küfür
KÜFRÜ GEREKTİREN DAVRANIŞLAR
1- Abdestsiz namaz kılmak,
2- Kıbleden başka bir yere yönelerek namaz kılmak, (Şerh-i Fıkhı Ekber, Aliyyü'l Kaari)
3- Gayr-i Müslimlerin bayramlarını kutlamak, o günde yaptıkları yemeği pişirmek, (Mec. Enhur, 1/706)
4- Küfrü gerektiren söze gülmek, Söyleyen kimse çok komikse veya güldürücü bir biçimde söylenmişse, küfür değil günahtır. O bakımdan tevbe edilmelidir. Dinde küfre rıza küfürdür, kaidesi vardır.
5- Gayr-i Müslimlerin dini alâmetleri sayılan şeyleri giymek, din adamlarının giysilerini, şapkalarını giymek, haç takmak, zünnar takmak gibi. (Bezzaziye 6/332)
KÜFRÜ GEREKTİREN SÖZLER
1- Kitap ve sünneti zahirlerinden vazgeçip batın ehlinin iddia ettiği batini manalara sapmak. Kur'an ve sünnetin manası gizlidir bunu ancak üstat bilir, demek gibi. (Nesefi Akaiti /211)
2- Şeriatla, dinle alay etmek, sövmek, küfürdür. Çünkü bu hal, onun inanmadığını gösterir. (a.g.e. /211)
3- Fıkıh, tefsir, hadis, akait gibi ilimlerle alay etmek, küfürdür.
4- İslâm alimlerine hakaret etmek, alay etmek, küfürdür. (Mecmau'l Enhur, 1/703)
5- Cebrail (a.s.), Hz. Ali'ye gidecekken yanlışlıkla vahyi Hz. Muhammet (s.a.v)e götürdü demek, Rafizilerin dediği gibi.
6- Ashaptan veya diğer müminlerden birine küfür isnat etmek. O elde kesin bilgi ve belge olmadıkça müminler bu gibi sözlerden kaçınmalıdırlar.
KÜFRÜ GEREKTİREN İNANIŞLAR
Nassları reddetmek, inanmamak küfürdür. İman bir bütündür. İnanılacak şeylerden birini inkâr, tamamını inkâr olur.
İster büyük, ister küçük olsun, haramı helâl saymak, küfürdür. Meselâ faizi helâl saymak, onu kendi alın terinin karşılığı görme gibi bahanelerle zararsız kabul etmek, küfürdür.
Allah Tealânın rahmetinden ümidi kesmek, küfürdür. Cenab-ı Hak bu hususta şöyle buyurmuştur: "...Hakikat şudur ki, kâfirler güruhundan başkası Allah'ın rahmetinden ümidini kesmez." (Yusuf / 87),
İMAN VE KÜFÜR
İman ve küfür birbirinin zıddı iki kavramdır. İman, inanmak, tasdik etmek, kabul etmek anlamına gelirken; küfür, inkâr etmek, kabul etmemek anlamına gelir. İman, "Kelime-i şahadet" denilen birkaç kelimeyi kabul ederek söylemekle olduğu gibi, küfür de imana ters düşecek, inkâr sayılacak bir inanışa sahip olmak, bu manada bir söz söylemek veya bu anlamda bir davranışta bulunmakla olur. Diğer bir ifadeyle küfür, imanı bir çırpıda sıfırlayan, yok eden bir kavramdır.
TEKFİR
Tekfir, müslüman olduğu bilinen bir kişiyi, inkar özelliği taşıyan inanç, söz veya davranışından ötürü kafir saymak demektir. İrtidad ise müslümanın dinden çıkması anlamına gelir. Dinden çıkana mürted denilir. Bu itibarla tekfir bir şahsın başkaları tarafından küfrüne hükmedilmesi, irtidad ise kişinin kendi irade ve ifadesiyle İslam'dan ayrılması ve hukuk düzeni tarafından da mürted sayılması demektir.
İMAN ile KÜFÜR ARASINDAKİ SINIR
İman, Hz. Peygamberin getirdiklerinin hepsini tasdik, küfür de inkar etmektir. Buna göre, iman ile küfrü belirleyen başlıca ayıraç kalbin tasdikidir. Ancak kalbin tasdiki, insanlar tarafından bilinemediğinden ikrar ve ikrarı gösteren dinî görevleri yerine getirmek, yani amel, kalpteki imanın varlığının göstergesi olarak kabul edilmiştir.
Küfrün en belirgin alameti, dinin temel esaslarından birini veya tamamını reddetmek yahut onları beğenmemek, önemsememek ve değersiz saymaktır.
KÜFÜR ve ŞİRK
Küfür kelime olarak "örtmek" demektir. Dinî literatürde ise Hz. Peygamberi Allah'tan getirdiği şeylerde yalanlayıp, onun getirdiği kesinlikle sabit dinî esaslardan bir veya birkaçını inkar etmek anlamına gelir.
