Zehirli | Konular | Kitaplar

mezhepsizlik

MİLLİ FİKİR'E GELEN MEKTUPLAR

VAN'DAN ENVER EKİNCİ:

Medine'de görduklerini şöyle anlatıyor :

«Kimsesiz hacıların cenazelerini balık istifi gibi yanyana koyup üstünü örtüyorlar. Nispeten torpilli olan birisine müstakil bir mezar kazdılar. Mezar derin degil, cenazenin boyu kadar uzun da değil. Birisi cenazeyi kucaklayip çukura attı, cenaze büyuk geldiginden başı ve kolu dişarda kaldı, kazma ve kureklerle baş ve kollarına vura vura yerlestirdiler. Vehhâbilerin bu halini görunce arkadaslarıma (Aman ben ölürsem burada defnetmeyin memleketime götürün) diye vasiyet ettim.»

FRANSA'DAN MUHLİS FERİK :

BEKİR TOPALOĞLU

Bu sayımızda Hayrettin Karamanla aynı düşünceye sahip olan, selefi meşrepli ve mezhepslzlerin sözlerini hüccet gibi kabul eden Bekir Topaloğlu'nun İSLÂMDA KADIN isimli kitabını tarafsız olarak değil, Ehl-i sünnet taraflısı olarak inceliyoruz. Kıyâs-ı fukaha süzgecinden geçirmek istemişsek de iri iri selefi fikirler, bu süzgeçten geçmedi, Kitab tamamen selefi metodla yazılmıştır. Dört hak mezhepten birisine göre yazılmamıştır.

Elimizde kitabın ilk baskısı bulunmaktadır. Verilen sayfa numaraları ilk baskıya aittir.

Bekir Topaloğlu, Y. İslâm Enstitüsünde Kelâm ve İslâm Düşüncesi öğretmenidir.

SEBİLE AÇIK MEKTUP

Bugüne kadar gazetenizdeki hatâları tenkid etmedik, yine de etmek istemiyoruz. Çünkü bir birliği zedeleyici bütün hareketlerden uzak durmaya son derece dikkat ediyoruz. Ancak yurtiçi ve yurtdışından aldığımız mektuplarda «Sebil ne yapıyor, niçin Seyyit Kutub'u reklâm ediyor?» gibi sualllerle karşılaşıyoruz.

Seyyit Kutubcu bir okuyucu, sizin 14.4.1978 tarihli «HAKKANİYET VE İNSAF ÖLÇÜLERİ» isimli Başyazınızı kesip göndermiş, bizden cevap istemektedir.

CELAL YILDIRIM

Kütüb-i sittede mevcut, bir hadîs-i şerîfi (kendisi de sahih olduğunu kabul ettiği halde) faziletinde mübalağa bulunduğunu söyleyecek kadar ileri giden Müftü Celâl Yıldırım, Mevdûdî ve M. Ebu Zehra gibi mezhepsizleri sözleri senet büyük bir âlim olarak bilmektedir.

Celâl Yıldırım'ın eski Neşriyat Müdürümüzün sorduğu bir suale verdiği cevabı aynen aşağıya alıyoruz :

İÇ FİTNE

(Değerli İlâhiyatçı Muharrir Ahmed Selâmi TOSCUOĞLU’NUN Çorum’da verdiği İÇ FİTNE isimli konferansın özeti şöyledir) :

VEHHÂBÎLİK TEHLİKESİ

Komünizmin tehlikesi herkesçe malumdur. Komünizm tatbik edilmeye başlandı mı, o yerde müslümanlık yok olmuş demektir. Vehhâbilik bir yere musallat oldu mu, O yerde müslümanlığın adı vardır, fakat müslümanlar, bid'at, dalâlet ve hattâ küfür içinde yaşıyor demektir.

Halkımız, Rafîzilik ve Vehhâbilik gibi mezheplere beşinci mezhep adını verir, Ehl-i Sünnet âlimleri ise bu fırkalara MEZHEPSİZ demektedir.

Bazı gafiller, «Türkiye'de Vehhâbilik mi var da böyle bir tehlikeden bahsediyorsunuz?» diyorlar. Vehhâbilik damarlarımıza kadar işlemiş, hutbe ve vaazlarımızın ekserisi Vehhâbi metoduyla icra edilmekte, şairlerimiz mezarda Kur'ân okunmamasını istemekte, fakat çoğumuzun burnu koku almamaktadır.

MUSTAFA ÖZ'ÜN MEZHEB DÜŞMANLIĞI

Sonradan Yüksek İslâm Enstitüsü talebesi olduğunu öğrendiğimiz bir genç, mezhebsizler hakkındaki neşriyatımızı beğenmemiş olmalı ki, bizleri görmeye gelmiş, heyecanlı heyecanlı konuşmaya başladı:

ŞERRÜDDİNLE RÖPORTAJ

Ehl-i sünnet itikadına mensup bir mukallidin mutlak müçtehidlik iddiasında bulunan mezhepsiz Şerrüddin ile yaptığı mühim bir röportaj:

MUKALLİD: Mevdûdî ve Kardâvî gibi siz de «Benim mezhebim yok» diyormuşsunuz, bu ne demektir?

MÜÇTEHİD TASLAĞI: Mezhebim yok demek, muayyen bir mezhebe bağlı kalmadan islâmî problemleri çözüp karara varmak demektir. Bir mezhebe bağlı kalmak, her amelini ona uydurmak avamın işidir ki, cehaletin zaruri bir neticesidir. Bizim görüşümüz, Ebû Hanife ile, Mâlik ile veya bir başkası ile ayrıldığı zaman kendi görüşümüzü kabul etmemiz zaruridir. Çünkü biz avam değil, mukallid değiliz.

