müslüman
Kurtuluş Sünnettedir
Müslüman kendini her fırsatta hesaba çeker. Ben iyi bir insan, kâmil bir müslüman mıyım diye düşünür. Kusurlarını tesbit etmeye, onları bir daha yapmamaya çalışır. Bedenin gıdası olduğu gibi ruhun da bir gıdası olduğunu, gıdasını almayan ruhun sahibini menzile götüremeyeceğini bilir. Kendine Allah'ın kitabını, Resûlullah'ın sünnetini ve İslâm büyüklerinin söz ve davranışlarını rehber edinir. Hemen her devirde görüldüğü üzere her şeyi Kur'an'da arayan, böylece müslümanları şaşırtmaya, kafalarını karıştırmaya çalışan kimselerden uzak durur.
Abdullah İbni Ömer hazretleri seferî iken Resûlullah'ın sünnetine uyarak dört rekâtlı farz namazları iki rekât kılmıştı. Emevîlerin Horasan vâlisi Ümeyye İbni Abdullah ona itiraz etti. Beş vakit namaz ile korku namazı Kur'an'da var; ama sefer namazı Kur'an'da yok dedi. İbni Ömer hazretleri ona şunları söyledi: "Bak yiğenim! Biz doğru yolu yitirmiş ve hiçbir şeyden haberi olmayan kimseler iken Allah Teâlâ bize Muhammed sallallahu aleyhi vesellem'i peygamber gönderdi; bize her şeyi o öğretti. Dört rekâtlı farz namazları seferde ikişer rek'at kılmamız gerektiğini yine ondan öğrendik. Biz onda ne görmüşsek aynen uygularız" (Nesâî, Salât 3, Taksîru's-salât 1).
İslamiyet kolaylık dinidir
Ateist genç diyor ki: İslam kolaylık dini imiş, kime yutturuyorsunuz bunu? Nasıl kolaylık dini bu? Oruç tut, namaz kıl, hacca git ve zekat ver. Bunları yapmanın neresi kolay? Bir kısmında beden yoruluyor, bir ay aç duruluyor, bir kısmında ise para gidiyor.
CEVAP
Müslümana bunların hiçbirisi güç gelmez. Mesela sen sabahları uykuda iken biz sabah namazına kalkıyoruz. Elbette bunlar, sana ve senin gibilere zor gelir. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Allahü teâlâ, kullarına yapabilecekleri şeyleri emretmiştir. Güç yetirilemeyen işleri emretmemiştir. İnsanları zayıf yarattığı için, kolaylık göstermiştir. Bir âyet meali şöyledir:
(Allah, size hafif, kolay emretmek istedi, çünkü insan, zayıf yaratılmıştır.) [Nisa 28]
Hadis-i şerifleri açıklamak gerekir
Ümmetim 73 fırkaya ayrılacak, zındıklar hariç hepsi cennete gider) hadisi ile (Ümmetim 73 fırkaya ayrılacak, bunlardan yalnız biri cennete girecektir hadisi birbirine zıt değil midir?
CEVAP: Zıt değildir. İkisi de aynı şeyi ifade etmektedir. Cennete gider demek, doğrudan gider demek değildir ki. Cehennemde cezalarını çektikten sonra gidecek demektir. Ümmet kaç fırkaya ayrılırsa ayrılsın, bid’ati küfür olmayan yani zerre kadar imanı olan elbette cennete gidecektir. Bunun gibi açıklama gerektiren birçok hadis-i şerif vardır. Birkaç örnek verelim:
(Din kardeşini ziyaret eden cennettedir.) [Taberâni], (Cömert, cennete gider.) [Ebuşşeyh], (Yatağa girince yüz kere “İhlas” okuyan cennete girer.) [Tirmizi]
Bütün peygamberler Müslüman idi
Allahü teâlânın var ve bir olduğunu bildiren ilahi dinlerin hepsi, insanlar bozmadan önce, amele ait hükümler hariç, inanılacak şeylerde hepsi aynı idi. Bütün Peygamberler Müslüman idi. Mesela Yahudi ve Hıristiyanların bizim peygamberimiz dedikleri nebiler için Kur'an-ı kerimde buyuruluyor ki:
(İbrahim ne Yahudi, ne de Hıristiyan idi. O Allah'ı tanıyan doğru bir Müslüman idi.) [A. İmran 67]
(İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve torunları [Müslümandır], onların Yahudi veya Hıristiyan olduğunu söyleyenlere de ki, siz mi iyi bilirsiniz, yoksa Allah mı? Allahın bildirdiğini gizleyenden daha zâlim kim olabilir.) [Bekara 140]
ZARURAT-I DİNİYYE
Bir Müslüman için dini yönden bilmesi gereken, kesin olarak belli esas, hüküm ve haberler. Bunları kabul ve tasdik etmek her mü'min için farzdır. Bunlardan şüphe etmek mü'minin imanını zedeler.