Sözlükte "ortak kabul etmek" anlamına gelen şirk, terim olarak Allah Teala'nın ilahlığında, isim, sıfat ve fiillerinde, eşi, dengi ve ortağı bulunduğunu kabul etmek demektir. Müşrikler Allah'ın varlığını inkar etmezler. O'ndan başka ilah olduğunu kabul edip, onlara da taparlar veya isimleri, sıfatları, irade ve otorite sahibi olması açısından Allah'a eşdeğer güç ve varlıklar tanırlar.
BÜYÜK GÜNAH KAVRAMI
Arapça'da kebîre (çoğulu kebair) kelimesi ile ifade edilen büyük günah, bozgunculuğa sebep olan, hakkında tehdit edici bir nas (ayet ve hadis) bulunan, işleyenin dünyada veya ahirette cezalandırılmasına sebep olan büyük suçlar ve davranışlara denir.
VEHHÂBÎLİK TEHLİKESİ
Komünizmin tehlikesi herkesçe malumdur. Komünizm tatbik edilmeye başlandı mı, o yerde müslümanlık yok olmuş demektir. Vehhâbilik bir yere musallat oldu mu, O yerde müslümanlığın adı vardır, fakat müslümanlar, bid'at, dalâlet ve hattâ küfür içinde yaşıyor demektir.
Halkımız, Rafîzilik ve Vehhâbilik gibi mezheplere beşinci mezhep adını verir, Ehl-i Sünnet âlimleri ise bu fırkalara MEZHEPSİZ demektedir.
Bazı gafiller, «Türkiye'de Vehhâbilik mi var da böyle bir tehlikeden bahsediyorsunuz?» diyorlar. Vehhâbilik damarlarımıza kadar işlemiş, hutbe ve vaazlarımızın ekserisi Vehhâbi metoduyla icra edilmekte, şairlerimiz mezarda Kur'ân okunmamasını istemekte, fakat çoğumuzun burnu koku almamaktadır.
SEYYİT KUTUP MEZHEPSİZ Mİ?
Bu kitapta Seyyid Kutub’un masonlara nasıl maşalık yaptığını, başta Eshâb-ı kirâm olmak üzere ehl-i sünnet büyüklerine nasıl dil uzattığını, Kur’ân-ı kerimi kendi kafasına göre nasıl tefsir ettiğini, İbni Teymiyyeci ve mason Abduhcu mezhepsiz bir sosyalist olduğunu bir lâboratuar kat’iyetiyle isbat ediyoruz. Seyyid Kutub’un kitapları, mezhepsiz Mevdûdî'nin kitapları gibi Türkçeye tercüme edilirken galiz hataların çıkarıldığına şahit olduk.
Türkçe tercümelerinde bile ne zehirler bulunduğunu okuyuculara isbat için Türkçe tercümelerini sayfa numaraları vermek suretiyle nasıl din düşmanlığı yaptığını göstermek istiyoruz.
KÜÇÜK KÜFÜR, ŞİRK, NİFAK
Efendimiz; şirk koşmama, hırsızlık yapmama, zina etmeme, evlatları diri diri gömmeme, iftira atmama, maruf üzere isyan etmeme üzere biat alırken şöyle buyurdular: "Bunlara kim riayet ederse onun mükafatı Allah'a aittir. Bunlardan birini işleyen olur da dünyadayken cezalandırılırsa, o ceza keffaret olur. Kim de bir günahı işler ve Allah (cc) onu örterse durumu Allah'a kalır. Dilerse afv, dilerse ceza ile karşılık verir. " (Buhari, Ubade b. Samit'den)
Bu, günahın dinden çıkarmayacağına apaçık bir delildir.
Küçük küfr ve şirk denilen hadise kişiyi cehennemde ebedi bırakacak şekilde dinden çıkarmaz. Sadece belli bir azaba müstehak kılar.
Mesela; "Kim Allah'ın dışındaki şeyler adına yemin ederse şirk koşmuş olur." (Ebu Davud)
RAMAZAN BAHANE, FİTNE FESAD ŞAHANE
Kelimeler, tohumluk buğdaylar gibidir. Tohumluk buğdaylar ise tarlaya zehirlenerek/ilaçlanarak atılır. Hased, fitne ve fesat tohumları da böyledir. Açıkta kalan zehirli buğdaylar uçan kuşların düşmanıdır.
Bu, İslâm inancını silmek gayreti değil mi
Peygamberimiz (sav) bir gün:
“Güzel ahlâkın da, kötü ahlâkın da 360 umdesi vardır” buyurduktan sonra, ashaba soruyor:
“Bir kimse 360 güzel ahlâkı bilse mi daha iyi, yoksa 360 kötü ahlâkı bilse mi daha iyi?” Ashabın birçoğu, “Güzel ahlâkı bilmek daha iyidir. İnsan güzel ahlâkı bilmeli ki onları yapsın” diyor. Sadece Hz. Ebubekir (ra) Efendimiz: “Ya Resulallah, güzel ahlâkı bilmek iyidir, ama kötü ahlâkı bilmek daha iyidir. Çünkü insan kötülüğü bilmezse o kötülükten uzak duramaz” diyor. Sevgili Peygamberimiz, Hz. Ebubekir’in cevabının doğru olduğunu haber veriyorlar.