Kuran ilimleri

KUR'AN-I MÜBİN'İ PROTESTANCA OKUMAK

Zaman ve mekan üstü duruşuyla bütün insanlığa konuşan, her devrin inşasına etkin olarak katılan ve müminlerinden her halükarda ahkamının tatbik edilmesini talep eden Kur?an?ı Kerim?in Arapça ve ilk muhataplarının Arap olması, Allah Rasulü?nün (s.a.v.) Kur?ani hükümleri tekit ve tebyin noktasındaki ifade ve aksiyonları, Onun ne olduğu ve niçin gönderildiği noktasındaki muhtemel anlaşılma problemlerini bütünüyle izale etmiştir.

Efendimiz?in (s.a.v.) bütün zamanların en hayırlı nesli olarak nitelediği Ashabın[1] selüki bir Arapça?ya ve muhkem bir imana sahip olmaları Kur?an?ı doğru anlayış usulunu şifahi olarak yaşatmalarına ve kendilerinden sonraki kuşaklara aktarmalarına yardımcı olmuştur. Bu aktarış İslam?ın ilk yıllarındaki muhtemel ladini tefsir anlayışlarının da önünü kapatmıştır.

İslam coğrafyasının Tabiin devrinde hızlı bir şekilde genişlemesi ve buna paralel olarak farklı din, dil, örf ve kültüre sahip milletleri içine alması, Arap dilinin saf yapısının bozulmasına yol açtı. Dilin aslında mündemiç olan sarf ve nahiv kaidelerine dikkat edilmez oldu.

KELAM-I KADİM'İN ANLAM HARİTASI

İnsanların yetişme tarzları, farklı eğitim düzeyi ve algılama gücüne sahip olmaları anlayışlarında birtakım farklılıklara neden olur. Herkes eline aldığı metni kendi zaviyesinden tahlil eder. Bir vakıayı kelamcı, tefsirci, hadisçi ayrı vurgularla değerlendirir.

İslam?ın erken yıllarından günümüze kadar Kur?an farklı zaviyelerden telakki edilmiş ortaya değişik tefsir tarzları ve bunları esas alarak telif edilen eserler çıkmıştır. Bu farklılığı besleyen temel nedenleri dikkate alarak Kelam?ı Kadim?in anlam haritasını belirlemek anlamanın meşru ölçüler dahilinde sürdürülmesine katkıda bulunacaktır.

Bu makale sahabeden günümüze kadar kesintisiz devam eden Kur?an?ın anlaşılma sürecini müessirleriyle tahlil edecek, doğru anlama cehdinde olanları İslami anlayış usulüyle yüzleştirecektir.

SAHABE

İslam?ın ilk talebeleri olan sahabe Kur?an?ı tedrici bir süreçte öğrendi. İnen her on ayeti öğrenir, hayatında tatbik eder sonra on ayet daha öğrenirdi.[1] Bir çoğu ümmi olduğundan[2] Kur?an?ı kalpleriyle hıfzedip dilleriyle okuyup muhafaza etmeye çalışırdı. Gelen her ayet onların imanına güç katardı: ?Biz Kur?an?dan mü?minler için şifa ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz.?[3]