AHMET GÜRTAŞ'A AÇIK MEKTUP

Ahmet Gürtaş isimli birisi tarafından yazılan Abduh gibi masonu, Reşit Rıza gibi mezhepsizi öven ve adına da MEZHEPSİZLİK YAYGARASI verilen bir kitap elimize geçti. Bu kitapta bâtılın nasıl övüldüğünü, hakkın nasıl katledildiğini vesikaları ile gözler önüne sermek istiyoruz. Vesikaların klişelerini yapmak pahalıya mal oluyor. Bizim de o kadar paramız yok. Vehhâbiler yardım etmiyor bize. Mez-hepsizlere ulufe olarak dağıttıkları petrolden bir miktar bir varil olsun, Ehl-i sünnetin müdafiîlerine vermiyorlar.

KARAMAN - YAVUZ MÜNAKAŞASI

A. Fikrî Yavuz isimli birisi, Karaman tarafından sadeleştirilen mezhepsiz Reşit Rıza'nın «Mezahibin Telfîkı ve İslâmın bir noktaya cem'i» isimli kitabına reddiye mahiyetinde bir risale hazırlamış, risalenin arkasına ÖZEL DAĞITIMA TÂBİDİR, HALKA DAĞITILMAZ ibaresini koymuş. Biz halktan birisi olmamıza rağmen fazla titizlik gösterilmemiş olmalı ki bizim de elimize bu risale geçti.

Karaman da bu risaleye cevap olmak üzere bir broşür de o hazırlamış.

KARAMAN'A AÇIK MEKTUP

Bay Hemşerimiz,

Büyük Gazete'ye gönderdiğiniz ZARURİ AÇIKLAMA isimli yazınızda kendinizin mezhebsiz, vehhâbi, müctehid, müctehidlere karşı saygısız, reformcu, İbn-i Teymiyyeci, Ef-ganici ve Abduhcu olmadığınızı, tavizli fetvalar vermediğinizi, Diyanetçe neşredilen Mezhebsiz Reşit Rıza'nın kitabında ehl-i sünnetin icma ve ittifakına aykırı bir şey bulunmadığını belirtiyorsunuz.

İddialarınızı kendi maddelerinize göre sıralıyoruz :

1 - MEZHEPSİZLİK İDDİASI:

«Biz itikaden Mâtûridî, amelen Hanefiyiz, Müslümanların bir mezhebe bağlı kalmalarını CAİZ görürüz.» diyorsunuz..

MEZHEPSİZ KARDÂVÎ

Bu kitabımızda Türkiyeli mezhepsizlerin sinsi taktiklerine uymayan, yani mezhebsizliğini gizlemeye lüzum görmeyen Yusuf EI-Kardâvî'den birazcık bahsetmek istiyoruz. Sanki Ehl-i Sünnet âlimlerinin eserleri tükenmiş, veya eksikmiş gibi mezhebsiz Kardâvî'nin kitapları Türkçeye tercüme ediliyor. Kardeşlerimizi ikaz etmek üzere Türkçeye «İSLÂMDA HELAL VE HARÂM» ismiyle tercüme edilen kitaptan birkaç misal vermek istiyoruz.

SEYYİT KUTUP MEZHEPSİZ Mİ?

Bu kitapta Seyyid Kutub’un masonlara nasıl maşalık yaptığını, başta Eshâb-ı kirâm olmak üzere ehl-i sünnet büyüklerine nasıl dil uzattığını, Kur’ân-ı kerimi kendi kafasına göre nasıl tefsir ettiğini, İbni Teymiyyeci ve mason Abduhcu mezhepsiz bir sosyalist olduğunu bir lâboratuar kat’iyetiyle isbat ediyoruz. Seyyid Kutub’un kitapları, mezhepsiz Mevdûdî'nin kitapları gibi Türkçeye tercüme edilirken galiz hataların çıkarıldığına şahit olduk.

Türkçe tercümelerinde bile ne zehirler bulunduğunu okuyuculara isbat için Türkçe tercümelerini sayfa numaraları vermek suretiyle nasıl din düşmanlığı yaptığını göstermek istiyoruz.

MEZHEPSİZ MEVDÛDÎ

Bundan evvelki sayılarımızda içtihadın kesildiğine dair icma bulunduğunu, İslâm âlimlerinin kat’i hüccetlerine istinaden isbat etmiştik. Yusuf Nebhanî hazretleri gibi ehl-i sünnet âlimlerinin “Müctehidlik iddia eden kimselerin ya akıllarında veya dinlerinde noksanlık bulunduğunu, bunu Vehhâbiler ile cahil bid’atçıların iddia ettiğini” nakletmiştik.

Mevdûdî’nin elimizdeki mevcut kitapları mutlak müçtehid edasıyla yazılmıştır. Âyet-i Kerimelere kafadan mânalar verilişi, salâhiyetli hiçbir müfessirden delil getirmeyişi, dört hak mezhepten birine göre yazılmayışı Mevdûdî’nin MEZHEPSİZ oluşunu gösteren apacık ve kat’i delillerdir.

Selman Rüsdi'lige heveslenmek

Sayin Yazar Mehmet Niyazi Özdemir geçen hafta henüz anlatmisti:

-Televizyonda Yasar Nuri Öztürk'ü dinliyordum. Seyircinin biri programa telefonla katilarak Yasar Nuri'yi "sen ne konusuyorsun; ilahiyat hocasisin ama namaz bile kilmiyorsun?!" diye payladi. Verilen cevap insanin ar damarini çatlatacak cinstendi "ben namaz kiliyorum ama sizin gibi Emevi ve Osmanli namazi kilmiyorum!"