Kesin olarak bilip iman edilmesi gereken esasların başında Allah'a ve Hz. Muhammed'in O'nun peygamberi olduğuna inanmak gelir. Kelime-i Tevhîd adı verilen (Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur Muhammed O'nun Rasûlüdür.)" sözü ile kelime-i şehadet denilen "Allah'tan başka ilâh olmadığına, Hz. Muhammed'in O'nun kulu ve elçisi olduğuna şehadet ederim" sözünü söyleyen ve bunların kapsamına inanan herkes "mü'min" sayılır. Ancak bu topluca ve genel olarak yapılan bir iman şeklidir.
Müslüman olmak için ne gibi formalite lazımdır?
Müslüman olmak için hiçbir formaliteye, müftiye, imama gıtmeğe lüzum yokdur.
Kalbi ile imân etmekle ve ahkâmı islâmiyyeyi öğrenmek ve yapmakla olur.
İmân etmek için, (Kelime-i şehâdet söylemek ve bunun ma’nasını bilmek lâzımdır.
Bu kelimenin ma’nâsını bilmek ve inanmak da, (Ehl-i sünnet) âlimlerinin bildirdiği şeyleri öğrenip bilmekdir ve bunlara inanmakdır.
--------------------------------------------------------------
(1) Bir Bilene Soralım, İman Bölümü, Cilt 1, İhlas Yayınları
Müslüman
Müslüman, diğer müslümanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir.
Müslüman, sevdiğini Allah için seven, Allah'ı ve Resulü'nü her şeyden çok seven ve Allah kendine imanı nasip ettikten sonra tekrar küfre dönmeyi, cehenneme yüz üstü atılmaktan daha tehlikeli gören kimsedir.
Müslüman, diğer müslümanların canına, malına ve namusuna saygı duyan kimsedir.
Müslüman, müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez ve başkalarının zulmetmesine de razı olmaz.
Müslüman, özü, sözü ve işleriyle en doğru hareket eden, haksızlık yapmayan, daima her işin iyi yanını görmeye ve almaya çalışan, dünyada her davranışın iyi yanını görmeye ve almaya çalışan kimsedir.
İMAN ile KÜFÜR ARASINDAKİ SINIR
İman, Hz. Peygamberin getirdiklerinin hepsini tasdik, küfür de inkar etmektir. Buna göre, iman ile küfrü belirleyen başlıca ayıraç kalbin tasdikidir. Ancak kalbin tasdiki, insanlar tarafından bilinemediğinden ikrar ve ikrarı gösteren dinî görevleri yerine getirmek, yani amel, kalpteki imanın varlığının göstergesi olarak kabul edilmiştir.
Küfrün en belirgin alameti, dinin temel esaslarından birini veya tamamını reddetmek yahut onları beğenmemek, önemsememek ve değersiz saymaktır.
İCMALÎ ve TAFSÎLÎ İMAN
İman, inanılacak hususlar açısından icmalî ve tafsîlî iman olmak üzere ikiye ayrılır.
a) İcmali İman
İnanılacak şeylere kısaca ve toptan inanmak demektir. İmanın en özlü ve en kısa şekli olan icmalî iman, tevhid ve şehadet kelimelerinde özetlenmiştir.
Tevhid kelimesi: La ilahe illallah Muhammedün Resulullah (Allah'tan başka hiçbir İlah yoktur. Muhammed O'nun elçisidir) cümlesidir. Şehadet kelimesi de: Eşhedü enla ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resülüh (Ben Allah'tan başka hiçbir İlah olmadığına, Muhammed'in O'nun kulu ve elçisi olduğuna inanır ve tanıklık ederim) ifadesidir.