilahi hitabı, gereken şekilde anlayabilecek olanların mezkur özelliklere sahip mü’minler olduğu vurgulanmıştır.[3]

Haramdan kurtulmanın en kısa yolu

Her Müslümanın dinimizin emirlerine uyup, yasak ettiklerinden kaçması gerekir. Haramların hepsinden kaçmak çok zordur. Ama İmam-ı Rabbani hazretlerinin bildirdiği yol ile dinin emir ve yasaklarına uymak kolaylaşıyor. O da salihlerle, sadıklarla beraber olmaktır. Yani adam olmak için adam olanlarla beraber olmaktır. Kur’an-ı kerimde de böyle buyuruluyor:

(Allahtan korkup sadıklarla [doğrularla] beraber olun!) [Tevbe 119]
Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
(Alimin yüzüne bakmak ibâdettir.) [Ebu Davud]
(Alimle beraber bulunmak ibadettir.) [Deylemi]
(Haramdan sakınan kimse ile oturmak ibadettir.) [Deylemi]
İyilerle beraber olan iyi, kötülerle beraber olan da kötü olur. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:

İyiliği tavsiye ederken

Bazı kimseler, Bekara suresinin, (İnsanlara iyiliği emredip de kendinizi unutur musunuz?) mealindeki 44 ayeti ile (İsra gecesinde, ateşten makaslarla dudakları kesilen bir kavme uğradım. Kim olduklarını sordum. "Biz iyiliği emrettiğimiz hâlde kendimiz yapmayan, kötülüğü yasakladığımız hâlde kendimiz sakınmayan kimseleriz" dediler.) mealindeki hadisi şerifi ileri sürerek, (Kendisi iyi olmayan bir kimse, başkalarının iyi olmalarını tavsiye edemez) diyerek hakkı tavsiyeyi ancak günahsız insanın yapabileceğini zannediyorlar. Doğru olmayan kimsenin başkasını doğrultmaya çalışmasının, salih olmayan kimsenin başkasını ıslah etmesinin doğru olmadığını sanıyorlar.