mümin
İMANIN GEÇERLİ OLMASININ ŞARTLARI
İmanın geçerli olabilmesi ve sahibini ahirette ebedî kurtuluşa erdirebilmesi için şu şartları taşıması gerekir:
İMAN ile AMEL ARASINDAKİ BAĞ
Amel, iradeye dayalı iş, davranış ve eylem demektir. Esasen tasdik ve ikrar da birer ameldir. Ancak amel deyince daha çok kalp ve dil dışında kalan organların ameli anlaşılmaktadır. Bu durumda iman ile amel birbirinden ayrı şeyler olmasına, amelin imanın bir parçası olmamasına rağmen, her ikisi arasında çok sıkı bir bağ ve ilişki bulunmaktadır.
Amel İmanın Ayrılmaz Parçası Değildir
Ehl-i sünnet bilginlerine göre amel, imanın parçası, rüknü ve olmazsa olmaz unsuru değildir. Bu sebeple bütün dinî esasları kalpten benimsemiş fakat çeşitli sebeplerle buyrukları yerine getirmemiş veya yasakları çiğnemiş olan kimse, işlediği günahı helal saymadığı müddetçe mümin sayılır. Çünkü;
İCMALÎ ve TAFSÎLÎ İMAN
İman, inanılacak hususlar açısından icmalî ve tafsîlî iman olmak üzere ikiye ayrılır.
a) İcmali İman
İnanılacak şeylere kısaca ve toptan inanmak demektir. İmanın en özlü ve en kısa şekli olan icmalî iman, tevhid ve şehadet kelimelerinde özetlenmiştir.
Tevhid kelimesi: La ilahe illallah Muhammedün Resulullah (Allah'tan başka hiçbir İlah yoktur. Muhammed O'nun elçisidir) cümlesidir. Şehadet kelimesi de: Eşhedü enla ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resülüh (Ben Allah'tan başka hiçbir İlah olmadığına, Muhammed'in O'nun kulu ve elçisi olduğuna inanır ve tanıklık ederim) ifadesidir.
MÜMİN VE MÜNAFIKLIĞIN ALAMETLERİ
Allah (CC.) «o kimseler gibi (yâni münafiklar gibi) olmayin (günaha dalmayin) ki, onlar Allah'i unutmuslardir (yani Allah'in emrinden ayrilarak tersini yapmislar, dünyalik azgin arzulardan tad almislar ve onun aldatici görüntülerine gönül vermislerdir).»
Peygamber'imize (S.A.S.) «mümin ve münafik kimdir» diye sormuslar, Peygamber'imiz su cevabi vermistir: